60

"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez."

Ahmed, Müslim,' Ebû Dâvud, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye, Ebû Yâkub İshâk b. İbrâhim el-Karrâb, Fadlu'r-Remy'de ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da Ukbe b. Âmir el-Cühenî'den bildirir: Minber üzerinde Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini okuduktan sonra üç defa:

“Bilin ki bu kuvvet atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet atıcılıktır!" buyurduğunu işittim.

İbnu'l-Münzir, Ukbe b. Âmir'den bildirir: Yüce Allah:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." buyurur. Bilin ki bu kuvvet atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet atıcılıktır! Bilin ki bu kuvvet atıcılıktır! Yeryüzü sizlere açılıp fethedilecek ve yeterince rızıklara nail olacaksınız. Ancak içinizden hiç kimsenin tek meşgalesi, ganimetten payına düşecek olan şeyler olmasın!"

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ukbe b. Âmir:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini okuduktan sonra:

“Bilin ki bu kuvvet atıcılıktır!" dedi.

İbnu'l-Münzir, Mekhûl'den bildirir: İki hedef arasında Cennet bahçelerinden bir bahçe vardır. Onun için atıcılığı öğrenin. Zira Yüce Allah'ın:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..."buyurduğunu işittim. Atıcılık da bahsedilen bu kuvvettendir.

Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Atıcılık da bu kuvvettendir" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Âbbâs:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Bu kuvvet atıcılık, kılıç talimi ve silah hazırlamaktır" demiştir.

İbn İshâk ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Abbâd b. Abdillah b. ez- Zübeyr:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Yüce Allah savaş için Müslümanların at hazırlamalarını etmretmiştir" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'ûa bildirdiğine göre İkrime:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Âyette bahsedilen kuvvet erkek atlardır. Ribat ise dişi atlardır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Âyette bahsedilen kuvvet erkek atlardır. Ribat ise dişi atlardır" demiştir.

İbn Ebî Şeybe ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb bu âyeti açıklarken:

“Bu kuvvet at hazırlamaktan başlar ok ve oktan daha basitini de kapsar" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İkrime:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Âyette bahsedilen kuvvet erkek atlardır. Ribat ise dişi atlardır" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İkrime:

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." âyetini açıklarken:

“Âyette bahsedilen kuvvet erkek atlardır. Ribat ise dişi atlardır" demiştir.

Firyâbî, İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı korkutursunuz..." âyetini açıklarken:

“Bununla hem Allah'ın düşmanını, hem de sizin düşmanınızı hüsrana uğratırsınız" demiştir.

Hâkim ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da İbn Abbâs'tan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ok atışı yapan bir toplulukla karşılaşınca:

“Atın ey İsmail oğulları! Sizin babanız da iyi bir atıcıydı!" buyurdu.

Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce, Hâkim ve Beyhakî, Ukbe b. Âmir el- Cühenî'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:

"Yüce Allah bir okla üç kişiyi Cennete sokar. Hayır umarak onu yapan kişi, Allah yolunda kullanmak üzere onu birine veren kişi, diğeri de Allah yolunda onu düşmana atan kişidir." Yine şöyle buyurdu:

“Ok atışı ve binicilik talimi yapın. Ancak ok atışı yapmanız binicilik taliminden daha iyidir." Yine şöyle buyurdu:

“Müslümanı oyalayan her türlü şey batıldır. Üç şey hariç! Bunlar da kişinin ok talimi yapması, atını eğitmesi ve ailesiyle vakit geçirmesidir. Bunlar hak ve meşru olan şeylerdir. Atıcılığı öğrendikten sonra bu işi bırakan kişi nimete karşı nankörlük etmiş olur. "

Abdurrezzâk, Musannef’te ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da Harâm b. Muâviye'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb:

“Yakınlarınızda domuz bulundurmayın. Aranızda haç yükselmesin. İçki içilen sofralara oturmayın. Atlarınızı eğitin ve atış talimi yapın" şeklinde bir mektup yazdı.

Bezzâr ve Hâkim, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ara dışarıda iken Eşlem kabilesinden atış talimi yapan bir toplulukla karşılaştı. Bunun üzerine:

“Atın ey İsmail oğulları! Sizin babanız da iyi bir atıcıydı! Atın! Ben Edra'ın oğlunu tutuyorum" buyurdu. Ok atmayı bırakınca da nedenini sordu. Onlar:

Resûlallah! Sen kimi tutarsan o kazanacak" dediklerinde Allah Resûlü:

“O zaman atışa devam edin! Ben hepinizden yanayım" buyurdu.

Ahmed ve Buhârî, Seleme b. el-Ekva'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ara çarşıya çıktığında atış müsabakası yapan iki grupla karşılaştı. Bunun üzerine:

“Atın ey İsmâil oğulları! Sizin babanız da iyi bir atıcıydı! Atın! Ben de şu grubu tutuyorum" buyurdu. Ok atmayı bırakınca onlara:

“Atmaya devam edin!" buyurdu. Onlar:

Resûlallah! Sen filan oğullarının tarafını tutarken nasıl atalım?" dediklerinde, Allah Resûlü:

“O zaman atışa devam edin! Ben hepinizden yanayım" karşılığını verdi.

