95"Ey îman edenler, sizler ihramda iken av hayvanını öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse Kâbe'ye varacak bir kurbanlık olmak üzere öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır ki, buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder. Veya bir kefâret vardır ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki bu şekilde yaptığının vebalini tatsın. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim bir daha yaparsa Allah onun intikamını alacak. Allah, azizdir ve intikamı vardır." İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in, Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Sizler ihramda iken av hayvanını öldürmeyin..." âyetini açıklarken: “Yüce Allah bu âyetle ihramda olanlara av yapmalarını ve (avları) yemelerini yasakladı" dedi. İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “...Sizler ihramda iken av hayvanını öldürmeyin..." âyetini açıklarken: “Yüce Allah burada avlamasını da, yemesini de yasakladı" dedi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Sizler ihramda iken av hayvanını öldürmeyin..." âyetini açıklarken: “Kişi bilerek veya unutarak veya hata ile öldürecek olursa avladığı hayvanın dengi bir şey kurban etmesine hükmedilir. Eğer bir daha bilerek öldürecek olursa, Allah onu bağışlaması dışında cezasını vermekte acele eder" dedi. "...İçinizden kim onu kasten öldürürse... öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." âyeti hakkında ise şöyle dedi: “İhramda olan kişi bir av öldürecek olursa avladığı hayvanın dengi bir şey kurban etmesine hükmedilir. Ceylan avlayan bir kişinin, Mekke'de bir koyun kesmesi gerekir. Eğer koyun bulamazsa altı yoksulu doyurur. Bunu da bulamazsa üç gün oruç tutar. Eğer bir geyik öldürecek olursa bir inek kesmesi gerekir. Bulamazsa yirmi yoksulu doyurur. Onu da bulamazsa yirmi gün oruç tutar. Eğer bir deve kuşu veya bir yaban eşeği veya bunlara benzer bir şey öldürürse bir deve kesmesi gerekir. Eğer bulamazsa otuz yoksulu doyurur. Onu da bulamazsa otuz gün oruç tutar. Yemek yedirecek olursa her yoksula birer müd yiyecek verir." İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, Hakem'den bildirdiğine göre Hazret-i Ömer (hac emîrine) hatayla ve bilerek avlanmada aleyhinde hükmedilmesini yazdı. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh): “Bilerek veya hata ile veya unutarak avlanan kişiye aleyhinde hükmedilir" dedi. Abdurrezzâk, Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid: “...İçinizden kim onu kasten öldürürse..." âyetini açıklarken: “Bilerek öldürüp ihramda olduğunu unutma durumunda kişiye hükmedilir. İhramda olduğunu hatırlayan ve bilerek öldüren kişiye hükmedilmez (yani cezası daha ağırdır)" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid ihramda olduğunu hatırlayan ve bilerek avı öldüren kişi hakkında: “Bu kişiye hükmedilmez ve haccı da olmaz" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Bilerek hata ile öldürme, kişinin başka bir şeyi vurmak isterken avı vurup öldürmesidir. Bununda kefâreti vardır" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “...İçinizden kim onu kasten öldürürse..." âyetini açıklarken: “Yani ihramda olduğunu unutarak öldürürse mânâsındadır" dedi. "...Kim bunun üzerine saldırıda bulunursa..." âyeti hakkında ise: “Burada ihramda olduğunu hatırladığı halde bilerek avlanan kişi kastedilmektedir. Bu kişiye de hükmedilmez" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “...Kim bunun üzerine saldırıda bulunursa..." âyetini açıklarken: “Burada kişinin ihramda olduğunu unutması ve bilerek avı öldürmesi kastedilmektedir" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Muhammed b. Şîrîn der ki: “Kim ihramda olduğunu unutur ve bilerek öldürürse ona ceza (kefâret) vardır. Ancak ihramda olduğunu hatırlayıp bilerek öldüren kişinin cezası Allah'a kalmıştır. Allah, dilerse ona azap eder dilerse de bağışlar. Şâfiî, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid der ki: “Kim ihramda olduğunu unutmadan başka bir şeyi