47"Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden yahut cumartesi halkını Iânetlediğimiz gibi onları lanetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'ân'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir." İbn İshâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî, Delâil'de İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) içlerinde Abdullah b. Sûriyâ ve Ka'b b. Esed'in de bulunduğu Yahidilerin ileri gelenleri ile konuştu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Yahudileri Allah'tan korkun ve Müslüman olun! Vallahi size getirdiğim şeyin hak olduğunu siz de biliyorsunuz!" buyurunca: “Ey Muhammed! Böyle bir şeyi bilmiyoruz" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden yahut cumartesi halkını Iânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'ân'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir" âyetini indirdi. İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: “Ey kendilerine kitap verilenler..." âyetini açıklarken: “Kaynukâ oğullarından Mâlik b. es-Sayf ve Rifâa b. Zeyd b. et-Tâbût hakkında nazil oldu" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüzlerin silinmesinden kasıt, gözlerin kör edilmesidir. Tersine çevirmeden kasıt da yüzlerinin ense tarafına çevrilmesi, gözlerinin ensede kılınmasıdır. Bu şekilde de gerisin geriye yürüyeceklerdir." Tastî'nin bildirdiğine göre Nâfi'i b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetinin anlamını sorunca, İbn Abbâs: “Yaratılış şeklini değiştirmek, silmek anlamındadır" demiştir. Nâfi': “Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca, İbn Abbâs şu karşılığı vermiştir: “Tabi ki bilirler. Ümeyye b. Ebi's-Salt'ın: "Yüce Allah gözlerini silip yok ettiği zaman Artık aydınlatacak ne bir Güneş, ne de Ay'ları kalır" dediğini işitmedin mi?" İbn Ebî Hâtim, Ebû İdrîs el-Havlânî'den bildirir: Ebû Müslim el-Halîlî, Ka'b'ın öğretmeniydi. Resûlullah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) tanışmasında geç bıraktığı için de Ka'b kendisini kınardı. Ka'b der ki: “Bir defasında öğretmenim beni Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderdi ve: «Gidip bak, gerçekten denildiği gibi peygamber mi» dedi. Medine'ye geldiğimde birinin Kur'ân okuduğunu işittim. "Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden yahut cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir" âyetini işittiğimde yıkanmak için hemen su aramaya koyuldum. Denildiği gibi silinip silinmediğini anlamak için de yüzüme dokunuyordum. Yıkandıktan sonra da Müslüman oldum." İbn Cerîr, İsâ b. el-Muğîre'den bildirir: İbrâhim'in yanında Ka'b'ın Müslüman oluşunu konuşurken İbrâhim şöyle dedi: “Ka'b, Ömer zamanında Müslüman oldu. Beytu'l-Makdis'e doğru giderken Medine'ye uğradı. Ömer yanına gidip: “Ey Ka'b! Müslüman ol" dedi. Ka'b: “Siz kitabınızda: “Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir..." âyetini okumuyor musunuz? İşte ben de Tevrat'a göre amel ediyorum" karşılığını verdi. Oradan ayrılıp Humus'a vardığında Humus ahalisinden birinin: “Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden yahut cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir" âyetini okuduğunu işitti. Bu âyette bahsedilen durumun başına gelmesinden korktuğu için de: “Rabbim! İman ettim! Rabbim! Müslüman oldum!" diyerek Müslüman oldu. Sonrasında Yemen'e ailesinin yanına döndü. Onları da Müslüman ederek Medine'ye geldi." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini: “Bazı yüzleri hak yoldan çevirip dalâlete sürüklemeden..." şeklinde açıklamıştır. İbnu'l-Münzir, Dahhâk'tan bildirir: Âyette zikredilen (.....) ifadesi geri küfre dönüp asla hidâyeti bulamamaktır. "...Cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lânetlemeden..." buyruğundaki lanet de aşağılık maymunlara çevrilmeleridir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “...Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Babam bu konuda şöyle derdi: “Burada yüzlerin silinmesinden kasıt, Yahudilerin bulundukları yerdeki izlerinin silinmesi ve geldikleri yer olan Şam'a tekrar döndürülmeleridir." Abdurrezzâk, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan (-ı Basrî) bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: “Âyette zikredilen (.....) ifadesi hak yoldan çevrilmedir. Tersine çevirmekten kasıt da eskiden olduğu gibi tekrar dalâlete sürüklenmeleridir. Lanetlenmeleri de maymunlara dönüştürülmeleridir." |
﴾ 47 ﴿