3"Hacc-ı ekber gününde, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu İyi bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!" İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: (.....) âyetini: “Yüce Allah ve Resûlünden bir bildiri, bir ilandır" şeklinde açıklamıştır. İbn Ebî Hâtim, Hakîm b. Humeyd'den bildirir: Ali b. Hüseyn bana: “Ali'nin Allah'ın Kitâb'ında bir ismi var ancak siz onu bilmiyorsunuz" dedi. "Nedir bu isim?" diye sorduğumda da şu karşılığı verdi: “Yüce Allah'ın: (.....) âyetini duymuyor musun? Vallahi buradaki Âzân işte Ali'dir." Tirmizî, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Hazret-i Ali'den bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) Hacc-ı ekber'in hangi gün olduğunu sorduğumda: "Kurban (bayramının birinci) günüdür" buyurdu. İbn Ebî Şeybe, Tirmizî ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hazret-i Ali: “Hacc-ı ekber günü Kurban bayramının birinci günüdür" demiştir. İbn Merdûye zayıf bir senedle Hazret-i Ali'den bildirir: “Dört şeyi bizzat Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) öğrendim. Birincisi orta namazın ikindi namazı olduğudur. İkincisi Hacc-ı ekber'in Kurban bayramının birinci günü olduğudur. Üçüncüsü, secdenin ardından tesbih etme'nin akşam namazının farzından sonra kılınan iki rekatlık sünnet namazı olduğudur. Dördüncüsü de yıldızların batışından sonra tesbih etme'nin sabah namazının farzından önce kılınan iki rekat sünnet namazı olduğudur." Tirmizî ve İbn Merdûye, Amr b. el-Ahvas'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Vedâ haccında bulundum. Allah Resûlü, Allah'a hamdu senâ etti, uyarı ve nasihatlerde bulundu. Sonrasında: “En mukaddes gün hangisidir? En mukaddes gün hangisidir? En mukaddes gün hangisidir?" diye sordu. İnsanlar: “Yâ Resûlallah! Hacc-ı ekber günüdür" karşılığını verdiler. Ebû Dâvud, Nesâî ve Hâkim'in Abdullah b. Kurt'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah katında en değerli gün, Kurban (bayramı) günüdür. Daha sonra ise Karr günü'dür" buyurmuştur. İbn Merdûye, İbn Ebî Evfâ'dan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurban bayramının birinci gününde: “Bugün hacc-ı ekber günüdür" buyurdu. Buhârî muallak olarak, Ebû Dâvud, İbn Mâce, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Ebû Nuaym, Hilye'de İbn Ömer'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccını ifa ederken Kurban bayramının ilk günü cemreler arasında durdu ve: “Bugün hangi gündür?" diye sordu. Ashab: “Kurban (bayramı) günü" dediklerinde, Allah Resûlü: “Bugün Hacc-ı ekber günüdür" buyurdu. Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Ebû Bekr, Kurban günü Minâ'da: “Bu yıldan itibaren hiçbir müşrik hac yapamayacak ve çıplak olarak tavaf edemeyecek" diye ilan edecek kişiler arasında beni de gönderdi. Hacc-ı ekber (Büyük hac) günü Kurban günüdür. Hacc-ı ekber denmesinin sebebi de insanların (umreye) Hacc-ı asğar (Küçük hac) demeleridir. O yıl Ebû Bekr'in yaptığı bu ilanla birlikte diğer sene, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) katıldığı Veda haccına hiçbir müşrik katılmadı. Bu konuda Yüce Allah da: “Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir..." âyetini indirdi. İbn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Hacc-ı ekber, Kurban (bayramının birinci) günüdür" demiştir. Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Muğîre b. Şu'be Kurban bayramının birinci günü bir hutbe verdi ve: “Kurban bayramı günü Hacc-ı ekber günüdür" dedi. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Ebû Cuheyfe: “Hacc-ı ekber, Kurban (bayramının birinci) günüdür" demiştir. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Saîd b. Mansûr: “Hacc-ı ekber, Kurban (bayramının birinci) günüdür" demiştir. Abdurrezzâk, Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh, Abdullah b. Ebî Evfâ'dan bildirir: “Hacc-ı ekber Kurban (bayramının birinci) günüdür. Bu günde tıraş olunur, kurban kesilir ve daha önce haram olanlar helal olur." Taberânî ve İbn Merdûye'nin Semure'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hacc-ı ekber; Ebû Bekr'in emirliğinde gerçekleştirilen haçtır" buyurmuştur. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Semure: “Hacc-ı ekber gününde.." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Müslümanlar ile müşriklerin üç günde, Yahudi ile Hıristiyanların da diğer üç günde haccı ifa ettikleri yıldır. Bu şekilde müslümanların ile müşriklerin ve Yahudi ile Hıristiyanların haccı aynı altı güne denk gelmiştir." İbn Ebî Şeybe, İbn Avn'dan bildirir: Muhammed b.Sîrin'e Hacc-ı ekber'i sorduğumda: “Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) haccı ile diğer dinlerden olanlarının haclarının aynı zamana denk geldiği yıldır" dedi. Taberânî, Semure b. Cündüb'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke fethedildiği zaman şöyle buyurdu: “Bu yıl Hacc-ı ekber yılıdır. Bu yılda müslümanlar ile müşriklerin hac günleri peşpeşe oları üç güne denk geldi. Yahudi ,ile Hıristiyanların hac günleri de peşpeşe olan üç güne denk geldi. Bu şekilde Müslümanların, müşriklerin, Yahudilerin ve Hıristiyanların hac günleri peşpeşe olan altı güne denk geldi. Gökler ve yerler yaratıldığından beri de bu yılda olduğu gibi hepsi aynı zamana denk gelmedi. Kıyamet kopana kadar de bir daha aynı zamana denk gelmez. " Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî)'ye Hacc-ı ekber konusu sorulunca şöyle dedi: “Sizin Hacc-ı ekber'le ne işiniz var ki? O hac, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) tayin etmesiyle Ebû Bekr'in emirliğinde ifa edilen bir haçtı. O hac mevsiminde Müslümanlar ile müşriklerin hacları aynı günlere denk gelmişti. Bunun içindir ki Hacc-ı ekber (büyük hac) olarak isimlendirildi. Aynı şekilde Yahudi ile Hıristiyanların hac günlerine denk gelmişti." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb: “Hacc-ı ekber Kurban bayramının ikinci günüdür. O günde imamın hutbe verdiğini görmez misin?" demiştir. İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Misver b. Mahreme'den bildirir: Arafe gününde Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bugün Hacc-ı ekber günüdür" buyurdu. İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: “Hacc-ı ekber günü Arafe günüdür" demiştir. İbn Cerîr, Ebu's-Sahbâ el-Bekrî'den bildirir: Ali b. Ebî Tâlib'e Hacc-ı ekber gününün hangi gün olduğunu sorduğumda: “Arafe günüdür" dedi. Ebû Ubeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, İbn Abbâs'tan bildirir: Arafe günü Hacc-ı ekber günüdür. Övünme günüdür. Zira Yüce Allah, meleklerine karşı yeryüzündeki insanlarla övünür ve: “Üst başlan dağınık ve tozlu bir şekilde nasıl da huzuruma gelmişler. Beni görmedikleri halde nasıl da bana iman etmişler. İzzetime andolsun ki ben de onları bağışlayacağım" buyurur. İbn Cerîr, Ma'kil b. Dâvud'dan bildirir: Arafe günü İbnu'z-Zübeyr'in: “Bugün Hacc-ı ekber günüdür" dediğini işittim. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Şa'bî'ye: “Hacc-ı ekber'i anladık da Hacc-ı asğar (küçük hac) da ne oluyor?" diye sorulunca: “Ramazan ayında yapılan umredir" karşılığını verdi. İbn Ebî Şeybe, Ebû İshâk'tan bildirir: Abdullah b. Şeddâd'a Hacc-ı ekber'i sorduğumda: “Hacc-ı ekber Kurban bayramının birinci günüdür. Hacc-ı asğar ise umredir" karşılığını verdi. İbn Ebî Şeybe, Mücâhid'den bildirir: “Umre küçük hac (Hacc-ı asğar)dır, denilirdi." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Hayve: “...Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır.." âyetini açıklarken: “Allah Resûlü de müşriklerden berîdir" demiştir. Ebu Bekr Muhammed b. Kasım el-Enbârî, el-Vakfu ve'l-İbtidâ'da ve İbn Asâkir, Târih'de İbn Ebî Müleyke'den bildirir: Ömer zamanında bedevinin biri geldi ve: “Allah'ın Muhammed'e indirdiği şeyleri bana kim okur?" dedi. Bunun üzerine adamın biri ona Tevbe Sûresi'ni okudu. Ancak bu âyeti: “Allah, ortak koşanlardan ve Resûlünden uzaktır" anlamına gelecek şekilde (.....) lafzıyla, Resûl ifadesini cerr İle okudu. Bunun üzerine bedevi: “Allah kendi Resûlünden berî mi oldu? O halde Allah ondan berî ve uzak ise ben de ondan beriyim" dedi. Bedevinin bu sözü Ömer'e ulaşınca yanına çağırdı. Ona: “Ey bedevi! Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) berî olduğunu mu söylüyorsun?" diye sorunca, bedevi şu karşılığı verdi: “Ey müminlerin em iri! Medine'ye geldiğimde Kur'ân konusunda herhangi bir bilgim yoktu. Kur'ân'ı bana okuyup okutacak birini sorduğumda filan kişi bana Tevbe Sûresi'ni okudu. Ancak okurken: “(=Allah, ortak koşanlardan ve Resûlünden uzaktır)" dedi. Bunun üzerine ben de: “Allah kendi Resûlünden berî mi oldu? O halde Allah ondan berî ve uzak ise ben de ondan beriyim" dedim." Ömer: “Ey bedevi! Ama o bu şekilde değildir!" deyince, bedevi: “Ya nasıl ey müminlerin emiri?" diye sordu. Ömer: “(Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır)" şeklindedir" deyince, bedevi: “Vallahi ben de Allah ve Resûlünün uzak olduğundan uzağım" karşılığını verdi. Sonrasında Ömer b. el-Hattâb Arap dili hakkında bilgisi olmayan kişilerin Kur'ân okutmamasını emretti ve Ebu'l- Esved'e âyetleri harekelendirmesini söyledi. İbnu'l-Enbârî, Abbâd el-Mühellebî'den bildirir: Ebu'l-Esved ed-Düelî bir adamın bu âyeti: “(Allah, ortak koşanlardan ve Resûlünden uzaktır)" lafzıyla, Resûl ifadesini cerr ile okuduğunu duyunca: “Bu tür yanlış okumalara engel olacak bir şeyler yapmadan duracağımı zannetmiyorum" dedi. İbn Ebî Hâtim, Muhammed b. Mis'ar'den bildirir: Süfyân b. Uyeyne'ye: “Kötü bir şeyin müjdesi olabilir mi?" diye sorulunca: “Yüce Allah'ın: “...İnkarcılara, elem dolu bîr azabı müjdele!" âyetini işitmedin mi?" karşılığını verdi. |
﴾ 3 ﴿