Hâkim, Muhammed b. İyâs b. Seleme'den, o babasından, o da dedesinden naklen bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) atış yarışı yapan bir toplulukla karşılaşınca iki üç defa:

“Vallahi çok güzel bir şey yapıyorsunuz" buyurdu ve:

“Atın! Ben Edra'ın oğlunu tutuyorum" diye ekledi. Bu sözü üzerine onlar atmayı bırakınca bu kez:

“Atışa devam edin! Ben hepinizden yanayım" buyurdu. O günü hepsi de atış yaptı ve biri diğerini yenemeden berabere kalmış bir şekilde dağıldılar.

Taberânî, M.el-Evsat'ta, Hâkim ve el-Karrâb, Fadlu'r-Remy'de Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Üç şey dışında dünya işlerinden kişiyi oyalayan her şey batıldır. Bu üç şey de kişinin atış yarışı yapması, atını eğitmesi ve ailesiyle oynayıp vakit geçirmesidir. Bunlar hak ve meşru olan şeylerdir." Yine şöyle buyurdu:

“Atış yarışı ve binicilik talimi yapın. Ancak atış talimi yapmanız benim için daha iyidir. Zira Yüce Allah bir okla üç kişiyi Cennetine sokar. Biri Allah rızası için oku yapan kişi, diğeri oku yapana yardım eden kişi, bir diğeri de onu Allah yolunda düşmana atan kişidir.'"

Hâkim ve el-Karrâb, Ebû Necîh es-Sülemî'den bildirir: Tâif'teki sarayı kuşattığımızda Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda bir ok atan kişi köle azat etmiş gibi sevap alır" buyurduğunu işittim. Ben de o günü on altı tane ok attım.

İbn Mâce, Hâkim ve el-Karrâb, Amr b. Abese'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda bir ok atan kişiye, attığı ok düşmana isabet etse de etmese de köle azat etmiş gibi sevap yazılır" buyurduğunu işittim.

Hâkim, Abbâs b. Sehl b. Sa'd'dan, o da babasından; ayrıca Hamza b. Useyd'den, o da babasından naklen bildirir: Bedir savaşında müşriklerle karşı karşıya geldiğimiz zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize:

“Size yaklaştıkları zaman oklarınızı onlara atın! Ancak sizin okların onların oklarından daha önce varmasına dikkat edin" buyurdu.

Hâkim, Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirir: Uhud savaşında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Sa'd'a ok verin! Ey Sa'd oklarınla vur! Allah da vurduğunu isabet ettirsin! Anam babam sana feda olsun!" buyurdu.

Hâkim, Âişe binti Sa'd'dan bildirir: Babam şöyle dedi:

"Oklarımın göğsünü siper ederek arkadaşlarımı koruduğumdan

Resûlullah'ın haberi oldu mu?"

Sekâfî, Fevâid'de Ebû Eyyûb el-Ensârî'derı bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Melekler üç şey dışında oyalanıp vakit geçiren kişinin yanına gelmezler. Bu üç şey de kişinin hanımıyla hoş vakit geçirmesi, atını koşturup eğitmesi ve ok atışı yapmasıdır."

İbn Adiy'in İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Melekler üç şeyde hazır bulunurlar. Bunlar da atış talimi at yarışı ve kişinin çoluk çocuğuyla oynamasıdır" buyurmuştur.

Ebû Ubeyde'nin, el-Hayl'de Ebu'ş-Şe'sâ Cabir b. Zeyd'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Ok atıcılığı, binicilik talimi yapın. Ancak atıcılık yapmanız benim için daha iyidir. Üç şey dışında mümini oyalayan her şey batıldır. Bu üç,şey de kişinin ok talimi yapması, atını eğitmesi ve ailesiyle oynayıp vakit geçirmesidir. Bunlar hak ve meşru olan şeylerdir. "

Nesâî, Bezzâr, Bağavî, Bâverdî, Taberânî, el-Karrâb, Ebû Nuaym, Beyhakî ve Diyâ, Atâ b. Ebî Rebâh'tan bildirir: Câbir b. Abdillah ile Câbir b. Umeyr'in ok atışı yaptıklarını gördüm. Biri yorulup oturunca, diğeri ona şöyle dedi:

“Sıkıldın mı? Oysa Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:

"İçinde Allah'ın anılmadığı her türlü iş, boş ve oyalanmadan ibarettir. Dört şey hariç! Bunlar da kişinin hedef talimi yapması, atını eğitmesi, çoluk çocuğuyla oynaması ve yüzme öğrenmesidir. "

el-Karrâb'ın Enes b. Mâlik'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah bir okla üç kişiyi Cennetine sokar. Bunlardan biri oku atan, diğeri atana oku veren, bir diğeri de karşılığını Allah'tan bekleyerek oku yapan kişidir."

el-Karrâb, Huzeyfe'den bildirir: Hazret-iÖmer, Şam ahalisine şöyle bir mektup yazdı:

“Ey ahali! Atıcılık ve binicilik talimi yapın. Ancak atıcılık benim için binicilikten daha iyidir. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): «Yüce Allah bir okla, onu Allah yolunda kullanmak üzere yapanı ve Allah yolunda kullanılmak üzere onu tedarik edeni Cennetine sokar" buyurduğunu işittim.»

el-Karrâb'ın İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“En güzel oyalanma atıcılıkla oyalanmadır. Kişi atıcılığı öğrendikten sonra bunu bırakırsa kendisine verilen nimete karşı nankörlük etmiş olur."

el-Karrâb, Ukbe b. Âmir'den bildirir: Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğim:

“Atıcılığı öğrendikten sonra onu bırakan kişi bana isyan etmiş demektir" sözünden sonra elim kesik olsa dahi atıcılığı bırakmam.

