MÂİDE SÜRESİİbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir bildirdiğine göre Katâde: “Mâide Sûresi Medine'de inmiştir" dedi. Ahmed, Ebû Ubeyd, Fedâil'de, Nesâî, Nâsih'te Nehhâs, İbnu'l-Münzir, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Sünen'de Cübeyr b. Nufeyr'den bildirir: Hacca gittiğim zaman Hazret-i Âişe'nin yanına girdim. Bana: “Ey Cübeyr! Mâide Sûresi'ni okuyor musun?" diye sordu. Ben: “Evet" karşılığını verdiğimde: “O en son nâzil olan sûredir. Onda helal gördüğünüz helalları helal, haram gördüğünüz haramları da haram biliniz" dedi. Ahmed, Tirmizî, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin, Sünen'de bildirdiğine göre Abdullah b. Amr: “En son inen sûreler Mâide ve Feth sûreleridir" dedi. Ahmed'in bildirdiğine göre Abdullah b. Amr der ki: “Mâide Sûresi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bineğine binmiş iken nâzil oldu. Bineği onu taşımaya güç yetiremeyince ondan indi." Ahmed, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, Muhammed b. Nasr, Kitâbu's-Salât'da, Taberânî, Ebû Nuaym, Delâil'de ve Beyhakî'nin, Şuabu'l-İmân'da bildirdiğine göre Esmâ binti Yezîd der ki: “Mâide Sûresinin tümü nâzil olduğu zaman ben Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Adbâ isimli devesinin yularını tutmuştum. Devenin ayakları vahyin ağırlığından dolayı birbirine çarpıyordu." İbn Ebî Şeybe, Müsned'de, Bağavî, Mu'cem'de, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin, Delâilu'n-Nubüvve'de Ümmü Amr binti Ays'tan bildirdiğine göre amcası, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir yolculukta idi. Bu yolculuk sırasında Mâide Sûresi indi. Sûrenin ağırlığından dolayı Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bineği Adbâ'nın omuzları eziliyordu. Abd b. Humeyd'in, Miisned'de, İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbesinde Mâide ve Tevbe sûrelerini okumuştur. Ebû Ubeyd'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî der ki: “Mâide Sûresi Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccında, Medine ile Mekke arasında devesinin üzerinde iken indi. Vahyin ağırlığından dolayı devenin omuzları çatırdamaya başlayınca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) devenin üzerinden indi." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Rabî' b. Enes der ki: “Mâide Sûresi, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Vedâ haccı yolculuğunda ve bineği üzerinde iken nâzil oldu. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bineği sûrenin ağırlığından dolayı onu taşıyamayıp çökmüştü." Ebû Ubeyd'in, Damra b. Habîb ve Atiyye b. Kays'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Mâide Sûresi Kur'ân'ın indirilen son süresidir. Onun helallarını helal, haramlarını da haram biliniz" buyurmuştur. Saîd b. Mansür ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Meysere: “Son olarak inen sûre Mâide Sûresi'dir. Onda on yedi farz hüküm vardır" dedi. Firyâbî, Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh, Meysere'den bildirir: “Mâide Sûresi'nde, başka sûrelerde bulunmayan onsekiz farz hüküm vardır. Bu sûrede neshedilen hüküm de yoktur. Bunlar: “...Boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı...", "...Allah'ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı...", "...Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü'min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir..." âyetleri ve temizlik âyetlerinin tamamı olan: “Ey iman edenler, namaza kalkacağınız vakit, yüzlerinizi, dirseklere kadar; ellerinizi yıkayın...", "...Hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin...", "Kulağı yarılıp salıverilen, putlara adanan, erkek dişi ikizler doğuran ve on defa yavru yapmasından dolayı sırtına yük vurulmayan hayvanlarla ilgili uygulamaların hiçbirini Allah emretmemiştir. Ancak kâfirler Allah'a karşı yalan uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdiremiyor" âyetleridir. Ebû Dâvud, Nâsih'te ve Nehhâs'ın, Nâsih'te bildirdiğine göre Ebû Meysere Amr İbn Şurahbîl: “Mâide Sûresi'nden hiçbir şey nesh edilmemiştir" dedi. Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Nâsih'te ve İbnu'l-Münzir, İbn Avn'dan bildirir: Hasan(-ı Basrî)'a: “Mâide Sûresi'nden bir şey neshedildi mi?" dediğimde: “Hayır" karşılığını verdi. Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Nâsih'te, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Nehhâs, Şa'bî'den bildirir: Mâide Sûresi'nden: “Ey iman edenler! Allah'ın alâmetlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklarına ve Rablerinden lutuf ve rıza bekleyerek Kabe'ye yönelenlere sakın saygısızlık etmeyin..." âyeti dışında hiçbir âyet nesh edilmemiştir. Ebû Dâvud, Nâsih'te, İbn Ebî Hâtim, Nehhâs ve Hâkim, İbn Abbâs'tan bildirir: Bu sûrede "Kalâid" âyeti ve: “...Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir..." âyeti neshedilmiştir. Bağavî, Mu'cem'de, Abde b. Ebî Lübâbe vasıtasıyla Ebû Huzeyfe'nin azatlısından bildirir: Resûlullah'ta (sallallahü aleyhi ve sellem) bir işim vardı. Bu sebeple yanına Mescid'e gittiğimde tekbir getirerek namaza durduğunu gördüm. Ben de kendisine yakın bir yerde durdum. Namazda Bakara, Nisâ, Mâide ve Enâm sûrelerinden okuduktan sunra rükû'ya gitti. Rükûda: “Sübhâne Rabbiyel- Azîm" dediğini işittim. Sonra kalkıp her rekatta secdeye gittiğinde üç defa: “Sübhâne Rabbiye'l- Â'la" dediğini işittim. 