4

"İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır"

İbn Cerîr ile İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“İşte onlar gerçek müminlerdir..." âyetini açıklarken:

“Onlar tamamen küfürden uzak olmuşlardır" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“İşte onlar gerçek müminlerdir..." âyetini açıklarken:

“Onlar samimi olan müminlerdir" demiştir.

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde:

“İşte onlar gerçek müminlerdir..." âyetini açıklarken:

“Onlar gerçek imanı haketmiş ve Allah da böylesi bir imanı onlara vermiştir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Yahya b. ed-Durays vasıtasıyla Ebû Sinân'dan bildirir: Amr b. Murra'ya:

“İşte onlar gerçek müminlerdir..." âyeti sorulunca şöyle dedi:

“Kur'ân Arapların diliyle nazil oldu. Bir toplulukta birçok efendi olmasına rağmen biri için:

“Bu gerçek bir efendidir" demen gibi, bir toplulukla birçok şair olmasına rağmen biri için:

“Bu gerçek bir şairdir" demen gibi bu âyette de gerçek müminden söz edilmektedir.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Ebû Ravk:

“İşte onlar gerçek müminlerdir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Küfürlerini gizleyip imanlı olduklarını gösteren bir topluluk vardı. Şartlardan dolayı imanlarını bazen gizleyip bazen de açığa vuran bir topluluk daha vardı. Yüce Allah bu iki topluluğu birbirinden ayırmak için:

“Müminler öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Kendilerine O'nun âyetleri okunduğunda bu onların imanlarını artırır ve ancak Rablerine dayanıp güvenirler. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte onlar gerçek müminlerdir..." buyurarak gerçek müminler ile küfürlerini gizleyip imanlı olduklarını gösteren kişilerin bir olmadığını bildirmiştir.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Amr b. Murra:

“İşte onlar gerçek müminlerdir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Hepsi mümin olsa da Yüce Allah bazılarını bazılarına üstün kılmıştır."

Taberânî, Haris b. Mâlik el-Ensârî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaştığımda bana:

“Ey Harisi Bu sabah nasılsın?" diye sordu. "Bu sabah gerçek bir müminim" karşılığını verdim. Bana:

“Ne dediğine dikkat eti Her şeyin bir hakikati bir gerçeği vardır. Senin imanının hakikati nedir?" diye sorunca:

“Nefsimi dünyevi arzulardan uzaklaştırdım. Gecelerimi ibadetle gündüzlerimi oruçla geçirdim. Şu anda Cennet ahalisinin birbirlerine nasıl baktığını, Cehennem ahalisinin de nasıl feryat ettiklerini görür gibiyim" dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü üç defa:

“Ey Harisi İmanın hakikatini bildin. Bu şekilde devam et" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“...Onlar için Rableri katında nice dereceler vardır..." âyetini açıklarken:

“Derecelerden kasıt fazilet ve rahmettir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Onlar için Rableri katında nice dereceler vardır..." âyetini açıklarken:

“Derecelerden kasıt dünyada iken yaptıkları değerli amellerdir" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“...Onlar için Rableri katında nice dereceler vardır..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Cennet ahalisi birbirlerinin üzerinde kat kat otururlar. Üstte olan kişi altta olana göre içinde bulunduğu güzel durumu görür ancak altta olan kişi başka kimselerin ondan üstün olduğunu göremez."

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Zeyd:

“...Onlar için Rableri katında... bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır..." âyetini açıklarken:

“Günahlardan uzak durmaya karşılık bağışlanma, salih amellere karşılık da bol bol rızık vardır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'den bildirir: Yüce Allah'ın:

“...Tükenmez bir rızık vardır..." buyurduğunu işitirsen bil ki bu rızık Cennettir.

4 ﴿