7

"Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir"

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî, "Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım" âyetini açıklarken şöyle dedi: Hazret-i Mûsa (aleyhisselam) onlara Rablerinin:

“Eğer nimete şükrederlerse, fazlından verdiği şeyleri arttıracağını, rızıklarını genişleteceğini ve âlemlere üstün kılınacaklarını" buyurduğunu haber vermiştir.

Abd b. Humeyd, İbnü'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Kendisinden isteyene vermesi ve şükredene verdiğini arttırması Allah üzerinde bir haktır. Allah nimet verendir ve şükredenleri sever. Nimetlerinden dolayı Allah'a şükrediniz."

İbn Cerîr'in Hasan(ı Basrî)'den bildirdiğine göre "Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım" âyeti, "Eğer nimetime şükredecek olursanız, Ben de sizin bana itaatinizi andolsun, daha da arttıracağım" mânâsındadır.

İbnu'l-Mübârek, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî Şu'abu'l-îman'da, Ali b. Sâlih'ten aynı rivâyette bulunmuştur.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süfyân es-Sevrî, "Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım" âyetini açıklarken şöyle dedi:

“Nefisleriniz dünyaya meyletmesin, çünkü dünya Allah katında kendisine meyledilmeyecek kadar değersizdir. Ama Yüce Allah:

“Eğer bu nimetlerime şükrederseniz ve benden olduğunu bilirseniz, Ben de sizin bana itaatinizi daha da arttıracağım" buyurmuştur.

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Beyhakî Şu'abu'l-îman'da, Ebû Zuheyr Yahyâ b. Utârid b. Mus'ab'dan, o da babasından, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Kime şu dört şey verilmişse, muhakkak ki dört şey de verilmiş demektir: Kime verilen nimetlere şükretme nasib edilmişse, fazlası verilecek demektir. Çünkü Yüce Allah, «Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım» buyurmuştur. Kime dua yapmak , nasib edilmişse, kendisine cevap verilecektir. Çünkü Yüce Allah, «Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim» buyurmuştur. Kime istiğfar etmek nasib edilmişse, o bağışlanacak demektir. Çünkü Yüce Allah, «Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır» buyurmuştur. Kime tövbe etmesi nasib edilmişse, bu kişinin tövbesi kabul edilecek demektir. Çünkü Yüce Allah, «O, kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir» buyurmuştur. "

Ahmed ve Beyhakî'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir dilenci gelince, kendisine bir hurma verilmesini emretti, ama dilenci hurmayı almadı. Başka bir dilenci gelince Allah'ın Resûlü ona da bir hurma verilmesini emretti. Dilenci hurmayı kabul edip:

“Allah'ın Resûlünden bir hurma mı!" deyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) cariyeye:

“Ümmü Seleme'ye git ve yanımızdaki kırk dirhemi kendisine (dilenciye) vermesini söyle" buyurdu.

Beyhakî'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir dilenci gelince, kendisine bir hurma verilmesini emretti. Dilenci:

“Sübhanallah, Allah'ın peygamberlerinden bir peygamber bir hurmayı mı sadaka olarak veriyor!" deyince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Bu hurmanın bir sürü zerrenin ağırlığında olduğunu bilmiyor musun?" karşılığını verdi. Başka bir dilenci gelince, ona da bir hurma verdi. Dilenci:

“Bir peygamberden bir hurma mı? Hayatta olduğum müdetçe bu hurmayı yanımdan ayırmayacağım ve devamlı bunun bereketini temenni edeceğim" deyince Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ona iyilikte bulunulmasını emretti ve kısa sürede adamın bütün ihtiyaçları karşılandı.

Ebû Nuaym Hilye'de, Mâlik b. Enes vasıtasıyla Câfer b. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyn'den bildirir: Süfyân es-Sevrî, Câfer b. Muhammed b. Ali b. el- Hüseyn'e:

“Bana bir şey anlatmadan kalkmayacağım" deyince, Câfer şöyle karşılık verdi:

“Sana anlatacağım ama çok söz senin için hayırlı değildir. Ey Süfyân! Allah sana bir nimet verdiği zaman o nimetin devam etmesini ve yok olmamasını istiyorsan, o nimetten dolayı Allah'a çokça hamd ve şükür et. Çünkü Yüce Allah Kitab'ında:

“Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım" buyurmaktadır. Rızkın sana gelişi gecikince çokça istiğfar et. Çünkü Yüce Allah Kitab'ında:

“Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın" buyurmaktadır. Bu, dünyadadır. Âhiret için ise:

“Sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın" buyurmaktadır. Ey Süfyân! Eğer sultandan veya başkasından dolayı zor duruma düşecek olursan çokça:

“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" de. Çünkü bu rahata çıkmanın anahtarı ve cennet hazinelerinden bir hazinedir."

Hakîm et-Tirmizî Nevâdiru'l-Usul'da Ebû Hureyre'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Kime şu dört şey verilmişse muhakkak ki Allah ona şu dört şeyi de verir: Kime dua yapmak nasib edilmişse, kendisine cevap verilecektir. Çünkü Yüce Allah, «Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim» buyurmuştur. Kime istiğfar etmek nasib edilmişse, o bağışlanacak demektir. Çünkü Yüce Allah, «Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır» buyurmuştur. Kime verilen nimetlere şükretme nasib edilmişse, fazlası verilecek demektir. Çünkü Yüce Allah, «Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım» buyurmuştur. Kime tövbe etmesi nasib edilmişse, bu kişinin tövbesi kabul edilecek demektir. Çünkü Yüce Allah, «O, kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir» buyurmuştur. "

İbn Merdûye'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kime verilen nimetlere şükretme nasib edilmişse; fazlası verilecek demektir. Çünkü Yüce Allah, «Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım» buyurmuştur. Kime tövbe etmesi nasib edilmişse, bu kişinin tövbesi kabul edilecek demektir. Çünkü Yüce Allah, «O, kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir» buyurmuştur."

İbnu'n-Neccâr Tarih'te ve Diyâ el-Makdisî el-Muhtâre'de, Enes'ten Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

“Kime şu beş şey ilham edilmişse, beş şeyden mahrum olmaz: Kime dua ilham edilmişse, duasına icabet edilmesinden mahrum olmaz. Çünkü Yüce Allah, «Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim» buyurmuştur. Kime tövbe ilham edilmişse, tövbesinin kabulünden mahrum olmaz. Çünkü Yüce Allah, «O, kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir» buyurmuştur. Kime şükretmek ilham edilmişse, (o nimetlerin) daha fazlasından mahrum olmaz. Çünkü Yüce Allah, «Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım» buyurmuştur. Kime istiğfar etmesi ilham edilmişse, bağışlanmaktan mahrum olmaz. Çünkü Yüce Allah, «Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır» buyurmuştur. Kime infak etmek ilham edilmişse, verdiği şeyin yerine kendisine başkasının verilmesinden mahrum olmaz. Çünkü Yüce Allah, «Sarfettiğiniz herhangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar»buyurmuştur. "

7 ﴿