el-Karrâb'ın Mekhül'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Binicilik, atıcılık ve kişinin çoluk çocuğuyla oynaması dışında her türlü oyalanma batıldır. Onun içi atıcılık ve binicilik işinden geri durmayın, ama atıcılık benim için binicilikten daha iyidir. "

el-Karrâb'ın Mekhûl vasıtasıyla Ebu'd-Derdâ'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Oyalanma ile vakit geçirme ancak atını eğitme, okla atış talimi yapma ve çoluk çocuğunla oynama ile olmalıdır."

el-Karrâb'ın Mekhûl vasıtasıyla bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb, Şam ahalisine çocuklarına yüzmeyi, atıcılığı ve biniciliği öğretmeleri yönünde bir mektup yazdı.

el-Karrâb, Süleymân et-Teymî'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kişinin iyi bir yüzücü ve atıcı olmasını çok beğenirdi."

el-Karrâb'ın Enes'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda bir ok atan kişi, bu ok hedefe isabet etse de etmese de, hedefe varsa da varmasa da bir köle azat etmiş gibi olur. Kişinin azat ettiği köle de onun Cehennemden kurtuluşunun bedeli olur."

el-Karrâb, Ebû Necîh es-Sülemî'den bildirir: Tâif'teki sarayı kuşattığımızda Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda bir ok atan kişiye attığı ok, hedefe ulaşsa da ulaşmasa da Cennette bir derece kazandırır" buyurduğunu işittim.

el-Karrâb, Abdullah b. Mes'ûd'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Haktan sapmışlarla savaşın. Onlardan birini öldüren kişiye Cennette bir derece vardır" buyurdu. Ashab:

Resûlallah! Bu derece nasıldır?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İki derece-arasında beş yüz yıllık bir mesafe vardır" karşılığını verdi.

Taberânî ve el-Karrâb, Ebû Amre el-Ensârî'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda bir ok atan kişiye attığı ok, hedefe ulaşsa da ulaşmasa da kıyamet gününde kendisi için bir nur olur" buyurduğunu işittim.

İbn Adiy'in İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Yüce Allah katında en iyi oyalanma kişinin biniciliği öğrenmesi, atış talimi yapması ve eşiyle oynamasıdır" buyurmuştur.

Bezzâr ve Taberânî, M.el-Evsat'ta Ebû Saîd'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Atıcılığı öğrenin, zira atıcılık hayırlı bir şeydir" veya:

“... oyalandığınız en hayırlı şeylerdendir" buyurmuştur.

Ebû Avâne'nin bildirdiğine göre Sa'd b. Ebî Vakkâs:

“Atıcılığı öğrenin zira atıcılık en iyi oyunlarınızdandır" demiştir.

Bezzâr, Câbir'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ok atışı yapan bir toplulukla karşılaşınca:

“Atın ey İsmâil oğulları! Sizin babanız da iyi bir atıcıydı" buyurdu.

Bezzâr'ın Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Atıcılığı öğrenip de sonra da onu unutan (bırakan) kişi kendisine verilen nimete nankörlük etmiş demektir" buyurmuştur.

Bezzâr'ın İbn Ömer'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“At yarıştırma ve ok talimi yapmanız dışında melekler oyalandığınız hiçbir işte yanınızda hazır bulunmazlar" buyurmuştur.

Bezzâr hasen bir senedle Enes'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda bir ok atan kişiye, attığı ok hedefe ulaşsa da ulaşmasa da İsmail oğullarından dört köleyi azat etmiş gibi sevap alır. "

Bezzâr'ın Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda bir ok atan kişiye attığı ok, kıyamet gününde kendisi için bir nur olur" buyurmuştur.

Taberânî, el-Evsatta Ömer b. el-Hattâb'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kişinin hanımıyla oynaşması, atıcılık yapması ve atını eğitmesi dışında her türlü oyalanma kerihdir" buyurmuştur.

İbn Ebi'd-Dünyâ, er-Remy'de ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da Ebû Râfi'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Çocuğun babasının üzerindeki hakkı ona yazıyı, yüzmeyi ve atıcılığı öğretmesidir" buyurmuştur.

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Deylemî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Atıcılığı öğrenin! Zira atış yeri ile hedef arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir" buyurmuştur.

Taberânî'nin Ebu'd-Derdâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İki hedef arasında yürüyen kişiye her adımı için bir iyilik sevabı vardır" buyurmuştur.

Taberânî, M. es-Sağîfde Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Biriniz dertlendiği zaman yayını alıp atış yapmaya çıksın. Bu şekilde derdini hafifletir" buyurmuştur.

Beyhakî'nin İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Çocuklarınıza yüzmeyi, atıcılığı, cesareti ve yürı eğirmeyi öğretin" buyurmuştur.

İbn Mende, Ma'rifede Bekr b. Âbdillah b. er-Rabî' el-Ensârî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Çocuklarınıza yüzmeyi, atıcılığı, cesareti ve yün eğirmeyi öğretin" buyurmuştur.

Abdurrezzâk, Musannef’te Amr b. Abese'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kişinin Allah yolunda ağaran saçları, kıyamet gününde kendisi için bir nur olur. Kişinin Allah yolunda attığı bir ok, sevap bakımından bir köle azat etme ile aynı değerdedir" buyurduğunu işittim.

Abdurrezzâk'ın Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kişinin Allah yolunda ağaran saçları, kıyamet gününde kendisi için bir nur olur. Kişi Allah yolunda bir ok attığı zaman hedefine isabet etse de etmese de İsmail oğullarından bir köleyi azat etmiş gibi olur."

