ENFÂL SÛRESİ

Nehhâs, Nâsih'de, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Enfâl Sûresi, Medine'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr:

“Enfâl Sûresi, Medine'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Zeyd b. Sabit:

“Enfâl Sûresi, Medine'de nazil oldu" demiştir:

Saîd b. Mansûr, Buhârî, İbnu'l-Münzir, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Saîd b. Cübeyr'den bildirir:

“İbn Abbâs'a Enfâl Sûresi'ni sorduğumda:

“Sedir savaşında nazil oldu" dedi." Başka bir lafızda İbn Abbâs:

“Bu sûre Bedir Sûresi'dir" demiştir.

Taberânfnin sahîh bir senedle Ebû Eyyûb'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazında Enfâl Sûresi'ni okurdu.

Taberânî'nin Zeyd b. Sâbit'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazının iki rekatında Enfâl Sûresi'ni okurdu.

1

"Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De kî: «Ganimetler, Allah'a ve Resulüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.»"

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, İbn Cerîr ve İbn Merdûye, Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirir: Bedir savaşında kardeşim Umeyr öldürüldü. Ben de müşriklerden Saîd b. el-Âs'ı öldürdüm ve Zül-Kuteyfe denilen kılıcını aldım. Bu kılıçla birlikte Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gittiğimde bana:

“Kılıcı götürüp ganimet mallarının içine koy" buyurdu. Kılıcı ganimet mallarının içine koymaya giderken kardeşimin öldürülmesi ve ele geçirdiğim bu kılıcın benden alınmasından dolayı içimde büyük bir sıkıntı vardı. Ancak çok geçmedi Enfâl Sûresi nazil oldu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

“Git ve o kılıcım al" buyurdu.

Ahmed, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebû Nuaym, Hilye'de, İbn Merdûye, Hâkim ve Beyhakî, Saîd'den bildirir: Bedir savaşından sonra Allah Resûlü'ne:

Resûlallah! Bugün Yüce Allah müşriklerden yana içimi rahatlattı. Onlardan elde ettiğim bu kılıcı da bana ver" dedim. Ancak Allah Resulü:

“Bu kılıç ne senin ne de benimdir. Onu ganimet mallarının içine koy" karşılığını verdi. Bunun üzerine kılıcı götürüp ganimet mallarına koydum. Döndükten sonra içimden:

“Belki de bu kılıç savaşta benim kadar sıkıntı çekmemiş birine verilecektir" dedim. Böyle düşünürken arkamdan biri (Resûlullah) bana seslendi. "Hakkımda bir şeyler mi nazil oldu?" diye sorduğumda:

“Bu kılıcı benden istediğinde benim olmadığı için sana vermedim. Ancak şimdi sana bağışlandı. Artık senindir; alabilirsin" karşılığını verdi. Sonrasında Yüce Allah:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“'Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..."âyetini indirdi.

İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirir:

“Benim hakkımda ana babaya iyilik, enfal, malda üçtebirlik vasiyet ve içkinin haram kılınması olmak üzere dört âyet nazil oldu."

Tayâlisî, Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de, Müslim, Nehhâs, Nâsih'de, İbn Merdûye ve Beyhakî, Şuab'da Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirir: Yüce Allah'ın Kitâb'ındaki dört âyet benim hakkımda nazil olmuştur. İlki, Muhammed'den (sallallahü aleyhi ve sellem) ayrılmadığım sürece annem yememe ve içmemeye yemin etmişti. Bunun üzerine:

“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin..." âyeti nazil oldu. İkincisi, savaş sonrasında beğendiğim bir kılıcı almış ve:

Resûlallah! Bu kılıcı bana hibe et" demiştim. Bunun üzerine:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyeti nazil oldu. Üçüncüsünde hasta olmuştum. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyaretime geldiğinde:

Resûlallah! Malımı taksim etmek istiyorum. Onun için malın yarısını vasiyet edeyim mi?" dedim. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayır!" karşılığını verdi. "Üçte birini vasiyet edeyim mi?" diye sorduğumda ise sustu ve herhangi bir cevap vermedi. Bu olaydan sonra da vasiyette üçte birlik oran geçerli oldu. Dördüncüsü ise Ensâr'dan bir toplulukla içki içmiştim. İçlerinden biri sarhoş haliyle devenin çene kemiğini aldı ve bana vurup burnumu kırdı. Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip durumu bildirdiğimde içkiyi yasaklayan âyet nazil oldu.

