A’RÂF SÛRESİ

İbn'u'd-Durays, en-Nehhâs, Nâsih'te, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de, değişik kanallarla İbn Abbâs'tan, A'râf Sûresinin Mekke'de nazil olduğunu bildirir.

İbn Merdûye'nin Abdullah b. ez-Zübeyr'den bildirdiğine göre A'râf Sûresi, Mekke'de nazil oldu.

İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde der ki: A'râf Sûresinin "Onlara, deniz kıyısındaki kasabanın durumunu sor. Cumartesi yasaklarına tecavüz ediyorlardı. Cumartesileri balıklar sürüyle geliyor, başka günler geliniyorlardı. Biz onları, yoldan çıkmaları sebebiyle böylece deniyorduk" âyeti Medine'de nazil olmuştur. Diğer âyetleri ise Mekke'de inmiştir.

Ahmed, Buhârî, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Huzeyme ve Taberânî, İbn Cüreyc vasıtasıyla, İbn Ebî Muleyke'den, o Urve b. ez-Zübeyr'den, o da Mervân b. el- Hakem'in şöyle dediğini bildirir: Zeyd b. Sâbit bana:

“Sen niçin akşam namazlarında Kısaru'l-Mufassal (denilen kısa sûreleri) okuyorsun? Hâlbuki ben Resûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazında en uzun iki sûrenin uzununu (=Tûlâ et-Tûleyeyn) okurken görmüştüm" dedi. (Râvî İbn Ebi Müleyke) dedi ki (Urve'ye):

“Tûla et-Tûleyeyn nedir?" diye sorduğumda:

“A'râf Süresidir" cevabını verdi. İbn Cüreyc der ki:

“Aynı soruyu İbn Ebî Müleyke'ye sorduğumda, (hiç kimsenin rivâyetine başvurmadan) kendiliğinden "Mâide ve A'râf Sûreleridir" cevabını verdi.

Taberânî, Zeyd b. Sâbit'in:

Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bize akşam namazını kıldırırken A'râf Sûresini sonuna kadar okuduğunu gördüm" dediğini bildirir.

Semmûye, Fevâid'de, Zeyd b. Sâbit'in:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazında en uzun iki sûrenin uzununu (=Tûlâ et-Tûleyeyn) okurdu" dediğini nakleder.

İbn Ebî Şeybe, Musannef’te, İbn Huzeyme, İbn Hibbân, Hâkim ve Taberânî, Ebû Eyyûb ve Zeyd b. Sâbit'ten, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazının iki rekatında A'râf Sûresinin tamamını okuduğunu bildirir.

Beyhakî, Sünen'de , Hazret-i Âişe'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazının iki rekatında A'râf Sûresinin tamamını okuduğunu bildirir.

1

"Elif, Lâm, Mim, Sâd"

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye, eî-Esmâ ve's-Sifât'ta Beyhakî ve İbnu'n-Neccâr'ın, Tarih'te İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre (.....), "Ben Allah'ım, açıklarım, genişçe anlatırım" demektir.

İbn Cerîr'in Saîd b. Cübeyr'den bildirdiğine göre (.....), "Ben Allah'ım, açıklarım, genişçe anlatırım" demektir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ali (b. Ebi Talha) vasıtasıyla İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir:

“(.....) ve benzeri âyetler, Allah'ın kendileriyle yemin ettiği âyetlerdir ve Allah'ın isimlerinden birer isimdir."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre (.....) âyetinin mânâsı, şekil veren anlamında olan "el-Musavvir" kelimesinin kısaltılmışıdır.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el- Kurazî, (.....) âyetinin mânâsı hakkında:

“(.....), Allah lafzından, (.....) Rahman lafzından, (.....) ise Samed lafzından gelmektedir" dedi.

Ebu'ş-Şeyh'in Dahhâk'tan bildirdiğine göre (.....) âyeti, "Ben doğru söyleyen Allah'ım" mânâsındadır.

1 ﴿