Ahmed'in Murra b. Ka'b'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Düşmana bir ok isabet ettiren kişinin Yüce Allah Cennetteki derecesini arttırır ki iki derece arasında yüz yıllık bir mesafe vardır.

Allah yolunda bir ok atan kişi de sevap bakımından bir köle azat etmiş kişi gibidir."'

Hatîb'in Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah bir okla üç kişiyi Cennete sokar. Biri Allah rızasını gözeterek onu yapan kişidir. Diğeri onu askere veren kişidir. Bir diğeri de onu düşmana atan kişidir."

Vâkidî, Müslim b. Cündeb'den bildirir:

“Atı binek olarak kullanan ilk kişi İbrahim peygamberin oğlu İsmâil'dir. Ondan öncesinde atlar vahşi ve binilemezdi. Ancak daha sonra onun hizmetine verildi."

Zübeyr b. Bekkâr, Ensâb'da İbn Abbâs'tan bildirir:

“Önceleri atlar vahşi ve binilemezdi. Onu ehfileştirip ilk binen kişi de Hazret-i İsmâil'dir. Bundan dolayı da atlar İrâb olarak isimlendirilmiştir."

Ahmed b. Selmân en-Neccâd, Cüz'de İbn Abbâs'tan bildirir: Önceleri atlar diğer vahşi hayvanlar gibi vahşi bir hayvandı. Yüce Allah, Hazret-i İbrâhim ile Hazret-i İsmâil'e Kâbe'yi inşa etme izni verdiğinde onlara:

“Sizin için sakladığım bir hazineyi sizlere vereceğim" dedi. Sonra Hazret-i İsmâil'e:

“Çık ve bu hazine için dua et" diye vahyetti. Bunun üzerine Hazret-i İsmâil, Ecyâd bölgesine çıktı, ancak ne bu hazine ne de onun için edeceği dua hakkında bir bilgisi vardı. Yüce Allah edeceği duayı kendisine vahyedince yeryüzünde bulunan bütün atlar bu duaya icabet etti. Yüce Allah'ın da izniyle bu vahşi atların yelesinden tutup onlara binebildi. Sizler de kendinize atlar edinin, zira atlar uğur getirir ve atanız İsmâil'in sizlere mirasıdırlar.

Sa'lebî'nin Hazret-i Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah atı yaratmayı dilediği zaman güney rüzgarına: «Senden bir canlı yaratacağım ve onu dostlarıma izzet düşmanlarıma zillet, bana itaat edenlere de bir güzellik kılacağım» dedi. Rüzgar: «Yarat» karşılığını verince Yüce Allah bu rüzgardan bir tutam alıp ondan ah yarattı. Sonra ona: «Seni Arap olarak yarattım. Hayırlar yelene bağlı olacak, ganimetler sırtında gelecek. Sahibini sana şefkatli kılacağım ve kanatsız bir şekilde uçabileceksin. Birilerinin peşine düşmek için de birilerinden kaçmak için de sen kullanılacaksın. Sırtına beni tesbih eden, bana hamdeden, tehlil getiren kişileri bindireceğim. Onlar tesbih edince siz de edin, onlar hamdedince siz de edin, onlar tehlil getirince siz de getirin» buyurdu. Bunun içindir ki at üzerinde olan kişi ne zaman tesbih etse, hamdetse ve tekbir getirse atı da aynısıyla karşılık verir."

Melekler atın bu yaptığını ve yaratılışını gördükleri zaman: «Rabbim! Seni tesbih eden ve sana hamdeden biz melekler için ne var?» diye sordular. Yüce Allah onlar için de boyunları deve boynunu andıran alacalı atlar yarattı. At gökten inip de ayakları yere basınca kişnedi. Bunun üzerine kendisine: «Hayvanlar içinde en güzel ve en bereketlisi sensin! Kişnemenle müşrikler zillete düştü, boyunları büküldü. Kişnemen kulaklarını doldurdu ve kalplerine korku saldı» denildi. Yüce Allah, Adem'e tüm yaratılanları sunup: «Bunlar arasından dilediğini seç» deyince, Adem atı seçti. Bunun üzerine Yüce Allah ona: «Senin ve çocuklarının izzetini seçtin. Onlar durdukça bu at da duracak, onlar baki kaldıkça bu at da onlarla baki kalacak. Bereketim senin de onların da üzerinde olacak. Zira benim için senden ve onlardan daha sevimli yaratıklar yaratmış değilim» dedi."

Ebu'ş-Şeyh, Azame'de İbn Abbâs'tan mevkuf olarak aynısını zikreder.

Mâlik, Buhârî, Müslim ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Atlar üç şey içindir. Biri için ecir ve sevaptır. Biri için bir örtüdür. Biri için de günah vesiledir. Onu Allah yolunda kullanmak üzere ayıran kişi için at, bir ecir ve mükâfat vesiledir. Bu atı uzun bir iple bahçeye veya otlağa bağladığı zaman ipin o bahçe ve otlaktan değdiği her bir yer için ona bir iyilik sevabı vardır. At ipini koparıp da bir iki tur atıp dolaştığı zaman da bıraktığı her bir iz ve dışkı için de ona bir iyilik sevabı vardır. Sulama niyeti olmadan bir nehrin yanından geçerken at o nehirden su içse bu da ona iyilik olarak yazılır. İşte böylesi bir at sahibi için ecir ve sevap vesiledir. Atını başkalarına muhtaç olmamak için yanında tutan, ancak yük ve binme konusunda Allah'ın hakkını da unutmayan kişi için de bu at bir örtüdür. Atını övünme, gösteriş olsun diye ve Müslümanlara düşmanlık yapmak için besleyen kişi için de bu at günah vesiledir."