değil de, doğrudan avı bilerek öldürürse ihramdan çıkmış olur ve kefâret ruhsatı da yoktur. Kişinin ihramda olduğunu unutması ve başka bir şeyi vurmak isterken avı vurup öldürmesi, kefâreti olan kasıtlı öldürme şeklidir." Şâfiî, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc der ki: Atâ'ya: “...Kim bunun üzerine saldırıda bulunursa..." âyetinden kasıt hata ile öldüren kişinin bilerek öldüren gibi kefâret ödemesi midir?" dediğimde: “Evet öyledir. Allah'ın haramlarına saygıdan dolayı öyledir ve daha önce sünnetler de öyleydi. Bu şekilde olması insanların böylesi hatalara düşmemesi içindir" dedi. Şâfiî ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Amr b. Dînar: “Bütün insanların (ihramda iken) hata ile yaptıkları avlanmada kefâret ödediklerini gördüm" dedi. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “Kefâret ödemek, bilerek av öldüren kişi içindi. Ancak hata ile olan avlanmanın kendilerine kefâret ile ağırlaştırılmasının sebebi sakınmaları içindi" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Zührî: “İhramda iken kasıtlı olarak öldürme konusunda Kur'ân, hata ile öldürme konusunda, sünnet tatbik edilmiştir" dedi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Zührî: “Bilerek ve hata ile öldüren kişinin öldürdüğü hayvana denk bir şey kesmesine hükmedilir" dedi. İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “İhramda olan kişi hata ile bir avı öldürecek olursa hiçbir kefâret ödemesine gerek yoktur" dedi. İbnu'l-Münzir'in, Saîd b. Cübeyr'den bildirdiğine göre ihramda olan kişinin avı hata ile öldürmesi durumunda bir şey gerekmemektedir. Bilerek öldürmesi durumunda ise ona ceza vardır. Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Tâvus der ki: “İhramda iken hata ile av öldüren kişiye bir şey gerekmemektedir. Fakat bilerek öldüren kişi (nin öldürdüğü ava denk bir şeyi kurban etmesine) hükmedilir. Vallahi! Allah ancak: “...İçinizden kim onu kasten öldürürse..." buyurmaktadır. Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve Beyhakî'nin, Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." âyetini açıklarken: “İhramda olan kişi bir avı öldürecek olursa öldürdüğü hayvanın denginde bir hayvanı kurban eder. Eğer bulursa öyle bir hayvanı keser ve etini dağıtır. Eğer bulamazsa bu hayvana dirhem ile değer biçilir. Sonra dirhemler buğdaya çevrilir ve her yarım ölçek için bir gün oruç tutar. "...Veya bir kefâret vardır ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak yahut onun dengi oruç tutmaktır..." âyeti hakkında ise şöyle dedi: “Burada yemekten kasıt oruçtur. Eğer kişi öldürdüğü hayvanın değerinde yemek bulacak olursa öldürdüğü hayvana denk bir hayvan alabilir demektir." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs ihramda iken av öldüren kişi hakkında: “Cezayı ödemesine hükmedilir. Eğer bulamazsa kurban edeceği hayvana bir değer biçilir ve bu değerle de yemek alıp dağıtır. Onu da bulamazsa oruç tutması hükmü verilir" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Atâ el-Horâsânî: (.....) ifadesi: “Bir benzeri (dengi) mânâsındadır" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Şa'bî: “...Veya bir kefâret vardır ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak yahut onun dengi oruç tutmaktır..." âyetini açıklarken: “Burada öldürdüğü hayvanın bir benzeri kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime der ki: Mervân b. Hakem, İbn Abbâs'a yeşil vadide iken: “Bir şey avlayıp ta bir benzeri bulunmazsa ne yapılır?" dediğinde, İbn Abbâs: “Onun kıymeti, Mekke'de hediye edilir" karşılığını verdi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyet hakkında: “Bir benzerini kurban etmesi gerekir" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Süddî bu âyeti açıklarken şöyle dedi: “Eğer bir deve kuşu veya yaban eşeği öldürürse bir deve keser. Eğer inek veya geyik veya dağ keçisi öldürecek olursa bir inek keser. Eğer ceylan veya tavşan öldürecek olursa bir koyun keser. Eğer keler veya bukalemun veya yaban faresi öldürürse süt emmiş ve otlanmaya başlamış bir oğlak keser." