119"Ey îman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Nâfi': “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Savaştan geri kalan üç kişi hakkında nazil oldu. Âyetle onlara: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashabıyla beraber olun". denilmiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ka'b b. Mâlik: “Ey iman edenleri Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyeti de bizim hakkımızda nazil oldu" demiştir. İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Ömer: “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashabıyla beraber olun, anlamındadır" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: “...Doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken: “Ebû Bekr ve Ömer'le beraber olun, anlamındadır" demiştir. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Dahhâk: “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken: “Ebû Bekr, Ömer ve onların arkadaşları ile beraber olmaları emredilmiştir" dedi. İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken: “Ali b. Ebî Tâlib ile beraber olun, anlamındadır" demiştir. İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Ebû Câfer: “...Doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken: “Ali b. Ebî Tâlib ile beraber olun, anlamındadır" demiştir. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Süddî: “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyetini açıklarken: “Ka'b b. Mâlik, Murâre b. Rabîa ve Hilâl b. Ümeyye ile beraber olun, anlamındadır" demiştir. Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Adiy, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Beyhakî, Şuabu'l-îman'da Abdullah b. Mes'ûd'dan bildirir: “Ciddi de olsa şaka da olsa yalan söylenmemelidir. Sakın içinizden biri çocuğuna bir şeyin sözünü verip de sonra onu yerine getirmemezlik etmesin! Dilerseniz bu konuda: “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun" âyetini okuyun. Bu âyette yalana herhangi bir ruhsat görüyor musunuz?" İbnu'l-Enbârî, Mesâhif de bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti: “(Doğrularla beraber olun)" lafzıyla okumuştur. Ebû Dâvud et-Tayâlisî, Buhârî, Edeb'de, İbn Adiy ve Beyhakî, Şuab'da Ebû Bekr es-Sıddîk'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan ayrılmayın ki doğruluk kişiyi iyiliğe götürür. Doğruluk da iyilik de Cennettedir. Yalandan da sakının! Zira yalan kişiyi günah götürür. Yalan da günah da Cehennemde olacaktır. Kişi doğru söylediği ve doğruluktan ayrılmadığı sürece sonunda Allah katında sıddîk biri olarak yazılır. Kişi yalan söyledikçe sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır." İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, İbn Ebî Hâtim, İbn Adiy ve Beyhakî'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Doğruluktan ayrılmayın ki doğruluk kişiyi iyiliğe, iyilik de Cennete yönlendirir. Kişi doğru söylediği ve doğruluktan ayrılmadığı sürece sonunda Allah katında sıddîk-biri olarak yazılır. Yalandan da sakının! Zira yalan kişiyi günaha, günah da Cehenneme yönlendirir. Kişi yalan söyledikçe sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır. " İbn Adiy'yin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Yalandan sakının! Zira yalan kişiyi günaha, günah da Cehenneme yönlendirir. Kişi için de: «Doğru söyleyip iyilik yaptı» veya: «Yalan söyleyip günaha girdi» derler. " Ahmed ve Beyhakî, Şuab'da Mâlik el-Cuşemî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Biri sana ihanet eden ve yalan söyleyen, biri de sana sadık olan ve doğruyu söyleyen iki kölen olsa hangisini daha çok severdin?" diye sorunca, ben: “Bana sadık olan ve yalan söylemeyen köleyi severdim" dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü: “İşte Rabbinizin katında sizler de öylesiniz" buyurdu. Hâkim ve Beyhakî'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ciddi de olsa şaka da olsa yalan söylenmemelidir. Sakın içinizden biri çocuğuna bir şeyin sözünü verip de sonra onu yerine getirmemezlik etmesin! Doğruluk kişiyi iyiliğe, iyilik de Cennete yönlendirir. Yalandan sakının! Zira yalan kişiyi günaha, günah da Cehenneme yönlendirir. Doğru olan kişiye: «Doğru söyleyip iyilik yaptı» denilir. Yalan söyleyen kişi için de: «Yalan söyleyip günaha girdi» derler. Kişi doğru söylediği ve doğruluktan ayrılmadığı sürece sonunda Allah katında sıddîk biri olarak yazılır. Kişi