İbn Ebî Şeybe, Müslim ve Beyhakî, Şuab'da Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Atlar da ecir atı, örtü atı ve günah atı olmak üzere üç çeşittir. Örtü olan at sahibi tarafından bu konuda başkalarına muhtaç olmamak için, onur ve güzellik için beslenen attır. Sahibi darlıkta da bollukta da yük ve yavruları konusunda olan hakkı unutmaz. Ecir ve sevaba vesile olan at da sahibi tarafından Allah yolunda kullanılmak üzere beslenen attır. Böyle bir atın yediği her bir şey için sahibine sevap yazılır." Ebû Hureyre der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) böylesi bir atın dışkı ve sidiğinin bile sahibine sevap olarak yazılacağını -zikrettikten sonra şöyle devam etti:

“Böylesi bir atın vadide bir iki tur atması dahi âhiret gününde sahibinin Mizan'ına sevap olarak yazılır. Günahlara vesile olan at da sahibi tarafından diğer insanlara karşı kibirlenmek için beslenen attır. Böylesi bir atın yediği her bir şeyde sahibi için bir günah yazılır." Ebû Hureyre der ki: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) böylesi bir atın dışkı ve sidiğinin bile sahibine günah olarak yazılacağını zikrettikten sonra şöyle devam etti:

“Böylesi bir atın vadide bir iki tur atması dahi sahibinin hanesine günah olarak yazılır. "

Mâlik, Ahmed b. Hanbel, Tayâlisî, İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Hibbân'ın İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, Urve el- Bârikî'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur" buyurdu. Kendisine:

“Bu hayırlar nedir?" diye sorulunca da:

“Sevap ve ganimettir" karşılığını verdi.

İbn Ebî Şeybe, Müslim ve Nesâî, Cerîr b. Abdillah'tan bildirir: Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem), parmağıyla atının perçemini yatırdığına ve:

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur" buyurduğuna şahit oldum.

Nesâî ve Ebû Müslim el-Keşşî, Sünen'de Seleme b. Nüfeyl'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur" buyurmuştur.

Taberânî ve el-Âcurrî, en-Nasîha'da Ebû Kebşe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Sahipleri kendisinden dolayı yardım görürler. Ata harcama yapan kişi cömertçe sadaka veren kişi gibidir" buyurmuştur.

Taberânî, Sevâde b. Rabî' el-Cermî'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldiğimde bana ufak bir deve sürüsü verilmesini söyledi ve:

“At edinmeye çalış, zira hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur" buyurdu.

Taberânî'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hayır ve ganimet (bereket) kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Yeleleri onların giysisi, kuyrukları ise yelpazesidir."

İbn Sa'd, Tabakât'ta ve İbn Mende, Sahabe'de Yezîd b. Abdillah b. Arîb el- Müleykî'den, babasından, o da dedesinden naklen bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hayırlar ve kazançlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Sahipleri kendisinden dolayı yardım görürler. Ata harcama yapan kişi cömertçe sadaka veren kişi gibidir. Atın dışkısı kıyamet gününde Allah katında misk gibi tertemiz kokar.

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in Esmâ binti Yezîd'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Her kim Yüce Allah yolunda bir at besler de karşılığını Allah'tan bekleyerek ona harcama yaparsa atın tokluğu, açlığı, susuzluğu, suya kanmışlığı, dışkısı ve sidiği kıyamet gününde sahibinin terazisinde kendisini ateşten kurtaracak şekilde yer alır. Her kim de riya, gösteriş ve eğlence olsun diye at beslerse atın tokluğu, açlığı, susuzluğu, suya kanmışlığı, dışkısı ve sidiği kıyamet gününde sahibinin terazisinde onun için bir hüsran olacaktır.P

Ebû Bekr b. Ebî Âsim, Cihâd'da ve Kadı Ömer b. Hasan el-Uşnânî, Târih'de Ali b. Ebî Tâlib'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Her kim Yüce Allah yolunda bir at beslerse atın yemi, dışkısı, sidiği ve bıraktığı izleri kıyamet gününde sahibinin terazisinde (iyilik olarak) yer alır."

İbn Ebî Şeybe, Hazret-i Ali'den mevkûf onun sözü olarak aynısını zikreder.

Ahmed ve el-Keşşî, Sünen'de Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hayırlar ve kazançlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Sahipleri kendisinden dolayı yardım görürler. Onun için bu atların perçemlerinden tutup bereket için dualar edin. Onlara gerdanlık takın, ama bu gerdanlıklar telden olmasın."

Ebû Ubeyde, el-Hayl'de Ziyâd b. Müslim el-Ğifârî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururdu:

“Atlar (değer olarak) üç çeşittir. Birini sahibi, Yüce Allah yolunda cihad etmek ve düşmana karşı koymak için besler ki bu atın tokluğu, suya kanmışlığı, açlığı, susuzluğu, koşması, teri, dışkısı ve sidiği kıyamet gününde sahibinin terazisinde sevap olarak yer alır.

