2

"Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır."

Saîd b. Mansûr, Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim ve İbn Merdûye'nin Hasan ve başkalarından bildirdiğine göre İmrân b. Husayn şöyle demiştir: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır" âyetleri nazil olduğunda Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yolculuktaydı. Ashâbına: "Bu günün nasıl bir gün olduğunu biliyor musunuz?" diye sorunca, ashâb: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "O günü Yüce Allah, Adem'e: «Cehennemin payını Cehenneme gönder» buyurur. Âdem: «Rabbim! Cehennemin payı ne kadardır?» diye sorunca, Yüce Allah: «Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu Cehenneme, biri de Cennetedir» karşılığını verir." Bunu duyan Müslümanlar ağlamaya başlayınca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Orta yolu tutup Allah'a yönelin. Her bir peygamber bir cahiliye döneminden sonra gönderilir. Onun için Cehennemin bu payı cahiliye insanlarından alınır. Sayı eksik kalırsa münafıklardan tamamlanır. Önceki ümmetlere nazaran sizin oranınız da bineğin ayak tırnağındaki çıkıntı veya devenin bir yanındaki ben kadardır" buyurdu. Sonra şöyle devam etti: "Cennetliklerin dörtte biri kadar olmanızı ümit ediyorum." Müslümanlar bunu duyunca tekbîr getirdiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cennetliklerin üçte biri kadar olmanızı ümit ediyorum" buyurunca bir daha tekbir getirdiler.

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cennetliklerin yarısı kadar olmanızı ümit ediyorum" buyurunca bir daha tekbir getirdiler. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) "üçte ikisi" deyip demediğini ise bilmiyorum.

Tirmizî, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, İmrân b. Husayn'dan bildirir: Bir yolculukta Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik. Yolculuk sırasında bazıları öne geçmiş bazıları arkadan geliyordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yüksek bir sesle: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır" âyetlerini okudu. Ashâbı bu sesi duyunca Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bir şey söyleceğini anladılar ve geride olanlar daha da hızlandılar. Herkes bir araya gelince Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "O gün nasıl bir gün olacak biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "O gün öyle bir gündür ki Yüce Allah, Adem'e: «(Soyundan) Cehennemin payını gönder!» diye seslenecek. Âdem: «Rabbim! Cehennemin payı ne kadar?» diye sorduğunda, Yüce Allah: «Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu Cehennemlik birisi de Cennetliktir» buyuracak." Bunun üzerine orada bulunanlar umutsuzluğa kapıldılar ve yüzlerinde neşeden bir iz kalmadı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashâbının bu durumunu görünce: "Siz amel edip rahat olun! Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki sizler mahlukattan iki toplulukla beraber olacaksınız ve bu iki topluluk her kiminle beraber olurlarsa onu çoğaltırlar. Bunlar da Yecûc ve Mecûc ile Âdem'in ve İblis'in soyundan olup ölenlerdir" buyurdu. Ashâb bunu duyduklarında sıkıntıları biraz hafifledi. Sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Amel edin ve birbirinizi müjdeleyin! Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki diğer insanlara göre oranınız, devenin yan tarafındaki ben veya bineğin ayak tırnağındaki çıkıntının deveye oranı kadardır. "

İbn Cerîr, Hasan(-ı Basrî)'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebûk savaşı dönüşü ashâbıyla birlikte Medine sırtlarına ulaştığında bazıları öne geçmiş bazıları arkadan geliyordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yüksek bir sesle: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir" âyetini okudu..." Ravi sonrasında bir önceki rivayetin aynısını şu ziyadeyle zikreder: "Her iki peygamber arasında mutlaka bir cahiliye dönemi olmuştur. Bu dönemin insanları Cehennemliktir. Sizler de öyle büyük iki topluluk arasında olacaksınız ki bunlar bulundukları yerin sayısını çoğaltırlar. Bu iki topluluk Yecûc ile Mecûc'tür ve bunlar da Cehennemliktir. Ama bunlar da Cehennemin sayısını tamamlamazlarsa sayı münafıklardan tamamlanır. "

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Hâkim ve İbn Merdûye, Enes'ten bildirir: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır" âyetleri nazil olduğunda Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yolculuktaydı. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyetleri yüksek bir sesle okuyunca ashâbı aceleyle etrafında toplandı. Onlara: "O gün nasıl bir gün olacak biliyor musunuz? O gün Yüce Allah, Âdem'e: «Ey Âdem! (Soyundan) Cehennemin payını, her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişiyi gönder!» diye seslenecek" buyurunca bu durum Müslümanların ağırını gitti. Sonrasında Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Amel edin, Allah'a yönelin ve rahat olun! Canım elinde olana yemin olsun ki diğer insanlara göre oranınız, devenin yan tarafındaki ben veya bineğin ayak tırnağındaki çıkıntı kadardır. Sizler mahlukattan iki toplulukla beraber olacaksınız ve bu iki topluluk her kiminle beraber olurlarsa onu çoğaltırlar.

