18"Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir. De ki: «Eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız bilin ki, kaçmak size fayda vermeyecektir; kaçsanız bile az bir zamandan fazla yaşatılmazsınız...» Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: «Bize katılın» diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir." Beyhaki, Delâil'de İbn Abbâs'tan bildirir: "Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi" âyetinin tevili altmış yılın başında gerçekleşti. Burada Hâris oğullarının Şam ahalisini Medine'ye sokmaları kastedilmektedir" dedi. Abdurrezzâk, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): (.....) âyetini açıklarken: "Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse mânâsındadır" dedi. "Orada karışıklık çıkarmaları istenseydi..." âyeti hakkında ise: "Eğer şirke davet edilselerdi o davete icabet ederlerdi, mânâsındadır" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini açıklarken: "Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse mânâsındadır" dedi. "Orada karışıklık çıkarmaları istenseydi..." âyeti hakkında ise: "Eğer şirke davet edilselerdi, mânâsındadır" dedi. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini açıklarken: "Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse, mânâsındadır" dedi. "Orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi" âyeti hakkında ise: "Eğer şirke davet edilselerdi içlerinden gelerek beklemeden o davete icabet ederlerdi, mânâsındadır" dedi. "Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi..." âyetini açıklarken: "Bazı kişiler Bedr savaşında ortalıktan kaybolmuştu. Ancak Bedr savaşçılarına Allah'ın vermiş olduğu fazileti ve şerefi gördüklerinde: "Eğer Allah bize bir daha savaşı nasip ederse savaşacağız" dediler. Zaman geçmiş ve Allah'ın zikretmiş olduğu Medine etrafındaki savaş gerçekleşmiştir" dedi. "De ki: Eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız bilin ki, kaçmak size fayda vermeyecektir; kaçsanız bile az bir zamandan fazla yaşatılmazsınız" âyetini açıklarken: "Allah'ın size takdir etmiş olduğu ecele bir şey ekleyemezsiniz. Takdir edilen ecel de az bir zamandır. Dünyanın tüm ömrü de az bir zamandadır" dedi. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Rabî b. Huseym: "...Az bir zamandan fazla yaşatılmazsınız" âyetini açıklarken: "Burada ecelleri ile aralarındaki zaman kastedilmektedir" dedi. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları... gerçekten biliyor..." âyetini açıklarken: "Burada insanları Muhammed'den (sallallahü aleyhi ve sellem) alıkoyan münafıklar kastedilmektedir" dedi. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd: "Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları... gerçekten biliyor.,." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Burada Ahzâb günü kastedilmektedir. Bir adam Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanından gitti ve kardeşinin önünde pişmiş et ve ekmek olduğunu gördü. Bunun üzerine ona: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mızraklarla kılıçlar arasında iken sen burada et, ekmek ve şıra ile uğraşıyorsun öyle mi?" deyince, kardeşi: "Sen bana gel, senin de, arkadaşının da etrafı sarılmış bulunmaktadır. İsmiyle yemin edilen zatın adına yemin ederim ki, Muhammed bu işi asla başaramayacaktır" dedi. Kardeşi ona: Yalan söyledin, ismiyle yemin edilen zatın adına yemin ederim ki -bu kişi öz anne babasından kardeşi idi- vallahi, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) durumunu haber vereceğim" dedi ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gitti. Ancak Cibril'in, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları ve yandaşlarına: «Bize katılın» diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir" âyetini indirdiğini gördü. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Allah, içinizden (savaştan) alıkoyanları... gerçekten biliyor" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Burada münafıklardan bazı kişiler kastedilmektedir. Onlar arkadaşlarına: "Muhammed ve ashâbı bir başla doyacak kadar zayıftır. Onlar ne kadar güçlü olsalar da Ebû Süfyân ve arkadaşları onları yer bitirir. Onu bırakın, o mutlaka helak olacaktır" dediler. "...Yandaşlarına: «Bize katılın» diyenleri gerçekten biliyor..." âyeti hakkında ise: "Münafıklar müminlerden bazı kişilere: «Muhammed'i bırakın, o helak olup öldürülecektir» dediler, mânâsındadır" dedi. "Zaten bunların pek azı savaşa gelir" âyetini açıklarken: "Onlar istemeyerek savaşa katılırlar. Öylesi bir durumda da elleri Müslümanlarla, kalpleri ise müşriklerledir" dedi. |
﴾ 18 ﴿