Abd b. Humeyd, Nehhâs, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Sa'd'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) savaş sonrası çok miktarda ganimet elde etti. Ganimet malları içinde gördüğüm bir kılıcı alıp Allah Resûlü'ne geldim ve:

“Savaşta neler yaptığımı gördün. Onun için bu kılıcı bana hediye olarak ver" dedim. Ancak Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“O kılıcı nereden aldıysan geri yerine koy" karşılığını verdi. Bu sözü üzerine kılıcı ganimet mallarına koymak üzere geri döndüm. Ancak tam koymak üzereyken nefsim bana izin vermedi ve bir daha dönüp:

“Bu kılıcı bana ver" dedim. Allah Resûlü bu defa daha yüksek bir sesle:

“O kılıcı nereden aldıysan geri yerine koy" karşılığını verdi.

Ardından da:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. âyeti nazil oldu.

İbn Merdûye, Sa'd'dan bildirir:

“Bedir savaşında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana ganimet mallarından olan bir kılıcı hediye olarak verdi. Ganimet malları konusundaki âyet de benim hakkımda nazil oldu."

Tayâlisî ve Ebû Nuaym, el-Ma'rife'de Mus'ab b. Sa'd vasıtasıyla Sa'd'dan bildirir: Bedir savaşında müşriklerden bir kılıç ele geçirdim. Savaş sonrası Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip:

“Bu kılıcı bana hediye olarak ver" dedim. Ancak Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“O kılıcı nereden aldıysan geri yerine koy" karşılığını verdi. Bunun üzerine:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resulüne; aittir.." âyeti nazil oldu.

Abdullah'ın (İbn Mes'üd) kıraatinde bu âyet: (.....) şeklindedir.

Ahmed, Abd b. Hurneyd, İbn Cerîr, Ebu'ş-Şeyh, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Sünen'de Ebû Umâme'den bildirir: Ubâde b. es-Sâmit'e Enfâl Sûresi'ni sorduğumda şöyle dedi:

“Bedir savaşına katılan bizler hakkında nazil olmuştur. Zira bu savaş sonrasında elde edilen ganimet konusunda çekişmiş ve kötü tavırlar sergilemiştik. Bunun üzerine Yüce Allah ganimetin tasarrufunu elimizden alıp Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) verdi. Allah Resûlü de ganimeti Müslümanlar arasında eşit bir şekilde paylaştırdı."

Saîd b. Mansûr, Ahmed, İbnu'l-Münzîr, İbn Ebî Hatim, İbn Hibbân, Ebu'ş- Şeyh, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Sünen'de Ubâde b. es-Sâmit'ten bildirir: Resûlullah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) çıkılan Bedir savaşına ben de katıldım. Müşriklerle karşılaştığımızda Yüce Allah'ın da inayetiyle onları hezimete uğrattık. Savaş sonrası Müslümanlardan bîr grup kaçan müşriklerin peşine düştü ve yakaladıklarını öldürmeye başladı. Bir grup savaş meydanında kalıp ganimetleri toplamaya koyuldu. Bir grup da herhangi bir zarar gelmesin diye Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında kalıp onu korudular. Akşam vakti olunca da bütün Müslümanlar bir arada toplandı. Ganimeti toplayanlar:

“Ganimetleri biz toplayıp bir araya getirdik onun için bunlarda bizden başka kimselerin hakkı yok" dediler. Kaçan müşriklerin peşine düşenler de:

“«Ganimetler» üzerinde sizin bizden daha fazla hakkınız yok! Zira düşmanlara ganimetleri bıraktıran ve onları hezimete uğratanlar bizdik" karşılığını verdiler. Resûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem) koruyan grup ise:

“Ganimetler üzerinde sizin bizden daha fazla hakkınız yok! Zira düşmandan yana herhangi bir zarar gelmesin diye Resûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem) koruyan ve Ganimetlerle bu nedenle ilgilenmeyenler bizdik" dediler. Bunun üzerine:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltiri, Allah ve Resûlüne itaat edin" âyeti nazil oldu. Bu âyetin ardından Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimetleri Müslümanların arasında eşit bir şekilde paylaştırdı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) düşman topraklarında savaşıp ganimet elde ettiği zaman bunun dörtte birini orada iken dağıtırdı. Savaşa çıkanlarla birlikte diğer Müslümanların yanına döndüğü zaman da kalan ganimetlerin üçte birini dağıtırdı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimet peşine düşmekten hoşlanmaz ve:

“Maddi durumu iyi Müslümanlar ganimetten aldıklarım durumu iyi olmayan Müslümanlara versinler" buyururdu.