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Atâ'ya: “Kişi küçük avlarda da büyük avlar gibi sorumlu mudur?" diye sorulunca: “Yüce Allah: “...Öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..."' buyurmuyor mu?" karşılığını verdi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh): “...Öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." âyetini açıklarken: “Öldürdüğü hayvanın bir benzerini kesmesi onun cezasıdır" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mukâtil b. Hayyân: “...Öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Eğer av, yaban eşeği ve deve kuşu gibi boynuzu olmayan bir cinsten ise karşılığında bir deve kesilir. Eğer av, kara avı cinsinden boynuzlu bir av ise karşılığında inek kesilir. Eğer av, ceylan cinsinden ise koyun kesilir. Tavşan ise, önden dört dişi düşmüş bir koyun kesilir. Yaban faresi için bir kuzu kesilir. Eğer bir güvercin veya kuşlardan buna benzer bir şey ise bir koyun kesilir. Eğer bir çekirge veya buna benzer bir şey ise bir avuç yemek verilir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc der ki: Atâ (b. Ebî Rebâh)'a: “Eğer av kör veya topal veya bir organı eksik ise ona denk bir şey mi kurban etmem lazımdır?" diye sorduğumda: “Evet, dilersen öyle yaparsın" dedi. Sonra şöyle devam etti: “Eğer yabani bir ineğin yavrusunu öldürürsen ona karşılık evcil bir ineğin yavrusunu kurban edersin. Diğer hayvanlarda da durum aynıdır." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk b. Muzâhim: “...Öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." âyetini açıklarken şöyle dedi: “Eğer av, kara hayvanlarından yaban eşeği ve deve kuşu gibi boynuzu olmayan bir cinsten ise karşılığında bir deve kesilir. Eğer av, kara hayvanlarından boynuzu olan cinsten ise karşılığında inek kesilir. Eğer av, ceylan cinsinden ise koyun kesilir. Tavşan ise önden dört dişi düşmüş bir koyun kesilir. Yaban faresi için küçük bir kuzu kesilir. Eğer bir güvercin veya kuşlardan buna benzer bir şey ise yine bir koyun kesilir. Eğer bir çekirge veya buna benzer bir şey ise bir avuç yemek verilir. Eğer av yabani kuşlardan ise ona bir değer biçilir ve o değer miktarınca tasadduk edilir. Kişi isterse bunun yerine her yarım ölçek yemeğe karşı bir gün oruç tutar. Yine yabani kuşların yavrusunu öldürür veya yumurtalarını yok ederse onların değeri karşılığında yemek yedirir veya oruç tutar. İbn Ebî Şeybe ve Hâkim'in, Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sırtlan da yenilen avdandır. Onu ihramda öldüren kişi iki yaşını doldurmuş bir koyun keser" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin, Atâ'dan bildirdiğine göre Hazret-i Ömer, Osmân, Zeyd b. Sâbit, İbn Abbâs ve Muâviye: “Deve kuşuna karşılık deve kesilir" dediler. İbn Ebî Şeybe'nin, Câbir'den bildirdiğine göre Hazret-i Ömer, tavşana karşılık dört aylık olup sütten kesilen ve otlamaya başlayan bir oğlak kesilir diye hüküm kılmıştır. İbn Ebî Şeybe'in, Atâ ve Tâvus'tan bildirdiğine göre Mücâhid: “Yaban eşeğine karşılık inek kesilir" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Urve: “İhramda olan kişi yabani inek öldürürse karşılığında bir deve keser" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin, Atâ'dan bildirdiğine göre bir kişi bir güvercin ve iki yavrusunun üzerine kapıyı kapattı. Sonra Arafat'a ve Mina'ya gitti. Geri döndüğünde güvercinlerin öldüğünü gördü. İbn Ömer'e gidip durumu anlattığında, İbn Ömer kendisiyle beraber bir kişi daha olmak üzere adama üç koyun kesmesi hükmünü verdi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: “İhramda olanın (öldürdüğü) her kuşa karşılık bir koyun kesmesi gerekir" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh): “Kuşa karşı koyun kes(tir)en ilk kişi Hazret-i Osmân'dır" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Ömer: “Çekirgeye karşı bir avuç yemek verilir" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Hazret-i Ömer: “Bir kuru hurma, bir çekirgeye karşı yeter ve