35

"Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır"

Ahmed, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ümmü Seleme der ki: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Erkeklerin Kur'ân'da zikredildiği gibi neden biz de zikredilmiyoruz?" diye sordum. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hiçbir sözü, bir gün minberdeyken: "Ey İnsanlar! Allah şöyle buyuruyor" buyurup, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" âyetini okuduğu zamanki kadar heybetli gelmemişti."

Firyâbî, İbn Sa'd, İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ümmü Seleme, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Neden erkeklerin Kur'ân'da zikredildiğini duyuyorum da kadınların zikredildiğini duymuyorum?" diye sorunca, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" ayeti nazil oldu.

Firyâbî, Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, Tirmizî, Taberânî ve İbn Merdûye'nin Ümmü Umâre el-Ensâriyye'den bildirdiğine göre Ümmü Umâre Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gidip: "Herşeyin erkekler İçin olduğunu görüyorum. Kadınların herhangi bir şey için zikredildiklerini ise görmüyorum" deyince, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" ayeti nazil oldu.

İbn Cerîr, Taberânî ve İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre kadınlar: "Ey Allah'ın Resûlü! Neden mümin erkekler zikrediliyor da mümin kadınlar zikredilmiyor?" diye sorunca, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" âyeti nazil oldu.

İbn Cerîr'in Katâde'den bildirdiğine göre kadınlar, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarının yanına girip: "Allah sizi Kur'ân'da zikretti, ama biz İse hiçbir konuda zikredilmiyoruz?" deyince, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" âyeti nazil oldu.

İbn Sa'd'ın başka bir kanalla Katâde'den bildirdiğine göre Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımları Kur'ân'da zikredilince kadınlar: "Eğer bizde hayır olsaydı, (Kur'ân'da) zikredilirdik" deyince, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslannı koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bîr mükâfat hazırlamıştır" âyeti nazil oldu.

İbn Sa'd'ın, İkrime'den bildirdiğine göre kadınlar, erkeklere: "Sizin Müslüman olduğunuz gibi biz de Müslüman olduk. Sizin yaptıklarınızı biz de yaptık, ama siz Kur'ân'da zikrediliyorsunuz, biz ise zikredilmiyoruz" dediler. O zaman insanlara (İslam'ı kabul edenlere) Müslümanlar denilirdi. Hicret ettikleri zaman onlara müminler denmeye başlandı. Bunun üzerine yüce Allah, "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı(n nimetlerini ve lütfunu) çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" âyeti nazil oldu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr, bu âyeti şöyle açıklamıştır: "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar" îhlasîı erkekler ve ihlaslı kadınlar, "mü'min erkeklerle mü'min kadınlar" inanan erkekler ve inanan kadınlar, "itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar" Allah'a itaat eden erkek ve kadınlar, "doğru erkeklerle doğru kadınlar" imanlarında sadık olan erkek ve kadınlar, "sabreden erkeklerle sabreden kadınlar" Allah'ın emrini yerine getirmede sabreden erkek ve kadınlar, "Allah'a derinden saygı duyan erkekler" Namazda tevâzû içinde olup, huşûdan dolayı sağında ve solunda kimin olduğunu bilmeyen ve etrafına bakmayanlar, "Allah'a derinden saygı duyan kadınlar" Allah için tevâzû gösteren kadınlar, "Sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar" Kim Ramazan ayını ve her aydan üç günü oruçlu geçirirse bu âyette geçen kişilerden sayılır. "Namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar" Cinsel organlarını fuhşiyattan koruyan erkek ve kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır" Yüce Allah âyetin sonunda onların sevabını bildirip, günahlarını bağışlayacağını ve Cennette birçok nimet hazırladığını haber vermiştir.

Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce, Ebû Ya'lâ, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, Hâkim, İbn Merdûye ve Sünen'de Beyhaki, Ebû Saîd el-Hudrî'den, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): "Erkek, gece hanımım uyarır ve iki rekat namaz kılarlarsa, o gece Allah'ı çokça anan erkek ve kadınlardan olurlar" buyurduğunu nakletmiştir.

Abdurrezzâk, Saîd b. Mansür, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid der ki: "Kişi, ayaktayken, otururken ve yatarken Allah'ı zikretmedikçe, Allah'ı çokça ananlar sınıfına giremez."

35 ﴿