İshâk b. Râhuye, Müsned'Ğe, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Ebû Eyyûb el- Ensârî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir birlik gönderip de Allah'ın inayetiyle zafer kazanıp düşmanları hezimete uğrattıklarında ganimet olarak kim bir şey getirirse Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hums'tan (beşte birinden) ona hediye olarak bir şeyler verirdi. Yine böylesi bir birlik göndermişti. Savaş meydanındaki ganimetleri bırakıp düşmanla çarpışan, onlardan öldürüp esirler alan grup geri döndüğünde ganimetin dağıtıldığını ve kendilerine bir şey kalmadığını gördüler. " Resûlallah! Bazılarımız düşmanla birebir çarpışıp onları öldürürken ve esir alırken neden çarpışmaya bizzat katılmayan kişilere ganimeti verdin?" dediklerinde Allah Resûlü susup herhangi bir cevap vermedi. Bunun üzerine:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin" âyeti nazil oldu. Bu âyetin nûzülunden sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimetten pay alanları çağırdı ve:

“Ganimetten aldıklarınızı geri getirin ve tekrar aranızda eşit bir şekilde paylaşın. Zira Yüce Allah'ın size emri böyledir" buyurdu. Ganimeti alanlar:

“Ama aldıklarımızı harcayıp yedik" dediklerinde, Allah Resûlü ganimetten pay alamayanlara:

“Karşılığını Allah'tan isteyin" buyurdu.

İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin, Amr b. Şuayb'dan, onun babasından, onun da dedesinden naklen bildirdiğine göre Bedir savaşında Müslümanlar elde edilen ganimetler konusunu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) sorduklarında:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin" âyeti nazil oldu.

İbn Cerîr ve İbn Merdûye, Amr b. Şuayb'dan, o babasından, o da dedesinden naklen bildirir:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyeti nazil olduktan sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) taksimat öncesi ganimetten kimselere hediye olarak bir şey vermedi. Verdiklerini de humsun içinden saydı.

İbn Merdûye, Habîb b. Mesleme el-Fihrî'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimetten humsu ayırdıktan sonra kalan malların üçte birini nefi (hediye) olarak dağıtırdı."

İbn Ebî Şeybe, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Hibbân, Ebu'ş-Şeyh, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de İbn Abbâs'tan bildirir: Bedir savaşı sırasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Birini öldüren kişiye (ganimetten) şu şu vardır. Birini esir alan kişiye de şu şu vardır" buyurdu. Savaş sırasında ihtiyarlar sancağın yanında kalırken bu sözü duyan gençler müşrikleri öldürmeye ve ganimet elde etmeye koştular. Sonrasında ihtiyar olanlar gençlere:

“Elde ettiklerinize bizi de ortak edin. Zira biz sizin arkanızı kolladık ve hezimete uğramanız durumunda bize sığınacaktınız" dediler. Bu konuda çekişip Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) başvurduklarında:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyeti nazil oldu. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimeti aralarında eşit bir şekilde paylaştırdı.

Abdurrezzâk, Musannef’te, Abd b. Humeyd, İbn Merdûye ve İbn Asâkir, İbn Abbâs'tan bildirir: Bedir savaşı sırasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Birini öldürecek kişiye (ganimetten) şu şu vardır. Birini esir alacak kişiye de şu şu vardır" buyurdu. Ebu'l-Yeser b. Amr el-Ensârî yanında iki esirle geldi ve:

Resûlallah! Esir getirmemiz durumunda bizlere bir söz vermiştin" dedi. Bunu duyan Sa'd b. Ubâde kalkıp:

Resûlallah! Şayet ganimetleri bu şekilde onlara verirsen diğer ashabına bir şey kalmaz. Bizi de bu şekilde esir almaktan alıkoyan ne bunlardan yüz çevirmemiz, ne de düşmandan korkumuzdur. Ancak müşrikler arkadan gelip sana zarar vermesinler diye, seni onlardan korumak için yanında kaldık" dedi. Bu konuda ashâb aralarında çekişince:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyeti nazil oldu.

Abdullah'ın öğrencileri bu âyeti:

“(Sana ganimetleri soruyorlar. De ki:

“Ganimetler Allah'a ve Resûlüne aittir. Alllah'tan korkun ve çekiştiğiniz konularda anlaşın...)" lafzıyla okurlardı.

