101

"Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur. Zira kafirler, size apaçık düşmandırlar"

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Humeyd, Adenî, Dârimî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbnu'l-Cârud, İbn Huzeyme, Tahâvî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Nehhâs, Nâsih'de ve İbn Hibbân, Ya'lâ b. Ümeyye'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb'a:

“Yüce Allah:

“Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." buyuruyor. Peki, şimdi müslümanlar güven içindeyken durum nasıl olacak?" dediğimde şu karşılığı verdi:

“Senin şaşırdığın gibi ben de buna şaşırmış ve bunu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sormuştum. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

“Yüce Allah bunu size bir sadaka (iyilik) olarak vermiştir. Siz de bu sadakayı kabul edin!" karşılığını verdi.

İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd, Ebû Hanzala'dan bildirir: İbn Ömer'e yolculuk namazını sorduğumda:

“İki rekat olarak kılınır" dedi. Ona:

“Ama Yüce Allah:

“...Kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız..."buyuruyor. Oysa biz güven içindeyiz" dediğimde:

Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sünneti böyledir" karşılığını verdi.

Abd b. Humeyd, Nesâî, İbn Mâce, İbn Hibbân ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre Ümeyye b. Abdillah b. Hâlid b. Esîd, İbn Ömer'e:

“Yolculukta namazlarını kısaltma konusunda ne dersin? Biz böyle bir namazın Kur'ân'da zikredildiğini göremiyoruz. Zikredilen de korku namazıdır" deyince, İbn Ömer şu karşılığı verdi:

“Yeğenim! Yüce Allah, Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderdiğinde biz bir şey bilmiyorduk. Biz Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığı şeyleri yaparız. Yolculukta namazların kısaltılması da Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) uyguladığı bir Sünnettir."

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî, Hârise b. Vehb el-Huzâi'den bildirir:

“Müslümanların en kalabalık ve güven içinde oldukları bir zamanda Minâ'da Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında öğle ile ikindi namazlarını iki rekat olarak kıldım."

İbn Ebî Şeybe, Tirmizî ve Nesâî, İbn Abbâs'tan bildirir:

Resûlullah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) birlikte herhangi bîr korku içinde değilken ve güvendeyken Mekke ile Medine arasında namazları iki rekat olarak kıldık."

İbn Cerîr, Ebu'l-Âliye'den bildirir: Mekke'ye gittiğimde namazlarımı iki rekat olarak kılıyordum. Bu bölgeden bazı kuralarla (hafızlarla) karşılaştığımda bana:

“Namazları nasıl kılıyorsun?" diye sordular. "İki rekat olarak kılıyorum" karşılığını verdim. "Sünnete mi yoksa Kur'ân'a mı dayanarak böyle kılıyorsun?" diye sorduklarında:

“Hem sünnete, hem de Kur'ân'a göre böyle kılıyorum. Zira Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yolculuklarda iki rekat olarak kıldı" karşılığını verdim. "Ama o zaman savaş ortamındaydı" dediklerinde ise şu karşılığı verdim:

“Yüce Allah:

“Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve (namazlarınızı) kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz...'" buyurmuştur. Yine:

“Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur. Zira kafirler, size apaçık düşmandırlar... Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır" buyurmuştur.

İbn Cerîr, Hazret-iAli'den bildirir: Tüccarlardan bir topluluk Allah Resûlü'ne (sallallahü aleyhi ve sellem):

Resûlallah! Değişik yerlere yolculuklara çıkıyoruz. Namazlarımızı nasıl kılalım?" diye sorunca, Yüce Allah:

“Yolculuk ettiğinizde namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur...'" âyetini indirdi. Sonrasında vahiy bir süre kesildi. Bir yıl sonrasında Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir savaşa çıktığında öğle namazına durdu. Müşrikler:

“Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ashabı arkadan saldırmamız için bize uygun bir fırsat verdiler" dediler. İçlerinden biri:

“Bu namazın ardından aynı şekilde bir namaz daha kılacaklar" deyince, Yüce Allah iki namaz arasında:

“...Kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız. Zira kafirler, size apaçık düşmandırlar. Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır'" âyetlerini indirdi. Korku namazı da bu şekilde inmiş oldu.

