4

"Kadınlara mchîrlerîni gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin."

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ebû Sâlih'ten bildirir: Önceleri erkekler kızlarını veya kız kardeşlerini evlendirdikleri zaman ona verilen mehri kendileri alır, evlenen kadına vermezlerdi. Yüce Allah bu şekilde mehri almalarını yasakladı ve:

“Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin..." âyetini indirdi.

İbn Cerîr, Hadramî'den bildirir: Bazıları kız kardeşlerini birine verir, bunun karşılığında da onun kız kardeşini alırdı. Bu şekilde de karşılıklı olarak birbirlerinin kız kardeşleriyle evlendikleri için kadınlara mehir verilmemiş olurdu. Bu konuda Yüce Allah:

“Kadınlara (nehirlerini gönül hoşluğuyla verin...'" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mükâtil: (.....) âyetini:

“Kadınlara mehirlerini verin" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini açıklarken:

“Bundan kasıt, kadının mehridir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: (.....) ifadesini:

“Bir görev ve gereklilik olarak" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: (.....) âyetini:

“Adı konulmuş, belirtilmiş bir farz olarak kadınlara mehirlerini verin" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: ifadesini Araplar "vecibe, yükümlülük" anlamında kullanırlar. Yüce Allah da burada:

“Kadınlarla evlenebilmek için onlara bir şeyler verme yükümlülüğünüz vardır" buyurmuştur. Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra da hiç kimse dini bir vecibe olarak mehri vermeden bir kadınla evlenemez.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) ifadesini:

“Farz" olarak açıklamıştır.

Ahmed'in Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kişi mehir olarak kadına bir avuç hurma dahi verse onu kendine helal kılmış olur" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, İbn Ebî Lebîbe'den o da dedesinden naklen bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kişi mehir olarak vereceği tek bir dirhem ile kadını kendine helal kılabilir" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe'nin Âmir b. Rabîa'dan bildirdiğine göre adamın biri bir kadınla mehir olarak bir çift terlik karşılığında evlenince Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu evliliği geçerli saydı.

İbn Ebî Şeybe'in Zeyd b. Eslem'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

“Bir kadınla, mehrini yemek niyetiyle evlenen kişi Allah katında kıyamet gününe kadar zinakar olarak sayılır" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe ile Ümmü Seleme:

“Bir kadının mehri ile bir işçinin ücretini yemek kadar vebali ağır bir şey yoktur" demişlerdir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“...Bir kısmını size bağışlarlarsa..." âyetini açıklarken:

“Kendilerine bağışlanacak kişiler kocalardır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini:

“Eğer kendi istekleriyle mehirlerinin bir kısmını size bağışlarlarsa" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Ali vasıtasıyla bildirdiğine göre ibn Abbâs:

“...Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin'" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Şâyet herhangi bir hile ve zarar olmadan kadın mehrinin bir kısmını size bağışlarsa Yüce Allah'ın da ifade ettiği gibi bunu afiyetle yiyebilirsiniz."

İbn Cerîr, Hadramî'den bildirir: Bazıları kadınlarına mehir olarak verdikleri bir şeyi geri almaktan sakınır ve bunu günah sayarlardı. Bunun üzerine Yüce Allah:

“...Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin" buyurmuştur.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ali b. Ebî Tâlib'den bildirir:

“Biriniz rahatsızlandığı zaman karısından üç dirhem veya buna yakın bir miktar istesin ve bununla bal alsın. Aldığı balı yağmur suyuyla karıştırıp şifa ve bereket niyetine afiyetle içsin."

İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre Alkame, âyette verilen bu ruhsata atıfta bulunarak karısına:

“Bana afiyetle yiyebileceğim o kısımdan biraz ver" derdi.

4 ﴿