40"Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarmda), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir. Allah'ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür. Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah'ın vahiylerini tebliğ eden, Allah'tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah, hesap görücü olarak yeter. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebilerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." Bezzâr, İbri Ebî Hâtim, Hâkim ve İbn Merdûye'nin Üsâme b. Zeyd'den bildirdiğine göre Hazret-i Abbâs ve Hazret-i Ali Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resûlü! Ailen içinde en çok kimi sevdiğini bize bildirmen için geldik" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Ailemden en çok sevdiğim kişi Vatıma'dır" buyurunca, onlar: "Biz Fâtıma'yı sormuyoruz" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'ın kendisine nimet verdiği, benim de kendisine iyilikte bulunduğum Usâme b. Zeyd'i seviyorum" buyurunca, Hazret-i Ali: "Sonra kimi ey Allah'ın Resûlü!" diye sordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sonra seni, sonra Abbâs'ı" cevabını verince, Hazret-i Abbâs: "Ey Allah'ın Resûlü! Amcanı sona mı bıraktın?" diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ali, senden önce hicret etti" buyurdu. Abd b. Humeyd, Buhârî, Tirmizî, Nesâî, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun..." âyeti Zeyneb binti Cahş ve Zeyd b. Harise hakkında nazil olmuştur. Ahmed, Buhârî, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, Hâkim, İbn Merdûye ve Sünen'de Beyhaki, Enes'in şöyle dediğini bildirir: Zeyd b. Harise, Zeyneb'i şikayet etmek için Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelînce, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'tan kork ve hanımını nikahında tut" demeye başladı. Bunun üzerine, "İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyordun..." âyeti nazil oldu. Eğer Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir şey gizleyecek olsaydı, bu âyeti gizlerdi. Daha sonra Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb ile evlendi. Allah'ın Resûlünün, Zeyneb dolayısıyla verdiği ziyafeti, hiçbir hanımı dolayısıyla verdiğini görmedim. Onun için bir koyun kesmişti. Zeyneb, "Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik..." buyruğuyla, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer hanımlarına karşı övünür ve: "Sizi aileleriniz evlendirdi, halbuki beni yedi kat göğün üstünden Allah evlendirdi" derdi. İbn Sa'd, Ahmed, Müslim, Nesâî, Ebû Ya'lâ, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye'nin Enes'ten bildirdiğine göre Zeyneb'in iddeti bitince Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'e: "Git, onu bana istel" buyurdu. Zeyd der ki: "Gidip yanına vardığında onu görünce, kalbimde ona büyük bir saygı duydum ve: "Ey Zeyneb! Sana müjdeler olsun. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, seni kendisine istemem için gönderdi" dedim. Zeyneb: "Ben, Rabbime danışmadan bir şey yapmam" deyip namazgahına gitti. Âyet nazil olunca Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip Zeyneb'in yanma izin almadan girdi." Enes der ki: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem), günün ilerlediği saatlerde bize et ve ekmek yedirdiğini gördüm. Yemekten sonra insanlar çıkıp gidince erkeklerden bazıları evde oturup konuşmaya başladılar. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) dışarıya çıkınca, ben de peşinden gittim. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarının odalarını dolaşıp selam veriyor, hanımlanysa: "Ey Allah'ın Resûlü! Yeni hanımını nasıl buldun?" diyorlardı. Sonra Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) odasında konuşmaya dalanların oradan ayrılıp gittiklerini ben mi haber verdim, yoksa kendisinin mi haberi oldu hatırlamıyorum. Hazret-i Peygamber yeni eşinin yanına döndü. Ben de peşinden odasına girmek istedim, benimle arasına perdeyi çekti ve o sırada Hicâb (örtünme) âyeti nazil oldu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbına daha önce yaptığı gibi va'zu nasihat eyledi ve kendisine inen "Ey iman edenleri Yemek için çağrılmaksızm ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamberin evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılırı. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamberi rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır" âyetini okudu. İbn Sa'd ve Hâkim, Muhammed b. Yahya b. Hibbân'ın şöyle dediğini bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd b. Hârise'nin evine gelip kendisini sordu. O zaman Zeyd'e, Muhammed'in oğlu Zeyd derlerdi. Bazen Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun bir saat yokluğunu hissetse: "Zeyd nerede?" derdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'İn evine gelip onu bulamadı. Zeyneb binti Cahş, bu sırada iş elbisesi (tek elbise) giymişti. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) onu görüp yüzünü çevirince, Zeyneb: "Ey Allah'ın Resûlü! Zeyd burada değil. İçeriye buyur" dedi. Zeyd'in evine girmeyen Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb'i beğenmişti. Allah'ın Resûlü, ne dediği anlaşılmayan bir şeyler mırıldanarak geri dönüp gitti. Söylediklerinden sadece: "Yüce olan Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim. Kalpleri evirip çeviren Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim" cümleleri anlaşıldı. Zeyd evine gelince, hanımı Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiğini söyledi. Zeyd: "İçeriye girmesini söylemedin mi?" diye sorunca, Zeyneb: "Söyledim ama kabul etmedi" cevabını verdi. Zeyd: "Birşey dediğini duydun mu?" diye sorunca, ise Zeyneb: "Geri giderken anlamadığım bir şeyler söylediğini duydum. Onun sadece, «Yüce olan Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim. Kalpleri evirip çeviren Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim» cümlelerini anladım" cevabını verdi. Bunun üzerine Zeyd Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına varıp: "Ey Allah'ın Resûlü! Evime geldiğini öğrendim. Neden girmedin? Eğer Zeyneb'i beğendiysen onu boşayayım" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hanımını nikahında tut" buyurdu ama, Zeyd o günden sonra Zeyneb'e yaklaşamadı ve ondan ayrıldı. Artık her gün Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gidip durumunu haber veriyor, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise: "Hanımını nikahında tut" buyuruyordu. Zeyd, Zeyneb'den ayrılıp onu boşadıktan sonra, Zeyneb'in iddeti bitince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Âişe ile otururken kendinden geçti. Kendine geldiğinde ise tebessüm ederek: "Kim Zeyneb'e gidip; Yüce Allah'ın onu semada benimle evlendirdiğini müjdeler" buyurdu ve: "Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir" âyetini okudu. Hazret-i Âişe der ki: "Onun güzelliği ve diğer özelliklerinden dolayı beni yine kıskançlık tutmuştu. İşlerin en büyüğü ve en üstünü, ona yapılandı ki Allah onu gökte nikahlamıştı. Artık bununla bize karşı övünür" Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: Eğer Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine inen vahiyden bir şey gizleyecek olsaydı, "Hani sen Allah'ın kendisine (İslam'la) nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir" âyetini gizlerdi. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb İle evlenince, insanlar: "Oğlunun hanımıyla evlendi" dediler. Bunun üzerine yüce Allah: "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem)ve nebilerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir" âyetini indirdi. Zeyd küçükken Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu evlatlık edinmişti. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında büyüyünce de ona: "Muhammed'in oğlu Zeyd demeye başlandı. Bunun üzerine Yüce Allah: "Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir..." âyetini indirdi. Hâkim'in Şa'bî'den bildirdiğine göre Zeyneb, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle derdi: "Ben, hanımların arasında üzerinde en çok hakkı olan, nikah olarak onların en hayırlısı, iffet yönünden en üstünü, akraba olarak en yakınıyım. Rahmân, beni seninle Arşı'nın üzerinde evlendirdi ve bununla Cibrîl görevlendirildi. Ben, senin halanın kızıyım, hanımların arasında, sana benden daha yakını yoktur." İbn Cerîr'in Şa'bî'den bildirdiğine göre Zeyneb, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle derdi: "Ben hiçbir hanımının sana yakın olmadığı üç konuda yakınım: Benim ve senin deden birdir. Beni, Yüce Alah sana nikahladı ve bu konuda Cebrail görevlendirildi." İbn Sa'd ve İbn Asâkir'in Ümmü Seleme'den bildirdiğine göre Zeyneb der ki: "Vallahi, ben Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer hanımlarından herhangi biri gibi değilim. Onlar mehirle velileri tarafından evlendirildiler. Beni ise Yüce Allah, Resûlüyle evlendirdi. Benim hakkımda müslümanların okuduğu değiştirilemeyecek ve değişmeyecek bir âyet indirdi. Bu âyet te, "Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir" âyetidir. İbn Sa'd ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe der ki: "Allah, Zeyneb binti Cahş'a merhamet etsin. Bu dünyada, hiç kimsenin yetişemeyeceği bir şerefe nail oldu. Allah onu dünyada peygamberiyle evlendirdi ve bunu Kur'ân'da zikretti." İbn Sa'd'ın Âsim el-Ahval'den bildirdiğine göre Esed kabilesinden bir adam, birine karşı övününce, Esed kabilesinden olan kişi: "İçinizde, Yüce Allah'ın yedi kat semada evlendirdiği bir kadın var mı?" diye sordu. Adam bununla Zeyneb b. Cahş'ı kasdetti. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hatim ve Taberânî'nin bildirdiğine göre Katâde bu âyeti açıklarken şöyle dedi: "Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği..." âyetinden kasıt, Zeyd b. Hârise'nin İslam nimetiyle şereflenmesidir. "Senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun..." Zeyd, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resûlü! Zeyneb bana ağır konuşmaya başladı ve ben onu boşamak istiyorum" deyince, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'tan kork ve hanımım nikahında tut" buyurdu. Halbuki Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'in onu boşamasını istiyordu, ama ona boşamasını söylerse, insanların diyeceklerinden korkuyordu. Bunun üzerine Yüce Allah, "İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyordun..." Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'in, hanımını boşamasını istediği halde bunu belli etmiyordu." Hasan derki: "Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan daha zor bir âyet inmemiştir. Eğer kendisine gelen vahiyden bir şey gizleyecek olsaydı bu âyeti gizlerdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların bu konuda ileri geri konuşmasından korkuyordu. "Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik..." Zeyneb, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarına karşı övünür ve: "Sizleri babalannız evlendirdi, beni ise Arş'ın sahibi (olan Allah) evlendirdi" derdi, "...ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın..." Yani, evlatlıklar hanımlarını boşadıkları zaman, evlatlık edinenlerin bu kadınlarla evlenmesinde bir sakınca olmadığı belli olsun. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd b. Hârise'yi evlatlık edinmişti. "Allah'ın, kendisine farz kıldığı (Helal kıldığı) şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir...."Tıpkı, Hazret-i Dâvud'un (aleyhisselam) gördüğü kadını sevip onunla evlenmesi gibi. "Allah'ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür." Yani, Zeyneb konusunda da Allah'ın emri kesinleşmiş bir hükümdür. Hakîm et-Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî Delâil'de, Ali b. Zeyd b. Cud'ân'ın şöyle dediğini bildirir: Ali b. el-Hüseyin bana: "Hasan, "İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyordun..." âyeti hakkında ne diyor?" dîye sorunca, ona cevap verdim. O şöyle karşılık verdi: "Hayır öyle değil. Yüce Allah, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneble evlenmeden önce hanımı olacağını bildirmişti. Zeyd, Zeyneb'i şikayet etmek için Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'tan kork ve hanımını nikahında tut" buyurdu. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ben sana Zeyneb i!e evleneceğini haber verdim, sen ise, "İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyorsun..." buyurdu. İbn Sa'd'ın bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî, "Allah'ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Allah'ın koyduğu sınırlar içerisinde Resûlüllah'ın dilediği sayıda kadınla evlenmesinde bir sakınca yoktur ki önceki peygamberlerin bu yöndeki uygulaması bu şekilde idi. Hazret-i Süleymân'ın bin hanımı, Hazret-i Dâvud'un ise yüz hanımı vardı." İbnu'l-Münzir ve Taberânî'nin bildirdiğine göre İbn Cüreyc "Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Hazret-i Dâvud'ın ismi Yesîh adındaki bir kadını nikahlayıp evlendiği gibi, Resûlullah'ta (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb ile evlendi. İşte Hazret-i Dâvud'un o kadınla, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) de Zeyneb ile evlenmesi Yüce Allah'ın bu konudaki kanunu ve kesinleşmiş emridir. Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre Ebu Saîd: "Veli, şahid ve mehir olmadan nikah olmaz. Ancak Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mehirsiz evlenebilir" dediğini bildirir. Taberânî, Sünen'de Beyhakî ve İbn Asâkir, Kumeys b. Zeyd el-Esedî vasıtasıyla, Zeyneb binti Cahş'ın azatlısı Mezkûr'dan, Zeyneb'in şöyle dediğini bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından birçok kişi beni istedi, ben, bu konuda Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) danışması için kızkardeşimi yolladım. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Neden o, kendisine Allah'ın Kitabını ve Peygamberinin sünnetini öğretecek biriyle evlenmiyor?" duyurunca, kızkardeşim: "Bu kişi kim?" diye sordu. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Zeyd b. Harise" cevabını verince, kızkardeşim sinirlenerek: "Halanın kızını, kölenle mi evlendireceksin!" deyip geldi ve bana olanları anlattı. Ben, onun Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) söylediklerinden daha ağırını söyledim ve kardeşimden daha çok sinirlendim. "Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır"' âyeti nazil olunca, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haber gönderip: "Beni dilediğinle evlendir" dedim. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Zeyd ile evlendirip, ben Zeyd'e dilimle eziyet etmeye başlayınca, Zeyd, beni Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şikayet etti. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "O zaman onu boşa" buyurunca, Zeyd beni boşadı. İddetim bitince, bir gün saçlarım açıkken Resûlullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) karşımda gördüm ve: "Bu, semadan (Allah tarafından) gelen bir emirdir" diye düşünerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Gelip beni istemeden ve şahit olmadan girdin!" dedim. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bizi evlendiren Allah, şahid ise Cibril'dir" buyurdu. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî, "Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyordun..." âyetini açıklarken şöyle dedi: Bize bildirildiğine göre bu âyet Zeyneb binti Cahş hakkında inmiştir. Zeyneb'in annesi Umeyme binti Abdilmuttalib, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) halasıydı. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb'i, Zeyd b. Hârise ile evlendirmek isteyince, Zeyneb istememiş, sonra Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu isteğine razı olmuş ve Zeyd ile evlenmiştir. Daha sonra Yüce Allah Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) onun kendi hanımı olacağını bildirmiştir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd b. hârise'ye onu boşamasını söylemeye utanıyordu. Zeyd ile Zeyneb arasında diğer insanlarda olduğu gibi kavgalar oluyor, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'e hanımını nikahında tutmasını ve Allah'tan korkmasını emrediyordu. Böyle yapmasının sebebi, insanların kendisini ayıplamasından ve: "Oğlunun hanımıyla evlendi" demelerinden korkmasıydı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'i evlatlık edinmişti. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in İkrime'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd b. Hârise'yi, cahiliye döneminde Ukâz panayırında, hanımı Hazret-i Hatice için satın almış ve onu evlatlık edinmişti. Allah peygamberini gönderip bir müddet geçince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd ile Zeyneb binti Cahş'ı evlendirmek istedi, ama Zeyneb bunu istemedi. "Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır" âyeti nazil olduğunda, Zeyneb'e: "İster Allah'ı ve Resûlünü tercih et, istersen açıkça bir sapıklığı tercih et" denilince, Zeyneb: "Allah'ı ve Resûlünü tercih ederim" karşılığını verdi. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd ile Zeyneb'i evlendirip bir müddet geçince, bir gün Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb'in evine girdi ve halası kızı olan Zeyneb'i görünce, hoşuna gitti. İkrime der ki: Bunun üzerine Yüce Allah, "Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, «Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın» diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekmiyordun..." âyetini indirdi. Allah, Zeyd'i İslam'la nimetlendirmiş, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunmuştur. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'e olan sevgisi sebebiyle insanlar: "Zeyd onun oğludur" diyorlardı. Yüce Allah, bir şey diledi ve Zeyd hanımını boşayınca, elatlıkların, öz evlat gibi olamayacağını bildirmek için Hazret-i Muhammed'i Zeyneb ile evlendirdi ve "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebilerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir" âyetini indirdi. Eğer Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'in babası olsaydı, oğlunun hanımıyla evlenmezdi. İşte bunu göstermek için Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'İn boşadığı Zeyneb ile evlendi. Hakîm et-Tirmizî ve İbn Cerîr'in Muhammed b. Abdillah b. Cahş'tan bildirdiğine göre Zeyneb ve Âişe birbirlerine karşı övündüler ve Zeyneb: "Benim evlilik kararım Semâdan indi" dedi. Hazret-i Âişe: "İbnu'l-Muattal beni bineğine bindirdiği zaman, atılan iftiralara karşı masum olduğum konusunda semadan vahiy indi" dedi. Zeyneb: "Bineğe bindiğin zaman ne dedin?" diye sorunca, Hazret-i Âişe: "Bana Allah yeter. O ne güzel vekildir" dedim cevabını verdi. Bunun üzerine Zeyneb: "Sen müminlerin söylediği sözü söylemişsin" dedi. İbn Merdûye'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir..." âyeti, Zeyd b. Hârise hakkında nazil olmuştur. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Asâkir'in Ali b. Hüseyin'den bildirdiğine göre "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir..." âyeti, Zeyd b. Hârise hakkında nazil olmuştur. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir..." âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bu âyet, Zeyd'in, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) oğlu olmadığını bildirmek için inmiştir. Ömrüme yemin olsun ki Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) erkek çocukları doğmuştur. O, Kâsım, İbrâhim, Tayyib ve Mutahhir'in babasıdır." Tirmizî'nin bildirdiğine göre Şa'bî, "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir..." âyetinin: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) aranızda yaşayan erkek oğlu yoktur" mânâsında olduğunu söylemiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Katâde'den bildirdiğine göre (.....) âyeti, Hazret-i Muhammed'in son peygamber olduğu mânâsındadır. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî), "Fakat o, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem)ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir" âyetini açılarken: "Allah, Hazret-i Muhammed'le peygamberliği sona erdirmiştir. Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderilen son peygamberdir" demiştir. Ahmed ve Müslim'in Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Benimle benden önceki peygamberlerin örneği, bir ev yapıp sadece bir tuğla yeri açık bırakan kişi gibidir. Ben gelip o tuğlanın yerini tamamladım" buyurmuştur. Buhârî, Müslim, Tirmizî, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin Câbir'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Benimle benden önceki peygamberlerin misali, bir ev yapıp o onu mükemmel bina eden, ancak bir tek tuğlanın yerini boş bırakan, insanlar bu eve girip; «Bu ev, boş olan tuğlanın dışında ne kadar güzel» demelerine benzer. İşte o tuğlanın yeri benim. Benim gelmemle peygamberlik sona erdi." Ahmed, Buhârî, Müslim, Nesâî ve İbn Merdûye'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Benimle diğer peygamberlerin misâli bir bina inşâ eden; onu iyi ve güzel yapan, ancak köşelerinden birinde bir tek tuğlanın yerini boş bırakan adama benzer ki: İnsanlar o binayı dolaşır ve hayretler içinde: «Bundan daha güzel bina görmedik, yalnız şu tuğla müstesna» derler. İşte o tuğla benim ve ben peygamberlerin sonuncusuyum." Ahmed ve Tirmizî, Ubey b. Ka'b'dan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Benimle diğer peygamberlerin misâli bir ev inşâ eden; onu iyi ve güzel yapıp süsleyen, ancak bir tek tuğlanın yerini boş bırakan adama benzer ki: İnsanlar o binayı dolaşır ve hayretler içinde: «Keşke şu tuğlanın yeri de dolsaydı» derler. İşte benim diğer peygamberler arasındaki konumum o tuğlanın yeri gibidir.'" İbn Merdûye'nin Sevbân'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ümmetimden otuz yalancı olacak, ben peygamberlerin sonuncusu olduğum ve benden başka peygamber gelmeyeceği halde, hepsi de peygamber olduğunu iddia edecekb" buyurdu. Ahmed'in Huzeyfe'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ümmetimden, yirmi yedi yalancı ve Veccâl vardır. Bunlardan dördü kadındır. Ben peygamberlerin sonuncusuyum ve benden sonra peygamber gelmeyecektir." İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: "Peygamberlerin sonuncusudur, deyiniz. Ondan sonra peygamber gelmeyeceğini söylemeyiniz" demiştir. İbn Ebî Şeybe'nin Şa'b'i'den bildirdiğine göre bir adam Muğîre b. Şu'be'nin yanında: "Allah, peygamberlerin sonuncusu ve kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan Muhammed'e merhamet etsin" deyince, Muğîre: "Peygamberlerin sonuncusu demen yeterlidir. Biz, Hazret-i İsa'nın çıkacağını söylerdik. Eğer Hazret-i İsa çıkacak olursa, hem Allah'ın Resûlünden önce, hem sonra gelmiş olur" dedi. İbnu'l-Enbârî el-Mesâhif te, Ebû Abdirrahman es-Sülemî'nin şöyle dediğini bildirir: Hasan ve Hüseyin'in yanındayken, Ali b. Ebî Tâlib oradan geçti, ben o sırada Hasan ve Hüseyin'e bu âyeti (.....) şeklinde okutuyordum. Hazret-i Ali, onlara bu âyeti (.....) şeklinde okut" dedi. |
﴾ 40 ﴿