2

Bu, Allah’dan ve Rasûlünden, kendileriyle andlaşma yaptığınız (ve bu andlaşmayı bozmuş bulunan) müşriklere, kesin olarak münasebetlerin kesiliş bildirisidir:

Ey müşrikler! Bundan böyle yeryüzünde dört ay serbestçe dolaşın. Şunu da biliniz ki, siz, Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. Allah mutlaka kâfirleri (dünya ve âhirette) rüsvay edecektir.

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Allah ve Resûlünden, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere kesin bir uyarıdır" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bu uyarı kendileriyle anlaşma yapılmış olan Huzaa, Müdlic ve diğer kabileleredir. Tebûk seferi sonrası Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) döndüğünde o yıl hac yapmak istedi. Ancak:

“Müşrikler de çıplak bir şekilde gelip Kabe'yi tavaf ediyorlar. Bu durum da ortadan kalkmadan hac yapmak istemiyorum" dedi. Bu âyetin nüzulünden sonra Allah Resûlü, hac mevsiminde Ebû Bekr ile Ali'yi herkesin ticaret yaptığı Zül-Mecâz çarşısı ile ticaret yaptıkları diğer yerlere gönderdi. Ebû Bekr ile Ali buralarda bulunan bütün kabileleri dolaştılar ve Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile anlaşması bulunanların haram aylar olan dört ay boyunca güven içinde bu anlaşmalarının şartlarına göre dolaşabileceklerini söylediler. Bu süre de Zilhicce ayının onundan başlayıp Rabîulâhir ayının onuna kadar devam ediyordu. Bu süre sonunda da aradaki anlaşmalar bitecekti. Aynı şekilde Müslüman olana veya ölene kadar diğer tüm insanlarla savaşma izni verildi.

Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Müsned'in zevaidi olarak, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Hazret-i Ali'den bildirir: Tevbe Sûresi'nin ilk on âyeti Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) nazil olduğunda bu âyetleri Mekke ahalisine okumak için Ebû Bekr'e verdi. Daha sonra beni çağırdı ve:

“Ebû Bekr'e yetişi Ona yetiştiğin yerde kendisinde bulunan, âyetlerin yazılı olduğu mektubu al ve onu Mekke ahalisine sen oku" buyurdu. Ebû Bekr'e yetişip mektubu aldım, Ebû Bekr de Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına döndü ve:

Resûlallah! Benim hakkımda bir şey mi nazil oldu?" diye sordu. Allah Resûlü şu karşılığı verdi:

"Hayır! Ama Cebrâil yanıma geldi ve: «Mesajı ya sen ya da senden biri olan biri yerine ulaştırabilir» dedi."

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Tirmizî, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, Enes'ten bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevbe Sûresi'ni Mekke ahalisine okumak üzere Ebû Bekr'i göndermişti. Ancak sonradan onu geri çağırdı ve:

“Bunu ancak benim Ehli beyt'imden biri ulaştırıp tebliğ edebilir" buyurdu. Sonrasında Ali'yi çağırdı. Okumak üzere de sûreyi ona verdi.

İbn Merdûye, Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevbe Sûresi'ni Mekke ahalisine okumak üzere Ebû Bekr'i göndermişti. Hemen peşinden de'Âli'yi gönderdi. Ali ona yetişince sûreyi ondan aldı. Bu durum Ebû Bekr'in ağırına gidince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

“Ey Ebû Bekr! Bu görevi ya ben ya da benden olan biri ifa edip yerine getirebilir" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim, Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Ali'yi Mekke ahalisine dört şeyi bildirmek üzere gönderdi. Bunlar da: Bundan sonra Kâbe çıplak olarak tavaf edilmeyecek. Bu yıldan sonra Müslümanlar ile müşrikler (hac mevsiminde) bir arada olmayacak. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aralarında anlaşma bulunanlar konusunda, süresi bitene kadar anlaşmanın şartlarına bağlı kalınacak. Bundan sonrasında Yüce Allah ile Resûlü müşriklerden berîdir."

Ahmed, Nesâî, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevbe Sûresi'ni Mekke ahalisine; okumak üzere Hazret-i Ali'yi gönderdiği zaman ben de onunla beraberdim. Gitiğimizde de yaptığımız ilan şuydu: Cennete ancak mümin olanlar girecektir. Kâbe çıplak olarak tavaf edilmeyecek. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aralarında anlaşma bulunanlar konusunda, bu anlaşmanın bitme süresi dört aydır. Bu dört ayın bitiminden sonra artık Yüce Allah ve Resûlü müşriklerden berîdir. Bu yıldan sonra da hiçbir müşrik Kabe'yi tavaf edemeyecektir."

Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Saîd b. el-Müseyyeb vasıtasıyla Ebû Hureyre'den bildirir:

“Ebû Bekr, hac emiri olduğu zaman Mekke ahalisine Tevbe Sûresi'ni okuyup içindekileri ilan etmemi söyledi. Ancak Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sonradan peşimizden Ali'yi gönderdi ve sûreyi kendisinin okumasını emretti. Ebû Bekr de yine hac emiri olarak kaldı."

İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Tevbe Sûresi'ni Mekke ahalisine okuyup bildirmek üzere Ebû Bekr'i gönderdi. Sonradan bu görevi yapmak üzere onun peşinden Ali'yi gönderdi. Ebû Bekr:

“Ey Ali! Herhalde Allah ve Resûlü bana kızdılar" deyince, Ali:

“Hayır! Ancak Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bunu benim adıma ancak benim Ehli bey fimden biri ulaştırıp tebliğ edebilir" buyurdu" karşılığını verdi.

İbn Merdûye, İbn Ömer'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac emiri olarak Ebû Bekr'i görevlendirdi. Sonra onun peşinden Tevbe Sûresi'ni okumak üzere Ali'yi gönderdi. Diğer yıl kendisi hacca gitti. Bir sonraki yıl da vefat etti. Allah Resûlü vefat edip Ebû Bekr halife olunca ilk yıl hac emiri olarak Ömer'i görevlendirdi. Bir sonraki yıl da kendisi hacca gitti. Ebû Bekr vefat edip Ömer halife olunca ilk yıl Abdurrahman b. Avf'ı hac emiri olarak görevlendirdi. Sonraki yıllarda da vefat edene kadar hacca bizzat kendisi katılıp emirlik yaptı. Ömer vefat edip Osman halife olunca ilk yıl Abdurrahman b. Avf'ı hac emiri olarak görevlendirdi. Diğer yıllarda ise öldürülene kadar hacca bizzat kendisi emirlik yaptı."

İbn Hibbân ve İbn Merdûye, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi adına Mekke ahalisine Tevbe Sûresi'ni okuyup içindekileri ilan etmek üzere Ebû Bekr'i gönderdi. Ancak daha sonra Ali'yi çağırdı ve:

“Ey Ali! Benim adıma bu görevi ancak sen ifa edebilirsin" buyurdu. Sonra onu kendi devesi Adbâ'ya bindirip Ebû Bekrin peşinden gönderdi. Ali, Ebû Bekr'e yetişip Tevbe Sûresi'ni ondan aldı. Ebû Bekr kendisi hakkında bir vahiy nazil oldu çekincesiyle Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve:

Resûlallah! Benden yana bir şey mi oldu?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Hayırdan başka bir şey olmadı. Sen ki benim kardeşim ve mağara arkadaşımsın. Cennetteki havuzda da yanımda olacaksın. Ancak böylesi bir tebliği ya ben ya da benden olan biri yapabilir" karşılığını verdi.

İbn Merdûye, Ebû Râfi'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac mevsiminde orada bulunan herkese okunmak üzere Tebve Sûresi'ni Ebû Bekr ile gönderdi. Ancak Cebrâil gelip:

“Böylesi bir görevi ancak sen veya senden olan biri ifa edebilir" deyince Allah Resûlü, Ebû Bekr'in peşinden Ali'yi gönderdi. Ali, Mekke ile Medine arasında bir yerde Ebû Bekr'e yetişti. Tevbe Sûresi'ni ondan aldı ve hac mevsiminde bulunan herkese onu okuyup bildirdi.

Buhârî, Müslim, İbnu'l-Münzir, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de Ebû Hureyre'den bildirir:

“Söz konusu hac mevsiminde Ebû Bekr, Tebve Sûresi'ni okuyup içindekileri ilan etmek üzere gönderdiği kişiler arasında ben de vardım. Bize verilen emre göre Kurban gününde Minâ'da bunu okuyacak ve bu yıldan sonra müşriklerin hac edemeyeceklerini, Kabe'nin de çıplak olarak artık tavaf edilemeyeceğini bildirecektik. Ancak sonradan Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu iş için Ali b. Ebî Tâlib'i gönderdi. Ali de bizimle birlikte Kurban günü Mînâ'da bulunanlara Tevbe Sûresi'ni okudu ve bu yıldan sonra müşriklerin hac edemeyeceklerini, Kabe'nin de çıplak olarak artık tavaf edilemeyeceğini bildirdi."

Tirmizî, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr'i hac emiri olarak gönderdi ve Mekke ahalisine söz konusu sözleri bildirmesini istedi. Ancak daha sonra peşinden Ali'yi yolladı ve o cümleleri kendisinin bildirmesini söyledi. Ebû Bekr ile Ali bu şekilde gidip haclarını yaptılar. Teşrîk günlerinde Ali kalktı ve oradakilere şöyle seslendi:

“Yüce Allah ve Resûlü müşriklerden beridir. Bu andan itibaren dört ay boyunca dilediğiniz gibi gezin dolaşın. Ancak bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac edemeyecek ve hiç kimse Kâbe'yi çıplak olarak tavaf edemeyecektir. Cennete de ancak mümin olanlar girebilecektir." Bu ilanı bu şekilde Ali yapıyordu. Yorulduğu zaman ise Ebû Bekr kalkıp aynı şeyleri dile getiriyordu.

Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, Nehhâs, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de Zeyd b. Yusey'den bildirir: Hazret-i Ali'ye:

“Hac mevsiminde Ebû Bekr'le hangi şeyleri bildirmek üzere gönderildin?" diye sorduğumuzda şu karşılığı verdi:

“Şu dört şeyi bildirmek üzere gönderildim: Cennete ancak mümin olanlar girebilecek. Hiç kimse Kabe'yi çıplak olarak tavaf edemeyecek. Bu yıldan sonra Mescid-i Haram'da mümin ile müşrikler bir arada bulanmayacak. Kimin Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile arasında anlaşma varsa müddeti bitene kadar anlaşma şartlarına bağlı kalınacak. Anlaşması olmayanlar için de tanınan süre dört aydır."

İshâk b. Râhuye, Dârimî, Nesâî, İbn Huzeyme, İbn Hibbân, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Beyhakî, Delâil'de Câbir'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac emiri olarak Ebû Bekr'i gönderdi. Daha sonra peşinde Ali'yi Tevbe Sûresi'yle gönderdi. Ali hacda vakfe yapılan yerlerde bu sûreyi sonuna kadar okuyup herkese bildirdi."

Beyhakî, Delâil'de Urve'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hicretin dokuzuncu yılında Ebû Bekr'i hac emiri olarak gönderdi ve yanında açıklaması için haccın sünnetlerini de yazıp verdi. Ali'ye de Tevbe Sûresi'nin bazı âyetlerini verdi ve Mekke'de, Minâ'da, Arafat'ta, Meş'ar'in tümünde:

“Yüce Allah'ın zimmeti ile Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) zimmeti bu yıldan sonra hacceden veya Kâbe'yi çıplak olarak tavaf eden tüm müşriklerin üzerinden kalkmıştır. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aralarında anlaşması olanlara dört aylık süre tanınmıştır ve bu süre sonunda anlaşmalar geçersiz sayılacaktır" açıklamasını yapmasını istedi. Bu emri üzerine de Ali söz konusu yerlerde bineği üzerinde dolaşarak Tevbe Sûresi'nin ilk âyetlerini okudu. Aynı şekilde:

“Ey Adem oğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez" âyetini de okudu.

Ebu'ş-Şeyh, Hazret-i Ali'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Tevbe Sûresi'yle Yemen'e gönderdi. Kendisine:

Resûlallah! Henüz bu genç yaşıma rağmen beni Yemen'e kadı olarak mı gönderiyorsun? Orada hüküm vermem için bana soru soracaklar ancak nasıl cevap vereceğimi bilemeyeceğim" dediğimde:

“Bu iş için ya sen gideceksin ya ben gitmek zorunda kalacağım" karşılığını verdi. "Şayet gidilmesi zorunlu ise ben giderim" dediğimde:

“Yola çık! Yüce Allah dilini sağlam kılacak, kalbini de doğru olana yönlendirecektir" buyurdu. Sonra:

“Git ve bu sûreyi oradaki insanlara oku" buyurdu.

İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Allah ve Resûlünden, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere kesin bir uyarıdır" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Yüce Allah, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile anlaşma yapmış olanlara dört ay boyunca diledikleri gibi dolaşma izni verdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aralarında anlaşma olmayanlara da Kurban bayramı gününden başlamak üzere Muharrem ayının bitimine kadar yani elli günlük bir mühlet tanıdı. Bu haram ayların bitiminden sonra da anlaşmalı olduğu kişiler Müslüman olmadığı taktirde aralarına kılıcı koymasını Allah Resûlü'ne emretti. Zira bu sürenin bitiminden sonra artık aradaki anlaşma ile konulan şartların hiçbir geçerliliğinin olmayacağını açıkça bildirdi." "Yalnız, andlaşma hükümlerinde size karşı bir eksiklik yapmayan ve aleyhinizde kimseye yardım etmeyen müşriklerle yaptığınız andlaşmaya sonuna kadar riayet edin" âyetini açıklarken de:

“Bunlardan kasıt Mekke ahalisidir" demiştir.

Nehhâs, Nâsih'de İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bazı topluluklarla antlaşmalar yapmıştı. Yüce Allah bu âyetlerle Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) antlaşma yaptığı kişilere dört ay boyunca süre tanımasını emretti. Bu süre içinde de antlaşması olanlar diledikleri gibi dolaşabilecekler ancak dört ay sonrasında aradaki antlaşmanın herhangi bir geçerliliği kalmayacaktı. Bunun yanında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile antlaşması olmayan topluluklar da vardı. Bunlara da Zilhicce ayının onundan başlamak üzere Muharrem ayı bitene kadar elli günlük bir sure tanındı. "Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün..." âyeti de bunu anlatmaktadır. Bu âyetten sonra da Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşriklerle herhangi bir antlaşma yapmamıştır.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken:

“Yüce Allah'ın da belirttiği gibi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlarla yaptığı antlaşmalardan berî olduğunu ifade etmiştir" dedi.

Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Nehhâs'ın bildirdiğine göre Zührî:

“Yeryüzünde dört ay daha dolaşın..." âyetini açıklarken:

“Şevvâl ayında nazil oldu. Buna göre söz konusu bu dört ay Şevvâl, Zilka'de, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır" demiştir.

2 ﴿