Bunlar da Yecûc ve Mecûc ile cinlerin ve Âdem'in soyundan kafir olarak ölenlerdir. "

Bezzâr, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Hâkim ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbının yanında: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir" âyetini okudu ve: "Bu günün nasıl bir gün olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "O gün öyle bir gündür ki Yüce Allah, Âdem'e: «(Soyundan) Cehennemin payını gönder!» diye seslenecek. Âdem: «Rabbim! Kaçta kaç gidecek?» diye sorduğunda, Yüce Allah: «Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu Cehennemlik, birisi de Cennetliktir» buyuracak." Bu durum ashâbın gücüne gidince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cennetliklerin üçte biri kadar olmanızı ümit ediyorum" buyurdu. Sonra şöyle devam etti: "Siz amel edip rahat olun! Sizler orada mahlukattan iki toplulukla beraber olacaksınız ve bu iki topluluk her kiminle beraber olurlarsa onu çoğaltırlar. Bunlar da Yecûc ve Mecûc'tür. Diğer insanlara göre oranınız devenin yan tarafındaki ben veya bineğin ayak tırnağındaki çıkıntı kadardır. Benim ümmetim bin bölüm içinden sadece bir bölümdür. "

İbn Merdûye'nin Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mustalik oğulları gazvesine giderken yolda Yüce Allah: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır" âyetlerini indirdi. Bu âyetler nazil olunca Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin üzerinde bunları yüksek sesle ashâbına okudu. Sonra onlara: "Bu günün nasıl bir gün olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "O gün öyle bir gündür ki Yüce Allah, Âdem'e: «(Soyundan) Cehennemin payını gönder!» diye seslenecek. Âdem: «Rabbim! Kaçta kaç gidecek?» diye sorduğunda, Yüce Allah: «Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu Cehennemlik birisi de Cennetliktir» buyuracak." Bunu duyan Müslümanlar hüngür hüngür ağladılar ve büyük bir endişeye kapıldılar. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki sizler sayı olarak siyah bir koyundaki bir beyaz bir kıl gibisiniz. Cennetliklerin yarısı kadar olmanızı ümit ediyorum. Hatta Cennetliklerin üçte ikisi kadar olmanızı ümit ediyorum.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Mûsa: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yolculuğunda iken..." demiş ve bir önceki rivayetin aynısını zikretmiştir.

Ahmed, Buhârî, Müslim, Nesâî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Beyhakî el-Esmâ ve's-Sifât'ta Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah kıyamet gününde: «Ey Âdem!» diye seslenince, Âdem: «Rabbim! Huzurunda ve emrindeyim!» karşılığını verir. Yüce Allah: «Rabbin zürriyetinden Cehennemin payını göndermeni istiyor» buyuruma, Âdem: «Rabbim! Cehennemin payı ne kadar?» diye sorar. Yüce Allah: «Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi» karşılığını verir. İşte o zaman çocuk bile ihtiyarlar, «...Her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür, insanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır.»Bu durum Müslümanlara ağır gelince: " Resûlallah! Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi Cehenemde, geriye bir kişi kalıyor. Diğerlerinin yanında bir kişi ne ki?" dediklerinde Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yecûc ve Mecûc'den her bin kişiye karşılık sizden bir kişi olur. Diğer ümmetlere nazaran sizin sayınız beyaz sığırdaki siyah bir kıl veya siyah sığırdaki beyaz bir kıldan başka bir şey midir?"

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Alkame: "...Kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir" âyetini açıklarken: "Kıyamet öncesi olan bir sarsıntıdır" demiştir.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Şa'bî: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır" âyetlerini okudu ve: "Bunlar dünyada iken olur ve kıyametin de alametlerindendir" dedi.

İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ubeyd b. Umeyr bu âyetleri açıklarken: "Bunlar, henüz dünyada iken kıyamet kopmadan önce gerçekleşen şeylerdir" demiştir.

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Kıyamet sarsıntısı kıyametinin alametlerinden biridir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: "...Kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir" âyetini açıklarken: "Bu sarsıntı kıyametin başlangıcıdır" demiştir. "...Her emzikli kadın emzirdiğini unutur..." âyetini açıklarken de: "Başına gelen musibetten dolayı kendi bebeğini bile bırakır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süfyân: "...Her emzikli kadın emzirdiğini unutur..." âyetini açıklarken: "Emzikli kadın kendi bebeğiyle dahi ilgilenemez olur" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "...Her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür, insanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "O günün şiddetiyle anne, henüz sütten kesmediği bebeğini unutur. Gebe kadınlar karnındaki bebekleri henüz günü gelmeden düşürürler. İnsanlar sarhoş edecek bir şey içmedikleri halde korkudan sarhoş olurlar."

Taberânî, Hâkim, İbn Merdûye ve Ebu'l-Hasan Ahmed b. Yezîd el- Havlânî'nin el-Hurûfde bildirdiğine göre İmrân b. Husayn, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti: (.....) lafzıyla Okuduğunu işitmiştir.

İbn Merdûye, Ebu'l-Hasan Ahmed b. Yezîd el-Havlânî el-Hurûfde ve Hafız Abdulğanî b. Saîd, Îdâhu'l-İşkâl'de Ebû Saîd'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti: (.....) lafzıyla okudu. A'meş der ki: "Bu, bizim de kıraatimizdir."

Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Huzeyfe bu âyeti: (.....) lafzıyla okumuş ve şöyle demiştir: "İfade nasb ile yani (.....) şeklinde olsaydı o zaman gerçekten sarhoş oldukları anlamına gelirdi. Ancak ötre ile yani lafzıyla: "Sarhoş olduklarını sanırsın" anlamını vermektedir."

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî': "...İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bunlar kıyamet anında olan şeylerdir. Kıyamet öncesi o büyük dehşette büyükler sarhoş olur, küçükler ihtiyarlar, gebe kadınları çocuklarını düşürür."

İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "...İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler..." âyetini açıklarken: "Onları, sarhoş edici bir şey içmişler gibi sarhoş olarak görürsün, anlamındadır" demiştir.

2 ﴿