yalan söyledikçe sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır. " İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Beyhakî, Esmâ binti Yezîd'derı bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hutbe verdi ve şöyle buyurdu: “Kelebeğin ateşe atlaması gibi neden sizler de yalana atlarsınız? Savaşta hile yapmada veya iki kişinin arasını bulmada veya kişinin karısını razı etmede yatan söylemesi dışındaki tüm yalanlar, insanın aleyhine yazılır." Beyhakî'nin Nevvâs b. Sem'ân el-Kilâbî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Neden kelebeğin ateşe atlaması gibi yalana atladığınızı görüyorum? Kişinin söylediği her yalan mutlaka aleyhine yazılır. Ancak savaşta söylediği yalan yazılmaz, zira savaş hiledir. Kişinin aleyhine yazılmayan diğer yalanlar da iki kişinin arasını bulmak veya kişinin karısını razı etmek için söylediği yalanlardır. " Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Şihâb: “Canı korumak için yalan söylemek, kişiyi yalancı yapmaz" demiştir. İbn Adiy ve Beyhakî'nin Ebû Bekr'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yalan imanı uzaklaştırır" buyurmuştur. İbn Ebî Şeybe, İbn Adiy ve Beyhakî, Ebû Bekr es-Sıddîk'tan bildirir: “Yalandan sakının, zira yalan imanı uzaklaştırır" demiştir. Beyhakî der ki: “Doğru olan rivayet de mevkûf olan bu rivayettir." İbn Adiy ve Beyhakî'nin Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Müminin türlü türlü huyları olabilir; ancak ihanet ve yalan gibi huyları asla olamaz" buyurmuştur. İbn Adiy'yin İbn Ömer'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Müminin türlü türlü huyları olabilir, ancak ihanet ve yalan gibi huyları asla olamaz" buyurmuştur. İbn Adiy'yin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müminin cömertlik, cimrilik, kötü ahlak gibi değişik huyları olabilir, ancak yalancılık gibi bir huyu olmaz. Zira bir mümin yalancı olamaz." İbn Ebî Şeybe ve Ahmed'in Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Müminin türlü türlü huyları olabilir, ancak ihanet ve yalan gibi huyları asla olamaz" buyurmuştur. Beyhakî'nin Abdullah b. Ebî Evfâ'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Müminin türlü türlü huyları olabilir, ancak ihanet ve yalan gibi huyları asla olamaz" buyurmuştur. Ebû Nuaym, Hilye'de Câfer b. Muhammed'den bildirir: “İnsan türlü huylarla yaratılır. Ancak hangi huyda yaratılırsa yaratılsın bunların içinde ihanet ve yalancılık huylan olamaz." Mâlik ve Beyhakî, Safvân b. Süleym'den bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir mümin korkak olabilir mi?" diye sorulunca: “Evet, olabilir" karşılığını verdi. "Mümin cimri olabilir mi?" diye sorulunca, yine: “Evet, olabilir" karşılığını verdi. "Mümin yalancı olabilir mi?" diye sorulunca ise: “Hayır, olamaz" buyurdu. Ebû Ya'lâ ve Beyhakî'nin Ebû Berzâ'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yalan kişinin yüzünü kara çıkartır. Koğuculuk ise kişinin kabir azabıdır" buyurmuştur. Hâkim ve Beyhakî, Hazret-i Âişe'den bildirir: “Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) en sevmediği huy yalancılıktı. Biri yanında yalan söylediği zaman bu, kişinin bunun için tövbe ettiğini duyana kadar içinde bir sıkıntı olurdu." Ahmed, Hennâd b. es-Seriy, Zühd'de, İbn Adiy ve Beyhakî'nin Nevvâs b. Sem'ân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir kardeşine bir söz söylerken onun seni doğrulaması senin ise o sözde om yalan söylüyor olman kadar büyük bir ihanet yoktur" buyurmuştur. Ahmed ve Beyhakî, Esmâ binti Umeys'ten bildirir: Âişe'yi evlenirken hazırlayanlardan biri de bendim. Hazırlayıp Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geçirdiğimizde içeride ikram adına bir kâse sütten başka bir şey bulamadık. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kâseyi alıp içtikten sonra Aişe'ye uzattı. Âişe utanıp almak istemedi, ancak ona: “Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ikramını geri çevirme" dedim. Âişe alıp içtikten sonra Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: “Kâseyi arkadaşına uzat" buyurdu. Ben: “Canım istemiyor" karşılığını verdiğimde, Allah Resûlü: “Açlıkla yalan bir arada olmaz" buyurdu. Ben: “Birimizin canının çektiği bir şeye canım istemiyor demesi de yalandan sayılır mı?" dediğimde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yalan, yalan olarak kayda geçer, hatta yalancık da yalancık olarak