27"Allah, Kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz. Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir." Fîryâbî, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Mücâhid'den bildirdiğine göre "Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz" buyruğundaki Kitab ehlinden kastedilenler Benî Kureyza, kalelerden kasıt ise onların saraylarıdır. İbnu'l-Münzir'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre âyetteki (.....) kelimesi, kaleleri mânâsındadır. İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in İkrime'den bildirdiğine göre âyetteki" kelimesi, kaleleri mânâsındadır. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz" âyetini açıklarken şöyle dedi: Âyette kastedilenler Benî Kureyza'dır. Onlar, Ebû Süfyân'ı desteklemişler ve ona mektup yazmışlar, Allah'ın Resulü (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aralarındaki anlaşmayı bozmuşlardı. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb binti Cahş'ın yanında başını yıkıyordu. Hatta başının yarısını Zeyneb yıkamıştı. Cibril gelip: "Allah seni affetsin! Kırk gecedir melekler silahlarını bırakmadılar. Kureyza oğullarına gitmek için davran. Ben onların yaylarının iplerini kesip kapılarını açarak, kendilerini büyük bir sarsıntı ve tasa içinde bıraktım" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) zırhını giyip Benî Ğanem yolunu tuttu ve insanlar da peşinden gitti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Benî Kureyza kabilesine, alnında (Hendek savaşı sırasında oluşan) toprağı bile temizlemeden gidip onları kuşattı ve: "Ey maymunların kardeşleri!" diye seslendi. Onlar: "Ey Ebu'l-Kasım! Sen kötü söz söyleyen biri değildin" deyip, Sa'd b. Muâz'ın haklarında vereceği hükme razı oldular. Sa'd b. Muâz'ın kavmiyle aralarında anlaşma vardı. Bu sebeple Sa'd'ın kendilerine yakınlık hissetmesini umdular. Ebû Umâme kendilerine (Sa'd'ın vereceği hükmü bildirmek için elini boğazına götürerek boyunlarının vurulacağını) işarette bulununca, "Ey Mü’minler! Allah'a ve Peygambere karşı hainlik etmeyin, size güvenilen şeylere bile bile hıyanet etmiş olursunuz" âyeti nazil oldu. Sa'd, Benî Kureyza'nın savaşçılarının öldürülmesine, zürriyetlerinin esir edilmesine, mallarının İse sadece Muhacirlere verilmesine hükmetti. Bunun üzerine kavmi ve aşireti: "Mallan muhacirlere verip bize vermemekle onları kayırdın" deyince, Sa'd: "Siz mal sahibisiniz. Muhacirlerin ise malları yoktu" karşılığını verdi. Söylendiğine göre Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbir getirerek: "Sa'd, aranızda Allah'ın hükmüyle hükmetti" buyurmuştur. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah onların kalplerine Cibril'in yaptıklarıyla büyük bir korku salmıştır. Bunlardan dört yüz savaşçının boynu vurulmuştur. Bir kısmı da esir edilmiştir. Esir edilenler yedi yüz kişiydi." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Zeyd, "Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir" âyetini açıklarken şöyle dedi: " Onların topraklarından kasıt, Kitab ehli olan Kureyza ve Nadîr oğullarıdır. Henüz ayak basılmayan topraklardan kasıt ise Hayber'dir." İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre "... henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı..." âyetinden kastedilen, Benî Kureyza'dan sonra fethedilen Hayber'dir. Abdurrezzâk, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve îbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "...henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Biz, bu yerin Mekke olduğunu söylerdik." Hasan ise, Rûm, Fâris ve sahabenin fethettiği diğer yerler olduğunu söylemiştir. Firyâbî, Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in İkrime'den bildirdiğine göre "...henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı..."âyetinden kastedilen, kıyamet gününe kadar müslümanlann galip gelerek fethettikleri yerlerdir. Beyhakî Delâil'de, Urve'nin, "... henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı..." âyetini açıklarken şöyle dediğini bildirir: "Bu yerin Hayber olduğu iddia edilmektedir. Bence bu yerden kasıt Yüce Allah'ın müslümanlara fethini nasib ettiği veya kıyamet gününe kadar fethedeceği her yerdir." İbn Sa'd, Saîd b. Cübeyr'în şöyle dediğini bildirir; Hendek günü, Ebû Süfyân, Kureyş'ten ve Kînâne oğullarından ona tâbi olanlar, Uyeyne b. Hısn ve Ğatafân'dan ona tâbi olanlar, Tuleyha ve Esed oğullarından ona tâbi olanlar, Ebu'l-A'var ve Süleym oğulanndan ona tâbi olanlar Medine'ye geldiler. Kureyza oğulları ile Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında anlaşma vardı. Kureyza oğulları bu anlaşmayı bozup müşrikleri desteklediler. Bunun üzerine Yüce Allah, "Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz" âyetini indirdi. Cibrîl, yanında rüzgarla gelince, onu gören Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) üç defa: "Müjdeler olsun!" dedi. Allah kafirlere rüzgarı gönderdi ve bu rüzgar bütün çadırlarını parçalayıp kazanlarını devirdi, derilerini yırttı, direklerini söküp kopardı ve hiç kimse hiç kimsenin yanına gidemez oldu. Bu konuda Yüce Allah, "Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir" âyetini indirdi. İbn Ebî Şeybe, Ahmed ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: "Hendek savaşı günü, savaşan halkın ardından gittim, Kureyşten İbnu'l- Arike adında bir kişinin okla damarını kestiği Sa'd b. Muâz'la karşılaştım. Sa'd, Allah'a dua edip: "Allahım! Benî Kureyza kabilesinin akıbetini görüp gözüm aydın oluncaya ve sevininceye kadar da beni öldürme" dedi. Yüce Allah müşriklere rüzgarı gönderdi ve "Allah, savaşta mü'minlere kâfi geldi..."Ebû Süfyân ve beraberindekiler, Tihâme oğullarına, Uyeyne b. Bedr ve beraberindekiler Necd'e gittiler. Kureyza oğulları da Medine'ye dönüp kalelerine sığındılar. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye dönünce, Sa'd için Mescid'de bir çadır yapılmasını emretti. Cibrîl, üzerinde tozlarla gelip, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Silahı bıraktın mı? Vallahi melekler silahlarını bırakmadılar. Benî Kureyza'ya git ve onlarla savaş" dedi. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) zırhını giyip insanların yola çıkmalarını ilan ettirdi. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyza oğullarına varıp yirmi beş gün boyunca muhasara etti. Muhasara, Kureyza oğullarına ağır gelmeye başlayınca, kendilerine: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hükmünü kabul edip kalelerinizden inin" denildi. Onlar ise: "Biz, Sa'd b. Muâz'ın vereceği hükme razı olup ineriz" dediler. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd b. Muâz'a haber gönderince, Sa'd, bir merkebin üzerinde getirildi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlar hakkında hüküm ver" buyurunca, Sa'd: "Savaşçılarının öldürülmesine, zürriyetlerinin esir edilmesine ve mallarının taksim edilmesine hüküm verdim" dedi bunun üzerine Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onlar hakkında, Allah'ın ve Resulünün hükmüyle hüküm verdin" buyurdu. Beyhakî'nin Mûsa b. Ukbe'den bildirdiğine göre Yüce Allah, Hendek savaşı ve Kureyza oğulları hakkında yirmi dokuz âyet indirmiştir. Bu âyetlerin ilki de, "Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir" âyetidir. |
﴾ 27 ﴿