147"Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasmdadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın. Ancak tövbe edip durumlarını düzelten, Allah'a sarılan ve dinlerini Allah için halis kılanlar müstesnadırlar. Bunlar müminlerle birliktedirler. Allah müminlere büyük bir ecir verecektir. Eğer sîz îman eder ve şükrederseniz» Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir." Firyâbî, ibn Ebî Şeybe, Hennâd, Abd b. Humeyd, İbn Ebi'd-Dünyâ, Sifatu'rı- Nâr'da, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Taberânî'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: “Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar..."' âyetini açıklarken: “Münafıklar üstlerine kilitlenmiş demir tabutlar içinde Cehennem ateşine atılacaklardır" dedi. Diğer bir lafızda: “Bu tabutlar üzerlerine kilitlidir ve onu nereden açacaklarını bilemezler" dediği zikredilen Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre: “Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar.. ." âyetini açıklarken: “En aşağı tabakadan kasıt, kapıları olan demirden evler ki, bu kapılar üzerlerine kapatılıp alttan ve üstten yakılacaklardır" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre: “Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar..." âyetini açıklarken: “Burada üzerlerine kapatılacak olan tabutların içinde olacakları kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar..." âyetini açıklarken: “Burada ateşin en alt tabakası (yani dibi) kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Abdullah b. Kesîr: “Tabakalar ifadesiyle üst üste evler kastedilmektedir" dedi. İbn Ebi'd-Dünyâ'nın, Sifatu'n-Nâr'da, Ebu'l-Ahvas'tan bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: “Cehennem ahalisinin hangi kısmı azabın şiddetlisini çekecektir?" deyince, bir kişi: “Münafıklar çekecektir" cevabını verdi. İbn Mes'ûd: “Doğru söyledin, nasıl azaplandırılacaklarını biliyor musun?" diye sorunca da bu kişi: “Hayır bilmiyorum" karşılığını verdi. Bunun üzerine İbn Mes'ûd şöyle dedi: “Bunlar demir tabutlar içine konulurlar ve tabutlar üzerlerine kapatılarak Cehennemin alt tabakalarında ok demirinden daha dar fırınlara bırakılırlar. Buraya: «Hüzün kuyusu» denilir. Bu kuyular amellerinden dolayı sonsuza kadar üzerlerine kapanır." İbn Ebi'd-Dünyâ, îhlâs'ta, İbn Ebî Hâtim, Hâkim ve Beyhakî, Şuab'da Muâz b. Cebel'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Yemen'e gönderdiği zaman: “Bana tavsiyede bulun" dedim. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Dininde ihlâslı (samimi) ol ki, az amel sana kâfi gelsin" buyurdu. İbn Ebi'd-Dünyâ, îhlâs'ta ve Beyhakî'nin, Şuab'da bildirdiğine göre Sevbân der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Dininde ihlâslı olanlara ne mutlu. Onlar hidayetin ışığıdırlar. Onların üzerindeki karanlık fitnelerin her türlüsü aydınlanır" buyurdu. Beyhakî'nin bildirdiğine göre Eşlem kabilesinden biri olan Firâs der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bana dilediğinizi sorun" deyince, bir kişi yüksek bir sesle: “Yâ Resûlallah! İslam nedir?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Namaz kılmak ve zekat vermektir" buyurdu. Bu kişi: “İman nedir?" deyince de, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İhlastır" cevabını verdi. Adam: “Yakin nedir?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kıyamet gününe inanmaktır" karşılığını verdi. Bezzâr'ın hasen bir isnâdla Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccında şöyle buyurmuştur: “Benim diyeceklerimi işiten ve iyice anlayan kişiyi Yüce Allah güzelleştirsin. Zira nice bilgi sahibi kişi vardır ki bu bilgiyi anlamaktan uzaktır. Şu üç şeyi mümin kişinin kalbi reddetmez. Allah için ihlâslı amel etmeyi, Müslümanların idarecisine bağlı olmayı ve cemaatten ayrılmamayı. Çünkü onların duaları arkalarını korur" buyurmuştur. Nesâî, Mus'ab b. Sa'd'dan bildirir: Babam kendini Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbı olmayan kişilerden daha üstün olduğunu düşününce Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah zayıfların duası, namazı ve ihlâsıyla bu ümmete yardım etmektedir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, el-Mervezî, Zühd'de ve Ebu'ş-Şeyh b. Hayyân, Mekhûl'den bildirir: Bize ulaştığına göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kul kırk gün halis bir şekilde Allah'a ibadet ederek sabahlarsa mutlaka hikmet pınarları kalbinden diline akar" buyurmuştur. Ahmed ve Beyhakî'nin, Ebû Zer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İhlaslı bir şekilde kalbiyle iman eden, kalbi selim ve dili sadık olan, nefsi mutmain ve ahlâkı doğru olan, kulakları dinleyen, gözleri hakikati gören kişi kurtuluşa ermiştir. Kulaklar hakkı dinler, gözler de kalbin idrak ettiğini ikrar eder. Kalbi idrak eden kişi kurtuluşa ermiştir. " Hakîm et-Tirmizî'nin, Nevâdiru'l-Usûl'da, Zeyd b. Erkam'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Halis bir kalple: «Lâ ilâhe illallah» diyen kişi Cennete girecektir" buyurdu. Ashâb: “Yâ Resûlallah! "Lâ ilâhe illallah'ın" ihlâsı nedir?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Lâ ilâhe illallah'ın sahibini haramlardan korumasıdır" karşılığını verdi. İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Zühd'de, Hakîm et-Tirmizî ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Sumâme der ki: Havâriler, İsa'ya (aleyhisselam): “Ey Allah'ın ruhu! Allah'a karşı muhlis olan kimdir?" diye sorunca: “Amelini Allah için yapan ve amelinden dolayı insanlar tarafından methedilmeyi sevmeyen kişidir" cevabını verdi. İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Ebû İdrîs der ki: “Kişi, Allah için yaptığı bir amelden dolayı methedilmeyi sevdiği müddetçe ihlâsın hakikatine eremez." Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin. Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir." âyetini açıklarken: “Yüce Allah şükredenlere ve müminlere azap etmeyecektir" dedi. |
﴾ 147 ﴿