yazılır" karşılığını verdi. İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve Beyhakî, Abdullah b. Âmir b. Rabîa'dan bildirir: Ben küçük bir çocukken Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) evimize geldi. Oynamak üzere evden çıkmak istediğimde annem bana: “Ey Abdullah! Gel sana bir şey vereceğim" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), anneme: “Ona ne vereceksin?" diye sorunca, annem: “Ona hurma verecektim" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şayet dediğin gibi hurma vermeyecek olsaydın söylediğin senin aleyhine yalan olarak yazılırdı" buyurdu. Tayâlisî, Ahmed, Tirmizî, Dârimî, Ebû Ya'lâ, İbn Hibbân, Taberânî, Beyhakî, Hâkim ve Diyâ, Hasan(-ı Basrî)'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şüpheli olanı bırakıp şüphesiz olanın peşinden git. Çünkü doğruluk iç huzuru, yalan ise şüphe verir" buyurduğunu işittim. İbn Adiy, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbesinde: "Yüce Allah'ın yanında en büyük kusur, yalan söyleyen bir dildir" buyurdu. İbn Adiy, Ebû Bekr es-Sıddîk'ten bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): “Doğruluk emanet, yalan ise ihanettir" buyurduğunu işittim. İbn Mâce, Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usûl'de, Harâitî, Mekârimu'l- Ahlâk'da ve Beyhakî, Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan bildirir: “Yâ Resûlallah! İnsanların en hayırlısı kimdir?" diye sorduğumuzda: “Temiz kalpli ve doğru sözlü olan kişidir" karşılığını verdi. "Doğru sözlü olmayı anladık da kişinin temiz kalpli olması ne demektir?" diye sorduğumuzda: “Takvalı, pak ve içinde günah, isyan, ihanet, haset olmayan kalptir" buyurdu. "Böylesi bir kişiden sonra en hayırlı kişi kimdir?" diye sorduğumuzda: “Dünyaya yüz vermeyen ve âhireti seven kişidir" buyurdu. "İçimizde bildiğimiz kadarıyla böyle olan sadece Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) azatlısı Râfi vardır" dedik ve: “Ondan sonra kim gelir?" diye sorduk. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ahlakı güzel olan mümin gelir" buyurunca: “İşte bu da biz de bulunuyor" dedik. Beyhakî'nin Şuab'da bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: “Bîr müminin yalancı olduğunu göremezsin" demiştir. Beyhakî, Ömer b. el-Hattâb'tan bildirir: “Birine değer biçerken namazı ile orucuna bakmayın. Ancak konuşurken doğruyu söyleyip söylemediğine, verilen emanete vefa gösterip göstermediğine ve günah karşısında Allah'tan korkup korkmadığma bakın." Beyhakî, Enes'ten bildirir: “Kişi, söylediği bir yalandan dolayı gece ibadeti ile gündüz orucundan mahrum edilebilir." İbn Adiy ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî: “Kişi ancak kendini değersiz gördüğü için yalan söyler" demiştir. İbn Adiy ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Muhammed b. Şîrîn: “Dil, imalarla yalan söylemeye gerek bıraktırmayacak kadar geniştir" demiştir. Beyhakî, Matar el-Verrâk'dan bildirir: “Bir kulda iki özellik bulunduğu zaman diğer tüm amelleri bu ikisine tâbi olur. Bunlar da gereği gibi namaz kılma ile doğru sözlü olmaktır." Beyhakî, Fudayl'dan bildirir: “İnsanların kendilerini güzelleştirmek için bulabilecekleri en iyi süs, doğruluk ile helalin peşinde olmadır." Beyhakî, Abdulazîz b. Ebî Revvâd'dan bildirir: “Dünyanın peşine düşme yalan ve hayâsızlıkla olur. Bu ikisi dışında bir şeyle dünyanın peşinden gitmek isteyen kişi yolu da, hedefi de şaşırır. Âhiretin peşinde olma ise hayâ ve doğrulukla olur. Bu ikisi dışında bir şeyle âhireti arayan kişi yolu da hedefi de şaşırır." Beyhakî'nin bildirdiğine göre Yusuf b. Esbât: “Doğru sözlü olan kişiye tatlılık, zarafet ve saygınlık olmak üzere üç özellik ihsan edilir" demiştir. Beyhakî, Ebû Ravh Hâtim b. Yusuf'tan bildirir: Fudayl b. İyâd'ın kapısına gelip selam verdim ve: “Ey Ebû Ali! Beş hadisim var, eğer izin verirsen sana bunları okumak istiyorum" dedim. "Oku" deyince de okudum. Ancak beş tane değil de altı tane çıkınca bana: “Kalk git evladım. Önce doğru sözlü olmayı öğren, sonra hadis yaz" dedi. İbn Adiy'yin İmrân b. Husayn'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ta'rîzlerle (kinaye ve tevriyelerle) yalandan kurtuluş yolu bulunur" buyurmuştur. İbn Adiy'yin Ali b. Ebî Tâlib'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Akıllı bir adam için ta'rîzler (kinaye ve tevriyeler) yalana başvurmamaya yeterli olur" buyurmuştur. |
﴾ 119 ﴿