9"Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar. Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Ayet, vefat etmek üzere olan birinin yanında bulunan ve ettiği vasiyetle varislerine haksızlık ettiğini ve zarar verdiğini işiten kişiye seslenmektedir. Yüce Allah bu kişinin, vasiyetiyle varislerine zarar veren kişiye Allah'tan korkmasını söylemesini, vasiyetini düzeltme ve doğru bir şekilde yapma konusunda onu uyarmasını istemiştir. Vasiyette bulunan adamın varislerini kendi varisleri gibi düşünsün ve nasıl kendi varislerinin zor durumda kalmasını istemezse onun da varislerinin zor durumda kalmalarına izin vermesin." İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Âyet, vefat anı gelen kişiye orada bulunan kişilerin: “Malından sadaka ver! Köle azat edip Allah yolunda infak bulun" demelerinden bahsediyor ve onları bu tür şeyler söylemekten sakındırıyor. Yani hasta olan birinize ölüm gelip çattığı zaman yanında bulunan kişi, malını köle azat etmede veya sadaka vermede veya Allah yolunda infakta etmede harcaması yönünde telkinlerde bulunmasın. Bunun yerine ölmek üzere olan kişiye varsa borcu bunu hatırlatıp ödenmesi, kendisine varis olamayan yakınlarına malının beşte birini veya dörtte birini vasiyet etmesi konusunda ona uyarı ve tavsiyelerde bulunsun. Maddi durumu zayıf çocuklarınız olsa ve onlara mal olarak bir şey bırakmadan ölseniz onların sizden sonra sıkıntıya düşmesine ve diğer insanlara muhtaç olmasına razı olur muydunuz? O halde siz de ölmek üzere olan birine kendiniz ve çocuklarınız için razı olamayacağınız şeyleri söylemeyin. Bunun yerine ona hakkı ve doğru olanı söyleyin. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: “Kişi ölürken geriye küçük ve bakıma muhtaç çocuklar bırakmaktan ve onların fakir düşüp heba olmalarından nasıl korkar endişe ederse aynı şekilde zayıf, güçsüz ve bakıma muhtaç yetim çocuklara veli olduğu zaman onlara iyi davransın. Büyürler de mallarını teslim alırlar korkusuyla acele edip onların bu mallarını tüketip harcamasın." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Ölmek üzere olan birinin, vasiyetini yazacağı sırada yanında bulunulduğu zaman ona: “Tüm malını vasiyet et! Çocuklarına rızıklarını Yüce Allah verecektir!" denilmesin. Bunun yerine: “Ahiretin için bir şeyler vasiyet et ve çocukların için de bir şeyler bırak" denilmelidir. Doğru olan da budur. Vasiyetini yazmak üzere olan birine yanlış telkinde bulunan kişinin kendisi çocuklarının fakir düşmesinden korkarken başkasına nasıl böyle bir şeyi söyler. Saîd b. Mansûr, Âdem ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Önceleri kişi vefat etmek üzereyken yanında bulunanlar: “Filana vasiyette bulun! Falana da vasiyette bulun! Malını şöyle yap, böyle yap" gibi telkinlerde bulunup onu yönlendirirler ve bu şekilde varislerine zarar verirlerdi. Bunun üzerine: “Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar..." âyeti nazil oldu. Âyete göre kişi, kendi varislerini gözetip koruduğu gibi başkalarının da varislerini düşünmeli ve vasiyetini yazmak üzere olan birine adaleti ve hakkı gözetmesini söylemelidir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar. Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Kendilerinden sonra zayıf güçsüz ve bakıma muhtaç çocuk bırakmaktan korkan kişiler, ölmek üzere olan başka birinin çocukları için de aynı endişe ve korkuyu taşısınlar. Bunun için ölmek üzere olan birinin yanında bulundukları zaman Allah'tan koksunlar ve vasiyeti konusunda ölmek üzere olana hak ve adaleti gözetmesini, kimseye haksızlık etmemesini söylesinler." İbn Cerîr, Şeybânî'den bildirir: Mesleme b. Abdilmelik zamanında İstanbul'da bulunuyorduk. Aramızda İbn Muhayrîz, İbnu'd-Deylemî ve Hâni b. Külsûm gibileri de vardı. Ahir zamanda olacak şeyleri kendi aramızda müzakere edince bu konuda duyduğum şeylerden dolayı içime bir sıkıntı düştü. İbnu'd-Deylemî'ye: “Ey Ebû Bişr! Hiç çocuğumun olmamasını isterdim" dediğimde omzuma vurdu ve şöyle karşılık verdi: “Yeğenim! Böyle bir şeyi yapmaya kalkışma. Yüce Allah birinin sulbünden bir canın çıkmasını takdir etmişse kişi bunu istese de istemese de mutlaka çıkacaktır. Yapman halinde Yüce Allah'ın seni fitnelerden koruyacağı ve çocuklarını gözeteceği iki şeyi söyleyeyim mi?" "Tabi ki, söyle!" dediğimde de bana: “Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, ürperip korksunlar. Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler" âyetini okudu. Abd b. Humeyd, Katâde'den bildirir: Bizi bildirilene göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyrmuştur: “iki zayıf konusunda Allah'tan korkun. Bunlardan biri yetim, diğeri de kadındır. Yüce Allah çocuğu yetim bırakmış ama kendisine vasiyette bulunulmasını emretmiştir. Yüce Allah hem yetimi bu durumuyla sınamış, başkasını da onunla denemiştir" buyurmuştur. |
﴾ 9 ﴿