Birini de sahibi sırf kendisini güzel göstermesi için besler ki onun da kazancı sadece bu güzellik olur. Birini de sahibi övünme ve gösteriş için besler ki bu atın tokluğu, suya kanmışlığı, açlığı, susuzluğu, koşması, teri, dışkısı ve sidiği kıyamet gününde sahibinin terazisinde günah olarak yer alır. "

Taberânî ve el-Âcurrî, eş-Şerîa ile en-Nasiha'da Habbâb'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Atlar, biri Rahmanın biri insanın biri de Şeytanın olmak üzere üç çeşittir. Rahman' ın olan at, Allah yolunda kullanılmak üzere beslenen ve üzerinde Allah düşmanlarıyla savaşılan attır. İnsanın olan at, döl almak ve üzerine binilmek üzere beslenilen attır. Şeytanın olan at da bahis için kullanılan attır. "

İbn Ebî Şeybe, Habbâb'tan bu hadisi mevkûf yani onun sözü olarak zireder.

Ahmed'in İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Atlar, biri Rahmân'ın, biri insanın, biri de Şeytanın olmak üzere üç çeşittir. Rahmân'ın olan at, Allah yolunda kullanılmak üzere beslenen attır. Böylesi bir atın yemi de dışkısı da sidiği de... Şeytanın olan at da bahis ve kumar için kullanılan attır. İnsanın olan at, döl almak üzere beslenilen attır. Böylesi bir at kişiyi fakir düşmekten korur. "

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in Ebû Amr eş-Şeybânî vasıtasıyla Ensâr'dan bir adamdan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Atlar (değer olarak) üç çeşittir. Birini sahibi Yüce Allah için besler ki bunun bedeli sahibi için sevap, dışkısı da sevaptır ve yemlemesi de sevaptır. Diğer at da bahisler için beslenilir ki bunun bedeli de günahtır, yemlemesi de günahtır ve binmesi de günahtır. Diğer at ise döl almak için beslenilir. Yüce Allah'ın böylesi bir at sahibini fakirlikten kurtarması umulur."

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim ve Nesâî'nin Enes b. Mâlik'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bereket atların perçemindedir" buyurmuştur.

Nesâî, Enes'ten bildirir:

Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlardan sonra en çok sevdiği şey atlardı."

İbn Sa'd ve Ahmed, Zühd'de bildirdiğine göre Ma'kil b. Yesâr:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) en çok atları severdi" dedi ancak daha sonra:

“Allahım! Beni bağışla! Kadınlardan sonra en çok atları severdi" diye düzeltti.

Dimyâtî, el-Hayl'de Zeyd b. Sâbit'ten bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Kişinin Allah yolunda kullanmak üzere besletiği at kendisini Cehhennem ateşinden korur" buyurduğunu işittim.

İbn Ebî Âsim, Cihâd'da Yezîd b. Abdillah b. Arîb el-Müleykî'den, babasından, o da dedesinden naklen bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Atlarda, dışkılarında ve sidiklerinde Cennetteki miskten bir parça vardır" buyurmuştur.

İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Atlara harcama yapan kişi, cömertçe sadaka veren kişi gibidir. Atların dışkı ve sidikleri de kıyamet gününde Allah katında tertemiz kokan misk gibi olur"

İbn Mâce ve İbn Ebî Âsim, Temîm ed-Dârî'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda kullanılmak üzere at besleyip elleriyle yemini koyan kişiye her bir yem tanesi için bir iyilik sevabı vardır" buyurduğunu işittim.

Ahmed ve İbn Ebî Âsim, Temîm'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bir Müslüman, atı için arpa seçip de ona yem olarak koyduğu zaman her bir arpa tanesi için bir iyilik sevabı alır" buyurduğunu işittim.

İbn Mâce ve İbn Ebî Âsim, Ebû Bekr es-Sıddîk'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Elinin altındaki köle ve cariyelere kötü davranan kişi Cennete giremez" buyurdu. Ashab:

Resûlallah! Köle ve cariyeleri en fazla olan ümmetin bu ümmet olduğunu söylemedin mi?" diye sorduklarında, Allah Resûlü:

“Evet, söyledim. Onun için onlara çocuklarınıza davrandığınız gibi davranın ve yediğiniz şeylerden onlara yedirin" buyurdu. Ashab:

“Bu dünyada bize faydası olacak şey nedir?" diye sorduklarında da Allah Resûlü:

“Allah yolunda üzerinde savaşmak için at beslemen ve ihtiyacını gören bir köledir. Köle de ihtiyacım karşılıyorsa artık o senin kardeşin sayılır" karşılığını verdi.

Ebû Abdillah el-Hüseyn b. İsmâil el-Mahâmîlî, Selmân'dan bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“İmkanı olanher bir Müslümanın bir at edinip beslemesi gerekir" buyurduğunu işittim.

İbn Ebî Asım, Sevâde b. er-Rabî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

“At besleyin, zira atların perçemlerinde hayırlar vardır" buyurdu.

İbn Ebî Âsim, İbnu'l-Hanzaliyye'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda kullanılmak üzere bir at besleyen kişi, elini kapatmadan cömertçe sadaka veren kişi gibidir" buyurduğunu işittim.

Ebû Tâhir el-Muhallis, İbnu'l-Hanzaliyye'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Sahipleri kendisinden dolayı yardım görürler. Ata harcama yapan kişi, cömertçe sadaka veren kişi gibidir" buyurduğunu işittim.

Ahmed, Ebû Dâvud, İbn Âsim ve Hâkim'in İbnu'l-Hanzaliyye'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah yolunda kullanılmak üzere ata harcama yapan kişi, cömertçe sadaka veren kişi gibidir" buyurdu.