Bu âyetin nüzulünden sonra elde edilen tüm ganimetler Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) teslim edildi. Yine bu konuda:

“Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir" âyeti nazil oldu.

İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir müfreze gönderdi. Askerlerden zayıf olanlar askeri karargâhta beklerken diğerleri bizzat çarpışmaya katıldılar ve ganimet elde ettiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) elde edilen ganimeti tümü arasında paylaştırınca, bizzat çarpışanlar:

“Bizzat çarpışmaya katılmayıp karargâhta bekleyenler ganimeti bizimle mi paylaşacaklar!" dediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Size yardım edilmesi aranızdaki zayıflardan dolayı değil midir?" karşılığını verdi. Sonrasında:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyeti nazil oldu.

İbn Merdûye, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir savaşr sonrası Medine'ye döndüğünde Enfâl Sûresi nazil oldu ve Yüce Allah, Bedir savaşında elde edilen ganimetleri paylaştırma konusunda Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sitem etti. Zira Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bedir savaşında elde edilen ganimetleri ashabı arasında herkesin ihtiyacına göre paylaştırmıştı. Ashâb da ganimetlerin paylaştırılması konusunda aralarında çekişmişlerdi. Yüce Allah:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin" buyurup ganimetleri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) devredince, Allah Resûlü bunu Müslümanlar arasında eşit bir şekilde paylaştırdı. Bu şekilde de Allah'a karşı gelmekten sakınıp O'na ve Resûlüne itaat edildi. Müslümanların da arası düzeltildi.

İbn Cerîr, Mücâhid'den bildirir: Müslümanlar ganimetin beşte dördünün dağıtılmasından sonra geriye kalan beşte birlik (hums) kısmın ne olacağını sorunca:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyeti nazil oldu.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyetini açıklarken:

“Bu olay Bedir savaşı sırasında oldu" demiştir.

Nehhâs, Nâsih'de Saîd b. Cübeyr'den bildirir: Sa'd ile Ensâr'dan bir adam savaş sonrası ganimet aramak üzere çıktıklarında atılmış bir kılıç buldular. Her ikisi de kılıcı almak için davrandı. Sa'd:

“Kılıç benim!" derken, Ensârlı olan kişi de:

“Kılıç benim!" diyordu. Sa'd:

Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gidene kadar kılıcı sana vermem!" karşılığını verince birlikte Allah Resûlü'ne gittiler ve olayı ona anlattılar. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Ey Sard, bu kılıç ne senin ne de Ensarlı olanındır! Bu kılıç benimdir!" buyurdu. Bunun üzerine:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin" âyeti nazil oldu. Bu âyetle kılıcın Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) teslim edilmesi emredildi. Ancak bu âyetin hükmü de daha sonra nazil olan:

“Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir" âyetiyle neshedildi.

Mâlik, İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim ve Nehhâs, Nâsih'de İbn Ömer'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Necd taraflarına bir birlik gönderdi. Bu birlik ganimet olarak çok sayıda deve elde etti. Bu develer dağıtılınca her birinin payına oniki tane deve düştü. Bu pay dışında neft (hediye) olarak da her birine birer deve verdi."

İbn Asâkir, Mekhûl vasıtasıyla Haccâc b. Süheyl en-Nasrî'den (ki sahabe olduğu söylenir) bildirir: Bedir savaşı sırasında Müslümanlardan bazıları bizzat çarpışırken bazıları Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında kaldılar. Bizzat çarpışanlar öldürdükleri kişilerin silah ve eşyaları ile geri döndüklerinde toplanan ganimet onlar arasında paylaştırıldı. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında duranlara ise ganimetten bir şey verilmedi. Bizzat savaşmayan ve ganimetten pay almayanlar diğerlerine:

“Ganimetten bize de pay verin" dediklerinde, bizzat savaşıp ganimetten pay alanlar onlara bir şey vermeye yanaşmadı. Bu konuda da aralarında çekişince Yüce Allah:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin" âyetini indirdi. Burada aranın düzeltilmes,i ganimet alanların aldıklarını Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geri vermeleriyle oldu.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Âyette zikredilen "Enfâl" ifadesinden kasıt ganimettir. Önceleri elde edilen ganimetin tümü Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) tasarrufunda idi. Ganimet elde edildiği zaman bir iğne veya bir iplik olsa dahi kimse kendi için bir şey alamazdı. Alan da hırsız ve hain sayılırdı. Müslümanlar Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimetten kendilerine bir şeyler vermesini istediklerinde Yüce Allah:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer müminler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin" âyetini indirdi. Burada Yüce Allah, ganimeti Resûlüne has kıldığını ve kimsenin onda bir hakkı olmadığını bildirdi. Daha sonra:

“Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir" âyeti nazil oldu. Bu âyetle ganimetin beşte biri Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem), yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve Allah yolunda yolculuğa çıkanların hakkı olarak belirlendi. Kalan beşte dörtlük kısım da biri atı, biri de kendisi için olacak şekilde süvariye iki hisse, yaya olana da bir hisse olarak Müslümanların arasında paylaştınlmaya başlandı.