1"Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. îhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar size helâl kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Şuabu'l-İmân'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Akitlerinizi yerine getirin..." âyetini açıklarken: “Allah'ın helal ve haram kıldığı hususlara, farzlara ve Kur'ân'da koymuş olduğu sınırlara uyun, hainlik etmeyin ve sözünüzde durun" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Akitlerinizi yerine getirin..." âyetini açıklarken şöyle dedi: Burada Cahiliye akdi kastedilmektedir. Bize nakledildiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Cahiliye akülerini yerine getirin. Ancak İslam'da bu şekilde akitleri yeniden yapmayın" buyurmuştur. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: “...Akitlerinizi yerine getirin..." âyetini açıklarken: “Burada Cahiliye zamanında yapılan akitler kastedilmektedir" dedi. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Abdullah b. Ubeyde der ki: “Akitler beş çeşittir. Bunlar, yemin akdi, nikah akdi, alışveriş akdi, biat akdi ve sözleşme akdidir." Beyhakî, Delâil'de Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan bildiriyor: Bizde bulunan bu mektup Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem), Amr b. Hazm'a, sünneti öğretme ve zekatları toplama konusunda Yemen ahalisine okuması için gönderdiği mektuptur. Mektupta şunlar yazılıydı: “Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle. Bu, Allah ve Resûlünden bir mektuptur: «Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin...» Bu, Allah Resûlünün, Amr b. Hazm'a yazmış olduğu bir akittir. Ona bütün işlerinde Allah'tan korkmasını emretti. Zira Yüce Allah kendisinden korkan ve iyilikte bulunanlarla beraberdir. Yine sadakaları toplaması ve halkı hayırlarla müjdeleyip onlara hayrı emretmesi emredildi..." Hâris b. Ebî Usâme'nin, Müsned'de, Amr b. Şuayb'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Mütefiklerinizle yaptığınız antlaşmaları yerine getirin" buyurdu. "Yâ Resûlallah! Antlaşmalar nelerdir?" denildiğinde: “Diyetlerini ödemek ve onlara (maddi olarak) yardım etmektir" karşılığını verdi. Beyhakî'nin, Şuabu'l-İmân'da bildirdiğine göre Mukâtil b. Hayyân der ki: “Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin..." âyeti hakkında bize bildirilene göre burada iman edenlere, Kur'ân'da emredilenleri yapmaları, yasaklanan şeyleri yapmamaları hususunda verdikleri akit, müşriklerle aralarında olan anlaşmalar ve diğer insanlar ile aralarında olan sözleşmeler kastedilmektedir." Tastî'nin Mesâil'de bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetini açıklar mısın?" deyince, İbn Abbâs: “Burada deve, sığır ve koyunların helal kılındığı ifade edilmiştir" dedi. Nâfi' b. el-Ezrak: “Araplar böylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da, İbn Abbâs şu karşılığı verdi: “Evet, bilirler. A'şâ'nın: "Kırmızı çadırlar, deve ve sığır sürüleri sahipleri, Kırmızı çadırlar ve at sürüleri sahipleri... " dediğini İşitmedin mi?" Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “...Hayvanlar size helâl kılındı..." âyetini açıklarken: “Burada develer, sığırlar ve koyunlar kastedilmektedir" dedi. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs hayvanın karnından çıkan ceninin kuyruğundan tuttu ve: “Behîme denilerek size helal kılınan budur" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Ömer: (.....) âyetini açıklarken: “Burada hayvanın karnındaki yavrunun helal kılındığı ifade edilmiştir" dedi. Ona: “Eğer ölü çıkarsa onu yine de yiyeyim mi?" denilince: “Evet, ye" karşılığını verdi. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: “...Okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar size helâl kılındı..."' âyetini açıklarken: “Burada ölü olan ve Allah'ın adı zikredilmeden kesilenler dışındaki bütün hayvanlar kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Şuabu'l-İmân'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar size helâl kılındı..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı, işte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak islâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir" âyetinde sayılan hayvanlar haram kılınan hayvanlardır." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: “...Okunacak (bildirilecek) olanlardan başka..." âyetini açıklarken: “Ölü ve beraberinde sayılan hayvanlar kastedilmektedir" dedi. "...İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla..." âyeti hakkında ise: “Kişinin ihramda iken avlanmayı helal saymaması şartıyla (şiddetli açlık durumunda) helal kılınmıştır" dedi. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Eyyûb der ki: Mücâhid'e maymun eti yenilir mi?" diye sorulduğunda: “Bu dört ayaklı hayvanlardan değildir" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Rabî' b. Enes bu âyeti açıklarken: “Vahşi hayvanlar dışında bütün hayvanlar helaldir. Vahşi olanları ise av hayvanıdır ki ihramlı olana bunlar haramdır" dedi. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: “...Şüphesiz Allah istediği hükmü verir..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Allah insanlar hakkında dilediği gibi hüküm kılıp, kullarına dilediği şeyleri açıklamıştır. Dilediği farzları ve yasakları koyup, kendisine itaat etmeyi emretmiş, asi olmayı da yasaklamıştır." |
﴾ 1 ﴿