3"Biz bu Kur'ân'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin" İbn Cerîr'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre, sahabe, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Allah'ın Resûlü! Bize kıssa anlatsan" deyince, "Biz bu Kur'ân'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin" âyeti nazil oldu. İshâk b. Râhûye, Bezzâr, Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Ebu'ş-Şeyh, Hâkim ve İbn Merdûye, Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın şöyle dediğini bildirir: Kur'ân-ı Kerîm, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) indirildi. O da bir süre onlara Kur'ân'ı okudu. Sahabenin: “Ey Allah'ın Resûlü! Bize kıssa anlatsan" demeleri üzerine yüce Allah'ın: “Elif, lâm, râ. Bunlar apaçık kitabın âyetleridir..." sûresi nazil oldu. Yine Hazret-i Peygamber bir süre Kur'ân-ı Kerîm'i onlara okudu. Bu sefer de: “Bize bazı şeyler anlatsan" demeleri üzerine yüce Allah: “Allah, âyetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitab'ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir" âyetini indirdi. Sahabe, Allah'ın Resûlü'den bir şey anlatmasını istediği zaman, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara hep Kur'ân'dan bahsediyordu. Bu sefer insanlar: “Ey Allah'ın Resûlü, bize biraz öğüt versen" deyince, yüce Allah: “İman edenlerin kalplerinin Allah'ın zikrine ve inen hakka karşı yumuşayarak saygı ile boyun eğecekleri zaman... gelmedi mi" âyetini indirdi. İbn Merdûye, Avn b. Abdillah vasıtasıyla, İbn Mes'ûd'ün şöyle dediğini bildirir: Sahabe: “Ey Allah'ın Resûlü! Bize kıssa anlatsan" deyince, "Elif, lâm, râ. Bunlar apaçık kitabın âyetleridir..." sûresi nazil oldu. İbn Cerîr'in Avn b. Abdillah'tan bildirdiğine göre sahabe, (Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) inen Kur'ân âyetlerini dinlemekten) usandılar ve: “Bize bazı şeyler anlatsan" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Allah, âyetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitab'ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir" âyetini indirdi. Sonra sahabe bir daha usanıp, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine kıssa anlatmasını kastederek: “Ey Allah'ın Resûlü! Bize, hadisten daha üstün, Kur'ân'dan daha aşağıda olan bir şey anlatsan" dediler. Bunun üzerine: “Elif, lâm, râ. Bunlar apaçık kitabın âyetleridir..."sûresi nazil oldu. Onlar, kendilerine anlatılmasını isteyince, Yüce Allah onlara sözlerin en güzelini gösterdi. Kendilerine kıssa anlatılmasını isteyince ise, kendilerine kıssaların en güzeli gösterildi." Ebû Ya'lâ, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Nasr el-Makdisî el-Hucce'de, Diyâ el-Muhtâre'de, Hâlid b. Urfuta'nın şöyle dediğini bildirir: Hazret-i Ömer'in yanında otururken, Abdulkays oğullarından bir adam gelince, Hazret-i Ömer: “Sen, Abdulkays oğullarından olan falan kişi misin?" diye sordu. Adam: “Evet" cevabını verince, Hazret-i Ömer elindeki değnekle adama vurdu. Adam: “Neden vuruyorsun ey müminlerin emiri?" diye sorunca, Hazret-i Ömer: “Otur!" dedi ve adam oturunca, Hazret-i Ömer ona: “Elif, lâm, râ. Bunlar apaçık kitabın âyetleridir. Muhakkak Biz, onu anlayıp düşünesiniz diye Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. , "Biz bu Kur'ân'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin" âyetlerini üç defa okudu ve üç defa da vurdu. Adam: “Neden vuruyorsun ey müminlerin emiri?" diye sorunca, Hazret-i Ömer: “Danyâl'ın kitabından bir nüsha yazan sen değil misin?" karşılığını verdi. Adam: “Sen emret, ben emrettiğini yapayım" deyince, Hazret-i Ömer: “Git ve o kitabı sıcak su ve yünle sil, sonra onu ne oku, ne de insanlardan kimseye okut. Eğer bu kitabı okuduğunu veya okuttuğunu duyarsam, sana ağır bir ceza veririm" dedikten sonra: “Otur" dedi. Adam oturunca Hazret-i Ömer şöyle dedi: “Ben, Kitap ehlinin kitabından bir nüsha yazıp, onu bir deri parçasının içinde Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) getirince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: “Bu elindeki nedir ey Ömer?" buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın Resûlü! Bunu, ilmimizi arttırmak için yazdım" cevabını verince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadar kızdı ki yanakları kızardı. Sonra halkın toplanması için çağrı yapılınca, Ensar: “Peygamberinizi kızdırmışlar, silaha silaha!" dediler. Sahabe gelip Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) minberinin etrafını çevirince Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey insanlar! Bana, sözlerin hepsini kapsayan ve sonuncusu olan (Kur'ân) verilmiştir. Ben size bu kitabı bembeyaz ve net olarak getirdim. O kitaptan şaşmayın ve şaşıranlar da sizi aldatmasın" buyurdu. Hazret-i Ömer devamla şöyle dedi: Bunun üzerine ben kalkarak: “'Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı ve seni de Allah'ın elçisi olarak kabul ettim" dedim. Sonra Allah'ın Resûlü minberden indi." Abdurrezzâk Musannef’te ve İbnu'd-Durays'ın bildirdiğine göre İbrâhim en-Nehaî der ki: Kûfe'de, Danyâl'ın kitaplarını okuyan ve araştıran bir adam vardı. Hazret-i Ömer, bir mektup yazıp bu adamın kendisine getirilmesini emredince, adamı Hazret-i Ömer'e götürdüler. Hazret-i Ömer adama kırbaçla vurduktan sonra, "Elif, lâm, râ. Bunlar apaçık kitabın âyetleridir. Muhakkak Biz, onu anlayıp düşünesiniz diye Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. "Biz bu Kur'ân'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin" âyetlerini okudu. Adam, Hazret-i Ömer'in ne istediğini anlayıp: “Ey müminlerin emiri! Beni bırak, vallahi yanımdaki bu kitapların hepsini yakacağım" deyince, Hazret-i Ömer adamı serbest bıraktı. İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in Katâde'den bildirdiğine göre "Biz bu Kur'ân'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin" âyetindeki kıssalardan kasıt, geçmiş kitaplardaki kıssalar ve yüce Allah'ın eski ümmetler hakkındaki emirleridir. Daha önce sözünden ise Kur'ân'ın indirilmesinden öncesi kastedilmiştir. Ebu'ş-Şeyh'in Dahhâk'tan bildirdiğine göre "Biz bu Kur'ân'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin" âyetindeki kıssalardan kasıt Kur'ân'dır. |
﴾ 3 ﴿