4

"Hâ Mîm. Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu biz insanları uyarmaktayız. Her hikmetli işe o gecede hükmedilir."

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik..." âyetini açıklarken: "Kur'ân Kadir gecesinde (dünya semasına) indirildi. Daha sonra Cebrâil insanların ihtiyaçlarına göre parça parça Allah Resûlü'ne indirdi" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik..." âyetini açıklarken: "Bu gece Kadir gecesidir" demiştir.

Abd b. Humeyd, Ebu'l-Celd'den bildirir: "Hazret-iİbrâhim'in sahifeleri Ramazan ayının ilk gününde, Tevrat Ramazan ayının altıncı gününde, Zebûr Ramazan aynın on ikinci gününde, İncil Ramazan ayının on sekizinci gününde indirildi. Kur'ân da Ramazan ayının yirmi dördüncü gününde indirildi."

Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre İbrâhim en-Nehaî: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik..." âyetini açıklarken şöyle demiştir. "Kur'ân bir bütün olarak önce Cebrail'e (bu gecede) indirildi. Daha sonra Cebrâil duruma göre onu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) aktarmaya başladı."

Saîd b. Mansûr, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: "Kur'ân bütün olarak Kadir gecesinde Ümmü'l-Kitâb'tan dünya semasına indirildi. Daha sonra da yıllar süren bir zaman dilimi içinde parça parça Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) indirildi."

Muhammed b. Nasr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kadir gecelerinde Ümmü'l-Kitâb'dan o yılda rızık, ölüm, hayat ve yağmurla ilgili durumlar hükme bağlanıp yazılır. Hatta: "Filan kişi haccedecek, falan kişi haccedecek" diye o yıl hacca gidecekler de yazılır.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Ömer: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kadir gecelerinde mutluluk ve bedbahtlık dışında diğer yılın Kadir gecesine kadar olacak tüm şeylerin hükmü verilir. Ancak mutluluk (cennetlik) ile bedbahtlık (cehennemlik) Allah'ın katındaki kitapta yazılıdır ve değişmezler."

İbn Ebî Hâtim'in Atâ el-Horasânî vasıtasıyla bildirdiğine göre İkrime: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken: "Kadir gecesinde olması takdir edilen her türlü şey hükme bağlanır" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, Muhammed b. Nasr ve İbnu'l-Münzir'in Muhammed b. Sûka vasıtasıyla bildirdiğine göre İkrime: "Kadir gecesinde o yıl hacca gidecek kişilerin isimleri, babalarının isimleri de zikredilerek kayda geçer. Bu gecede haccedeceği yazılanlardan hiç kimse de o yıl haçtan geri durmaz" dedi ve: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini okudu.

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid'e, "Hâ Mîm. Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu biz insanları uyarmaktayız. Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetleri sorulunca şöyle dedi: "Kadir gecelerinde o yıla yönelik rızık ve bela gibi durumlar hükme bağlanır. Bu gecede bu şekilde hükme bağlanan şeyleri de yıl içinde Yüce Allah dilerse gerçekleştirir, dilerse de gerçekleştirmez. Ancak mutluluk (cennetlik) ve bedbahtlığa (cehennemliğe) yönelik durumlar sabittir ve değişmezler."

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bu geceden kasıt Kadir gecesidir. Ölüm ve hayat dışında o yılda rızıklar, musibetler ile ilgili hususların tümü hükme bağlanır."

Abd b. Humeyd, Muhammed b. Nasr ve İbn Cerîr, Rabîa b. Gülsüm'den bildirir: Hasan'ın yanındayken adamın biri ona: "Ey Ebû Saîd! Kadir gecesi Ramazan ayının tümünde midir?" diye sordu. Hasan şu cevabı verdi: "Evet, vallahi bu gece Ramazan ayının her gecesidir. Bu gecede de her türlü iş hükme bağlanır. Yüce Allah bu gecede diğer bir yıla kadar amel, ecel ve rızıklar yönünde hükümlerini verir."

İbn Cerîr, Ğufre'nin azatlısı Ömer'den bildirir: "Denilir ki Kadir gecesinde, diğer yılın Kadir gecesine kadar öleceklerin isimleri ölüm meleğine verilir. Zira Yüce Allah: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu biz insanları uyarmaktayız. Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" buyurur. Bundan dolayıdır ki kişi bazen evlenir, ağaç diker; ama ismi o yıl ölecekler arasındadır."

İbn Cerîr, Hilâl b. Yesâf'dan bildirir: "Ramazan ayında hükümlerin verilmesini, işlerin tayin edilmesini bekleyin, denilirdi."

