28"Ey îman edenleri Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de hainlik etmeyin. Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir fitnedir. Büyük mükâfat Allah'ın katındadır" İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh, Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Ebû Süfyân, Mekke'den çıktığında Cebrâil, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: “Ebû Süfyân filan yerde" haberini verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ashaba: “Ebû Süfyân filan yerde. Ona doğru çıkın, ama bunu gizli tutun" buyurdu. Münafıklardan biri Ebû Süfyân'a: “Muhammed peşinizden çıktı, önleminizi alın" diye mektup yazınca, Yüce Allah: “...Allah'a ve Peygamber'e hainliketmeyin..." âyetini indirdi. Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, Abdullah b. Ebî Katâde'den bildirir: “...Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin..." âyeti, Ebû Lubâbe b. Abdilmünzir hakkında nazil olmuştur. Kurayza oğulları hakkında verilecek hüküm konusunda Yahudiler ona: “Ne yönde hüküm çıkar?" diye sorduklarında, Ebû Lubâbe eliyle boğazına işaret edip kesilecekleri haberini verdi. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu. Bundan dolayıdır ki Ebû Lubâbe: “Henüz yerimden kımıldamadan Allah'a ve Resûlüne ihanet ettiğimi anladım" demiştir. Süneyd ile İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Zührî: “...Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Ebû Lubâbe hakkında nazil olmuştur. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Kurayza oğullarına gönderince Yahudilere kesileceklerini haber verir gibi boğazına işaret etmişti. Bu âyetin nazil olmasından sonra Ebû Lubâbe: “Vallahi ölene veya Allah tövbemi kabul edene kadar hiçbir şey yemeyecek ve içmeyeceğim!" dedi. Bu şekilde bir şey yiyip içmeden yedi gün kaldı. Sonrasında kendinden geçip yere yığıldı. Daha sonra Yüce Allah onun tövbesini kabul etti. Kendisine: “Tövben kabul gördü" denilince: “Vallahi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizzat gelip beni çözmedikten sonra buradan ayrılmam" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizzat gelip Onu çözdü. Abd b. Humeyd, Kelbî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), müttefikleri olduğu için Ebû Lubâbe'yi Kurayza oğullarına gönderdi. Ebû Lubâbe onlar hakkında verilecek hükmün kesilme olduğunu boğazına işaret ederek bildirince: “Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de hainlik etmeyin..." âyeti nazil oldu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Lubâbe'nin karısına: “Ebû Lubâbe'nin neyi var? Namaz kılar, zekatını verir; cenabetlikten sonra yıkanır mıydı ?" diye sorunca, kadın: “Namaz kılar, zekatını verir, cenabetlikten sonra yıkanırdı. Allah ve Resulünü de severdi" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu yanına çağırdı. Ebû Lubâbe geldiğinde: “Yâ Resûlallah! Namaz kılıyor, zekatımı veriyor ve cenabetlikten sonra yıkanıyorum. Ancak Yahudilerin kadın ve çocuklarını görünce onlara acıdım. Bundan dolayı da içimde bir sıkıntı oluştu ve bu konuda Allah'a ve Resûlüne ihanet ettiğimi anladım" dedi. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Süddî: “Ey iman edenler! Allah'a ve peygamber'e hainlik etmeyin..." âyetini açıklarken şöyle demiştin Ebû Lubâbe b. Abdilmünzir hakkında nazil oldu. Ancak: “Diğerleri; ise günahlarını itiraf ettiler... " âyetiyle neshedildi. İbn Merdûye, İkrime'den bildirir: Kurayza oğulları müşriklerle anlaşıp Müslümanları arkadan vurunca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ali'yi beraberindekilerle birlikte yanlarına gönderdi. Ali yanlarına yetiştiği zaman Yahudiler Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında kötü laflar ettiler. Bunun üzerine Cebrâil benekli bir atın üzerinde Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Hazret-i Âişe bunu anlatırken şöyle demiştir: “Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Cebrâil'in yüzündeki tozu silmesini şu an hâlâ görür gibiyim. Hatta ona: “Yâ Resûlallah! Bu Dihye mi?" diye sorduğumda bana: “Bu Cebrâil" karşılığını verdi." İkrime şöyle devam eder: Cebrâil: “Yâ Resûlallah! Kurayza oğullarının yanına neden gitmiyorsun?" diye sorunca, Allah Resûlü: “Kalelerinden içeri nasıl geçebilirim ki?" buyurdu. Cebrâil: “Ben bu atımı yanlarına geçiririm" deyince Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) eğersiz bir şekilde atına bindi ve Kurayza oğullarının yanına doğru yola çıktı. Alı onu görünce: “Yâ Resûlallah! Yanlarına gitmesen de olur, zira sana söverler" dedi. Ancak Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Onları sadece selamlayacağım" karşılığını verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanlarına gelince: “Ey maymun ve domuzların kardeşleri!" diye seslendi. Kurayzalılar: “Ey Ebu'l-Kâsım! Sen böyle kaba sözler söylemezdin" karşılığını verdiler. Sonra: “Biz Muhammed'in vereceği hükme göre teslim olmayız. Ama Sa'd b. Muâz'ın vereceği hükme razı olup teslim oluruz" dediler. Bu şekilde teslim olunca Sa'd b. Muâz savaşçılarının öldürülmesi, çoluk çocuklarının da esir alınması yönünde hüküm verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Seher vakti bana gelen melek de aynı yönde hüküm vermişti" buyurdu. Bunun üzerine: “Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de hainlik etmeyin..." âyeti nazil oldu. Âyet Ebû Lubâbe hakkında nazil oldu, Zira Kurayzalılar ancak Sa'd'ın hükmüne razı olacaklarını söyleyince Ebû Lübâbe: “Bunu yapmayın; zira vereceği hüküm kafalarınızın kesilmesi olacaktır" anlamında boğazına doğru işaret etti. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de hainlik etmeyin..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Buyruk ve emirlerini terk ederek Allah'a, sünneti bırakıp günahlara bulaşarak Resûlüne hainlik etmeyin. Allah'ın, kullarını sorumlu tuttuğu görevleri yerine getirmemekle emanetlerinize hainlik etmeyin." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Muğîre b. Şu'be: “Bu âyet, Osmân'ın öldürülmesi hakkında nazil oldu" demiştir. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Yezîd b. Ebî Habîb: “...Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin..." âyetini açıklarken: “Bundan kasıt, savaşlarda silahları bozup onlara zarar vermektir" demiştir. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Her biriniz mutlaka bir fitnenin, imtihanın içindesinizdir. Zira Yüce Allah: “Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir fitnedir..." buyurmuştur. Onun için kişi Allah'a sığınırken kendisini saptıracak imtihan ve fitnelerden de Allah'a sığınmalıdır. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir fitnedir..." âyetini açıklarken: “Burada fitneden kasıt imtihandır ki Yüce Allah kişiyi bunlarla sınar" dedi ve: “...Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz..." âyetini okudu. |
﴾ 28 ﴿