100"Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştun Onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu, büyük başarıdır" Ebû Ubeyd, Süneyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Habîb b. eş- Şehîd vasıtasıyla Amr b. Âmir'den bildirir: Ömer b. el-Hattâb bu âyeti (.....) lafzına (.....) atıf harfini koymadan: “(=Öne geçen Muhacirler ve güzellikle onlara tâbi olan Ensar...)" lafzıyla okuyunca, Zeyd b. Sâbit: “Bu, (.....) şeklinde olacak" dedi. Ömer: (.....) şeklindedir" karşılığını verince de Zeyd: “Müminlerin emiri daha iyi bilir" dedi. Bunun üzerine Ömer: “Bana Ubey b. Ka'b'ı çağırın" emrini verdi. Ubey geldiğinde ona bunun nasıl olması gerektiğini sordu. Ubey: “(.....) şeklinde olacak" karşılığını verince, Ömer: “O zaman tamamdır" dedi ve Ubey'in dediği şekilde okumaya başladı. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh, Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'den bildirir: Hazret-iÖmer: “Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştur..." âyetini okuyan bir adamla karşılaşınca adamın elinden tutup: “Sana bu âyeti bu şekilde kim okuttu?" diye sordu. Adam: “Ubey b. Ka'b" karşılığını verince, Ömer: “Benden ayrılma, beraber yanına gideceğiz" dedi. Ubey'in yanına gittiklerinde, Ömer: “Bu âyeti bu adama bu şekilde okutan sen misin?" diye sordu. Ubey: “Evet!" karşılığını verince, Ömer: “Peki, bunu Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) mı işittin?" diye sorunca, Ubey: “Evet!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: “Oysa ben, bizden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir konuma yükseltildiğimizi düşünüyordum" dedi. Ubey şöyle devam etti: “Bu âyeti tasdik eden diğer âyetler de Cuma Sûresi'nin başındaki "(Allah, o peygamberi) onlardan henüz kendilerine katılmayan başkalarına da göndermiştir..." âyeti, Haşr Sûresi'ndeki "Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla..." âyeti ve Enfâl Sûresi'ndeki "Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad edenlere gelince, işte onlar da sizdendir..." âyetidir. Hâkim ve Ebu'ş-Şeyh, Ebû Seleme ile Muhamed b. İbrahim et-Teymî'den bildirir: Hazret-iÖmer, "Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştur..." âyetini okuyan bir adamla karşılaşınca durdu ve adama: “Bitir!" dedi. Adam da okumasını bitirdi. Bitirince Ömer ona: “Bu âyeti sana bu şekilde kim okuttu?" diye sorunca, adam: “Ubey b. Ka'b okuttu" karşılığını verdi. Ömer: “Yanına gidelim" deyince de beraber Ubey'yin yanına gittiler. Vardıklarında Ömer, Ubey'ye: “Ey Ebu'l-Munzir! Bu adamın dediğine göre bu âyeti adama sen okutmuşsun" dedi. Ubey: “Doğru söylemiş! Ben de bu âyeti Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle işittim" karşılığını verdi. Ömer: “Bunu bizzat Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) sen işittin mi?" diye sorunca, Ubey: “Evet!" karşılığını verdi. Ömer aynı soruyu üç defa sordu. Üçüncü defa sorduğunda ise Ubey öfkeli bir şekilde: “Evet, işittim! Vallahi bu âyeti Yüce Allah Cebrail'e, Cebrail de Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) kalbine indirdi. İndirirken de ne Hattâb'a (babana) rıe de oğluna (sana) danıştı!" dedi. Ömer de Ubey'yin yanından çıkarken ellerini kaldırmış: “Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyordu. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve Ebû Nuaym, el-Ma'rife'de bildirdiğine göre Ebû Mûsa'ya: “Öne geçenler..." ifadesinin anlamı sorulunca: “Bunlar her iki kıbleye de namaz kılanlardır" demiştir. İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve Ebû Nuaym, el- Ma'rife'de bildirdiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb: “Öne geçenler..." ifadesini açıklarken: “Bunlar her iki kıbleye de namaz kılan Bedir ahalisidir" demiştir. İbnu'l-Münzir ve Ebû Nuaym'ın bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) ile Muhammed b. Şîrîn: “Öne geçenler..." ifadesini açıklarken: “Bunlar her iki kıbleye de namaz kılanlardır" demişlerdir. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Öne geçen ilk Muhacirler..." âyetini açıklarken: “Bunlar Ebû Bekr, Ömer, Ali, Selmân ve Ammâr b. Yâsir'dir" demiştir. İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Ebû Nuaym, el-Ma'rife'de bildirdiğine göre Şâ'bî: Öne geçenler..." ifadesini açıklarken şöyle demiştir: “Bunlar Rıdvan biatında hazır bulunan Müslümanlardır. Rıdvan biatında Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk biat eden kişi de Sinân b. Vehb el-Esedî'dir." İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Nesâî, Muâviye b. Ebî Süfyân'dan bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ensar'ı seveni Allah da sever. Ensar'a öfke duyana Allah da öfke duyar" buyurduğunu işittim. Ahmed, Buhârî ve Müslim'in Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ensar'ı sevmek imanın göstergelerindendir. Ensar'a öfke duymak ise nifakın göstergelerindendir" buyurmuştur. Ahmed'in Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allahım! Ensar'ı, Ensar'ın çocuklarım, hanımlarını ve çoluk çocuklarını bağışla! Ensar'dan olanlar benim sırdaşım ve koruyucumdurlar. Şayet tüm insanlar bir yolu, Ensar da başka bir yolu tutsa ben de Ensar'ın tuttuğu yolu tutardım. Hicret olmasaydı Ensar'n bir ferdi olurdum. " İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in Hâris b. Ziyâd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ensar'ı seven kişiyi huzura çıkınca Allah da sever. Ensar'a öfke duyan kişiye de huzura çıktığında Allah öfke duyar" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe'nin Kays b. Sa'd b. Ubâde'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allahım! Ensar'a, Ensar'ın çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına hayırlar ihsan et" diye dua etmiştir. İbn Ebî Şeybe, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İnsanlar bir vadi veya bir yolu tutsa, siz de başka bir vadi ile yolu tutsanız ben sizin tuttuğunuz vadi ile yolu tutardım. Sizler iç giysi gibisiniz, diğerleri ise dış giysi. Hicret olmasaydı Ensar'dan biri olurdum" buyurdu. Sonra pazularının beyazlığını görebileceğim kadar kollarını kaldırdı ve: “Allahım! Ensar'ı, Ensar'ın çocuklarını, çocuklarının da çocuklarını bağışla" diye dua etti. İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'nin Berâ b. Âzib'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ensar'ı ancak mümin olanlar sever ve ancak münafıklar onlara öfke duyar. Onları seveni Allah sever; onlara öfke duyana da Allah öfke duyar. " İbn Ebî Şeybe ve Tirmizî'nin Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kendilerine sığındığım kimseler Ehli bey t'imdir. Sırdaşlarım ise Ensar'dır. Onun için bunların kabahat işleyenleri hoş görün, iyilerinin de iyiliklerini kabul edin" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe'nin Sa'd b. Ubâde'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ensar denen, şu kesim insanların sınanma vesilesidir. Onları sevmek iman, onlara öfke duymak ise nifaktır" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe, Enes'ten bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allahım! Ensar'ı, Ensar'ın çocuklarını, çocuklarının çocuklarını, Ensar'ın kadınlarını, çocuklarının kadınlarını ve çocuklarının çocuklarının kadınlarını bağışla!" buyurduğunu işittim. İbn Ebî Şeybe, Tirmizî ve Nesâî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah'a ve âhiret gününe inanan biri Ensar'a öfke duymaz" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe, Muâz b. Rifâa b. Râfi'den, o da babasından naklen bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allahım! Ensar'ı, Ensâr'ın çocuklarını, çocuklarının çocuklarını, azatlılarını ve komşularını bağışla" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe ve Müslim'in Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah'a ve âhiret gününe inanan biri Ensar'a öfke duymaz" buyurmuştur. Taberânî, Sâib b. Yezîd'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huneyn'den elde edilen ganimeti Kureyş ve Mekke ahalisinin diğer kesimlerine dağıtınca Ensar buna kızdı. