61

"Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir"

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa..." âyetini açıklarken:

“Burada Kurayza kabilesi kastedilmektedir" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Süddî:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Âyet Kurayza kabilesi hakkında nazil oldu. Ancak bu âyetin hükmünü:

“Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksilmeyecektir" âyeti neshetmiştir.

İbn Merdûye, Abdurrahman b. Ebzâ'dan bîldirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti: (.....) lafzıyla okurdu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa..." âyetini açıklarken:

“Burada barıştan kasıt, itaat ve boyun eğmedir" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş..." âyetini açıklarken:

“Onlar barışa razı olurlarsa sen de razı ol" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş..." âyetini açıklarken:

“Şayet onlar barış yapıp anlaşmak isterlerse sen de bunu iste" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti: (.....) lafzıyla okumuş ve Silm'i barış anlamında kullanmıştır.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mübeşşir b. Ubeyd bu âyeti: (.....) lafzıyla okumuş ve Selm'i barış anlamında kullanmıştır.

Ebû Ubeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş..."âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bu âyetin hükmü:

“Kitap verilenlerden, Allah'a, âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığım haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın" âyetiyle neshedilmîştir.

Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir, Nehhâs, Nâsih'de ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde:

“Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş..." âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Tevbe Sûresi nazil olmadan önceki durumla ilgili bir âyettir ki o zamanlar Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşriklerin, anlaşma yapma ya da savaşı kabul etme arasında tercih yapmalarını isterdi. Ancak sonradan Tevbe Sûresi'ndeki:

“Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..." âyet ile:

“...Müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın..." âyeti nazil olunca bu yönde yapılan anlaşmalar bozuldu. "Lâilâhe illallah" deyinceye ve Müslüman oluncaya kadar müşriklerle savaş emri verildi ve bundan başka bir durumun kabul edilmeyeceği bildirildi. Müşriklerle anlaşma konusunda bu ve başka sûrelerde zikredilen her türlü anlaşma ve barışın hükmü Tevbe Sûresi'nin nuzülüyle neshedilmiştir. Her hâlükarda da müşriklerle "Lâ ilâhe illallah" diyene kadar savaş emredilmiştir.

61 ﴿