14"İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şayet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, âhîretî de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir. Allah'ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur. Kendisine zararı faydasından daha yakın olana yalvarır. Yalvardığı şey ne kötü yardımcı ve ne kötü yoldaştır! Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar." Buhârî, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kişi Medine'ye geldiğinde, eğer karısı erkek çocuk doğurur, atı da yavrularsa: «Bu din güzel bir dindir» derdi. Ancak karısı (erkek) doğurmaz, atı da yavrulamazsa: «Bu din kötü bir din» derdi." İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye sahîh bir senedle İbn Abbâs'tan bildirir: Bazı bedeviler Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip Müslüman olurlar, sonrada yurtlarına geri dönerlerdi. Şayet o yılı yağmurlu, bereketli ve hayvanlar yönünden bol yavrulu geçerse: "Bizim bu dinimiz pek güzelmiş" derlerdi. Ancak o yılı yağmursuz, kurak, bereketsiz ve hayvanlar yönünden doğumu az bir yıl olursa: "Bizim dinimizde bir hayır yokmuş" derlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, âhireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir" âyetini indirdi. İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Bazıları Müslüman olup veba bölgesi olan Medine'ye yerleşirdi. Şayet Medine'de bedeni sağlıklı kalır, atı yavrular ve karısı da erkek çocuk doğurursa dininden yana içi rahat eder ve: "Müslüman olduğumdan beri hayırdan başka bir şey görmedim" derdi. Ancak sağlığı bozulur, karısı kız çocuğu doğurur, dağıtılan sadakada da bir gecikme olursa şeytan gelip vesvese vererek ona: "Vallahi Müslüman olduğundan beri kötülükten başka bir şey görmüş değilsin" derdi. İşte âyette bahsedilen fitne de budur. İbn Merdûye, Atiyye vasıtasıyla Ebû Saîd'den bildirir: Yahudilerden bir adam Müslüman olduktan sonra gözlerini, malını ve çocuğunu kaybetti. Müslüman oluşunu uğursuz sayarak Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: "Müslümanlığımı iptal et" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İslam, dediğin gibi iptal edilmez" karşılığını verdi. Adam: "Bu yeni dinden hiç de hayır görmedim, zira gözlerim ve malım gitti, çocuğum da öldü" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Yahudil Ateş nasıl demirin, altının ve gümüşün kirini giderirse İslam da kişinin kirini giderir" buyurdu. Sonrasında: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, âhireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir" âyeti nazil oldu. Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bazıları şüphe içinde Allah'a kulluk ederler. Bolluk ve afiyet buldukları zaman bu kulluktan yana içleri rahat olur. Ancak başlarına bir musibet geldiği zaman geri eski dinine dönerek kafir olur." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: Kişi Müslüman olup Medine'ye hicret ederdi. Şayet Medine'de sağlıklı olur, dağıtılan sadakalardan payı devamlı olarak gelir karısı erkek çocuğu doğurur, atı da yavrularsa: "Vallahi bulduğum en güzel din Muhammed'in dinidir! Zira Müslüman olduğumdan beri bedenimde sağlık, çocuklarımda artış gördüm" derdi. Ancak hastalanır, sadakadan payı gelmez, atı düşük yapar, muhtaç duruma düşer, karısı da kız çocuğu doğurursa: "Vallahi Muhammed'in dini en kötü dinmiş! Zira Müslüman olduğumdan beri hastalık peşimi bırakmadı, ailem, çocuklarım ve mallarımda hep bir eksilme oldu" derdi. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, âhireti de..." âyetini açıklarken şöyle demiştir: İnsanlardan bazıları hayatında istediği gibi bolluk ve refah bulduğu zaman müslümanlığından yana içi rahat olur ve: "Benim dinim hak bir dindir ve nasıl bir dine inandığımı biliyorum" der. Ancak başına bir musibet geldiği zaman hak olarak bildiği dinini ve bu dine yönelik bildiğini de inkar eder. Sonuçta da kendisi için üzülen, kendisi için sevinen, tek derdi ve meşgalesi olan, peşinde koşup durduğu dünyasını kaybederken âhirete de karşılığını alacağı hiçbir iyiliği olmadan çıkar. İşte âyette de ifade edildiği gibi gerçek ziyan ve kayıp budur. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: "Allah'ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur. Kendisine zararı faydasından daha yakın olana yalvarır. Yalvardığı şey ne kötü yardımcı ve ne kötü yoldaştır" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Karşı gelmesi halinde dünyada iken kendisine bir zarar veremeyecek, itaat etmesi halinde de kendisine bir faydası dokunmayacak şeylere sığınıp yalvarır. Oysa âhirette vereceği zarar dünyada iken vereceği faydadan daha yakındır. Yalvardığı bu putlar kendisi için pek kötü bir yoldaş, arkadaştır." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Yalvardığı şey ne kötü yardımcı ve ne kötü yoldaştır" âyetini açıklarken: "Yardımcı ve yoldaştan kasıt yalvardığı putlardır" demiştir. Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) ifadesini: "Ne kötü bir dosttur" şeklinde açıklamıştır. |
﴾ 14 ﴿