7"Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse, Allah'ın kelâmını işitebilmesi için ona eman ver. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir. Mescid-i Haram ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah sakınanları sever." İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: “Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Müşriklerden yanına gelip söylediklerini ve sana nazil olan vahiyleri dinleyen kişiye emân verilir. Kişi Allah'ın kelamını dinlemek için yanına geldiği zaman geldiği yere geri dönene kadar güven içindedir." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “...Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Seni dinlemeye gelen müşrik, senin anlattıklarına ikna olmadığı zaman geldiği yere güven içinde ulaşmasını sağla, anlamındadır. Bu hüküm de neshedilmiş değildir." Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Dahhâk: “Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse, Allah'ın kelâmını işitebilmesi için ona eman ver..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Yüce Allah, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) böylesi bir Şeyi kendisinden isteyen kişilere bu hakkı tanımasını emretmiştir. Söylenenleri kabul ederse eder, etmemesi halinde geldiği gibi yine güven içinde geri döner. Ayrıca, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), bunun için gelen kişilere yanında bulundukları süre içinde masraflarını karşılama emri de verilmiştir." Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde: “...Allah'ın kelâmını işitebilmesi için..." âyetini açıklarken: “Allah'ın kelamından kasıt, Allah'ın kitabıdır" demiştir. Ebu'ş-Şeyh, Süddî'den bildirir: Yüce Alah bir önceki âyetin genel hükmünü: “Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse, Allah'ın kelâmını işitebilmesi için ona eman ver, Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır..." istisnasıyla neshetmiştir. Burada Allah kelamından kasıt, Allah'ın kitabıdır. Güven içinde olacağı yerden kasıt, kendi yurduna güvenli bir şekilde ulaştırılmasıdır. Ebu'ş-Şeyh, Saîd b. Ebî Arûbe'den bildirir: Önceleri kişi Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip Allah'ın kelamı olan Kur'ân'ı dinlerdi. Dinledikten sonra Müslüman olursa zaten bunun için gelmiştir. Ancak dinledikten sonra inanmayıp tasdik etmezse geldiği yere güven içinde geri gönderilirdi. Ancak bu hüküm de: “...Müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın..." âyetiyle neshedilmiştir. İbnu'l-Münzir ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resulü yanında nasıl bir ahdi olabilir..." ayetini açıklarken: “Bu müşriklerden kasıt Kureyşlilerdir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbnr Zeyd: “Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl bir ahdi olabilir..." âyetini açıklarken: “Bu müşriklerden kasıt Kureyşlilerdir" demiştir. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh, Mükâtil'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşriklerden bazıları ile antlaşma yapmıştı. Aynı şekilde Mescid-i Haram'ın yanında Damra b. Bekr oğulları ile özel olarak da Kinâne oğulları ile bir antlaşma yapmış ve bunun süresini dört ay olarak belirlemişti. İşte: “Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın..." âyetinde zikredilenler bunlardır. Onlar bu antlaşmaya riayet ettikleri sürece Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) antlaşmaya riayet etmesi emredilmiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: “Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl bir ahdi olabilir..." âyetini açıklarken: “Bu müşriklerden kasıt Cezîme b. Filan oğullarıdır" demiştir. îbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde: “Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Mescid-i Haram'ın yanından kasıt, Hudeybiye'de yapılan anlaşmadır. Ancak bu müşrikler anlaşmaya bağlı kalmamış Hazret-i peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) müttefikleri olan Huzâa kabilesine karşı Kureyşin müttefikleri olan Bekr oğullarına yardım etmişlerdir." |
﴾ 7 ﴿