28"Ey îman edenler! Müşrikler ancak bîr pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." Ahmed, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sizinle anlaşması olanlar ile (Müslüman olmayan) hizmetçileriniz dışında bu yıldan sonra hiçbir müşrik asla Mescid-i Haram'a giremez" buyurmuştur. Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Câbir b. Abdillah: “Müşrikler ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar..." âyetini açıklarken: “Köle veya zimmet ahalisinden olanlar bunun dışındadır" demiştir. İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'în bildirdiğine göre Katâde: “...Müşrikler ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Müşrikler cenabet dolaştıkları için pistirler. Söz konusu yıldan kasıt, haccın Ebû Bekr'in imamlığında yapıldığı ve Hazret-i Ali'nin malum ilanı yaptığı yıldır. Bu da hicretin dokuzuncu yılıdır. Bir yıl sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccını yapmıştı. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), hicretten sonra bu haccın ne öncesi, ne de sonrasında bir daha haccetmemiştir. Yüce Allah müşriklerin Mescid-i Haram'a girişlerini yasaklayınca bu durum maddi ve ticari açıdan Müslümanlarda sıkıntı yarattı. Ancak Yüce Allah bu yönde Müslümanlara lütuflarda bulunacağını bildirmiş ve haraç ile cizye uygulamalarıyla bu yardımını göstermiştir. Bu şekilde Müslümanlar ay ay, yıl yıl haraç ile cizyeden olan paylarını almaya başlamışlardır. O yıldan sonra da zımmi olanlar ile Müslümanların köleleri dışında müşriklerden hiç kimse Mescid-i Haram'a girme hakkına sahip olmamıştır." Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildirir: Müşrikler Kâbe'ye gelir yanlarında ticaret için yiyecek türü şeyler de getirirlerdi. Daha sonra âyetle Kâbe'ye girişleri yasaklanınca, Müslümanlar: “Bizler yiyeceğimizi nereden temin edeceğiz?" demeye başladılar. Yüce Allah da buna cevaben: “...Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar..."-'buyurdu. Sonrasında Yüce Allah onlara bol yağmur gönderdi. Müşriklerle olan ilişkileri bitince ürünlerine de bir bereket geldi. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: “Müşrikler ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar..." âyeti nazil olunca bu durum Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabında bir sıkıntı oluşturdu ve: “Bu durumda yiyecek ile eşyalarımızı nereden alacağız?" demeye başladılar. Bunun üzerine Yüce Allah: “...Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar..."buyurdu ve Ehli kitap'la savaşmalarını emretti. Müslümanlara da lütufta bulunarak onları varlıklı kıldı. İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir ve. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: Bu âyetin nazil olmasıyla Müslümanlar: “Müşriklerle ticaret yapar bir şeyler kazanırdık" demeye başladılar. Yüce Allah müşrikleri Mescid-i Haram'a yaklaştırmamalarına karşılık Müslümanları katından bir lütufla varlıklı kılacağı sözünü verdi. Bu âyet, okurken Tevbe Sûresi'nin başında olmasına rağmen yorum ve mana olarak sûrenin sonlarında ele alınır. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ: “Müşrik biri Harem bölgesinin içine giremez" demiş ve bu âyeti okumuştur. Abdurrezzâk ve Nehhâs, Nâsih'de bildirdiğine göre Atâ ile Amr b. Dînar: “...Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar..." âyetini açıklarken: “Mescid-i Haram'dan kasıt, Harem bölgesinin tümüdür" demişlerdir. Başka bir lafızda: “Müşrik biri Harem bölgesinin içine giremez" dedikleri zikredilir. Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini: “Eğer fakirlikten korkarsanız" şeklinde açıklamıştır. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “...Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar..." âyetini açıklarken: “Cizye ile sizi zengin kılar" demiştir. İbn Ebî Şeybe ile İbnu'l-Münzir, Dahhâk'tan bu yorumun aynısını zikreder. Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Katâde: “...Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar..." âyetini açıklarken: “Yüce Allah onları cizye ile zengin kıldı" demiştir. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) âyetini: “Müşrikler pisliktir" şeklînde açıklamıştır. Ebu'ş-Şeyh, Evzaî'den bildirir: Ömer b. Abdilazîz bir mektup yazarak Yahudi ve Hıristiyanların mescitlerden uzak tutulmasını söyledi ve bunu: “Müşrikler ancak bir pislikten ibarettir..." âyetine dayandırdı. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): “Müşrikler ancak bir pislikten ibarettir..." âyetini açıklarken: “Bundan dolayı müşrik biriyle tokalaşan kişi abdest almalıdır" demiştir. Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Müşrik biriyle tokalaşan kişi, abdest alsın veya elini yıkasın" buyurmuştur. İbn Merdûye, Hişâm b. Urve'den, o babasından, o da dedesinden bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cebrail'i karşıladı. Tokalaşmak için elini uzatınca Cebrâil elini vermek istemedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Cebrail! Neden elimi almadın?" diye sorunca, Cebrâil: “Çünkü Yahudi birinin elini tuttun. Ben de kafir birinin dokunduğu bir ele dokunmak istemem" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) su istedi. Getirilen suyla abdest aldıktan sonra elini uzatınca Cebrâil de elini uzattı. İbn Merdûye ve Semmûyeh, Fevâid'de Ebû Saîd'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cennete ancak Müslüman olanlar girebilir. Hiç kimse Kabe'yi çıplak olarak tavaf edemez. Bu yıldan sonra hiçbir müşrik Mescid-i Haram'a yaklaşamaz. Resûlullah ile anlaşması olanların bu anlaşması müddeti bitinceye kadar devam edecektir." İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke'nin fethedildiği yıl: “Hiçbir müşrik Mescid-i Haram'a giremez. Müslüman biri de cizye ödemez" buyurdu. Abdurrezzâk, Musannef’te Ömer b. Abdilazîz'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) son sözü: “Allah Yahudi ile Hıristiyanların canını alsınt Zira peygamberlerinin mezarlarını kendilerine mescit (ibadet yeri) edinmişlerdir. Ancak Arap bölgesinde iki din olmayacaktır" sözüdür. Abdurrezzâk, İbn Cüreyc'den bildirir: Bana bildirilene göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatı sırasında Hicâz bölgesinde Yahudi ve Hıristiyan bırakılmamasını, Usâme komutasındaki ordunun Şam'a doğru yola çıkmasını ve Müslümanlara yakınlıklarından dolayı Kıbtîlere iyi davranılmasını vasiyet etmiştir. İbn Ebî Şeybe'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarın!" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'dan bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) son sözü: “Yahudileri Hicâz bölgesinden, Necrân ahalisini de Arap yarımadasından çıkarın" sözüdür. İbn Ebî Şeybe, Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şayet hayatta kalırsam müşrikleri Arap yarımadasından çıkartacağım" buyurdu. Ömer halife olduğunda müşrikleri çıkarmıştır. |
﴾ 28 ﴿