184

"Onlar, «Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti» dediler. De ki: «Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sîzin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?» Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı."

İbn Ebî Hâtim'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe...'" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Önceden biri sadaka olarak bir kurban sunar, bu kurban kabul görürse gökten bir ateş inip onu yerdi. Ehli kitaptan olanlar da Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) aynısını getirmesini istediler."

İbnu'l-Münzir, İbn Cüreyc'den bildirir: Bizden önceki ümmetlerden biri bir kurban takdim eder. İnsanlar da çıkıp bunun kabul edilip edilmeyeceğine bakarlardı. Şâyet kabul görürse gökten beyaz bir ateş inip bu kurbanı yerdi. Kabul görmediği zaman da böylesi bir ateş görülmez ve insanların bu kurbanın kabul görmediğini bilirlerdi. Yüce Allah, Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderince Ehl-i Kitab'dan olanlar ondan böylesi bir kurban getirmesini istediler. Bunun üzerine Yüce Allah:

“... De ki:

“Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?" âyetini indirdi. Burada 'Sizin dediğiniz şey'den kasıt, böylesi bir kurbandır. Yüce Allah bununla daha önceki küfürlerinden dolayı Ehli kitab'ı kınamıştır.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“Onlar, «Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti» dediler..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bunlar Yahudilerdir. Zira Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Şâyet bize gökten inecek ateşin yediği bir kurban getirirsen sana inanırız. Aksi taktirde sen gerçekten Peygamber değilsindir" demişlerdi.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim, Şa'bî'den bildirir: Kişi bazen henüz doğmadan, birinin kanının akıtılmasına ortak olabiliyor. Yüce Allah:

“... De ki:

“Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?" buyurmuş, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında yaşayan Yahudileri kendilerinden yediyüz yıl önce öldürülen peygamberlerin kanına ortak etmiştir. Çünkü onlar da:

“Bu peygamberler ölümü haketmiş ve sünnet gereği öldürülmüşlerdir" diyerek böylesi bir şeye destek çıkmışlardır.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“Onlar, «Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti» dediler..." âyetini açıklarken:

“Allah adına yalan söylemişlerdir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Alâ b. Bedr'den bildirir: Önceki peygamberler apaçık delillerle gelirlerdi. Bazı peygamberlerin peygamberlik alametleri de eline sığır etinden bir parça koyması, gökten bir ateşin inip de bu eti yemesiydi. İşte bu konuda Yüce Allah:

“... De ki: Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi..." buyurmuştur.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Eğer seni yalanladılarsa..."âyetini açıklarken:

“Yalanlayanlar Yahudilerdir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı" âyetini açıklarken:

“Burada Yüce Allah, Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) teselli etmektedir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî arkadaşlarından naklen şöyle demiştir:

“...Açık deliller..." âyetinden kasıt, helal ile haramlardır. "...Hikmetli sahifeler..." âyetinden kasıt, Peygamberlere indirilen kitaplardır. "...Aydınlatıcı Kitab..." âyetinden kasıt da Kur'ân'dır."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“...Senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı" âyetini açıklarken:

“Bazen olay bir tane olmasına rağmen kat kat karşılık görebilir" demiştir.

184 ﴿