artar" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Kâsım der ki: İbn Abbâs'a ihramda iken çekirge öldürenin durumu sorulunca: “Bir kuru hurma bir çekirgeye karşı yeter ve artar" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbrâhîm en-Nehaî: “İhramda olan kişi bir av öldürdüğü zaman öldürdüğü avın değerinde bir şey kurban etmekle yükümlüdür" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in, Ebu'z-Zinâd vasıtasıyla A'rec ve Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Deve kuşu yumurtasına karşılık bir gün oruç tutulur veya bir yoksul doyurulur" buyurmuştur. Şâfiî, Ebû Mûsa el-Eş'arî ile İbn Mes'ûd'dan mevkuf (yani onların sözü) olarak bunun aynısını bildirir. İbn Ebî Şeybe'in, Muâviye b. Kurre ve Ensâr'dan bir kişiden bildirdiğine göre bir kişi devesini deve kuşunun yumurtladığı bir yere çöktürdü ve yumurtaları kırdı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Her yumurta için bir gün oruç tutman veya her yumurta için bir yoksulu doyurman gerekmektedir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin, Abdullah b. Zekvân'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), ihramda iken deve kuşu yumurtasını kıran birinin durumu sorulduğunda: “Her yumurta için bir gün oruç tutması veya her yumurta için bir yoksulu doyurması gerekmektedir" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin, Ebu'z-Zinâd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Âişe, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun aynısını nakleder. Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin, Ebu'l-Muhezzim vasıtasıyla Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “(İhramda iken deve kuşu yumurtası kıran kişi) deve kuşu yumurtası değerince tasaddukta bulunur" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Hazret-i Ömer: “(İhramda iken deve kuşu yumurtası kıran kişi) deve kuşu yumurtası değerince sadaka verir" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: “(İhramda iken deve kuşu yumurtası kıran kişi) deve kuşu yumurtası değerince tasaddukta bulunur" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: “(İhramda iken deve kuşu yumurtası kıran kişi) deve kuşunun her iki yumurtası için bir dirhem, her bir yumurtası içinde yarım dirhem sadaka verir" dedi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve Hâkim, Kabîsa b. Câbir'den bildiriyor: Hazret-i Ömer zamanında hac etmiştik. Bir ceylan gördük ve birimiz arkadaşına: “Sence taşı ona yetiştirebilir miyim?" dedi ve taşı fırlattı. Taş hedefi tuttu ve ceylanın kafasının arkasına vurarak onu öldürdü. Ömer b. el-Hattâb'ın yanına gittik ve bu durumu ona sorduk. Ömer'in yanında bir kişi -yani Abdurrahman b. Avf- bulunmaktaydı. Ömer ona doğru dönüp konuşturduktan sonra ceylanı öldüren kişiye doğru dönerek: “Onu bilerek mi yoksa hatayla mı öldürdün?" dedi. Adam: “Ben taşı bilerek attım, ama onu öldürmek istemedim" karşılığını verdi. Ömer: “Senin onu bilerek ve hatayı birbirine karıştırarak öldürdüğünü sanıyorum. Bir koyun kes ve etini dağıt. Derisini de su tulumu yaptır" dedi. Burada Ömer, deriyi yoksul birine ver, onu kendine su tulumu yapsın demek istedi. Bunun üzerine yanlarından kalkıp gittik. Ben arkadaşıma: “Ey adam! Allah'ın hükümlerine saygılı ol. Vallahi müminlerin emiri arkadaşına danışmadan sana ne cevap vereceğini bilemedi. Sen git ve deveni kes. Belki bunun hükmü bu şekildedir" dedim. Ancak Mâide sûresinde: “...Buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder..." âyeti aklıma gelmemişti. Benim dediklerim Ömer'e ulaşınca elinde bir kırbaçla ansızın karşımıza çıktı. Arkadaşıma vurarak: “İhramlı iken avı öldürdün ve verdiğimiz fetvayı hafife aldın" dedi. Sonra vurmak için bana doğru yönelince: “Ey müminlerin emiri! Allah'ın, sana haram kıldığı şeyi (beni dövmeni) sana helal kılmam" dedim. O: “Ey Kabîsa! Senin genç, fasih dilli ve geniş biri olarak görüyorum. Kişide dokuz güzel huy bir tane de kötü huy bulunur. Fakat kötü huy güzel huyları yener. Sen gençliğin kötülüklerinden