2

"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her bîrine yüzer değnek vurun. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun."

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." âyetini açıklarken: "Cezanın şiddeti konusunda değil, cezanın iptal edilmeyip uygulanması konusunda kişiye acımamadır" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..."âyetini açıklarken: "Cezayı uygularken onlara karşı içinizde bir acıma olmasın" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." âyetini açıklarken: "Onlara acıyıp da cezayı iptal etmeyin, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, İmrân b. Hudeyr'den bildirir: Ebû Miclez'e: "Yüce Allah: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." buyuruyor. Bu, birine değnek atarken veya elini keserken ona acımamamız gerektiği anlamına mı geliyor?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "Hayır öyle değil. Yetkili birine bir dava intikal ettiği zaman bu yetkilinin kendilerine had uygulanır diye acıyıp davayı reddetmesidir."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." âyetini açıklarken: "Değneği sert bir şekilde acımadan atma anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbrâhim ve Âmir: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." âyetini açıklarken: "Zina cezasını uygularken değneği sert bir şekilde atmak ve her bir organa cezadan hakkını vermektir" demişlerdir.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr, Şu'be'den bildirir: Hammâd'a: "Zina eden kişiye cezası sert bir şekilde mi uygulanır?" dediğimde şu karşılığı verdi: "Evet sert bir şekilde uygulanır ve değnek atılırken giysileri çıkarılır. Zira Yüce Alah: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." buyurur." Ben: "Bu acıma konusu henüz hüküm aşamasında olur" dediğimde: "Hem hüküm aşamasında, hem de ceza anında olur" karşılığını verdi.

Abdurrezzâk'ın Musannef’te Amr b. Şuayb'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şayet dört kişi, iki bekarın zina ettiğine dair şahitlik ederlerse bu iki kişiye Yüce Allah'ın da belirttiği gibi yüz değnek atılır, başka bir memlekete bir yıllığına sürgün edilirler ve birbirlerinden ayrı tutulurlar."

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim, Ubeydullah b. Abdillah b. Ömer'den bildirir: İbn Ömer, zina eden bir cariyesinin sırtına ve ayaklarına değnek attı. Ona: "Yüce Allah: "...Allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın..." buyurur!" dediğimde şu karşılığı verdi: "Evladım! Ona acıdığımı mı sanıyorsun? Yüce Allah bu yaptığına karşılık onu öldürmemi veya değnekleri başına atmamı emretmiyor. Vurduğun yerlerini de acıttım!"

İbn Ebî Şeybe Musannef’te, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Berze el-Eslemî'ye ailesinden birine ait olan ve zina eden bir cariye getirildi. Yanında da on kişiye yakın adam vardı. Ebû Berze emrederek cariye bir kenarda oturtuldu ve üzerine bir giysi atıldı. Sonra kamçıyı bir adama verip: "Ona elli kamçı at, ama göbek kısmı ile avret yerlerine vurma" dedi. Adam da kalkıp cariyenin değişik yerlerine kamçı ile vurmaya başladı. Ebû Berze de orada bulunanlara: "...Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun" âyetini okudu.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun" âyetini açıklarken: "Tâife'den kasıt en az bir kişi ve yukarısıdır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "...Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun" âyetini açıklarken: "Tâife'den kasıt en az on kişidir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken: "Tâife birden bin kişiye kadardır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken şöyle demiştir: "Yüce Allah ibret, uyarı ve gözdağı olsun diye böylesi bir cezaya bir topluluğun şahit olmasını emretmiştir."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İkrime bu âyeti açıklarken: "Bu cezaya asgari iki kişi olmak üzere bir topluluk şahit olsun" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Zührî bu âyeti açıklarken: "Taife en az üç kişi ve yukarısıdır" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Zeyd bu âyeti açıklarken: "Taife dört kişidir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Nasr b. Alkame: "...Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun" âyetini açıklarken: "Bu topluluğun şahit bulunması cezalandırılan iki kişinin rezil olması için değil, tövbelerinin kabulü ve rahmet dilemeleri içindir" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, Şeybânî'den bildirir: İbn Ebî Evfâ'ya: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç kimseyi recmetti mi?" diye sorduğumda: "Evet, recmetti" dedi. "Nûr Sûresi'nin inmesinden sonra mı önce mi?" diye sorduğumda ise: "Bilmiyorum" dedi.

2 ﴿