Buhârî, Nesâî, Hâkim ve Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kişinin Allah'a iman ederek ve vaadini tasdik ederek Allah yolunda kullanılmak üzere beslediği atın tokluğu, suya kanmışlığı, dışkısı ve sidiği kıyamet gününde sahibinin terazisinde birer iyilik olarak yer alır. "

Ahmed, Nesâî ve Hâkim'in Ebû Zer'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her seher vakti Arap atının iki dua etmesine izin verilir. O da: «Allahım! Madem beni Adem oğullarından birinin hizmetine verdin. O zaman beni malı ve ailesi içinde en fazla sevdiği kıl» der."

Ebû Dâvud ve Hâkim, Ebû Hureyre'den bildirir:

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dişi olan atları "Feres" diye isimlendirirdi."

Taberânî'nin Ebû Kebşe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir müslümana damızlık olarak atını verir de ondan bir at gelirse Allah yolunda binilmek üzere kullanılan yetmiş at sevabı alır. Bu döllenmenin tutmaması halinde de kendisine Allah yolunda binilmek üzere kullanılan bir at sevabı verilir,"

Taberânî, İbn Ömer'den bildirir:

“İnsanların biribirlerine verebildikleri en güzel şey damızlık hayvanlardır. Kişi damızlık olarak atını birine verir bunun sevabını alır. Tekesini damızlık olarak verir, sevabını alır. Aynı şekilde koçunu damızlık olarak verir ve bunun sevabını alır. "

Ebû Ubeyde, el-Hayl'de Muâviye b. Hadic'den bildirir: Mısır fethedildiği zaman her bir kabilenin atlarını yuvarlanmaları için saldıkları bir toprak alan vardı. Mûaviye atını bu şekilde toprakta yuvarlayan Ebû Zer'le karşılaşınca selam verip yanında durdu. Sonra ona:

“Ey Ebû Zer! Bu at da ne?" diye sordu. Ebû Zer:

“Benim atım ve gördüğüm kadarıyla duası kabul gören bir at" dedi. Mûaviye:

“Atlar da dua eder, duaları kabul görür mü?" diye sorunca da Ebû Zer şöyle dedi:

“Tabi ki! Her gece at mutlaka Rabbine dua eder ve: «Rabbim! Madem beni Adem oğullarından birinin hizmetine verdin ve rızkımı da onun elinde kıldın, o zaman beni çocukları ve ailesi içinde en fazla sevdiği kıl» der." Ancak bazı atların bu duası kabul görür bazılarının da kabul görmez. Ancak ben bu atımın duasının kabul gördüğünü düşünüyorum."

Ebû Ubeyde, Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hades'ten bir at ele geçirdi. Onu Ensâr'dan bir adama verdi ve:

"Konaklama yerlerinde bana yakın bir yerde dur, zira kişnemesi beni mutlu ediyor" buyurdu. Bir gece bu atı göremeyince nerede olduğunu sordu. Ensârlı adam:

Resûlallah! Onu iğdiş ettik" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) üç defa:

“Ona müsle mi yaptınız!" buyurdu ve şöyle devam etti:

“Hayırlar kıyamete kadar atların perçemlerinde bağlı durur. Yeleleri onların giysisi, kuyrukları ise yelpazesidir. Onların neslini kesmeyin ve kişnemeleriyle müşriklere karşı övünün."

Ebû Ubeyde, Mekhûl'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) atların yele, perçem ve kuyruklarının kırkılmasını yasakladı ve:

“Kuyrukları yelpazesi, yeleleri ise giysileridir. Hayırlar da perçemlerinde bağlı durur" buyurdu.

Ebû Nuaym'ın Enes b. Mâlik'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Atların kuyruklarını, yele ve perçemlerini kırkmayın. Zira bereket onların perçemlerindedir. Yeleleri giysileri, kuyrukları ise yelpazesidir."

Ebû Dâvud'un Utbe b. Abd es-Sülemî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Atların kuyruklarını, yele ve perçemlerini kırkmayın. Kuyrukları onlar için yelpaze, yeleleri ise giysidir. Hayırlar da perçemlerinde bağlı durur. "

İbn Sa'd, Ebû Abdillah Vâkid'den bildirir: Bana ulaştığına göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) atının yanında durup giysisinin koluyla onun yüzünü sildi.

Ashab:

Resûlallah! Atın yüzünü gömleğinle mi siliyorsun?" dediklerinde, Allah Resûlü:

“Cebrail atlar konusunda bana sitemde bulundu" buyurdu.

Ebû Dâvud, Merâsîl'de Nuaym b. Ebî Hind'den bildirir: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) bir at getirilince gömleğinin koluyla atın yüzünü, ağzını ve burnunu sildi. Ashab:

Resûlallah! Gömleğinin koluyla mı siliyorsun?" dediklerinde, Allah Resûlü:

“Cebrâil atlar konusunda bana sitemde bulundu" buyurdu.

Ebû Ubeyde'nin Yahya b. Saîd vasıtasıyla Ensarlı bir ihtiyardan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ridasının kenarıyla atının yüzünü sildi ve:

“Bu gece atlara değer vermememden dolayı bana sitem edildi" buyurdu.

Ebû Ubeyde, Abdullah b. Dînar'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) giysisiyle atının yüzünü sildi ve:

“Bu gece Cebrâil atlara değer vermememden dolayı bana sitemde bulundu" buyurdu.

Ebû Dâvud, Merâsîl'de Vadîn b. Atâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Atları perçemlerinden çekerek sürüp de küçük düşürmeyin" buyurmuştur.