İbn Ebî Şeybe, İbrâhîm(-i Nehaî)'den bildirir: Adamın biri:

Resûlallah! Tüccar bir adamım ve Bahreyn'e gidip geliyorum" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) namazlarını iki rekat kılmasını söyledi.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ubey b. Ka'b bu âyeti: (.....) lafzıyla okur, (.....) ifadesini okumazdı. Osmân'ın kıraatinde ise âyet: (.....) lafzıyladır.

İbn Cerîr, Muhammed b. Abdillah b. Muhammed b. Abdirrahman b. Ebî Bekr es-Sıddîk'tan, o da babasından naklen bildirir: Hazret-i Âişe'nin yolculuklar konusunda:

“Namazlarınızı tam olarak kılın" dediğini işittim. Ona:

“Ama Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yolculuk sırasında namazlarını iki rekat olarak kılardı" denilince de şu karşılığı verdi:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) savaş ortamında bulunuyordu ve düşmandan yana korku taşıyordu. Peki, siz şu an öyle bir korku taşıyor musunuz?"

İbn Cerîr, İbn Cüreyc'den bildirir: Atâ'ya:

Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından hangileri yolculuklarda namazları tam kılarlardı?" diye sorduğumda:

“Hazret-i Âişe ile Sa'd b. Ebî Vakkâs" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ümeyye b. Abdillah, Abdullah b. Ömer'e:

“Allah'ın Kitab'ında korku anında namazların kısaltılmasını görüyoruz, ancak yolculuklarda namazın kısaltılmasını göremiyoruz" deyince, İbn Ömer:

“Bu konuda Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu şekilde amel ettiğini gördük, biz de aynı şekilde amel ettik" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Âyet Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Usfân'da, müşrikler ise Dacnân'da bulunduğu sırada nazil oldu. İki ordu karşılaştığında Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp ashâbına öğle namazını dört rekat olarak kıldırdı. Rükû, secde ve kıyamları da hepsini aynı anda yaptı. Ancak Müslümanların hepsi bu şekilde namaza durunca müşrikler eşyalarına ve yüklerine saldırmaya yeltendiler. Bunun üzerine Yüce Allah:

“...Bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar..." âyetini indirdi. Bu âyetin nazil olmasından sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldırmak üzere ashabını iki saf yaptı. Sonra hepsi için iftitah tekbirini getirdi. İlk rekatın secdesine ise sadece ön safta olanlar katıldılar diğerleri ayakta kaldı. İlk rekatın secdesinden kalktıktan sonra hepsi için yine bir tekbir getirdi. İkinci rekatta hepsi rükuya gidip kalktıktan sonra öndeki saf arkaya geçti. Arkadaki saf ise öne geçti ve Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ile secdeye gittiler. Arkadaki safta olanlar ise secdeye gitmedi. Bu şekilde ikindi namazını kısaltıp iki rekat olarak kıldırdı.

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Tâvus:

“...Kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Korku ve savaş anında, istenilen yöne, binek üzerinde veya yürüyerek kılınabilen namazdır. Ancak Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında kıldığı, diğer Müslümanların da yolculuk esnasında kıldıkları iki rekatlık namaz âyette bahsedilen kısaltılmış namaz değil, yolculuk esnasındaki tam namazdır."

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Amr b. Dînâr:

“...Kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bu, kafirlerden yana korku içinde olunduğu zamanlar için geçerlidir. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından daha sonra kılınan ve sünnet olan iki rekatlık namaz âyette bahsedilen kısaltılmış namaz değil, yolculuk esnasındaki tam namazdır."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Yolculuk anında namazlarını iki rekat olarak kılarsan namazı eda etmiş olursun. Namazın kısatılması ise ancak kafirlerden yana korku içinde olunduğu zaman caiz olur. Namazın kısaltılması da bir rekat olarak kılınmasıdır. Böylesi bir namazda imam öne geçer. Askerler de arkada iki grup halinde saf tutarlar. Bir grup imamın arkasında, diğer grup da düşmanın karşısına gelecek şekilde dururlar. İmam, arkasındaki gruba bir rekat namaz kıldırdıktan sonra namaz kılan grup gerisin geriye yürüyerek diğer grubun yerini alır. Gerisin geriye yürümek de işte bu şekildedir. Sonra düşmana karşı duran grup da gelip imamın arkasında bir rekat namazı kılar. İmam bu rekattan sonra oturup selam verirken, arkadaki grup kalkıp kendi başlarına kalan bir rekatı kılarlar. Sonra eski yerlerine geçerler ve diğer grup gelip kalan bir rekatı kılar. Bazıları ise bu konuda:

“Hayır, iki rekat tek bir rekat olarak kılınır. Her bir asker sadece bir rekat kılar" diyorlar. Bu durumda imamın kıldığı ikinci rekat da diğerlerinin adına da kılınmış olur. Yüce Allah'ın:

“...Tedbirinizi alın...'" âyetinden kasıt da budur.

