2

"İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki kâfirler, «Bu apaçık bir büyücüdür» dediler?"

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Yüce Allah, Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) resûl olarak gönderdiği zaman Araplar veya Araplardan bazıları bunu kabullenemediler ve:

“Yüce Allah, insandan bir elçi göndermekten daha yücedir" dediler. Yüce Allah buna cevaben:

“İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu..." ve:

“Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik..." âyetleriyle cevap verdi. Yüce Allah bu şekilde onların bu itirazlarına kanıtlarla cevapları verince bu sefer:

“Eğer Allah'ın göndereceği elçi insan olacaksa da başkaları bunda Muhammed'den daha fazla hak sahibidir" demeye başladılar. Yüce Allah onların bu düşüncesini:

“Bu Kur'ân, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?' dediler" âyetiyle dile getirmiştir. Bu iş için düşündükleri ve Muhammed'den daha soylu saydıkları kişiler de Mekke'den Velîd b. el-Muğîre ile Tâif'ten Mes'ûd b. Amr es-Sekafî'dir. Ancak Yüce Allah devamında buna:

“Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır" cevabını verdi.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...İman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele..." âyetini açıklarken:

“Daha önceden onlara vaat edilmiş mükafatları müjdele" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...İman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele..." âyetini açıklarken:

“Yapmış oldukları salih ameller dolayısıyla onlara güzel mükafatları müjdele" demiştir.

Ebu'ş-Şeyh ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre ibn Mes'ûd: (.....) ifadesini açıklarken şöyle demiştir: Burada 'kadem' ifadesi kişinin dünyada iken yaptığı amellerdir."

(.....) âyetinde olduğü gibi. Burada da 'kaddemû' kişinin yaptığı amellerdir. Asâr da kişinin yürümesidir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mescid'de iki sütun arasında yürüdükten sonra:

“Kişinin bu şekilde bıraktığı izler kayda geçer" buyurmuştur.

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Rabî': (.....) ifadesini:

“Doğruluklarının mükafatı" şeklinde açıklamıştır.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) ifadesini açıklarken:

“Kıyamet gününde Rablerinin huzurunda duracakları yerdir" demiştir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini:

“Hayır" olarak açıklamıştır.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini:

“Doğruluklarının karşılığı" şeklinde açıklamıştır.

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) ifadesini:

"Doğruluklarının karşılığı" şeklinde açıklamıştır.

Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Bekkâr b. Mâlik:

“...Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı..." âyetini açıklarken:

“Bundan kasıt Resûlullah'tir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî):

“...Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı..." âyetini açıklarken:

“Bundan kasıt, kıyamet gününde onlara şefaatçi olacak Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ali b. Ebî Tâlib:

“...Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı..." âyetini açıklarken:

“Bundan kasıt, onlara şefaatçi olacak olan Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Saîd el-Hudrî:

“...Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı..." âyetini açıklarken:

“Bundan kasıt kıyamet gününde doğruluklarından yana onlara şefaatçi olacak Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

Hâkim'in bildirdiğine göre Übey b. Ka'b: (.....) ifadesini:

“Doğruluklarının karşılığı" şeklinde açıklamıştır.

İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) ifadesini açıklarken:

“Peygamberlerinden (sallallahü aleyhi ve sellem) yana maruz kaldıkları musibettir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem: (.....) ifadesini:

"Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem)" şeklinde açıklamıştır.

Ebu'ş-Şeyh, Zâide'den bildirir: Süleyman, Yûnus Sûresi'nin bu âyeti ile 76. âyetininin sonunu: (.....) lafzıyla okudu.

2 ﴿