Ebû Dâvud, Merâsîl'de Mekhûl'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Atlara iyi davranın ve ona gereken değeri verin" buyurmuştur.

Hasan b. Arafe, Amr b. Kays es-Sekûnî'den bildirir:

“Ömer b. Abdizlazîz, gereksiz yere atları koşturup yormamayı söyledi."

Hasan b. Arafe, Mücâhid'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) atının yüzüne vurup ona lanet eden bir adamı görünce:

“Bunun üzerinde Allah yolunda savaşmadıkça bu yaptığından dolayı Cehennem ateşi sana dokunacaktır" buyurdu. Bunun üzerine adam da o atın üzerine Allah yolunda savaşmaya ve binilmek üzere vermeye başladı. En sonunda yaşlanıp zayıf düşünce:

“Şahid olun! Şahid olun!" dedi.

Ebû Nasr Yusuf b. Amr el-Kâdi, Sünen'de Zeyd b. Sâbit'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gözü çıkarılan bir at konusunda ceza olarak atın değerinin dörte birine hükmetti.

Muhammed b. Ya'kûb el-Cîlî, el-Furüse'de Ebû Hureyre'den bildirir:

“Her gece bir melek gökten inip savaşa katılan bineklerin üzerindeki yorgunluğu alır. Ancak boynunda çan bulunan hayvanlara yaklaşmaz."

İbn Sa'd, Ebû Dâvud ve Nesâî'nin Ebû Vehb el-Cuşenî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Doru, sakar (alnı beyaz) ve ayakları sekili veya kızıl, sakar ve ayakları sekili veya siyah, sakar ve ayakları sekili atları edinin."'

Ebû Dâvud ve Tirmizî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“En bereketli atlar kızıl olan atlardır" buyurmuştur.

Vâkidî'nin Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“En iyi atlar kızıl atlardır. Onlardan sonra üç ayağı sekili sağ ayağı ise lekesiz olan siyah atlar gelir.

Ebû Ubeyde'nin Şa'bî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“İhtiyaçlarınızı görmekte doru, üst dudak ile burnu beyaz, üç ayağı sekili sağ ayağı ise lekesiz olan atları kullanmaya bakın. "

Hasan b. Arafe, Mûsa b. Ali b. Rebâh el-Lahmî'den, o da babasından naklen bildirir: Adamın biri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve:

“Bir at satın almak istiyorum" dedi. Allah Resûlü:

“Alacaksan doru veya siyah, yüzü az beyaz, burun ve üst dudağında beyazlığı bulunan, üç ayağı sekili sağ ayağı ise lekesiz olan bir at al" buyurdu.

Ebû Ûbeyde ve İbn Ebî Şeybe'nin Atâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“En hayrıh atlar, siyaha çalan kızıl atlardır" buyurmuştur.

İbn Arafe'nin Nâfi' b. Cübeyr'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bereket, uğur siyah atlardadır" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce, Ebû Hureyre'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) atların şikâl olanını beğenmezdi."

Ahmed, Tirmizî, İbn Mâce ve Hâkim'in Ebû Katâde'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Edinilecek en hayırlı atlar; siyah, yüzü az beyaz, burun ve üst dudağında beyazlığı bulunan, üç ayağı sekili sağ ayağı lekesiz olan atlardır. Böylesi bir at bulunmazsa ayni özelliklere sahip siyah doru bir at edinilebilir."

Taberânî ve Hâkim'in Ukbe b. Âmir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Savaşa çıkacağın zaman siyah, sakar, üç ayağı sekili diğeri sade olan bir at satın alıp çık. Bu şekilde ganimet elde eder ve sağ salim bir şekilde geri dönersin. "

İbn Sa'd, Hâris b. Usâme, Ebû Ya'lâ, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Kâni', Mu'cem'de, Taberânî, Ebu'ş-Şeyh, İbn Mende, Ruyânî, Müsned'de, İbn Merdûye ve İbn Asâkir, Yezid b. Arîb'den, o babasından, o da dedesinden naklen bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..."âyetini açıklarken:

“Bunlar cinlerdir. Evinde asil bir atı bulunan bir insana da Şeytan bulaşmaz" buyurmuştur.

Ebu'ş-Şeyh, Ebu'l-Mehdî'den, o babasından, o da dedesinden naklen bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken:

“Bunlar cinlerdir. At besleyen kişinin evine de Şeytan yaklaşmaz" buyurmuştur.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ebû Mûsa:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bunlar cinlerdir. Evinde asil bir atı bulunan bir insana da Şeytan bulaşmaz."

Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bu düşmandan kasıt Şeytandır ve Şeytan bir atın perçemine dokunamaz. Zira Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırlar atların perçeminde bağlı durur ve Şeytan asla ona dokunamaz" buyurmuştur.

Firyâbî, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş- Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken:

“Bu düşmandan kasıt Kurayza kabilesidir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mükâtil:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bunlardan kasıt münafıklardır. Yüce Allah da münafıkların nifaka yönelik kalplerinde gizlediklerini çok iyi bilir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bu düşmanlar münafıklardır. İçinizde ve sizinle beraber oldukları için onları bilemezsiniz. Zira "Lâ ilâ illallah" der ve sizinle birlikte savaşa da katılırlar."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz, fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken:

“Bu düşmanlardan kasıt Perslerdir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Süfyân:

“...Bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bu düşmanlar konusunda İbnu'l-Yemân:

“Bunlar evlerdeki Şeytanlardır" der.

60 ﴿