121"Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara Allah'ın Resûlünden gerî kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa maruz kalmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez. Allah, yaptıklarının karşılığını en güzel şekilde kendilerine vermek üzere, az veya çok sarfettikleri her şey, geçtikleri her vadi onlar için yazılır." İbn Ebî Hâtim, Amr b. Mâlik vasıtasıyla ashâbdan birinden bildirir: “Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz..." âyeti nazil olduğunda Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Beni hakla gönderene yemin olsun ki insanlardan savaşa çıkamayan (ve buna üzülen) zayıf kimseler olmasaydı hiç bir savaştan geri durmazdım" buyurdu. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: “Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: “Müslümanların sayıca az oldukları dönem için geçerlidir. Bu dönemde her müslümanın Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında savaşa katılması gerekiyordu. Ancak Müslümanlar çoğalıp İslam dini her tarafa yayılınca bu yönde Yüce Allah: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir..." buyurdu. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) âyetini açıklarken: “Allah yolunda susuzluğa ve yorgunluğa maruz kalmaları, anlamındadır" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Recâ b. Hayve ile Mekhûl, kişinin Allah yolunda iken tozdan korunmak için yüzünü kapatmasını iyi görmezlerdi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Evzaî, Abdullah b. Mubârek, İbrahim b. Muhammed el-Fezârî ve îsa b. Yunus es-Sebi'î: “...İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa maruz kalmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir..."âyetini açıklarken: “Bu âyet, kıyamet gününe kadar bütün Müslümanlar için geçerlidir" demişlerdir. Ebu'ş-Şeyh, Süddî'den bildirir: “Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resulünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz..." âyetini daha sonra nazil olan: “Müminlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir..." âyeti neshetmiştir. Hâkim ve İbn Merdûye, Hazret-i Ali'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıktığı bir savaşta geride kalan ailesine göz kulak olması için Câfer'i bıraktı. Ancak Câfer: “Vallahi ben senden ayrılmam ve geride kalmam" deyince onun yerine beni bıraktı. "Yâ Resûlallah! Beni geride mi bırakacaksın? Benim hakkımda Kureyş ne der sonra? Ne tez amcası oğlunu bırakıp geri kaldı, demezler mi? İkincisi ben de Allah'ın lütfunu aramak isterim. Zira Yüce Allah'ın: “...İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa maruz kalmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir..." buyurduğunu işittim" dediğimde Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şu karşılığı verdi: “Müşriklerin, ne tez amcası oğlunu bırakıp geri kaldı, demeleri konusunda bil ki daha önce bana da büyücü, kahin, yalancı demişlerdi. Bu konuda beni örnek al. Harun'un Mûsa yanındaki konumu ne ise, sen de bana aynı konumda olmayı istemez misin? Ne var ki benden sonra artık peygamber gelmeyecektir. Savaşa çıkıp Allah'ın lütfunu aramana gelince de Yemen'den bize karabiber geldi. Yüce Allah size rızık gönderinceye kadar bunu satıp kendine ve Fâtıma'ya harca. " |
﴾ 121 ﴿