29

"Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın."

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Ebû Bekr'in hac emirliği yaptığı ve müşrikler konusunda malum ilanın yapılığı yıl:

“Müşrikler ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar.." âyeti nazil olduğunda müşrikler ticaret yapar, Müslümanlar da bu ticaretten faydalanırlar, ihtiyaçlarını karşılarlardı. Yüce Allah müşriklerin Mescid-i Haram'a yaklaşmalarını yasaklayınca, müşriklerle olan ticari ilişkilerinden dolayı bu durum Müslümanlarda bir sıkıntı yarattı. Yüce Allah bu yönde:

“...Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar.." buyurdu. "Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetiyle de cizyeyi Müslümanlara helal kıldı ki daha önceden böylesi bir şey alınmıyordu. Yüce Allah cizyeyi, müşriklerle kesilen ticaretin telafisi olarak ihsan etti. Yüce Allah bu şekilde cizyeyi helal kılınca, Müslümanlar yasakla birlikte müşriklerle kesilen ticaretin daha iyi bir şeyle telafi edildiğini anladılar.

İbn Asâkir'in Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştun "Savaş iki çeşittir. Biri iman edene veya boyun eğerek cizye verene kadar müşriklerle yapılan savaştır. Diğeri Allah'ın hükümlerine uyana kadar asi olan (Müslüman) toplulukla yapılan savaştır ki bu topluluk da Allah'ın hükümlerine razı olduğu zaman artık kendisine adaletle davranılır. "

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve Beyhakî, Sünen'de bildirdiğine göre Mücâhid:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Yüce Allah'ın, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ashabına Tebûk savaşına çıkmalarını emretmesi üzerine nazil oldu."

İbnu'l-Münzir, İbn Şihâb'dan bildirir: Kureyş kafirleri ile diğer Arap kafirleri hakkında:

“Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini ortada kalana kadar onlarla savaşın..." âyeti nazil oldu. Ehli kitap hakkında da:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyeti nazil oldu. Bu şekilde ilk cizye verenler de Necrân ahalisi oldu.

İbn Ebî Hâtim, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):" (.....) âyetinin anlamı sorulunca:

“Toprak ve kişi için. verilen cizyedir! Toprak ve kişi için verilen cizyedir!" buyurdu.

Nehhâs, Nâsih'de ve Beyhakî; Sünen'de bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetini açıklarken:

“Bununla müşriklerle anlaşma yapma yolu kapanmıştır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd bu âyeti açıklarken şöyle demiştir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) çevresindeki Araplarla savaşı bitirince Yüce Allah bu kez Ehl-i kitâb'dan olanlarla savaşmasını emretmiştir."

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Allah'ın birliğine inanmayan, Yüce Allah ile Resûlünün içki ve domuz eti gibi haram kıldığı şeyleri helal sayan, hak din olan İslâm'a girmeyen, Muhammed'den (sallallahü aleyhi ve sellem) önce kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlarla boyun büküp cizye vermeyi kabul edene kadar savaşın."

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) ifadesini açıklarken:

“Zorla cizyeyi vermesidir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süfyân b. Uyeyne: (.....) ifadesini açıklarken:

“Başkasıyla göndermeden, bizzat kendi eliyle cizyeyi vermesidir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Ebû Sinân: (.....) ifadesini:

“Gücü yetenlerin" şeklinde açıklamıştır.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar..." âyetini açıklarken:

“Hoşlarına gitmese de, zorla da olsa gelip cizyeyi kendi elleriyle teslim edene kadar" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini açıklarken:

“İtilip kakılarak" demiştir.

İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Selmân: (.....) ifadesini açıklarken:

“Aşağılanmış, küçük düşmüş bir şekilde" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Muğîre'den bildirir: Rüstüm'e gönderildiğimde bana:

“Beni neye davet ediyorsun?" diye sordu. "İslam dinine davet ediyorum. Şayet Müslüman olursan lehimizde ve aleyhimizde olanlar senin de lehinde ve aleyhinde olur" dedim. Rüştüm:

“Müslüman olmayı kabul etmezsem?" diye sorunca:

“Kendi elinle ve küçük düşmüş bir şekilde cizyeyi verirsin" karşılığını verdim. Bunun üzerine tercümanı aracılığıyla bana:

“Cizye vermeyi anladık da küçük düşme de ne oluyor?" diye sordu. "Ayakta iken veya otururken, ama kırbaç da başında dururken cizyeyi vermendir" dedim.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Selmân, kuşattığı kalenin ahalisine:

“Ya Müslüman olursunuz ya da boyun eğerek cizyeyi verirsiniz" dedi. Onlar:

“Cizye ne?" diye sorduklarında, Selmân:

“Hayatınıza karşılık sizden dirhem ve toprak almamızdır" karşılığını verdi.

İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in bildirdiğine göre Selmân kuşattığı bir kalenin ahalisine şöyle seslendi:

“Şayet Müslüman olursanız bizim lehimizde ve aleyhimizde olan şeyler sizin de lehinizde ve aleyhinizde olur. Müslüman olmayı kabul etmezseniz boyun eğerek cizye verirsiniz. Bunu da kabul etmezseniz sizinle topyekün savaşırız. Zira Yüce Allah hainleri sevmez."

Ebu'ş-Şeyh, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirir: Zimmet ahalisinin cizyeyi verirken zahmet çektirilmelerini severim. Zira Yüce Allah:

“...Boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar.." buyurur.

