5"Andolsun saf saf duranlara, haykırarak sürenlere, zikir okuyup duranlara; şüphesiz sizin ilâhınız birdir. Göklerle yerin ve aralarında olanların Rabbidir, doğuların da Rabbidir" Abdurrezzâk, Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve Hâkim'in değişik yollarla bildirdiğine göre İbn Mes'ûd, âyetlerdeki saf saf duranların, haykırarak sürenlerin ve zikir okuyup duranların melekler olduğunu söylemiştir. Abd b. Humeyd, Mücâhid ve İkrime'den aynı rivayette bulunmuştur. Saîd b. Mansûr ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mesrûk der ki: "Sâffât, Mürselât ve Nâziât Sûrelerinin girişinde, üzerlerine yemin edilenlerin melekler olduğu söylenirdi." İbnu'l-Münzir ve el-Azame'de Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, âyetlerdeki saf saf duranların, haykırarak sürenlerin ve zikir okuyup duranların melekler olduğunu söylemiştir. İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in Süddî'den bildirdiğine göre âyette saf saf gidenlerden kastedilen meleklerdir. Haykırarak sürenler de meleklerdir ve bulutları sürmektedirler. Zikir okuyup duranlar da meleklerdir. İbn Ebî Hâtim'in Rabî b. Enes'ten bildirdiğine göre, "Haykırarak sürenlere" âyetinde kastedilen, Kur'ân'ın yasaklayıcı, alıkoyucu buyruklarıdır. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih, "Zikir okuyup duranlara" âyetini açıklarken: "Melekler, Kitab'ı ve Kur'ân'ı Allah katından insanlara getirirler" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde, "Andolsun saf saf duranlara, haykırarak sürenlere, zikir okuyup duranlara; şüphesiz sizin ilâhınız birdir" âyetlerini açıklarken şöyle dedi: "Melekler semada saf şeklindedir. "Haykırarak sürenlere" âyetinde kastedilen, Kur'ân'ın yasaklayıcı, alıkoyucu buyruklarıdır. "Zikir okuyup duranlara" âyetinden kastedilen, Kur'ân'da geçmiş ümmetlerden verilen haberlerdir. Allah bunlara yemin ederek kendisinden başka ilâh olmadığını bildirmiştir." Abdurrezzâk ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde, "Göklerle yerin ve aralarında olanların Rabbidir, doğuların da Rabbidir'" âyetini açıklarken şöyle dedi: "Güneş bir yılda üç yüz altmış farklı yerden (doğudan) doğar ve aynı şekilde üç yüz altmış farklı yerden (batıdan) batar. İki doğuştan kasıt Güneş'in kışın doğuş şekli (açısı) ile yazın doğuş şekli (açısı)dır. İki batıştan kasıt da Güneş'in kışın batış şekli (açısı) ile yazın batış şekli (açısı)dır." İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî der ki: "Güneş'in üç yüz altmış farklı doğuş yeri ile üç yüz altmış farklı batış yeri vardır. Güneş her gün bir önceki günden farklı bir yerden doğar ve bir önceki günden farklı bir yerden batar." Ebu'ş-Şeyh'in el-Azame'de bildirdiğine göre Mücâhid: "Güneş'in, senenin günleri sayısınca doğup battığı doğu ve batı vardır" dedi. |
﴾ 5 ﴿