Ebû Ubeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Âyette zikredilen "Enfâl" ifadesinden kasıt ganimettir. Ancak bu âyetin hükmü daha sonra nazil olan:

“Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir" âyeti ile neshedilmiştir.

Mâlik, İbn Ebî Şeybe, Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Nehhâs, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Kâsım b. Muhammed'den bildirir: Adamın birini İbn Abbâs'a "Enfâl" konusunu sorarken işittim. İbn Abbâs:

“Düşmandan elde edilen atlar enfaldandır, öldürülen düşman askerinin eşyaları da enfaldendir" dedi. Adam aynı soruyu bir daha sorunca İbn Abbâs aynı cevabı verdi. Adam:

“Yüce Allah'ın Kitab'da zikrettiği "Enfâl" ne anlama geliyor?" diye sordu. Sonrasında sorusunda o kadar ısrar etti ki İbn Abbâs rahatsız olmaya başladı. Sonrasında adam için:

“Bu adam, Ömer tarafından dövülen Sabîğ'e benziyor" dedi.

Başka bir lafızda ise İbn Abbâs:

“Sana, Ömer'in Sabîğ e!-İrâkî'ye yaptığını yapacak biri lazım!" demiştir. Zira Ömer aynı şekilde davranan Sabîğ el- İrâkî'yi dövmüş, Sabîğ'in kanlan ayaklarına kadar inmişti.

İbn Cerîr ile İbnu'l-Münzir, İbn Abbâs'tan bildirir:

“Âyette zikredilen enfal, ganimet anlamındadır. Âyette aranın bulunması emredilmiş, güçlü olan kişinin elde ettiği ganimetten zayıf olana vermesi söylenmiştir."

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Cerîr, Nehhâs ve Ebu'ş- Şeyh'in bildirdiğine göre Atâ: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Burada zikredilen enfâl, müşriklerle savaş yapılmadan ele geçirilen köle, binek ve eşya gibi şeylerdir. Bunlar Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) aittir ve bunlarla dilediğini yapar."

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh, Muhammed b. Amr'dan bildirir: Saîd b. el-Müseyyeb'e haber gönderip enfâl konusu sorduk: Saîd:

“Bana enfâl konusunu soruyorsunuz, ancak Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından sonra artık nefl diye bir şey yoktur" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk, Musannef’te İbnu'l-Müseyyeb'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ancak ganimetin beşte birinden nefl verirdi.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd, İbnu'l-Müseyyeb'den bildirir:

“Ashab ancak ganimetin beşte birinden (humsundan) nefl verirlerdi."

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre İbnu'l-Müseyyeb:

“Müslümanların elde ettikleri ganimetlerden nefl olarak ancak beşte birin beşte birinden (humsun humsundan) verilebilir" demiştir.

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre valilerden biri ganimetin beşte birini henüz ayırmadan Enes'e nefl vermek isteyince Enes beşte bir ayrılmadan bunu almayı kabul etmemiştir.

İbn Cerîr, Dahhâk'tan bildirir: Bu âyet İbn Mes'ûd'un kıraatinde (.....) şeklindedir.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Süddî:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:

“Ganimetler, Allah'a ve Resûlüne aittir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Fey' at sürülüp çaba sarfedilmeden müşriklerden elde edilen ganimetlerdir ki bunların tasarrufu sadece Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) aittir."

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtîm'in bildirdiğine göre Şa'bı:

“Sana ganimetler hakkında soruyorlar..." âyetini açıklarken:

“Buradaki enfal'den kasıt, savaşa çıkan birliklerin düşmandan elde ettikleridir" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, Nehhâs, Nâsih'de ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid ile İkrime şöyle demişlerdir: Önceleri ganimet Allah'ın ve Resulünün idi Ancak hums hakkındaki:

“Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, ikfc topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir" âyetle ganimet konusundaki hüküm değişti.

