82

yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mî? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak «Ol!» demektir. O da hemen oluverir."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İsmâîlî Mu'cem'de, Hâkim, İbn Merdûye, Beyhakî el-Ba's'ta ve Diyâ el-Muhtâre'de, İbn Abbâs'ın şöyle dediğini bildirir: As b. Vâil, elinde çürümüş bir kemikle Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip onu eliyle ufalayarak: "Ey Muhammed! Şu çürüdükten sonra Allah onu diriltecek mi?" deyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet Allah onu diriltecek, sonra seni öldürecek sonra tekrar diriltip Cehennem ateşine sokacak" karşılığını verdi. Bunun üzerine, "De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir" âyeti nazil oldu.

İbn Cerîr ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Abdullah b. Ubey elinde çürük bir kemikle Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip onu kırarak: "Ey Muhammed! Allah ufalanmış olan bu kemiği nasıl diriltecek?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah bunu diriltecek ve seni öldürdükten sonra Cehenneme sokacak" buyurdu. Yüce Allah bu konuda, "De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir" buyurmaktadır.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Ubey b. Halef el- Cumahî çürük bir kemikle Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Ey Muhammed! Kemiklerimiz çürüyüp yok olduğu zaman Allah'ın bizi yeniden yaratacağını mı vaad ediyorsun?" dedikten sonra kemiği ufalayıp rüzgarda savurmaya başladı ve: "Ev Muhammed! Bunu kim diriltecek?" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet, Allah seni öldürecek sonra diriltip Cehenneme sokacak" buyurdu. Bunun üzerine, "Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: «Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?» De ki: «Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir»"' âyeti nazil oldu.

Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî el-Ba's'ta, Ebû Mâlik'in şöyle dediğini bildirir: Ubey b. Halef çürük bir kemikle gelip onu Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) önünde ufalayarak: "Bu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" deyince, "İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?" De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir" âyetleri nazil oldu.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Bu âyet, Ebû Cehil b. Hişâm hakkında nazil olmuştur. Ebû Cehil, çürük bir kemikle Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip onu ufaladı ve: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" dedi. Bunu üzerine Yüce Allah: "Ey Muhammed! «De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir» buyurdu."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid'den bildirdiğine göre "Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi..." âyetinde örnek getirdiği söylenen kişi Ubey b. Haleftir. Ubey, bir kemikle gelip: "Ey Muhammed! Öldüğümüz ve şu elimdeki kemik gibi olduğumuz zaman tekrar dililtileceğimizi mi vaad ediyorsun?" deyip elindeki kemiği ufaladı ve: "Bunun gibi olduğumuz zaman kim bizi diriltecek?" dedi.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in Katâde'den bildirdiğine göre "Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi..." âyeti, Ubey b. Halef hakkında inmiştir. Ubey, elinde çürümüş bir kemikle Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip parmakları arasında ufalayıp rüzgarda savurarak: "Allah bunu nasıl diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet, Allah bunu diriltecek ve seni de Cehenneme sokacak" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre "İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: «Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?» De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir" âyetleri Ubey b. Halef hakkında inmiştir. Ubey, elinde çürümüş bir kemikle Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip, kemiği parmakları arasında ufalayarak: "Ey Muhammed! Bunun çürüdükten sonra tekrar diliceceğini sen mi söylüyorsun?" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet, Allah onu öldürüp diriltecek, sonra da Cehenneme sokacaktır" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime der ki: Ubey b. Halef, elinde çürük bir kemikle Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelip: "Ey Muhammed! Allah bunu nasıl diriltecek?" deyince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunun yokken yaratılması, varken diriltilmesinden daha çok hayreti gerektirir" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Urve b. ez-Zübeyr der ki: "Yüce Allah, insanların amellerinden hesaba çekileceğini ve kıyamet günü diriltileceklerini bildirince, insanlar bunu şiddetle reddettiler ve Ubey b. Halef, elinde eskiyip çürümüş bir kemikle Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelerek, kemiği ufaladı ve rüzgarda savurdu. Sonra: "Ey Muhammed! Kemiklerimiz çürüyünce, yeniden diriltilecek miyiz?" dedi. Ubey'in bu hareketi ve yalanlaması Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) çok ağırına gidince, Yüce Allah, "De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir" âyetini indirdi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Bu ateşi, bu ağaçlardan çıkaran, onu tekrar diriltmeye kadirdir. "Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir" âyeti, "Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir" âyeti gibidir. Araplar için bir şeyin yapılması konusunda emir vermek kadar kolay ve zahmetsiz başka bir iş yoktur. Allah'ın da bir şeyi istemesi bu kadar kolaydır ve sadece 'ol' demesiyle gerçekleşir.

82 ﴿