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanlarına geldi ve şöyle buyurdu: “Ey Ensar! Kalplerini İslam'a ısındırmak için ganimet dağıtımında başkalarını size tercih etmem konusunda söyledikleriniz bana ulaştı. Ancak ganimeti kendilerini verdiğim kişiler belki de bir daha burada olmayacaklar ve bu vesileyle İslam onların kalplerine düşmüş oldu. Ey Ensar! Yüce Allah size imanı bahşetmedi mi? Sizi cömertlikle vasıflandırmadı mı? Allah'ın yardımcıları ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yardımcıları gibi en güzel isimlerle anmadı mı? Şayet hicret olmasaydı ben de Ensar'dan biri olurdum. Şayet insanlar bir vadiye, siz de bir vadiye girseniz, ben sizin girdiğiniz vadiye girerdim. İnsanlar ganimetlerle, koyunlarla, mal ve develerle giderken siz Allah'ın Resûlüyle gitmeye razı değil misiniz?" Ensar bunu duyunca: “Razıyız" dediler. Ancak Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): “Söylediğim şeylere cevap verin!" buyurunca, Ensar şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Sen bizi bir karanlıkta buldun ve Yüce Allah senin vasıtanla bizleri aydınlıklara çıkardı. Bizi sapmış bir şekilde buldun da Yüce Allah senin vasıtanla bizi hidayete erdirdi. Bizler Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a ve peygamber olarak Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) raziyiz!" Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Vallahi bana bundan başka bir cevap verseydiniz yine «doğru söylediniz» derdim. Şayet: «Kovulmuş bir şekilde geldiğinde seni himaye ettik. Yalanlanmış bir şekilde geldiğinde biz sana inandık. Zayıf bırakılmış bir şekilde bize geldiğinde biz sana yardım ettik ve insanların kabul etmediğini biz senden kabul ettik» deseydiniz yine «Doğru söylediniz» derdim" buyurunca, Ensar: “Aksine bize de başkalarına da cömertçe davran Allah ve Resûlüdür" dedi. İbn Ebî Hâtim, Abdurrahman b. Ebî Leyla'dan bildirir: İnsanlar ilk Muhacirler, onlara güzellikle tâbi olanlar ve onlardan sonra gelenler olmak üzere üç konumdaydı. Yüce Allah: “Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla..." buyurur. En güzeli de bunlardan biri olmaktır. İbn Ebî Hâtim'in' bildirdiğine göre Adamın biri İbn Abbâs'a geldi ve sahabelerden birini zikretti. Ancak zikrederken saygıda kusur edince İbn Abbâs: “Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştur..." âyetini okudu ve: “Sen güzellikle onlara tâbi olanlardan biri değilsin" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: “...Onlara güzellikle tâbi olanlar..." âyetini açıklarken: “Bunlartâbiîndir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “...Onlara güzellikle tâbi olanlar..." âyetini açıklarken: “Kıyamete kadar Müslüman olanlardır" demiştir. Ebu'ş-Şeyh, İsma'dan bildirir: Süfyân'a tâbiîn'i sorduğumda: “Bunlar asahaba yetişen ancak Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) yetişemeyen kimselerdir" dedi. Ona âyette zikredilen, onlara tâbi olanlar'dan kastın kim olduğunu sorduğumda: “Onlardan sonra gelenlerdir" dedi. "Kıyamete kadar gelecek olanlar mı?" diye sorduğumda: “Umarım öyledir" dedi. Ebu'ş-Şeyh ve İbn Asâkir, Ebû Sahr Humeyd b. Ziyâd'dan bildirir: Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'ye fitnelerden dolayı: “Bana Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının durumunu anlat" dedim. Muhammed: “Yüce Allah. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) tüm ashabını bağışlamış, kitabında iyisi ve kötüsüyle onlara Cenneti vacip kılmıştır" karşılığını verdi. Ona: “Yüce Allah kitabının neresinde onları Cennetlik kılmıştır?" diye sorduğumda da şöyle dedi: “Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştur..." âyetini okumadın mı? Burada Yüce Allah Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) tüm ashabına hem rızasını, hem de Cennetini vacip kılmıştır. Kendilerine koşmadığı şartı da onlara tâbi olanlara koşmuştur." Ona: “Onlara tâbi olanlara nasıl bir şart koşmuştur?" diye sorduğumda: “Onlara güzellikle tâbi olma şartını koşmuştur. Bu şartla Yüce Allah, onlara iyi amellerinde tâbi olmalarını bundan başka amellerde ise onlara tâbi olmamalarını söylemiştir" karşılığını verdi. Vallahi sanki bu âyeti daha önce hiç okumamış gibiydim. Muhammed b. Ka'b da âyeti bu şekilde bana anlatana kadar açıklamasını bilmiyordum. İbn Merdûye, Evzaî'den bildirir: Yahya b. Ebî Kesîr, Kâsım, Mekhûl, Abde b. Ebî Lübâbe ve Hassân b. Atiyye'nin bana bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bazıları şöyle demişlerdir: “Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tâbi olanlardan Allah razı olmuştur. Onlar da Allah'tan razı olmuşlardır..." âyeti nazil olduğu zaman, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bu, ümmetimin hepsi için geçerlidir. Rızadan sonra da artık öfke olmaz" buyurdu. |
﴾ 100 ﴿