107

"Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalana olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir"

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Delâil'de bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: Ensar'dan bir grup mescit inşa etme işine girdiler. Ebû Âmir de onlara:

“Siz bu mescidinizi inşa edin ve elinizden geldiği kadar silah toplamaya çalışın. Ben Rum (Bizans) kralı Kayser'e gidip asker getireceğim ve Muhammed ile ashabını buradan çıkartacağım" dedi. Mescidin inşasını bitirdiklerinde Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip:

“Mescidimizin inşasını bitirdik. Gelip içinde namaz kılmanı ve bereketi için dua etmeni istiyoruz "dediler. Bunun üzerine de Yüce Allah:

“Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzerine kurulan mescit içinde namaz kılman elbette daha doğrudur..." âyetini indirdi.

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kubâ'da bir .mescid inşa edince içlerinde Abdullah b. Huneyf'in dedesi Behzec, Vedîa b. Huzâm ve Mucemmi' b. Câriye el-Ensârî'nin de bulunduğu Ensar'dan bir grup münafıklık için bir mescit inşa ettiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Behzec'e:

“Yazık sana ey Behzec! Bununla düşündüğüm şeyi mi yapmak istiyorsun?" buyurunca Behzec:

Resûlallah! Vallahi hayırdan başka bir kastım yok" dedi. Yalan söylemesine rağmen Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona inandı ve mazur görmek istedi; ancak Yüce Allah:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir" âyetini indirdi. Bunu yapmak isteyen de Ebû Âmir adında biriydi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile sayşş halindeydi ve yardım istemek üzere Heraklius'a gitmişti. Bu mescidi inşa edenler de Ebû Âmir'in dönmesini ve bu mescitte namaz kılmasını bekliyorlardı. Ebû Âmir ise Allah'a ve Resûlüne savaş açmak için Medine'den çıkmıştı.

İbnu'l-Münzir, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: Anlatıldığına göre Amr b. Avf oğulları bir mescit inşa ettiler ve gelip içinde namaz kılması için Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haber gönderdiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de gelip bu mescitte namaz kıldı. Ancak kardeşleri olan Ganm b. Avf oğulları onları bu konuda kıskandılar ve:

“Biz de kardeşlerimiz gibi bir mescit inşa eder ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip içinde namaz kılmasını isteriz. Belki Ebû Âmir de gelince o da içinde namaz kılar" dediler. Bu şekilde bir mescit inşa ettikten sonra kardeşlerinde olduğu gibi bu mescidin de içinde namaz kılması için Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haber gönderdiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de burada namaz kılmak için gelmeye niyetlenince Yüce Allah:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir. Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzerine kurulan mescit içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever. Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" âyetlerini indirdi.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir" âyetini açıklarken:

“Bunlar, münafıklardır ve gözcülüğünü yaptıkları kişi de papaz olan Ebû Âmir'dir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Küba'da bir mescit inşa edince münafıklar da buna karşılık bir mescit inşa ettiler ve içinde namaz kılması için Allah Resûlü'ne haber gönderdiler. Ancak Yüce Allah henüz gitmeden Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) durumu bildirdi."

İbn İshâk ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yapılan bu mescidi yıkmak üzere Mâlik b. Duhşum'a haber gönderdi. Giderlerken Mâlik yanında bulunan Âsım'a:

“Az bekle de evden ateş alıp geleyim" dedi. Evine girip yanan birkaç hurma dalı aldı ve çıktı. Sonrasında hızlıca bu mescide geldiler. Mecsidi münafıklar henüz içinde iken yakıp yıkmaya başladılar. Münafıklar bunu görünce kaçıp dağıldılar. Yüce Allah da bu mescit konusunda:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir... Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" âyetlerini indirdi.

İbn İshâk ile İbn Merdûye, Ebû Ruhm Külsûm b. Husayn el-Ğifârî'den (sahabeden ve Hudeybiye biat edenlerden biriydi) bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebûk savaşından dönüşte Medine'ye bir günlük mesafeden daha az olan Zû Evân'da konakladı. Tebûk savaşına çıkma hazırlığını yaparken Mescid-i Dırar'ı yapanlar yanına gelmişler ve:

Resûlâllah! Hasta, sakat, muhtaçlar için, soğuk ve yağmurlu geceler için bir mescit inşa ediyoruz. Gelip de bu mescitte namaz kılmanı da istiyoruz" demişlerdi. Allah Resûlü de:

“Şu an bir sefer hazırlığındayım ama dönüşte inşallah uğrar içinde namaz kılarız" karşılığını vermişti. Ancak Zû Evân'da konaklayınca bu mescidin asıl durumu kendisine bildirildi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Sâlim b. Avf oğullarının kardeşlerinden biri olan Mâlik b. Duhşum ile Belaclân kabilesinden Ma'n b. Adiy veya kardeşi Âsim b. Adiy'yi çağırdı ve:

“Ahalisi zalim olan şu mescide gidin ve onu yakıp yıkın!" buyurdu.

İkisi hızlı bir şekilde yola düşüp Mâlik b. Duhşum'un çevresinden olan Sâlim b. Avf oğullarına geldiler. Mâlik, Ma'n'a:

“Az bekle de eve girip çıkayım" dedi ve evine girdi. İçerden bir hurma dalı alıp çıktı. Hurma dalını da tutuşturup mescide doğru ilerlediler. Münafıklar içerdeyken mescidi yakıp yıktılar. İçerdekiler dışarı çıkıp dağıldılar. Bu mescit konusunda da Yüce Allah:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir... Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" âyetlerini indirdi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk:

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bunlar, Kubâ mescidine yakın bir yerden mescit inşa eden Ensar'dan bir topluluktur. Bize bildirilene göre de İslam'da ilk inşa edilen mescit, Kubâ Mescidi'dir."

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, İbn İshâk'tan bildirir:

“Bu mescidi inşa edenler on iki kişiydi. Bunlar Hizâm b. Hâlid b. Ubeyd b. Zeyd, Sa'lebe b. Hâtib, Hezzâl b. Umeyye, Muattab b. Kuşeyr, Ebû Habîbe b. el-Ez'ar, Abbâd b. Huneyf, Câriye b. Âmir ve oğulları Mucemma' ile Zeyd, Nebtel b. el-Hâris, Behzec b. Osmân ve Vedîa b. Sâbit'tir."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: :

“Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: «Biz sadece iyilik yapmak istedik» diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir" âyetini açıklarken şöyle demiştir:

“Bu mescidi Kubâ ahalisine zarar vermek için inşa etmişlerdir. Kubâ ahalisi Kubâ mescidinde namaz kılarlardı. Bu mescit inşa edilince cemaatın bir kısmı yeni mescite yöneldi ve bu şekilde cemaati bölerek araya nifak sokmuş oldular. Ancak kendilerine sorulunca bununla sadece iyilik yapmak istediklerine dair yemin ederler."

107 ﴿