SÂFFÂT SÜRESİ

İbnu'd-Durays, Nehhâs, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Delâil'de İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Sâffât Sûresi, Mekke'de nazil olmuştur.

Nesâî ve Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre İbn Ömer der ki: "Allah'ın Resülü (sallallahü aleyhi ve sellem), namazı kısa tutmamızı emreder ve bize Sâffât Süresiyle namaz kıldırırdı.

İbn Ebî Dâvud Fadâilu'l-Kur'ân'da ve İbnu'n-Neccâr Tarih'te, Neşhel b. Saîd el-Verdânî vasıtasıyla Dahhâk'tan, o da İbn Abbâs'tan Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cuma günü Yâsin ve Sâffât Sûrelerini okuyup Allah'tan isteyene Allah istediğini verir" buyurduğunu nakleder.

Ebû Nuaym Delâil'de ve es-Silefî'nin et-Tuyûriyyât'ta bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Hadramût'tan, aralarında en küçükleri olan Eş'as b. Kays'ın da bulunduğu Benî Velîa, Cemd, Mihves, Mişreh, Ebdaa', Ahtam el-Amerrade kabilelerinin idarecileri Resülullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler ve (kralların selamlandığı selamla): "Senin lanet etmeni gerektirecek şeyi yapmaktan sakınırız" dediler. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben kral değilim. Ben Allah'ın kulu Muhammed'im" karşılığını verince, onlar: "Biz seni isminle çağırmayız" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ama bana bu adı Allah verdi ve Ben Ebu'l-Kâsım'ım" buyurunca, onlar: "Ey Ebu'l-Kâsım! Biz senin (bilmen) için bir şey sakladık. Bu sakladığımız şey nedir?" diye sordular. Onlar Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bilip bilmeyeceğini denemek için bir yağ tulumunda bir çekirge saklamışlardı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sübhanallahi Bu kâhine yapılır. Kahin, kahinlik ve bu işle meşgul olanlar Cehennemdedir" buyurdu. Onlar: "Öyle ise, senin peygamber olduğunu nasıl anlayacağız?" diye sorunca, Allah'ın Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) yerden bir avuç çakıl taşı alıp: "Bunlar benim Allah'ın peygamberi olduğuma şahitlik ederler" buyurdu.

Taşlar Hazret-i Peygamber'in elinde tesbih etmeye başlayınca onlar: "Şehadet ederiz ki, sen Allah'ın peygamberisin!" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah, beni hak dinle peygamber olarak gönderdi ve bana kitap indirdi ki ne önünden ne de arkasından batıl ona yaklaşamaz. O, Mizan'da, büyük olan dağdan daha ağırdır, karanlık gecede nuru yıldız gibidir" buyurdu. Onlar: "Ondan bize bir şey dinlet" deyince, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), "Andolsun saf saf duranlara, haykırarak sürenlere, zikir okuyup duranlara; şüphesiz sizin ilâhınız birdir. Göklerle yerin ve aralarında olanların Rabbidir, doğuların da Rabbidir" âyetlerini okudu. Hazret-i Peygamber, susmuş, kımıldamadan duruyordu. Gözlerinden yaşlar sakalına doğru akmaya başlamıştı. Onlar: "Ağladığını görüyoruz. Yoksa Seni gönderenden korktuğun için mi ağlıyorsun?" diye sorunca, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Beni korkutan; Allah'ın, beni kılıcın ağzı gibi ince ve keskin olan dosdoğru bir yol üzerine göndermiş olmasıdır ki, ondan azıcık saparsam helak olurum!" buyurduktan sonra "Dileseydik and olsun ki, sana vahyettiğimizi alıp götürürdük. Sonra bize karşı duracak bir vekil de bulamazdın" âyetini okudu.

1

Bkz. Ayet:5

1 ﴿