96

"Eğer kentlerin halkı inanmış ve Size karşı gelmekten sakınmış olsalardı, onlara göğün ve yerin bolluklarını verirdik. Ama yalanladılar; bu yüzden onları, yaptıklarına karşılık yakalayıverdik"

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Eğer kentlerin halkı inanmış ve Bize karşı gelmekten sakınmış olsalardı, onlara göğün ve yerin bolluklarını verirdik. Ama yalanladılar; bu yüzden onları, yaptıklarına karşılık yakalayıverdik" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Eğer onlar kendilerine indirilene inanmış ve Allah'ın haram kıldığı şeylerden sakınmış olsalardı, gökyüzü onlara bereketini (yağmurunu) yeryüzü de nebatatını verirdi."

İbn Ebî Hâtim, Muâz b. Rifâa vasıtasıyla Mûsa et-Tâifî'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ekmeğe hürmet gösteriniz. Çünkü Yüce Allah onu gökyüzünün bereketlerinden indirmiş, yeryüzünün bereketlerinden çıkarmıştır" buyurduğunu nakleder.

Bezzâr ve Taberânî zayıf isnâdla, Abdullah b. Ümmü Hirâm'ın şöyle dediğini bildirir:

“İki kıbleye karşı da Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namaz kıldım ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ekmeğe hürmet gösteriniz. Çünkü Yüce Allah onu gökyüzünün bereketlerinden indirmiş, yeryüzünün bereketlerini de onum hizmetine vermiştir. Sofradan düşeni alıp kaldırıp yiyen kişinin de günahları bağışlanır» buyurduğunu işittim."

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) der ki:

“Âyette bahsedilen kentin halkına Yüce Allah o kadar boluk vermişti ki ekmekle istinca ediyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah onlara açlık gönderdi ve üzerine oturdukları şeyi bile yemeye başladılar."

96 ﴿