11"Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe İM dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar İkinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bîr düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir,- babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu sîz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından tesbit edilmiştir. Doğrusu Allah bilendir, Hakim olandır." Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Sünen'de değişik kanallardan bildirdiğine göre Câbir b. Abdillah şöyle demiştir: Seleme oğullarının yanında hastalandığım zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekr yürüyerek ziyaretime geldiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim kendimden geçtiğimi görünce su istedi. Getirilen suyla abdest aldı ve üzerime serpti. Kendime geldiğimde: “Yâ Resûlallah! Malım konusunda ne yapmamı emredersin?" dedim. Bunun üzerine: “Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bir düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir; babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından tesbit edilmiştir. Doğrusu Allah bilendir, Hakim olandır"' âyeti nazil oldu. Abd b. Humeyd ve Hâkim, Câbir'den bildirir: Hasta olduğum zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyaretime gelirdi. Ona: “Malımı çocuklarım arasında nasıl paylaştırayım?" diye sorduğumda bana herhangi bir cevap vermedi. Sonra: “Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder..." âyeti nazil oldu. Tayâlisî, Müsedded, İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, ibn Ebî Ömer, İbn Manî', Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce, İbn Ebî Usâme, Ebû Ya'lâ, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Hâkim ve Beyhakî, Sünen'de Câbir'den bildirir: Sa'd b. er-Rabî'nin hanımı Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: “Yâ Resûlallah! Şunlar Sa'd b. er- Rabî'nin iki kızı. Babaları Uhud savaşında seninle birlikteyken şehit düştü. Ancak amcaları babalarından geriye kalan tüm malları aldı ve onlara bir şey bırakmadı. Malları olmadan da onlarla kimseler evlenmez" dedi. Allah Resulü: “Yüce Allah bu konuda hükmünü verecektir" buyurdu. Sonrasında miras âyeti olan: “Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder..." âyeti nazil oldu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kızların amcasına haber gönderdi ve: “Sa'd'ın kızlarına malın üçte ikisini, annelerine sekizde birini ver. Kalanını da sen al" buyurdu. Abd b. Humeyd, Buhârî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Sünen'de İbn Abbâs'tan bildirir: “Eskiden ölüden geriye kalan mal çocuğun, vasiyet de anne baba ile diğer akrabaların hakkıydı. Yüce Allah bu uygulamadan dilediğini neshedip kaldırdı ve mirasta erkeğe iki kadının payı kadarını verdi. Anne babadan her birine ölenin çocuğu varsa malın altıda birini, (ölen kocadan geriye kalan) hanıma duruma göre malın sekizde bir veya dörtte birini, (ölen hanımdan geriye kalan) kocaya da duruma göre malın yarısını veya dörtte birini pay olarak verdi." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildirir: Erkek çocuk ile kız çocuğu ve anne babanın mirastaki paylarını belirleyen miras âyeti nazil olunca bu taksimat insanların veya bazılarının hoşuna gitmedi ve: “Hiç biri düşmanla savaşmadığı ve ganimet elde etmediği halde ölenin geriye bıraktığı maldan kadına dörtte bir veya sekizde bir, kız çocuğuna da malın yarısını nasıl verir, küçük çocuğu nasıl varislerden biri kılarız?" demeye başladılar. Zira Cahiliye döneminde düşmanla savaşmayanlara mirastan pay vermezler ve en büyükten başlamak üzere yaşa göre mirası paylaşırlardı. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder..." âyetini açıklarken: “Çocuklar küçük olsun büyük olsun hüküm aynıdır" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim, Süddî'den bildirir: Cahiliye döneminde kız çocuklarına ve henüz küçük olan erkek çocuklarına mirastan pay vermezlerdi. Henüz eli silah tutmayan erkek çocuklar da babalarının malından bir şey alamazlardı. Şâir olan Hassân'ın erkek kardeşi öldü ve geride Ümmü Kucce adındaki hanımı ile beş kız çocuğu bıraktı. Ölenin varisleri gelip malın tümünü aldılar. Ümmü Kucce durumu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) anlatıp şikâyette bulununca: “...Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur..." âyeti nazil oldu. Ümmü Kucce'nin durumu için de: “...Sizin çocuğunuz yoksa ettiğiniz vasiyet veya borç çıktıktan sonra bıraktıklarınızın dörtte biri karılarınızındır; çocuğunuz varsa, bıraktıklarınızın sekizde biri onlarındır..." âyeti nazil oldu. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “...Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bir düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir; babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından tesbit edilmiştir. Doğrusu Allah bilendir, Hakim olandır" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Ölen kişinin kız çocukları şâyet iki veya daha fazla ise ve beraberlerinde erkek çocuğu (kardeş) yoksa terekenin üçte ikisini alırlar. Geriye kalan da erkeğin asebesine (baba tarafından akrabalarına) verilir. Ölenin geride sadece bir kız çocuğu varsa terekenin yarısını alır. Ölenin şâyet erkek çocuğu varsa veya iki ve daha fazla kız çocuğu varsa, ve yanlarında erkek kardeş yoksa anne ile babasının her birine terekenin altıda biri verilir. Ölen kişiden geriye çocuk olarak sadece bir kız çocuğu varsa bu kız çocuğu malın yarısını yani altıda üçünü alır. Bu durumda baba ile annenin her birine altıda bir verilir. Kalan altıda birlik kısım ise ölenin asabesi olduğu için yine babaya verilir. Ölenin erkek veya kız çocuğu yoksa bu durumda anne terekenin üçte birini, kalanı da baba alır. Şâyet ölenin iki veya daha fazla erkek kardeşi veya iki kız kardeşi veya bir erkek bir de kız kardeşi varsa bu durumda anne altıda bir, kalanı da baba alır. Ölenin babası durduktan sonra kardeşlerine bir şey düşmez; ancak annenin mirastaki üçte birlik payını düşürürler. Her durumda da miras taksiminden önce ölenin vasiyeti yerine getirilir ve varsa borcu ödenir. Bu şekildeki miras paylaşımı Yüce Allah'ın farz kıldığı bir taksimattır ve bu taksimat hikmetli bir taksimattır." Hâkim, Zeyd b. Sâbit'ten bildirir: “Ölen baba veya anneden geriye bir kız çocuğu kalmışsa malın yarısını alır. İki ve daha fazla kız çocuğu kalmış ise de malın üçte ikisini alırlar. Ancak yanlarında erkek mirasçı varsa öncelikle kendilerine bir şey verilmez ve taksimata erkekten başlanır. Sonrasında erkeğe kızın iki katı olacak şekilde taksimat yapılır." Saîd b. Mansûr, Hâkim ve Beyhakî, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Ömer b. el- Hattâb herhangi bir konuda bir yol (görüş) tutar da biz de ona tâbi olduğumuzda tuttuğu bu yolun çok kolay ve açık olduğunu görürdük. Ölen adamdan geriye kalan bir hanım ile anne babanın mirastaki durumları kendisine sorulduğunda: “Adamın karısına malın dörtte biri, annesine kalanın üçte biri verilir. Bunlardan sonra kalan da adamın babasınındır" demiştir. Abdurrezzâk ve Beyhakî, İkrime'den bildirir: İbn Abbâs, ölen kadından geriye kalan koca ile anne babanın mirastaki paylarını sormak üzere beni Zeyd b. Sâbit'e gönderdi. Gidip sorduğumda, Zeyd: “Kocaya malın yarısı, anneye kalanın üçte biri verilir. İkisinden geriye kalan da babaya verilir" dedi. İbn Abbâs bu cevap karşısında ona haber gönderip: “Öylesi bir taksimatı Allah'ın Kitab'ında mı buluyorsun?" diye sorunca, Zeyd: “Hayır, ancak ölenin annesini babasından daha üstün tutmayı çok da hoş görmüyorum" karşılığını verdi. İbn Abbâs ise böylesi bir durumda anneye üçte birlik payı tüm mal üzerinden verirdi. İbn Cerîr, Hâkim ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs, Hazret-iOsmân'ın yanına girdi ve: “Ölenin iki erkek kardeşi, annesinin mirastaki üçte birlik payını düşürmez. Zira Yüce Allah: “...Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir..." buyurur. İki kardeş de sizin dilinizde kardeşler (çoğul) anlamını vermez" dedi. Osman da: “Benden önce bu yönde verilen hükümler ile değişik kentlerde uygulanan ve bu şekilde yapılan taksimatı reddedip senin dediğini yapamam" karşılığını verdi. Hâkim ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre Zeyd b. Sâbit, ölenin iki erkek kardeşi bulunması durumunda annesinin mirastaki payını düşürürdü. Kendisine: “Ey Ebû Saîd! Yüce Allah: “...Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir..." buyurur. Sense iki erkek kardeş ile annenin payını düşürüyorsun" denildiğinde: “Araplar iki kardeşi de kardeşler (çoğul) olarak isimlendirirdi" karşılığını verdi. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “...Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Kardeşler mirastan pay almamalarına rağmen ölenin annesinin mirastaki payını düşürürler. Ancak bir erkek kardeş annenin mirastaki üçte birlik payını düşürmez. Birden fazlası ise düşürür. Alimler erkek kardeşlerin annenin üçtebirlik payını düşürmelerinin sebebi olarak, nikahta velilerinin ve nafakalarının annenin değil, babanın yükümlülüğünde olmasını görürlerdi. Abdurrezzâk, İbn Cerîr ve Beyhakî, Sünen'de İbn Abbâs'tan bildirir: “Kardeşlerin, annenin üçte birlik payını altıda bire düşürmelerinin sebebi, düşen oranın babalarına değil kendilerine kalması içindir." İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbnu'l-Cârüd, Dârakutnî ve Beyhakî, Sünen'de Hazret-iAli'den bildirir: Hepiniz: “...Ettiğiniz vasiyet veya borç çıktıktan sonra..." âyetini okumaktasınız. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de vasiyetten önce varsa borcun ödenmesine, bunun yanında anne baba bir olan kardeşlerin birbirlerine mirasçı olabileceklerine, bunlar varken sadece baba bir kardeşlerin mirastan pay alamayacaklarına hükmetti. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: “...Ettiğiniz vasiyet veya borç çıktıktan sonra..." âyetini açıklarken: “Vasiyet yerine getirilmeden önce ölenin borcu ödenir" demiştir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz..." âyetini açıklarken: “Babalarınız ve oğullarınızdan Allah'a en fazla itaat edeni kıyamet gününde Yüce Allah'ın katındaki derecenizi en fazla yükseltecek olanıdır. Zira Yüce Allah müminleri birbirlerine şefaatçi kılmıştır" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: “...Babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz..." âyetini açıklarken: “Dünyada iken hangisinin menfaatçe size daha yakın olduğunu bilemezsiniz" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: “...Babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz..." âyetini açıklarken: “Bazıları söz konusu menfaatin âhiretteki menfaat, bazıları da dünyadaki menfaat olduğunu söylemişlerdir" demiştir. Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Miras asıl çocuğundur; ancak Yüce Allah bundan eşe ve anne babaya da pay vermiştir" demiştir. |
﴾ 11 ﴿