188

"Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır."

Ahmed, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim ve Beyhakî, Şuab'da Humeyd b. Abdirrahman b. Avf'tan bildirir: Mervân, kapısıcısı olan Râfi'ye:

“İbn Abbâs'a gidip, yaptıklarından dolayı sevinen, yapmadıklarıyla da övünen her bir kişi eğer azap görecekse hepimiz azap göreceğiz demektir, de" dedi. Râfi' gidip bunu söyleyince, İbn Abbâs şu karşılığı verdi:

“Bu âyetin sizinle ne ilgisi var? Zira bu âyet Ehl-i Kitab'dan olanlar hakkında nazil oldu. Yüce Allah:

“Allah, Kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz, diye ahid almıştı. Onlar ise, onu arkalarına atıp az bir değere değiştiler. Alış verişleri ne kötüdür! Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır" buyurmuştur. Zira Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara bir konuyu sormuş onlar da gerçeği gizleyip başka bir cevap vermişlerdi.

Sorduğu konuda gerçeği söylediklerini de göstermişler ve bu konuda övülmeyi beklemişlerdir. Kendilerine sorulanı gizleyip başka bir cevap verdikleri için de pek sevinmişlerdi."

Buhârî, Müslim, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gazveye çıktığı zaman münafıklardan bazıları geride kalır, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) döndüğü zaman da yanına gidip yeminler ederek mazeretlerini gösterirler ve yapmadıkları şeylerden dolayı da övülmeyi beklerlerdi. Bu davranışları üzerine:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır" âyeti nazil oldu.

Abd b. Humeyd, Zeyd b. Eslem'den bildirir: Râfi' b. Hadîc ile Zeyd b. Sâbit, zamanın Medine valisi Mervân'ın yanında oturuyorlardı. Mervân:

“Ey Râfi'! "Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma...'"' âyeti kimler hakkında nazil oldu?" diye sorunca, Râfi':

“Bu âyet bazı münafıklar hakkında nazil oldu. Zira Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) savaşı çıktığı zaman onlar geride kalır, dönüşünde de yanına gidip:

“Sizlerle savaşa katılmamamızın tek sebebi işlerimizdir. Yoksa biz de sizinle birlikte olmayı çok isterdik" şeklinde mazeretler sunarlardı. Bunun üzerine Yüce Allah bu âyeti indirdi" dedi. Ancak Mervân sanki iniş sebebinin bu olduğuna ikna olmamış gibi bir tavır takınınca Râfi' bundan rahatsız oldu. Yanında olan Zeyd b. Sâbit'e:

“Allah aşkına söyle! Bu dediğini sen de biliyorsun değil mi?" diye sorunca, Zeyd:

“Evet, bu konuda nazil oldu" karşılığını verdi. Mervân'ın yanından çıktıklarında, Zeyd, Râfi'ye:

“Senin lehine şahitlik yaptığım için övgünü haketmedim mi?" dedi. Râfi':

“Hak olan bir şeyi söylediğin için mi seni öveceğim?" diye sorunca, Zeyd:

“Evet!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Râfi':

“Hakkı söyleyenleri Allah över" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Âyette bahsedilen kişiler münafıklardır. Zira Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Şâyet savaşa çıkarsan biz de seninle çıkarız" derlerdi. Ancak Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) savaşa çıkınca onlar geride kalır, buna sevinir ve Allah Resulünü oyuna getirdiklerini düşünürlerdi.

İbn İshâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre ibn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Âyette bahsedilen kişiler, insanları yanlış yola sürüklemeleri sonucu kazandıkları dünya malına sevinen Finhâs, Eşya' ve diğer hahamlardır. Yüce Allah bunlar hakkında:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven..." buyurmuştur ki bunlar kendilerine alim kişi denilmesinden hoşlanırlar. Oysa gerçekten alim değildirler. İnsanları hayırlı bir yola iletmiş, yöneltmiş değildirler, ancak insanların onlar için:

“Öyle yaptılar" demelerinden hoşlanırlar.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Avfî vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Burada bahsedilen kişiler Ehl-i Kitab'dan olanlardır. Zira doğru olmayan bir şekilde hüküm vermişler, kitaplarındaki hükümleri değiştirmişler, bu yaptıklarından da sevinç duymuşlar ve yapmadıkları şeylerden dolayı da insanlardan övgü beklemişlerdir. Allah'a iman ettiklerini, namaz kılıp zekat verdiklerini, Allah'a itaat ettiklerini söyledikleri halde Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ona indirileni inkar etmekten sevinç duymuşlardır. Bunun içindir ki Yüce Allah, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma..." buyurmuştur. Burada ettiklerinden kasıt, Allah'ı ve Muhammed'i inkar etmeleridir. Yapmadıkları ve buna rağmen karşılığında övülmeyi bekledikleri şeyler de namaz ve oruç gibi ibadetlerdir.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Yahudiler birbirlerine:

“Muhammed gerçekten bir peygamber değildir. Onun için ona karşı sözünüz bir olsun ve elinizde bulunan kitaba sımsıkı sarılın" şeklinde mektuplar yazmışlardır. Bunu da yaptılar ve Muhammed'i inkar etmede birlik olmalarına çok sevindiler.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Yahudiler kitablarında bulunan Muhammed ismini gizlemiş ve bunu birlik içinde yapmış olmaya çok sevinmişlerdir. "Biz oruç tutar, namaz kılar ve zekat veririz. Biz İbrahim'in dini üzerineyiz" diyerek de kendilerini haklı çıkarır, temize çekerlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma..." âyetini indirmiştir. Burada ettiklerinden kasıt, Muhammed'in peygamberliğini gizlemeleridir. Yapmadıkları ve buna rağmen karşılığında övülmeyi bekledikleri şeyler de kendilerini haklı gösterip, temize çektikleri konularda bunları yapmadıkları halde Araplardan övgü beklemeleridir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Burada ettiklerinden kasıt, Muhammed'in peygamberliğini gizlemeleridir. Yapmadıkları ve buna rağmen karşılığında övülmeyi bekledikleri şeyler de:

“Biz İbrâhim'in dini üzerindeyiz" demeleridir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken şöyle demiştir:

“Âyette bahsedilen kişiler Yahudi'lerdir. Zira kitaplarını değiştirmeleri ve bundan dolayı insanlar tarafından övülmeleri kendilerini çok sevindirmiştir. Oysa Yahudilerin öyle bir yetkisi yoktur ve bunu da başaramamışlardır."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr bu âyeti açıklarken şöyle demiştir:

“Âyette bahsedilen kişiler Yahudilerdir. Bunlar Yüce Allah'ın, İbrâhim'e verdiği üstünlüklere sevinirlerdi"

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Katâde'den bildirir: Bize bildirilene göre Hayber Yahudileri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip getirdiği şeye inandıklarını ve kendisine tâbi olacaklarını söylediler. Oysa hâlâ dalâletlerine tutunmuşlardı ve sözle ifade edip yapmadıkları şeylere karşılık Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerini övmesini bekliyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma..." âyetini indirdi.

Abdurrezzâk ve İbn Cerîr'in başka bir kanalla bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Hayber Yahudileri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip:

“Din konusunda biz de sizler gibi düşünüyoruz ve bu konuda sizlerin destekçisi olacağız" dediler. Ancak Yüce Allah bu âyetle onların bu sözlerini yalanlamıştır.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan (-ı Basrî) bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Hayber Yahudileri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip:

“Getirdiğin dini kabul edip ona razı olduk" dediler. Oysa yapmadıkları ve inanmadıkları bir şey için ondan bir övülme beklemişlerdi.

İbn Ebî Hâtim, Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'den bildirir: İsrâil oğullarından âbid ve fakih insanlar vardı. Bir defasında kralları bunları huzuruna çağırıp bir şeyler sordu. Onlar da krallara diledikleri şekilde ruhsatlar verdiler, bunun karşılığında onlardan para ve mal aldılar. Çıktıklarında kralların onların görüşlerine başvurmalarına ve kendilerine verilen mallara çok sevinmişlerdi. Bu konuda da Yüce Allah:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma..." buyurdu.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbrâhim:

“Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma..." âyetini açıklarken:

“Bunlar Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) için bîr ordu hazırlayan bazı Yahudilerdir" demiştir.

Mâlik, İbn Sa'd, Taberânî ve Beyhakî, Delâil'de Muhammed b. Sâbit'ten bildirir: Sabit b. Kays:

Resûlallah! Helak olmuş olmaktan korkuyorum" deyince, Allah Resûlü:

“Neden?" diye sordu. Sâbit:

“Yüce Allah yapmadığımız şeylerle övünmemizi yasakladı, oysa gördüğüm kadarıyla övülmeyi pek seviyorum. Yüce Allah böbürlenmemizi yasaklamış, ama gördüğüm kadarıyla güzel görünmeyi pek seviyorum. Yine Yüce Allah sesimizi senin sesinden fazla yükseltmemizi yasaklamış. Ancak ben sesi yüksek olan biriyim" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Sâbit! Övülen biri olarak yaşamayı, şehit olarak ölmeyi ve Cennete girmeyi istemez misin?" buyurdu. Gerçekten de Sâbit övülen biri olarak yaşadı ve Müseylemetu'l-Kezzâb ile yapılan savaşta şehit düştü.

Taberânî, Muhammed b. Sâbit'ten bildirir: Sâbit b. Kays b. Şemmâs'ın bana bildirdiğine göre kendisi Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:

Resûlallah! Helak olmuş olmaktan korkuyorum..." Sonrasında ravi bir önceki rivâyeti zikreder.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre adamın biri Ahnef b. Kays'a:

“Yürümekte zorluk çekiyorsan seni taşıyalım mı?" deyince, Ahnef:

“Sen itibarcılardan biri olmalısın" dedi. Adam:

“İtibara da ne oluyor?" diye sorunca Ahnef şu karşılığı verdi:

“Bunlar yapmadıkları şeylerden dolayı övülmeyi sever, isterler. Hak bildiğin bir şeyi gördüğünde ona tutun ve gayrisini bırak."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Yahyâ b. Ya'mur bu âyeti: (.....) lafzıyla okumuş ve:

“... sanmasınlar" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti: (.....) şeklinde çoğul lafzıyla okumuştur.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk: (.....) âyetini:

“Kurtulacaklarını..." şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr, İbn Zeyd'den bu yorumun benzerini zikretmiştir.

188 ﴿