Abd b. Humeyd ile İbn Cerîr, A'meş'ten bildirir: Abdullah'ın öğrencileri bu âyeti: (.....) lafzıyla okurlardı.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, el-Edebu'l-Müfred'de, İbn Merdûye ve Beyhakî, Şuab'da bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bu âyet, ganimetlerin paylaşımı konusunda çekişen Müslümanlar için Allah'a karşı gelmekten sakınmaları ve aralarını düzeltmeleri konusunda bir uyarıdır."

İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtîm'in bildirdiğine göre Süddî:

“...Aranızı düzeltin..." âyetini açıklarken:

“Birbirinize sövmeyin, anlamındadır" demiştir.

İbn Ebî Hatim, Mekhûl'den bildirir:

“Arayı düzeltme, dağıtılan ganimetin tekrar toplanması ve bizzat savaşıp ganimeti elde edenler ile Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında duranlar arasında paylaşılması yoluyla olmuştur."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ:

“...Allah ve Resûlüne itaat edin" âyetini açıklarken:

“Resûle itaat, Sünnet ile Kitab'a itaatle olur" demiştir.

Ebû Ya'lâ, Ebu'ş-Şeyh ve Hâkim, Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte otururken bir ara ön dişleri görünecek kadar güldüğünü gördük. Ömer:

Resûlallah! Neden güldün?" dîye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle karşılık verdi:

“Ümmetimden iki kişi İzzetin Rabbi olan Allah'ın huzurunda diz çöktüler. Sonra biri: «Rabbim! Bu kardeşim bana haksızlık etti. Hakkımı ondan al» dedi. Yüce Allah: «Kardeşine hakkını ver!» buyurünca, hak yiyen kişi: «Rabbim! Ona vermek için iyiliklerimden bir şey kalmadı» karşılığını verdi. Hakkı yenen kişi de: «O zaman alacağım kadarıyla benim günahlarımdan yüklensin» dedi." Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ağlamaya başladı ve şöyle devam etti:

“O gün öyle bir gün ki insanlar günahlarını kendileri yerine yüklenecek birilerine ihtiyaç duyarlar. Sonra Yüce Allah hakkını isteyen adama: «Başını kaldırıp Cennet bahçelerine bak» buyurur. Adam başını kaldırıp bakınca: «Rabbim! Gümüşten şehirler, incilerle süslenmiş altından saraylar görüyorum. Bunlar hangi peygamber için? Hangi sıddîk için? Hangi şehit için?» diye sordu. Yüce Allah: «Bunlar ücretini veren kişinindir» karşılığını verdi. Adam: «Rabbim! Böylesi bir ücrete kim sahip olabilir ki?» deyince, Yüce Allah: «Sen olabilirsin» buyurdu. Adam; «Nasü olabilirim?» diye sorunca, Yüce Allah: «Kardeşini affetmekle» karşılığını verdi. Adam: «Rabbim! Onu afettim» deyince de Yüce Allah: «O zaman kardeşinin elinden tut ve onu Cennete sok» buyurdu." Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Allah'a karşı gelmekten sakının ve aranızı düzeltin. Yüce Allah da kıyamet gününde müminlerin arasım düzeltecektir. "

İbn Ebî Hâtim, Ali b. Ebî Tâlib'in kızkardeşi Ümmü Hâni'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kıyamet gününde Ulu ve Yüce Allah gelmiş geçmiş tüm insanları tek bir alanda toplar. Bu kalabalığın nereden başlayıp nerede bittiğini kim bilebilir!" buyurunca:

“Allah ve Resûlü bilir" dedim. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle devam etti:

“Sonrasında Arş'ın altında biri: «Et tevhid ahalisi!» diye seslenir. Bunu duyan tüm insanlar başlarını kaldırıp sese doğru bakacaklar. Sonra bir daha: «Ey tevhid ahalisi!» diye seslenecek. Üçüncüsünde de: «Yüce Allah sizleri affetti» diyecek. Dünya semasının karanlıklarında karşılıklı haklarını almak için birbirlerine tutunmuş bir şekilde kalktıklarında aynı ses: «Ey tevhid ahalisi! Birbirinizin üzerinde olan haklarınızı affedin, bunun karşılığını size Allah versin» diye seslenecek."

İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet gününde herkes toplandığı zaman bir ses: «Ey tevhid ahalisi! Birbirinizin üzerinde olan hakları affedin, karşılığını ben vereyim» diye seslenir."

1 ﴿