İbn Ebî Şeybe, Mesrûk'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz'ı Yemen'e gönderdiği zaman ergen olmuş her bir kişi için cizye olarak bir dinar veya bunun karşılığı olan Meâfir giysisi almasını emretti.

İbn Ebî Şeybe, Zührî'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hecer Mecusilerinden, Yemen'in Yahudi ve Hıristîyanlardan her bir ergen kişi için cizye olarak bir dinar aldı."

İbn Ebî Şeybe, Becâle'derı bildirir:

“Hazret-iÖmer, Mecusilerden cizye aldı. Abdurrahman b. Avf da Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Hecer Mecusilerinden cizye aldığına şahadet etti."

İbn Ebî Şeybe, Hasan b. Muhammed b. Ali'den bildirir:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hecer Mecusilerine bir mektup yazdı. Bu mektupta kendilerini İslam'a davet etti. Müslüman olmaları halinde bunu kendilerinden kabul edeceğini, Müslüman olmayı kabul etmemeleri halinde ise cizye vermek zorunda kalacaklarını bildirdi. Böylesi bir durumda Müslümanların onların kestiklerinden yemeyeceğini, onlardan kız almayacaklarıni ifade etti."

Mâlik, Şâfiî, Ebû Ubeyd, Emval'de ve İbn Ebî Şeybe, Câfer'den, o da babasından bildirir. Ömer b. el-Hattâb, Mecusilerden cizye alma konusunda Müslümanlarla istişare edince, Abdurrahman b. Avf:

Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ehli kitaptan olanlara uyguladığınız şeyleri onlara da uygulayın» buyurduğunu işittim" dedi.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Huzeyfe b. el-Yemân:

“Şayet arkadaşlarımın Mecusilerden (cizye) aldıklarını görmeseydim ben de onlardan bir şey almazdım" dedi ve:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetini okudu.

Abdurrezzâk'ın, Musannef’te bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib'e Mecusilerden cizye alma konusu sorulunca şu karşılığı verdi:

“Vallahi şu an yeryüzünde bu konuyu benden daha iyi bilen başka biri yoktur. Mecûsilerin önceden inandıkları ve öğrenip öğrettikleri bir kitapları vardı. Ancak bir defasında onların liderleri içki içip sarhoş oldu. Sarhoş olunca da kız kardeşiyle ilişkiye girdi. Kızkardeşiyle ilişkiye girdiğini de Müslümanlardan birkaç kişi gördü. Sabah olduğunda kız kardeşi ona:

“Sen bana şöyle şöyle yaptın. Ancak bunu yaptığını bazı kişiler gördü ve bunu kesinlikle gizli tutmazlar" dedi. Bunun üzerine adam mal peşinde koşan bazı kişileri çağırdı ve onlara bir şeyler verip:

“Siz de biliyorsunuz ki Âdem, oğullarını kızlarıyla evlendirdi" dedi. Daha sonra bu işi yaptığını gören Müslümanlar geldiler ve:

“Haktan uzaklaşana yazıklar olsun! Allah'ın koyduğu haddi gerektiren bir iş yaptın ve bunu cezasını görmelisin" dediler. Ancak adamın yanında bulunan ve ondan bir şeyler alan kişiler bu müslümanları öldürdüler. Daha sonra bir kadın geldi ve:

“Ben de o işi yaptığını gördüm!" dedi. Adam kadına:

“Filan oğullarının fahişesine yazıklar olsun!" diye çıkışınca,' kadın:

“Evet, belki fahişeydi ama tövbe etti" dedi. Adam bu kadını da öldürdü. Daha sonra kalplerinde olanlar ile kitapları ellerinden alınıp kaldırıldı. Bu şekilde inanç babında ellerinde bir şey kalmadı."

İbn Ebî Şeybe ve Ebu'ş-Şeyh, Hasan(-ı Basrî)'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arap yarımadasındaki insanlarla İslam için savaştı ve İslam'dan başka bir dini kendilerinden kabul etmedi. En üstün cihad da buydu. Daha sonra bu ümmetin Ehli kitab'a yönelik başka bir cihadları daha oldu. Bu da:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetinde belirtilen cihad şeklidir.

İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî, Sünen'de Mücâhid'den bildirir: Müşriklerle putperestliği bırakmaları için, Ehli kitap'la ise kendilerinden cizye almak için savaşılır."

Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir:

“Ehli kitaptan kadınları bize helal olanlar vardır, bir de helal olmayanlar vardır. Yüce Allah:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" buyurur. Buna göre cizyeyi verenlerin kadınları bize helaldir. Vermeyenlerin ise kadınları bize helal değildir."

İbn Merdûye'nin lafzı ise şöyledir: İbn Abbâs:

“Müslümanlarla savaş halinde olan Ehli kitab'ın kadınlarıyla evlenmek helal değildir" dedi ve bu âyeti okudu.

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre adamın biri İbn Abbâs'a:

“Zimmî olanlardan cizye olarak bir tarla alsam, bu tarlanın da bakımını yapıp imar etsem sonra da aldığımdan daha fazla olarak haracını versem olur mu?" diye sorunca, İbn Abbâs adamın böylesi bir şeye kalkışmamasını söyledi ve:

“Yüce Allah'ın kafir birinin sorumluluğuna verdiği böylesi bir şeyi kendi sorumluluğunuza almayın" dedi. Sonra da:

“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyunlarını eğip elleriyle cizye verinceye kadar savaşın" âyetini okudu.

29 ﴿