12

"Biz geceyi ve gündüzü iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alâmetini silip gündüz alâmetini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık."

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin zayıf bir isnâdla İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Allah Arş'ının nurundan iki güneş yarattı. Ezeli ilminde güneş olarak bırakacağını doğusu ve batısıyla dünya kadar yarattı. Işığını giderip Ay kılacağı Güneş'i de ondan daha küçük yarattı. Onların küçük görünmesi semada çok yüksek bir yerde olmalarından ve yeryüzüne olan uzaklıklarından dolayıdır. Allah, Güneş'i ilk yarattığı gibi bırakmış olsaydı gece gündüzden, gündüz geceden ayırt edilmezdi. Oruç tutacak kişinin ne zaman oruç tutup ne zaman iftar edeceği belli olmazdı. Müslümanlar hac mevsiminin ne zaman olduğunu bilmezdi. Günlerin, ayların ve yılların sayısı nasıl olacaktı? Yine hesap nasıl olacaktı? Allah, Cibril'i gönderdi ve Cibrîl ayı kanismiyle üç defa sildi. Ay o zaman henüz güneşti. Bunun üzerine onun ışığı gidip nuru kaldı. "Biz geceyi ve gündüzü iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alâmetini silip gündüz alâmetini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık" âyeti de bunu anlatmaktadır."

Beyhakî Delâili'n-Nübüvve'de ve İbn Asâkir, Saîd el-Makburî'den bildiriyor: Abdullah b. Selâm, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), Ay'ın yüzeyindeki karartıyı sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

“Eskiden iki güneş vardı. Yüce Allah:

“Biz geceyi ve gündüzü iki alâmet yaptık. Rabbînizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alâmetini silip gündüz alâmetini aydınlatıcı kıldık..." buyurmaktadır. Gördüğün karartı da silinen yerdir" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbnu'l-Enbârî'nin, Masâhifte bildirdiğine göre Hazret-i Ali:

“...Gece alâmetini sildik..." âyetini açıklarken:

“Burada Ay'ın üzerindeki karartı kastedilmektedir" dedi.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Ali bu âyeti açıklarken:

“Gece ve gündüz aynıydı. Allah gecenin alâmetini sildi ve onu karanlık kıldı. Gündüz alâmetini de olduğu gibi bıraktı" dedi.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“...Gece alâmetini sildik..."âyetini açıklarken:

“Burada gecedeki karanlık kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs:

“Biz geceyi ve gündüzü iki alâmet yaptık..." âyetini açıklarken:

“Eskiden Ay, Güneş gibi ışık saçardı. Ay gecenin, güneş ise gündüzün alâmetidir" dedi. "...Gece alâmetini sildik..." âyeti hakkında ise:

“Silinen yer, Ay'daki karanlık yerdir" dedi.

Abdurrezzâk Musannef’te ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid der ki: Hirakl, Muâviye'ye içinde üç soru olan bir mektup yazdı. Birinci soru:

“Hangi yerde namaz kılarsan kıbleye dönmediğini düşünürsün?" İkinci soru:

“Hangi yere güneş bir defa çıkmış ve ne daha önce, ne de daha sonra oraya çıkmamıştır?" Üçüncü soru:

“Ay'daki karanlık nedir?" şeklindedir. Muâviye bu soruları İbn Abbâs'a sordu ve Hirakl'e şöyle bir cevap yazdı:

“Sorduğun ilk yer, Kâbe'nin damıdır. İkinci yer, Allah'ın, Mûsa'ya (aleyhisselam) yarmış olduğu denizdir. Ay'daki karanlık ise silinen yerdir."

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime bu âyeti açıklarken:

“Allah Güneş'in ve Ay'ın nurunu yetmişer parçadan kıldı. Sonra Ay'ın nurundan altmış dokuz parçayı silerek, onları Güneş'in nuruna ekledi. Güneş yüz otuz dokuz, Ay ise bir parça nura sahip oldu" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî bu âyeti açıklarken:

“Eskiden gecede bir güneş, gündüzde bir güneş vardı. Daha sonra Yüce Allah gece Güneş'ini sildi. Bu da Ay'daki silinmiş yerdir" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr:

“Gece alâmetini sildik..." âyetini açıklarken:

“Ay'a, on üçüncü veya on dördüncü gecesi bak. Onda birinin diğer bir kişinin başını tutmuş gibi olduğunu görürsün" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid:

“Gece alâmetini silip gündüz alâmetini aydınlatıcı kıldık..." âyetini açıklarken:

“Burada gecenin karanlığı ve gündüzün ışığı kastedilmektedir" dedi.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde:

“Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alâmetini silip gündüz alâmetini aydınlatıcı kıldık..." âyetini açıklarken:

“Rabbinizden lütuf isteyeslniz diye Allah size gündüz bir ışık ve uzun bir meşguliyet yaratmıştır" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Atâ b. es-Sâib'den bildiriyor: Bana başka birinin bildirdiğine göre Şam kadılarından bir kadı Hazret-i Ömer'e gidip:

“Ey müminlerin emiri! Beni korkutan bir rüya gördüm" dedi. Ömer:

“Ne gördün" diye sorunca:

“Güneşle Ay'ın kavga ettiğini gördüm. Yıldızlarda onlarla beraber ikiye ayrılmıştı" dedi. Ömer:

“Sen hangisiyle beraberdin?" deyince:

“Ay'la beraber Güneş'e karşı idim" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer:

“Biz geceyi ve gündüzü iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alâmetini silip gündüz alâmetini aydınlatıcı kıldık...". Git, vallahi! Seni görevinden alıyorum ve sana hiçbir görev vermiyorum" dedi. Yine bana bildirildiğine göre bu kişi Muâviye ile beraber Sıffîn gününde öldürüldü.

İbn Asâkir, Ali b. Rabî'a'dan bildiriyor: İbnu'l-Kevvâ', Hazret-i Ali'ye Ay'daki karanlık bölgeyi sorunca:

“Bu, Allah'ın:

“...Gece alâmetini sildik..."buyruğudur" karşılığını verdi.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini açıklarken:

“(İşte biz her şeyi) açıkladık, mânâsındadır" dedi.

12 ﴿