29"Onlara şu kasaba halkını örnek göster: Hani oraya elçiler gelmişti. O zaman Biz, onlara iki elçi göndermiştik de onlar bu ikisini de yalanlamıştı. Biz de üçüncü bir kişi ile (onları) desteklemiştik. Hep birlikte: «Elbette biz size gönderilmişizdir» dediler. Dediler ki: «Siz ancak bizim gibi birer insansınız. Rahman da hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak yalan söylersiniz.» Dediler ki: «Rabbimiz bizim gerçekten size gönderilmiş kimseler olduğumuzu biliyor. Bize düşen apaçık tebliğden başkası değildir.» Dediler ki: «Gerçekten biz sizi uğursuz belledik. Şayet vazgeçmezseniz sizi elbette taşlarız ve hiç şüphesiz size bizden çok acıklı bir azab dokunur.» Dediler ki: «Sizin uğursuzluğunuz sizinle birliktedir. Size öğüt verilirse de mi? Hayır, sîz haddi aşan bir topluluksunuz.» Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: «Ey kavmim! Elçilere tâbi olun» dedi. «Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun. Hem onlar hidayet bulmuş kimselerdir. Ben, beni yaratana ne diye ibadet etmeyecek inişim? Üstelik siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. Ben Ondan başka bir takım ilâhlar edinir miyim? Eğer Rahman bana bir zarar vermek dilerse, onların şefaatinin bana hiçbir faydası olmaz ve onlar beni kurtaramazlar. Bu takdirde ben muhakkak apaçık bir sapıklık içinde olurum. şüphesiz ben Rabbinize iman ettim. Artık bana kulak verin.» (Ona): «Cennete gir denildi.» Dedi ki: «Keşke kavmim bilse idi; Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve beni ikram olunanlardan kıldığını.» Ondan sonra Biz, kavminin üzerine gökten hiçbir ordu indirmedik, indirecekler de değildik. O ancak tek bir çığlıktan ibaretti. Hemen sönmüş (kor gibi) oldular." Firyâbî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre "Onlara şu kasaba halkını örnek göster..."' buyruğunda kastedilen kasaba Antakya'dır. İbn Ebî Hâtim'in Bureyde'den bildirdiğine göre "Onlara şu kasaba halkını örnek göster..."' buyruğunda kastedilen kasaba Antakya'dır. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in İkrime'den bildirdiğine göre "Onlara şu kasaba halkını örnek göster..." buyruğunda kastedilen kasaba Antakya'dır.' İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc, "Onlara şu kasaba halkını örnek göster: Hani oraya elçiler gelmişti" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bize bildirildiğne göre bu, Roma kasabalarından biridir. Hazret-i İsa (aleyhisselam) bu kasabaya iki adam göndermişti ve kasaba halkı onları yalanlamışlardı." İbn Sa'd ve İbn Asâkir'in Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir: Hazret-i Mûsa ve Hazret-i İsa (aleyhimesselam) arasında bin dokuz yüz yıl vardır ve bu arada peygambersiz dönem geçmemiştir. İkisi arasında, başkaları dışında isrâiloğullarından bin peygamber gönderilmiştir. Hazret-i İsa'nın doğumu ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında altı yüz doksan altı yıl vardır. Bu dönemin başında üç peygamber gönderilmiştir. "O zaman Biz, onlara iki elçi göndermiştik de onlar bu ikisini de yalanlamıştı. Biz de üçüncü bir kişi ile (onları) desteklemiştik" âyeti buna işaret etmektedir. Âyette, destekçi olarak gönderildiği söylenen kişi Şem'ûn'dur. Bu kişi Havarilerdendi. Allah'ın Resûlü'nden (sallallahü aleyhi ve sellem) önce, peygamber gönderilmeyen fetret dönemi dört yüz otuz dört yıldır. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "O zaman Biz, onlara iki elçi göndermiştik de onlar bu ikisini de yalanlamıştı. Biz de üçüncü bir kişi ile (onları) desteklemiştik" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bana bildirildiğine göre Hazret-i İsa, Antakya halkına Havarilerden iki adam gönderdi, onların peşinden de üçüncü kişiyi gönderdi." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye, "O zaman Biz, onlara iki elçi göndermiştik de onlar bu ikisini de yalanlamıştı. Biz de üçüncü bir kişi ile (onları) desteklemiştik" âyetini açıklarken: "Aleyhlerindeki hüccetin daha kuvvetli olması için iki kişiden sonra üçüncüyü gönderdik. Bunlar kasaba halkına gidip Allah'a iman etmeye ve sadece Ona ibadet edip, hiç kimseyi Ona ortak koşmamaya davet ettiler ama kasaba halkı onları yalanladılar." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Şuayb el-Cebâî der ki: "Gönderilen iki elçinin ismi, Şem'ûn ve Yuhanna idi. Üçüncüsü ise Pavlus idi." Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Mücâhid'den bildirdiğine göre âyette geçen (.....) kelimesi, kuvvetlendirdik, mânâsındadır."' Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Âsim, bu âyeti, (.....) şeklinde şeddesiz olarak okumuştur. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr, "O zaman Biz, onlara iki elçi göndermiştik de onlar bu ikisini de yalanlamıştı. Biz de üçüncü bir kişi ile (onları) desteklemiştik" âyetini açıklarken şöyle dedi: Şem'ûn ve Yuhanna'ya destek olarak gönderilen üçüncü kişi Pavlus'tur. Söylendiğine göre bunların üçü de öldürüldü. İman ettiğini gizleyen Habib gelip: "Ey kavmim! Elçilere tâbi olun" dedi. Kasaba halkı, Habîb'in, iman ettiğini açığa vurduğunu anlayınca, Habîb: "Şüphesiz ben Rabbinize iman ettim. Artık bana kulak verin" dedi. Habîb, marangozluk yapmaktaydı. Onu bir kuyuya attılar. Bu kasaba, Ress kasabasıdır. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre, Katâde, "Dediler ki: «Gerçekten biz sizi uğursuz belledik. Şayet vazgeçmezseniz sizi elbette taşlarız ve hiç şüphesiz size bizden çok acıklı bir azab dokunur.» Dediler ki: Sizin uğursuzluğunuz sizinle birliktedir. Size öğüt verilirse de mi? Hayır, siz haddi aşan bir topluluksunuz»" âyetini açıklarken şöyle dedi: Kasaba halkı: "Sizin yüzünüzden bize kötülük isabet etti. Eğer vazgeçmezseniz sizi taşlarla taşlarız" dediler. Bunun üzerine elçiler: "Sizin amelleriniz sizinledir. Size Allah'ı hatırlattığımız için bizi uğursuz mu saydınız" karşılığını verdiler. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid, (.....) kelimesinin, "Size hakaret edip sövüp sayacağız" demek olduğunu söyleyip: "Kur'ân'da geçen her recm sözü, sövmek mânâsındadır. "Sizin uğursuzluğunuz sizinle birliktedir..." âyeti ise: "Size takdir edilen başınıza gelecektir" mânâsındadır. İbnu'l-Münzir'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre, (.....) âyeti, "Uğursuzluğunuz sizinle birliktedir" mânâsındadır. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Yahya b. Vessâb, bu âyeti, (.....) şeklinde esre olarak okumuş, Zirr b. Hubeyş ise (.....) şeklinde üstün olarak okumuştur. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre, "Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: "Ey kavmim! Elçilere tâbi olun" dedi" âyetinde kastedilen kişi, Habîb en-Neccâr'dır. Abd b. Humeyd, Mücâhid'den aynı rivâyette bulunmuştur. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ebû Miclez: "Yasîn Sûresinde bahsedilen kişinin adı Habîb b. Murâ'dır" demiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in başka bir kanalla İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Yasîn Sûresinde bahsedilen kişinin adı Habîb'dir ve cüzzâm hastalığına yakalanmıştı. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: "Ey kavmim! Elçilere tâbi olun" dedi"' âyetini açıklarken şöyle dedi: Bana bildirildiğine göre, mağarada Allah'a ibadet eden Habîb adındaki bir adam Hazret-i İsa'nın (aleyhisselam) Antakya'ya gönderdiği elçilerden haberdar olup yanlarına geldi ve: "Bir ücret istiyor musunuz?" diye sordu. Onlar: "Hayır" cevabını verince, Habîb, kavmine: "Ey kavmim! Elçilere tâbi olun. Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun. Hem onlar hidayet bulmuş kimselerdir. Ben, beni yaratana ne diye ibadet etmeyecek mişim? Üstelik siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. Ben Ondan başka bir takım ilâhlar edinir miyim? Eğer Rahman bana bir zarar vermek dilerse, onların şefaatinin bana hiçbir faydası olmaz ve onlar beni kurtaramazlar. Bu takdirde ben muhakkak apaçık bir sapıklık içinde olurum. Şüphesiz ben Rabbinize iman ettim. Artık bana kulak verin" dedi. Bunun üzerine kavmi kendisini taşlayınca: "Ey Rabbim! Kavmime hidayet ver, onlar bilmiyorlar" dedi. Kavmi, Habîb'i öldürünceye kadar taşlayıp, Cennete girdiği zaman ise: "Keşke kavmim bilse idi; Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve beni ikram olunanlardan kıldığını Ondan sonra Biz, kavminin üzerine gökten hiçbir ordu indirmedik, indirecekler de değildik. O ancak tek bir çığlıktan ibaretti. Hemen sönmüş (kor gibi) oldular" dedi. İbn Ebî Hâtim'in Ömer b. el-Hakem'den bildirdiğine göre, "Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: «Ey kavmim! Elçilere tâbi olun» dedi" âyetinde kastedilen kişi (Habîb) kunduracıydı. İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre, "Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: «Ey kavmim! Elçilere tâbi olun» dedi" âyetinde kastedilen kişi (Habîb) kunduracıydı. İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre, "Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: «Ey kavmim! Elçilere tâbi olun» dedi'" âyetinde kastedilen kişi (Habîb) kassardı (elbise ağartan). İbnu'l-Münzir'in İbn Cüreyc'den bildirdiğine göre, "Derken şehrin uzak bir yerinden bir adam koşarak gelip: «Ey kavmim! Elçilere tâbi olun» dedi" âyetinde kastedilen kişi (Habîb) çiftçiydi. İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in Ka'b(u'l-ahbâr)'dan bildirdiğine göre İbn Abbâs, ona Ress ashabını sorunca şöyle cevap verdi: Siz Araplar kuyuya , mezara ve hendeğe Ress dersiniz. Yerde hendekler kazdılar ve Yâsin sûresinde zikredilen elçiler(in atılması için) içinde ateş yaktılar. Allah, bir peygambere hem nübüvvet, hem risalet verince, onu insanlara karşı korur, nebiler ise öldürülürdü. Şehrin uzağındaki adam elçilere yapılacaklardan haberdar olunca onlara yetişip iman ettiğine dair şahit olmaları için koşarak geldi ve kavmine dönüp: "Ey kavmim! Elçilere tâbi olun. Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun. Hem onlar hidayet bulmuş kimselerdir. Ben, beni yaratana ne diye ibadet etmeyecek mişim? Üstelik siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. Ben Ondan başka bir takım ilâhlar edinir miyim? Eğer Rahman bana bir zarar vermek dilerse, onların şefaatinin bana hiçbir faydası olmaz ve onlar beni kurtaramazlar. Bu takdirde ben muhakkak apaçık bir sapıklık içinde olurum" dedi. Sonra elçilere dönüp, onları iman ettiğine dair şahit tutmak için: "Rabbinize iman ettim. Artık bana kulak verin" dedi. Bunun üzerine Habîb alınıp ateşe atıldı. Yüce Allah, ona: "Cennete gir" buyurunca, o: "Keşke kavmim bilse idi; Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve beni ikram olunanlardan kıldığını" dedi. Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd der ki: Yâsin Sûresinde bahsedilen kişi, "Ey kavmim! Elçilere tâbi olun" deyince, onu boğarak öldürdüler. Bu sırada o elçilere dönüp: "Rabbinize iman ettim. Artık bana kulak verin" yani "bana şahitlik edin" dedi.' Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid, "(Ona): Cennete gir, denildi. Dedi ki: Keşke kavmim bilse idi" âyetini, "Cennet kendisine vacib olunca (Cennete girmeyi hak ettiğini anlayınca) ve kendisine verilen sevabı görünce: "Keşke kavmim bilse idi" dedi" şeklinde açıklamıştır. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd, "Ondan sonra Biz, kavminin üzerine gökten hiçbir ordu indirmedik, indirecekler de değildik" âyetini: "Onları helak etmek için ne ordu, ne de asker göndermeye ihtiyaç duymadık. Bizim için onları helak etmek, üzerlerine bir kalabalık gönderilmeyecek kadar basittir" şeklinde açıkladı. Saîd b. Mansûr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk, "Ondan sonra Biz, kavminin üzerine gökten hiçbir ordu indirmedik, indirecekler de değildik" âyetini: "Onlar için ne semadan, ne de yerden bir ordu çıkarmadım" şeklinde açıkladı. Ebû Ubeyd, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Şîrîn der ki: Bu âyet, İbn Mes'ûd'un kıraatinde (.....) şeklindedir. Bizim kıraatimizde ise (.....) şeklindedir. İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre âyette geçen (.....) kelimesi, ölmek mânâsındadır. Taberânî ve İbn Merdûye zayıf isnâdla İbn Abbâs'tan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Önde gidenler üçtür: Hazret-i Mûsa'nın (kavminden) önde gideni Yûşa b. Nûn, Hazret-i İsa'nın (kavminden) önde gideni Yâsin Sûresinde bahsedilen kişi, Hazret-i Muhammed'in önde gideni ise Ali b. Ebî Tâlib'dir." İbn Asâkir, Sadaka el-Kureşî vasıtasıyla bir adamdan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Ebû Bekr es-Sıddîk, peygamberler, Yâsin Sûresinde bahsedilen iman eden kişi ve Firavun'un ailesinden iman eden kişi dışındaki yeryüzünün bütün insanlarından daha hayırlıdır. " İbn Adiyy ve İbn Asâkir, Câbir'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şu üç kişi kesinlikle Allah'ı inkar etmediler. Yâsin Sûresinde iman ettiği söylenen kişi, Ali b. Ebî Tâlib ve Firavun'un hanımı Âsiye" buyurdu. İbnu'n-Neccâr Tarih'te, İbn Abbâs'tan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Sıddîkler üç tanedir: Firavun'un kavminden iman eden Hezekîl, Yâsin Sûresinde bahsedilen Habîb en-Neccâr ve Ali b. Ebî Tâlib." Ebû Nuaym, İbn Asâkir ve Deylemî, Ebû Leylâ'dan, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Sıddîkler üç tanedir: Yâsin Sûresinde bahsedilen ve «Ey kavmim! Elçilere tâbi olun» diyen Habîb en-Neccâr, Firavun'un kavminden iman eden ve «Rabbim Allah'tır diyen bir adamı mı öldüreceksiniz» diyen Hezekîl ve Ali b. Ebî Tâlib. Ali b. Ebî Tâlib buların en üstünüdür. " Hâkim ve Beyhakî Delâil'de Urve'nin şöyle dediğini bildirir: Urve b. Mes'ûd es-Sekafî Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldikten sonra kavmine dönmek için izin isteyince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onlar seni öldürürler" buyurdu. Urve: "Beni uyurken görseler dahi uyandırmazlar" deyip kavmine dönerek onları İslam'a davet etti. Bunun üzerine kavmi onu dinlemeyip kendisine her türlü ezayı yaptılar. Tan ağarınca odasının üzerine çıkıp namaz için ezan okudu ve şehadet getirdi. Sakîf kabilesinden bir adam kendisine ok atarak öldürdü. Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) Urve'nin öldürüldüğünü duyunca: "Urve b. Mes'ûd, Yâsin Sûresinde bahsedilen kişiye benzer. O, kavmini Allah'a davet etti, onu öldürdüler" buyurdu. İbn Merdûye, Muğîre b. Şu'be'nin hadisinden mevsûl olarak aynı mânâda bir hadis rivayet etti. Abd b. Humeyd ve Taberânî'nin Miksem'den bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), Urve b. Mes'ûd'u Tâif'e, kavmi olan Sakîf kabilesine gönderdi. Urve onları İslam'a davet edince, bir adam kendisine bir ok atarak öldürdü. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâsin Sûresinde bahsedilen kişiye ne kadar çok benziyor" buyurdu. İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Âmir eş-Şa'bî der ki: Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetinden üç kişiyi benzeterek şöyle buyurdu: "Dihyetu'l- Kelbî Cibril'e benziyor. Urve b. Mes'ûd es-Sekafî İsa b. Meryem'e benziyor. Abduluzza ise Deccâl'a benziyor." |
﴾ 29 ﴿