3

"Elif Lam Mîm. İnsanlar, «İnandık» demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun ki biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmezdir. Elbette Allah doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır"

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Şa'bî: "Elif Lâm Mî m. İnsanlar, «İnandık» demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler" âyetlerini açıklarken şöyle dedi: "Bu âyetler Mekke'de İslamiyeti kabul eden bazı kişiler hakkında inmiştir. Hicret âyeti indiği zaman Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı, bu kişilere: "Hicret etmediğiniz müddetçe ikrar etmeniz ve Müslüman olmanız kabul edilmeyecektir" diye bir mektup yazdı. Bunun üzerine onlar Medine'ye doğru yola çıktı. Fakat müşrikler arkalarından gitti ve onları yollarından geri çevirdi. Onlar hakkında bu âyet inince onlara: "Sizin hakkınızda filan filan âyeti indi" diye yazdılar. Bu kişiler: "Yola çıkalım arkamızdan gelenle de savaşalım" dediler ve yola çıktılar. Müşrikler arkalarından gelip onlarla savaştı. Bunlardan bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da kurtuldu. Bunun üzerine Yüce Allah haklarında: "Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" âyetini indirdi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Elif Lâm Mîm. İnsanlar, «İnandık» demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler" âyetlerini açıklarken şöyle dedi: "Bu âyetler Medine'ye hicret etmek isteyip de müşriklerin yollarına çıkması üzerine geri dönen Mekke ahalisinden bazı kişiler hakkında indirilmiştir. Medine'deki Müslüman kardeşleri onlara Kur'ân'da haklarında inen âyeti yazıp bildirince, Medine'ye doğru yola çıkmışlardı. Müşrikler yollarına çıkınca da onlardan bir kısmı öldürülmüş bir kısmı da kurtulmuştu. İşte o zaman: "Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz..." âyeti indi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Katâde'den bildirir: Bu âyetler Medine'ye hicret etmek isteyip de müşrikler tarafından engellenen ve tekrar Mekke'ye döndürülen bir topluluk hakkında indirilmiştir. Bu sûrenin ilk on âyeti Medeni, diğer âyetleri ise Mekki'dir.

İbn Sa'd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve İbn Asâkir, Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'den bildirir: "Elif Lâm Mîm. İnsanlar, «İnandık» demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarınımı zannederler" âyetleri, Allah yolunda işkencelere maruz kalmış Ammâr b. Yâsir hakkında indirilmiştir.

İbnu'l-Münzir'in, İbn Cüreyc'den bildirdiğine göre İbn Ömer ve başkaları şöyle demiştir: Ebû Cehil, Ammâr b. Yâsir'e yaz sıcağında demirden zırh giydirip, annesinin de fercini mızraklayarak işkence etmişti. Bu olay üzerine: "Elif Lâm Mîm. İnsanlar, «İnandık» demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler" âyetleri indi.

Firyabî, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...İmtihan edilmeden..." âyetini açıklarken: "Burada mallarıyla ve canlarıyla imtihan edilmeleri kastedilmektedir" dedi. (.....) âyeti hakkında ise: "Biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir, mânâsındadır" dedi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetlerini açıklarken şöyle dedi: "İnsanlar imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler? Biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir, mânâsındadır. Allah doğruları, yalancıları, itaat edenleri ve asi olanları ortaya çıkaracaktır. Altının ateşle denendiği gibi mümin kişinin de sıkıntılarla imtihan edileceği söylenirdi. Yine imtihanın insan için, körün aldığı, gören kişinin de almadığı sahte dirhem gibi olduğu söylenirdi."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hazret-i Ali bu âyeti: (.....) şeklinde okuyup: "Allah doğruları ve yalancıları insanlar arasında belli edecektir" derdi.

İbn Merdûye ve Hilye'de Ebû Nuaym'ın bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti açıklarken şöyle dedi: "Allah, ümmetine bir peygamber gönderir ve bu peygamber vefat edene kadar ümmetinin arasında kalırdı. Vefat ettikten sonra da ümmeti veya Allah'ın dilediği kişiler: «Bizim için peygamberin açık yolu vardır» derler. Sonra da Allah belaları gönderir. Peygamberin açık yolu üzerinde sebat eden kişi doğru olan, sebat etmeyip değişen kişi ise yalancı olandır."

İbn Mâce ve İbn Merdûye, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Müslüman olduğunu ilk açıklayanlar yedi kişi idi. Bunlar, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr, Sümeyye Ümmü Ammâr, Ammâr, Suheyb, Bilal ve Mikdâd'dır. Allah, Resûlullah(sallallahü aleyhi ve sellem), amcası Ebû Tâlib'in himayesi ile Ebû Bekr'i de kavmi ile müşriklerden korumuştu. Ancak diğer kişiler müşrikler tarafından yakalanmış ve demir zırhlar giydirilerek güneş altında tutulmuştu. Bilal dışındakilerin hepsi, müşriklerin dediklerini kabul etmişti. Bilal, canını Allah yolunda feda etmeyi kolay bir şey sanmıştı. Kavmi de onu öldürmenin kolay bir şey olduğunu düşününce onu Mekke çocuklarına teslim ettiler ve çocuklar onu Mekke tepelerinde dolaştırmaya (sürüklemeye) başladılar. Bilal sürekli: "Allah birdir, birdir" diyordu.

3 ﴿