55"Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mî çekemiyorlar? Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik. Böylece onlardan kimi ona îman etti, kimi de sırt çevirdi. (O iman etmeyenlere) çılgın ateş olarak cehennem yeter." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..." âyetini açıklarken: “Çekemeyenlerden kasıt Yahudilerdir" demiştir. İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim, Avfî vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: Ehli kitaptan olanlar: “Muhammed tevazu ile gönderildiğini söylüyor, ancak dokuz tane kadınla evlendi. Evlenmekten başka derdi de yok. Bundan daha iyi bir hükümranlık var mı ki!" dediklerinde, Yüce Allah: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar? Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik'" âyetini indirdi. Büyük hükümranlıktan kasıt, Hazret-i Süleyman'a verilen hükümranlıktır. İbnu'l-Münzir, Atiyye'den bildirir: Yahudiler, Müslümanlara: “Muhammed'in bu dinle tevazu üzerine gönderildiğini söylüyorsunuz. Ancak dokuz tane hanımı var. Bundan daha büyük bir hükümranlık olabilir mi?" deyince, Yüce Allah: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar? Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik" âyetini indirdi. İbn Cerîr, Dahhâk'tan bu yorumun benzerini zikreder. İbnu'l-Münzir ile Taberânî'nin Atâ vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..." âyetini açıklarken: “Burada bahsedilen ve çekilmeyen kişiler bütün insanlar değil, sadece Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı olan bizleriz" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..." âyetini açıklarken: “Burada çekilmeyen kimselerden kasıt, sadece Hazret-i Peygamber'dir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..." âyetini açıklarken: “Burada çekilmeyen kimselerden kasıt, sadece Hazret-i Peygamber Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem) " demiştir. İbn Ebî Hâtim, Mükâtil b. Hayyân'dan bildirir: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) yetmiş küsur genç gücü verilince Yahudiler onu kıskanıp çekemediler. Bunun üzerine: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..."' âyeti nazil oldu. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Mâlik bu âyeti açıklarken: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerinden olmadığı için onu çekemediler ve kafir oldular" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yahudiler, Yüce Allah'ın kendilerinden bir peygamber gönderdiği ve lütuflarda bulunduğu Araplardan olan bu topluluğu çekememişlerdir." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: “Yoksa Allah'ın bol nimetinden verdiği kimseleri mi çekemiyorlar..." âyetini açıklarken: “Verilen bol nimetten kasıt peygamberliktir" demiştir. Ebû Dâvud ve Beyhakî'nin Şuab'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hasetten sakının! Zira ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi haset de iyilikleri yiyip bitirir" buyurmuştur. Beyhakî'nin Şuab'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İnsanın içinde iman ile haset bir arada bulunmaz" buyurmuştur. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: “...Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik" âyetini açıklarken şöyle demiştir: İbrahim ailesinden kasıt, Hazret-i Süleymân ile Hazret-i Dâvud'dur. Kitap ve hikmetten kasıt peygamberliktir. Büyük hükümranlık da kadınlar konusundadır. Yüce Allah Hazret-i Davud'un doksan dokuz, Hazret-i Süleyman'ın da yüz kadınla evlenmesine izin vermişken Muhammed'in bu kadar kadınla evlenmesine mi izin vermeyecek." İbn Cerîr, İbn Abbâs'tan bildirir: “Hazret-i Süleyman cinsel yönden yüz adam gücündeydi. Üç yüz tane karısı, üçyüz tane de cariyesi vardı." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hemmâm b. el-Hâris: “...Onlara büyük hükümranlık bahşettik" âyetini açıklarken: “Melekler ile ordularla desteklenmişlerdir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: “...Onlara büyük hükümranlık bahşettik" âyetini açıklarken: “Bu hükümranlık peygamberliktir" demiştir. İbn Ebî Hâtim, Hasan (-ı Basrî)'den bu yorumun benzerini zikreder. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Onlardan kimi ona iman etti..."" âyetini açıklarken: “Yahudilerden bazıları Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) indirilene iman etti" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Onlardan kimi ona iman etti, kimi de sırt çevirdi..."' âyetini açıklarken: “Onlardan kimi iman edip Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) tâbi oldu, kimi de yüz çevirip ona tâbi olmadı" demiştir. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Süddî'den bildirir: Bir yıl Hazret-i İbrahim ekinini ekti, diğer insanlar da ektiler. Ancak Hazret-i İbrahim'in ekinleri iyi ürün verirken diğer insanların ekinleri telef oldu. İnsanlar Hazret-i İbrahim'e muhtaç kaldılar ve ondan bir şeyler istemeye başladılar. Hazret-i İbrahim: “İman edene istediğini vereceğim, ancak iman etmeyene üründen bir şey vermeyeceğim" deyince kimisi iman etti ve üründen bir şeyler aldı. Kimisi de iman etmedi ve üründen bir şey alamadı, işte: “Böylece onlardan kimi ona iman etti, kimi de sırt çevirdi. (O iman etmeyenlere) çılgın ateş olarak cehennem yeter" âyeti bunu anlatmaktadır. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik..." âyetini açıklarken: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) de İbrahim'in ailesinden birisidir" demiştir. Zübeyr b. Bekkâr, Muvaffakiyyât'ta bildirdiğine göre Muâviye: “Ey Hâşim oğulları! Peygamberliğin size verildiği gibi hilafetin de sizlere verilmesini istiyorsunuz. Oysa bu ikisi bir ailede bir araya gelmez. Yine hükümran olduğunuzu iddia ediyorsunuz" deyince, İbn Abbâs şu karşılığı verdi: “Peygamberlikle birlikte hilafeti hak etmediğimizi söylüyorsun. Hilafeti peygamberlikle hak edemeyeceksek ne ile hak edeceğiz? Peygamberlik ile hilafetin bir ailede bir arada olamayacağını söylüyorsun. Peki, Yüce Allah'ın: “...Oysa İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik" âyetini nasıl açıklayacaksın? Âyette kitaptan kasıt peygamberlik, hikmetten kasıt sünnet, hükümranlıktan kasıt da hilafettir. Biz de İbrâhim'in ailesinden, soyundanız. Yüce Allah'ın İbrâhim için takdir ettiği şey bizim için de geçerlidir. Sünnet de hem bizim, hem de onlar için geçerlidir. Ayrıca hükümran olduğumuzu iddia ettiğimizi söylüyorsun. Bunun iddia olduğunu söylemek Allah'ın Kitab'ına şüphe sokmak demektir. Oysa herkes bilir ki bizim hükümranlığımız olmuştur. Siz bir gün hükümranlık sürdüğünüzde biz iki gün süreriz. Siz bir ay hükümranlık sürdüğünüzde biz iki ay süreriz. Siz bir yıl hükümranlık sürdüğünüzde biz iki yıl süreriz." |
﴾ 55 ﴿