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik..." âyetini açıklarken: "Bu geceden kasıt Kadir gecesidir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da İbn Abbâs'tan bildirir: "Birinin çarşıda dolaştığını görürsün; oysa ismi o yıl içinde öleceklerin arasına düşmüştür. Yüce Allah: "Hâ Mîm. Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu biz insanları uyarmaktayız. Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" buyurur. Burada bahsedilen gece de Kadir gecesidir. Bu gecede diğer yılın Kadir gecesine kadar gerçekleşecek olan ölüm, hayat, rızık gibi bütün dünya işleri belirlenip hükme bağlanır."

Abd b. Humeyd, Muhammed b. Nasr, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebû Mâlik: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken: "Bu gecede diğer yılın aynı gecesine kadar yapılacak tüm işler belirlenip hükme bağlanır" demiştir.

Abd b. Humeyd, Muhammed b. Nasr, İbn Cerîr ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebû Abdirrahman es-Sülemî: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken: "Kadir gecesinde diğer yılın aynı gecesine kadar yapılacak tüm işler tayin edilip hükme bağlanır" demiştir.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebu'l-Cevzâ: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bu geceden kasıt, Kadir gecesidir. Bu gecede insanların amellerine yönelik bir yıllık büyük divan getirilir ve Yüce Allah dilediği kişinin günahlarını bağışlar. "Rabbinden bir rahmet olarak..." buyurulduğunu işitmez misin?"

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Nasr, İbn Cerîr ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Katâde: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken: "Bu gecede diğer yılın aynı gecesine kadar yapılacak tüm işler belirlenip hükme bağlanır" demiştir. Başka bir lafızda: "Bu gecede diğer yılın aynı gecesine kadar olacak şeyler tayin edilir" şeklindedir.

Abd b. Humeyd, İbn Nasr ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebû Nadra: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kadir gecesinden diğer yılın aynı gecesine kadar hayır, şer, rızık, ecel, sıkıntı, rahatlık ve geçim ile ilgili hususlar tayin edilip hükme bağlanır."

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Muhammed b. Sûka vasıtasıyla bildirdiğine göre İkrime: "Her hikmetli işe o gecede hükmedilir" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Şaban ayının onbeşinci gecesinden diğer yılın aynı gecesine kadar olacak şeyler tayin edilir. Bu gecede diğer yılın aynı gecesine kadar hayatta kalacaklar, ölecekler, hacca gidecekler belirlenir. Bunlarda da ne bir eksilme, ne de bir artma olur."

İbn Zencûye ve Deylemî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her yıl Şaban ayından diğer yılın Şaban ayına kadar eceller tayin edilir. Bundan dolayı bazen kişi evlenir ve çocuğu olur, ancak ismi o yıl ölecekler arasında yazılıdır."

İbn Ebi'd-Dünya Zikru'l-Mevt'te ve İbn Cerîr'in Osmân b. Muğîre el- Ahnes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Her yıl Şaban ayından diğer yılın Şaban ayına kadar eceller tayin edilir. Bundan dolayı bazen kişi evlenir ve çocuğu olur, ancak ismi o yıl ölecekler arasında çıkmıştır. "

İbn Ebî Şeybe, Atâ b. Yesâr'dan bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer aylara nazaran en fazla oruç tuttuğu ay Şaban ayıdır. Zira o yıl öleceklerin isimleri bu ayda belirlenir."

İbnu'l-Münzir ve İbn Asâkir, Hazret-i Âişe'den bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer aylara nazaran en fazla oruç tuttuğu ay Şaban ayıdır. Zira bu ayda o yıl içinde öleceklerin isimleri yazılır. Bundan dolayı kişi, yeni evlenir, ancak ismi o yıl içinde ölecekler arasındadır. Kişi hacceder, ancak ismi o yıl içinde öleceklerin arasında yazılıdır."

Ebû Ya'lâ, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Şaban ayının tümünü oruçlu geçirirdi. Bunun sebebini kendisine sorduğumda: "Yüce Allah bu ayda o yılda ölecek olanların adlarını yazar. Ben de ecelim geldiğinde oruçlu olmayı isterim" karşılığını verdi.

Dîneverî'nin el-Mücâlese'de Râşid b. Sa'd'dan bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının onbeşinci gecesinde Yüce Allah o yıl içinde ruhunun alınmasını dilediği kişilerin isimlerini ölüm meleğine vahyeder."