sakın" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim, Meymûn b. Mihrân'dan bildiriyor: Bedevinin biri Ebû Bekr'e gelip: “Ben ihramda iken bir av öldürdüm. Benim cezam nedir?" diye sordu. Ebû Bekr yanında oturan Ubey b. Ka'b'a: “Bu konuda görüşün nedir?" deyince, bedevi: “Sen, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) halifesisin diye sana sormaya geldim. Sen kalkmış başkasına soruyorsun" dedi. Ebû Bekr: “Tuhafına giden şey nedir? Yüce Allah: “...Buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder..." buyurmaktadır. Ben de bu sebeple arkadaşım ile müşavere ettim ve sana vereğimiz fetvada karar kıldık" dedi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Bekr b. Abdillah el-Müzenî'den bildiriyor: Bedevilerden ihramda olan iki kişi vardı. Biri bir ceylanı çevirdi, diğeri de onu öldürdü. Sonra Ömer'in yanına gittiler. Ömer'in yanında Abdurrahman b. Avf bulunmaktaydı. Ömer, Abdullah b. Avf'a: “Bu konuda görüşün nedir?" diye sorunca: “Bir koyun kurban etmeleri gerekir" dedi. Ömer: “Benim de görüşüm budur, gidin bir koyun kurban edin" dedi. Bu iki kişi yanlarından çıktıktan sonra biri diğerine: “Müminlerin emiri arkadaşına sormadan ne diyeceğini bilemedi" diyordu. Hazret-i Ömer bu söylenenleri işitip onları geri çevirdi ve böyle diyene kırbaçla vurmaya başladı. Ona: “İhramda iken avı öldürüyor ve verilen fetvayı hakir görüyorsun. Oysa Yüce Allah: “...Buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder..." buyurmaktadır" dedi. Sonra: “Allah, Ömer'in bir başına fetva vermesini kabul etmez, ben de bu sebeple arkadaşımdan yardım istedim" dedi. Şâfiî, Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Târik b. Şihâb der ki: Erbed ihramda iken bir keleri ezerek öldürmüştü. Hükmetmesi için Ömer'in yanına gitmişti. Hazret-i Ömer ona: “Benimle beraber hükmet" deyince: “İkisi birden su içip bitkilerden yiyen bir oğlak kesmesine hüküm kıldılar. Sonra Ömer: “...Buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder..." âyetini okudu. İbn Cerîr'in, Ebû Miclez'den bildirdiğine göre bir kişi İbn Ömer'e, ihramda iken av öldüren bir kişinin durumunu sordu. İbn Ömer'in yanında Abdullah b. Safvân bulunmaktaydı. İbn Ömer, Abdullah b. Safvân'a: “Ya sen söyle ben seni tasdik edeyim veya ben söyleyeyim sen beni tasdik et" dedi. O da: “O zaman sen söyle" dedi. Bunun üzerine İbn Ömer fetva verince Abdullah b. Safvân da onu doğruladı. İbn Sa'd, İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Ebû Harîz el-Becelî der ki: Ben ihramda iken bir ceylan öldürmüştüm. Bunu Ömer'e söylediğimde: “Kardeşlerinden iki kişinin yanına git sana hükmetsinler" dedi. Ben de Abdurrahman b. Avf ve Sa'd'ın yanma gittim. Onlar da benim alacalı bir teke kesmeme hükmettiler. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Amr b. Hubşî der ki: Bir kişinin Abdullah b. Amr'a ihramda iken tavşan yavrusu öldüren birinin durumunu sorduğunu işittim. Abdullah b. Amr: “Benim görüşüme göre bir keçi yavrusu kurban eder" dedi. Sonra bana: “Öyle değil mi?" diye sorunca: “Sen daha iyi bilirsin" dedim. Bunun üzerine o: “Yüce Allah: “...Buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder..." buyurmaktadır" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Ebî Muleyke der ki: Kâsım b. Muhammed'e ihramda iken bir oğlak öldüren kişinin durumu soruldu. O bana: “Bu konuda bir hüküm ver" deyince: “Sen buradayken ben mi hüküm vereceğim?" dedim. Bunun üzerine: Yüce Allah: “...Buna aranızdan adalet sahibi iki kişi hükmeder..." buyurmaktadır" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İkrime b. Hâlid: “Bu konuda ancak birbirlerine muhalif olmayacak iki hakem ile hükmedilir" dedi. İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin, Sünen'de, Ebû Câfer Muhammed b. Ali'den bildirdiğine göre bir kişi Hazret-i Ali'ye kurbanın hangi cins hayvanlardan olduğunu sordu. Ali: “Sekiz eşten kesilir" cevabını verdi. Sanki adam şüpheye düşmüştü. Bunun üzerine Ali: “Sen Kur'ân okur musun?" deyince: “Evet okurum" dedi. Ali: “Peki, Allah'ın: «Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar size helâl kılındı...» âyetini işitmedin mi?" diye sorunca: “Evet işittim" dedi. Yine: “Biz, her ümmete - (kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık..." ve: “Hayvanlardan yük taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları yaratan O'dur..." Hayvanların etinden yiyin buyurduğunu işitmedin mi?" deyince: “Evet işittim" karşılığını verdi. Yine Yüce Allah: “Koyundan iki, keçiden de iki..." ve: “Deveden de iki eş sığırdan da iki eş..." buyurduğunu işitmedin mi?" diye sorunca: “Evet, işittim" dedi. Yine: “Ey iman edenler, sizler ihramda iken av hayvanını öldürmeyin, içinizden kim onu kasten öldürürse Kâbe'ye varacak bir kurbanlık olmak üzere öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." buyurduğunu işitmedin mi?" deyince: “Evet işittim, ben bir ceylan öldürdüm ne kurban etmem gerekir?" dedi. Ali: “Bir koyun kesmen gerekir" karşılığını verdi ve: “...Kâbe'ye varacak bir kurbanlık olmak üzere öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." âyetini okudu. Adam: “Evet" deyince Ali: “İşittiğin gibi Allah onu: «...Kâbe'ye varacak bir kurbanlık...» şeklinde adlandırdı" dedi. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Ömer: “Kurbanlar işkembeli hayvanlardan olmalıdır" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mukâtil b. Hayyân: “...Kâbe'ye varacak bir kurbanlık..." âyetini açıklarken: “Burada kurban yerinin Mekke olduğu bildirilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh): “Kurbanlar, ibadetler ve yoksula yemek yedirme Mekke'de yapılır. Orucu ise kişi dilediği yerde tutar" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hakem (b. Uteybe): “Kişi avladığı şeyin değerini avladığı yerde verir" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “...Veya bir kefâret vardır ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak yahut onun dengi oruç tutmaktır..." âyetini açıklarken: “İhramda iken tavşandan aşağı av öldürmenin kefâreti, yemek yedirmektir" dedi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid der ki: Kim ihramda iken bilerek veya başka bir şeye vurmak isterken hata ile bir avı öldürürse, işte bu kefâreti olan bilerek öldürmedir. Bu kişi o ava denk bir şeyi Kâbe'de kurban eder. Eğer öyle bir hayvan bulamazsa, o hayvanın değeri kadar bir para karşılığı yemek yedirir. Onu da bulamazsa her bir müd yemek karşılığı bir gün oruç tutar. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, İbn Cüreyc'ten bildiriyor: Hasan b. Müslim, bana şöyle dedi: “İhramda iken koyun ve daha yukarı şeyleri kurban etmeyi gerektiren bir avı öldüren kişi hakkında Yüce Allah: “...O nisbette fakirleri doyurmaktır..." buyurmaktadır. Kurban gerektirmeyen avlar kuş gibi hayvanlardır. Yine Allah: “...Yahut onun dengi oruç tutmaktır..."buyurmaktadır. Burada deve kuşunun dengi, kuşun dengi ve başka her şeyin dengi kastedilmektedir." Ben bunu Atâ'ya anlattığımda: “Kur'ân'da "veya, veya" diye geçen yerlerde kişi dilediğini seçmekte muhayyerdir" dedi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbrâhîm en-Nehaî şöyle derdi: “İhramda olan kişi, bir av avlarsa, o avın dengi bir şeyi kurban etmesi gerekmektedir. Eğer öyle bir şey bulamazsa avın dengi olan şeye dirhemle değer biçilir. Sonra o gün değeriyle biçilen dirhemler değerince yemek dağıtır. Eğer yanında yemek yoksa her yarım ölçek yemek için bir gün oruç tutar." Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh) ve Mücâhid: “Ya o nisbette fakirleri doyurmak yahut onun dengi oruç tutmaktır..." âyetini açıklarken: “Burada ihramda iken kurban gerektirmeyen bir avı avlayan kişinin, av değerinde yemek yedirmesi kastedilmektedir" dedi. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh) bu âyet hakkında şöyle demiştir: “İhramda olan kişi, bir deve kuşu öldürürse ve maddi durumu müsait ise develerden dilediğini kurban eder veya ona denk yemek dağıtır veya ona denk bir şekilde oruç tutar. Yani bu üç şeyden dilediğini yapar. Zira Yüce Allah: “...Veya bir kefâret vardır..."buyurmaktadır. Yani "Kur'ân'da "veya, veya" diye geçen her şeyin sahibi muhayyerdir." Ona: “Peki, kişi yemek bulup da öldürdüğü şeye denk bir kurban bulamazsa ne olur?" dediğimde: “Allah'ın bu konuda ruhsat vermesi, kişinin yanında yemeğin bulunup da devenin parasının bulunamayabilir olması sebebiyledir" karşılığını verdi. İbn Ebî Hâtim'in, Atâ' el-Horâsânî'den bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb, Osmân b. Affân, Ali b. Ebî Tâlib, İbn Abbâs, Zeyd b. Sâbit ve Muâviye ihramda iken kurban gerektiren av öldürmelerin cezasında kurbanın değerine baktılar ve o değerde yoksullara yemek dağıttırarak hüküm kıldılar. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, İkrime'den bildiriyor: “Kur'ân'da «veya, veya» diye geçen her şeyin sahibi muhayyerdir. Kim ilk sayılan şeyi bulamazsa yanındakini yani diğer şeyi uygular." İbn Cerîr, Mücâhid, Hasan(-ı Basrî), İbrâhim(-i Nehaî) ve Dahhâk'tan bunun aynısını bildirir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Şa'bî, Horâsân'da ihramlı iken av öldüren kişi hakkında: “Mekke'de veya Mina'da kurban kesmelidir. Kurbanı yemeğe çevireceği zamanda kurban kesilmesi gereken yer fiyatlarına göre değer biçmelidir" dedi. İbn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr, İbrâhim(-i Nehaî)'den bildiriyor: “İhramda iken av öldüren kişi, kurbanı Mekke'de keser. Ancak yemek dağıtacak veya oruç tutacaksa bunları dilediği yerde yapar." İbn Ebî Şeybe, Tâvus ve Atâ'dan bu fetvanın aynısını bildirir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc der ki: Atâ (b. Ebî Rebâh)'a: “Kişi nerede yemek dağıtabilir?" dediğimde: “Kurbanın Mekke'de kesilmesinden dolayı yemeği de Mekke'de dağıtır" karşılığını verdi. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh): “Hac kefâreti Mekke'dedir" demiştir. İbn Cerîr, Atâ'dan bildiriyor: “İhramda iken av öldürmüş bir şekilde Mekke'ye gelirsen ava eşit bir kurban kes. Zira Allah: “...Kâbe'ye varacak bir kurbanlık olmak üzere öldürdüğü hayvanın dengi bir ceza vardır..." buyurmaktadır. Eğer Mekke'ye kurbandan önceki on gün içinde varacak olursan kesimi kurban gününe ertelersin." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc der ki: Atâ (b. Ebî Rebâh)'a: “(İhramda iken av öldürmeden dolayı kefâret olarak) oruç tutmanın bir zamanı var mıdır?" dediğimde: “Hayır, kişi bu orucu dilediği zaman ve dilediği yerde tutar. Fakat ben bu konuda acele edilmesini severim" karşılığını verdi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc der ki: Atâ (b. Ebî Rebâh)'a: “Ne kadar yemeğin yerine ne kadar oruç tutulur?" dediğimde: “Her bir müd yemek için bir gün oruç tutulur. Burada Ramazan orucu ile zıhâr orucunu kastetmektedir. Yine Atâ bunu kimseden işitmemiş ve kendi görüşünü söylemiştir" dedi. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “...Yahut onun dengi oruç tutmaktır..." âyetini açıklarken: “Üç gün ile on gün arası oruç tutar" dedi. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Ne kadar oruç tutulacağı belli olsun diye yemek kefâreti konulmuştur" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) âyetini açıklarken: “Burada yaptığı amellerin cezasını çekeceği kastedilmektedir" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini açıklarken: “Burada yaptığı amellerin cezasını çekeceği kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh'in, Nuaym b. Ka'neb vasıtasıyla bildirdiğine göre Ebû Zer: “...Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim bir daha yaparsa Allah onun intikamını alacak..." âyetini açıklarken: “Burada Cahiliye zamanında ihramlı iken av yapanları affettiğini, İslam geldikten sonra da aynı şeyleri tekrar edenlerden Allah'ın intikam alacağını bildirmektedir" dedi. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Atâ (b. Ebî Rebâh): “...Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim bir daha yaparsa Allah onun intikamını alacak..." âyetini açıklarken: “Burada Cahiliye zamanında ihramlı iken av yapanları affettiğini, İslam geldikten sonra da aynı şeyleri tekrar edenlerden Allah'ın intikam alacağını ve bununla beraber kefâret ödeyeceklerini bildirmektedir" dedi. İbn Cüreyc der ki: Atâ'ya: “Böylesi bir durumda idareci bir ceza verir mi?" dediğimde: “Hayır, vermez" karşılığını verdi. Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in, İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs, ihramlı iken av öldürenler hakkında: “İhramlı iken av öldüren kişiye sadece bir defa kefâret ödemesi için hükmedilir. Bunu tekrar ettiğinde bir daha hükmedilmez ve cezası Allah'a kalmıştır. Dilerse onu cezalandırır, dilerse de bağışlar" dedi ve: “...Kim bir daha yaparsa Allah onun intikamını alacak..." âyetini okudu. Ebu'ş-Şeyh'in lafzı ise: “Kim (ihramda iken bir defa av öldürdükten sonra) bunu tekrar ederse ona: «Git Allah senden intikam alacaktır» denilir" şeklindedir. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Ali vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildiriyor: “Kim ihramda iken hata ile av öldürecek olursa ona kefâret ödeme ile hükmedilir. Her hata ile öldürmesinde yine kefâret ödeme ile hükmedilir. Bilerek öldüren kişiye ise sadece bir defa kefâret ödeme ile hükmedilir. Eğer bir daha tekrar edecek olursa, ona, Allah'ın buyurmuş olduğu gibi: «Allah senden intikam alacaktır» denilir." İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in, Şa'bî'den bildirdiğine göre bir kişi ihramda iken bir av öldürmüştü. Şureyh ona: “Daha önce bir şey öldürdün mü?" diye sorunca, adam: “Hayır, öldürmedim" dedi. Bunun üzerine Şureyh: “Eğer öldürmüş olsaydın kefâret ödemen için hükmetmez ve senden intikam alması için seni Allah'a havale ederdim" dedi. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh, Saîd b. Cübeyr'den bildiriyor: “İhramda iken av öldürenin kefâret ödeme ruhsatı sadece bir defadır. Kim bunu tekrar ederse Allah kendisinden intikam almadan onu bırakmaz." Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, İbrâhim(-i Nehaî)'den bildiriyor: İhramda iken av öldürüp de bunu tekrar eden kişiye: “Tekrar av öldüren kişiye kefâret ile hükmedilmez. Onun durumu Allah'a kalmıştır" derlerdi. Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr der ki: İhramda iken bilerek av öldüren kişiye sadece bir defa hükmedilir. Eğer bir daha av öldürürse hükmedilmez ve ona: “Git, Allah senden intikamını alır" denilir. Hata ile öldüren kişiye her öldürmesinde kefâret ile hükmedilir. Saîd b. Mansür, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Atâ' b. Ebî Rebâh: “İhramda iken av öldüren kişiye her öldürmesinde kefâret ile hükmedilir" dedi. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbrâhîm(-i Nehaî): “İhramda olan kişiye her av öldürmesinde kefâret ile hükmedilir" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in, Zeyd Ebu'l-Muallâ vasıtasıyla Hasan(-ı Basrî)'den bildirdiğine göre bir kişi ihramda iken av öldürmüş ve bağışlanmıştı. Bu kişi bir daha av öldürünce gökyüzünden bir ateş inerek kendisini yaktı. Zira Yüce Allah: “...Kim bir daha yaparsa Allah onun intikamını alacak..." buyurmaktadır. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde: “Bize nakledildiğine göre bir kişi ihramda iken tekrar tekrar av öldürünce, Allah bir ateş gönderdi ve bu ateş o kişiyi yedi" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin, Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İhramda olan kişi fare, akrep, çaylak, karga gibi hayvanları ve ısırgan köpeği öldürebilir" buyurmuştur. Başka bir rivayette ise: “Yılanı da öldürebilir" ifadesi eklenmiştir. İbn Ebî Şeybe'nin, Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Beş fasık hayvan vardır ki, bunları ihramda olsanız da öldürün. Bunlar: “Çaylak, karga, (ısırgan) köpek, fare ve akreptir" buyurmuştur. Hâkim'in, İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Mina'da ihramlı olan bir kişiye yılanı öldürmesini emretmiştir. İbn Ebî Şeybe'nin, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “İhramlı kişi kurdu öldürebilir" buyurmuştur. |
﴾ 95 ﴿