Tastî'nin Mesâil'de bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetini anlamını sorunca, İbn Abbâs:

“Hevezân şivesiyle, size eziyet etmelerinden ve sıkıntıya sokmalarından korkarsanız, anlamındadır" dedi. Nâfi':

“Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca, İbn Abbâs şu karşılığı verdi:

“Evet, bilirler. Şairin:

Allah'ın kullarından her biri Mekke vadisinde

İşkence, eziyet ve zulüm görmektedir" dediğini işitmedin mi?"

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Simâk el-Hanefî'den bildirir: İbn Ömer'e yolculuk namazını sorduğumda:

“Yolculuklarda namaz iki rekat olarak kılınır ve bu şekilde kısaltılmış olarak değil tam olarak kılınmış olur. Zira kısaltma korku anında olur" dedi. "Korku namazı nasıl olur?" diye sorduğumda da şöyle dedi:

“İmam önce bir gruba bir rekat kıldırır, sonra kılan grup kılmayan grubun, kılmayan grup da kılan grubun yerine geçer. İmam onlara da bir rekat kıldırır. Bu şekilde imam iki rekat kılarken her bir grup da birer rekat kılmış olurlar."

Mâlik, Abd b. Humeyd, Buhârî ve Müslim, Hazret-i Âişe'den bildirir:

“İkamet halinde ve yolculukta namazlar ikişer rekat olarak farz kılındı. Sonradan yolculuk namazı aynı kalırken ikamet halinde kılınan namaz arttırıldı."

Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd, Hazret-i Âişe'den bildirir:

“Namaz Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'de iken ikişer rekat olarak farz kılındı. Medine'ye hicret ettiğinde ise yolculuk namazı iki rekat olarak kalırken ikamet halinde kılınan namazlar dört rekata çıkarıldı."

Ahmed ve Beyhakî, Sünen'de Hazret-i Âişe'den bildirir:

“Namazlar akşam namazı dışında ikişer rekat olarak farz kılındı. Akşam namazı ise üç rekat olarak farz kılındı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yolculuğa çıktığı zamanlarda ilk haliyle yani ikişer rekat olarak kılardı. İkamet halinde de her birine iki rekat daha ilave yapardı. Akşam namazını ise vitr olduğu için, sabah namazını da kıyamda kıraati uzun olduğu için her durumda olduğu gibi kılardı."

Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Mekke ahalisi! Namazları dört bürüd'den (fersahtan) daha az olan bir mesafede, Mekke ile Usfân arası uzaklıktan daha az olan bir mesafe içinde kısaltarak kılmayın" buyurmuştur.

Şâfiî ve Beyhakî, Atâ b. Ebî Rebâh'tan bildirir:

“Abdullah b. Ömer ile Abdullah b. Abbâs dört fersah ve üzeri uzaklıkta olan yolculuklarda namazları iki rekat olarak kılar, oruçları da tutmazlardı."

İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs'a:

“Arafat'a kadar olan yolculuklarda namazları kısaltarak mı kılıyorsun?" diye sorulunca:

“Hayır ama Usfân, Cidde ve Tâif'e kadar olan yolculuklarda kısaltarak kılıyorum" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve Nehhâs, İbn Abbâs'tan bildirir:

“Yüce Allah namazları Peygamberinin (sallallahü aleyhi ve sellem) diliyle mukim olanlar için dört, yolcu olanlar için iki, korku anlarında ise bir rekat olarak farz kıldı."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Namazın kısaltılması hakkındadır. Namaz vakti düşmanla karşılaştığın zaman ister binekli, ister yaya ol, tekbir getirir, başını eğer ve imayla namazını kılarsın. Namazı kılsatma da budur."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“...Namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Savaş anında kılınan namazdır. Binekli olan kişi öylesi bir durumda tekbir getirir ve hangi yönde ise oraya doğru namazını kılar."

101 ﴿