İbn Cerîr ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Zührî vasıtasıyla Osmân b. Muhammed b. Muğîre b. el-Ahnes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şaban ayında diğer yılın Şaban ayına kadar öleceklerin ecelleri tayin edilip belirlenir" buyurdu." Zührî der ki: Yine Osmân b. Muhammed b. Muğîre'nin bana bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Güneşi doğan her bir gün mutlaka: «Elinden hayır yapmak gelen kişi bundan geri durmasın ve yapsın! Zira bir daha gelmeyeceğim» diye seslenir. Her gün de mutlaka semadan iki münadiden biri: «Ey hayrın peşinden giden kişi! Gitmeye devam et!» diye seslenir. Diğeri de: «Ey kötülüğün peşinden giden kişi! Bundan uzak dur!» diye seslenir. Yine ilki: «Allahım! Malını infak eden kişinin infak ettiğinin yerine yenisini ver!» derken, diğeri: «Allahım! Malını infak etmeyip elinde tutan kişinin bu malını telef et!» der."

İbn Ebi'd-Dünya, Atâ b. Yesâr'dan bildirir: Şaban ayının onbeşinci gecesinde ölüm meleğine bir sahife verilir ve: "Bu sahifede ismi yazılı olanların ruhunu al!" denilir. Bundan dolayıdır ki bazen kişi ağaç dikmiştir veya evlenmiştir veya bir ev inşa etmiştir, ancak ismi o yıl öleceklerin arasında geçiyordur.

Hatîb Ruvâtu Mâlik'de Hazret-i Âişe'de bildirir: Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah dört gecede hayrın kapılarını açar. Bunlardan biri Kurban bayramı gecesidir. Diğeri Ramazan bayramı gecesidir. Diğeri Şaban ayının onbeşinci gecesidir ki Yüce Allah bu gecede ecel, rızık gibi hususları hükme bağlar ve o yıl hacca gidecekleri tayin edip belirler. Bir diğeri de ezan okununcaya kadar Arafat'taki vakfe gecesidir."

Hatîb ve İbnu'n-Neccâr, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Şaban ayının tamamını oruç tutar, hatta Ramazan ayıyla bileştirirdi. Şaban ayı dışında da tümünü oruçlu geçirdiği başka bir ay olmazdı. Bir defasında ona: " Resûlallah! En çok Şaban ayında oruç tutmayı mı seviyorsun?" dediğimde: "Evet ey Âişe! Yıl içinde ölen her bir kişinin bu eceli mutlaka Şaban ayında belirlenmiş ve hükme bağlanmıştır. Ben de Rabbime ibadet ederken ve salih amel işlerken ecelimin gelmesini isterim" karşılığını verdi. İbnu'n-Neccâr'ın lafzı: "Ey Âişe! Bu ayda ölüm meleğine yıl içinde kimlerin canını alacağı yazılır. Ben de oruçlu iken ölecekler arasında adamın yazılmasını isterim" şeklindedir.

İbn Mâce ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Ali b. Ebî Tâlib'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının onbeşinci gecesine yetiştiğiniz zaman geri kalan günlerin gecelerini ibadetle, gündüzlerini de oruçla geçirin. Bu günlerde güneş batımında Yüce Allah dünya semasına iner ve şafak sökene kadar: «Yok mu bağışlanma dileyen, onu bağışlayayım! Yok mu rızık isteyen, ona rızık vereyim! Yok mu şifa dileyen, onu iyileştireyim! Yok mu bir şey isteyen, ona istediğini vereyim!» şeklinde seslenir."'

İbn Ebî Şeybe, Tirmizî, İbn Mâce ve Beyhaki, Hazret-i Âişe'den bildirir: Bir gece Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımda olmadığını fark ettim ve ona bakmaya gittim. Ararken de Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış, durduğunu gördüm. "Ey Aişe! Allah ile Resûlünün sana haksızlık yapacaklarını mı düşünmüştün?" diye sorunca, ben: "Neden öyle düşüneyim! Ama eşlerinden birinin yanına gittiğini düşündüm" dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah, Şaban ayının onbeşinci gecesinde dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha fazla kişiyi bağışlar" buyurdu.

Beyhakî'nin Kâsım b. Muhammed b. Ebî Bekr'den, o babasından, o da erkek kardeşinden, o da babası Ebû Bekr es-Sıddîk'ten bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Şaban ayının onbeşinci gecesinde dünya semasına iner ve müşrik veya kalbinde kin olan kişiler dışında herkesi bağışlar. "

Beyhakî'nin Ebû Sa'lebe el-Huşenî'den bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının onbeşinci gecesi geldiği zaman Yüce Allah insanlara nazar edip müminleri bağışlar, kafirlere de mühlet verir. Kindarlara gelince, onlar bu kinden vazgeçene kadar Allah onları kinleriyle baş başa bırakır. "

Beyhakî'nin Muâz b. Cebel'den bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Şaban ayının onbeşinci gecesinde insanlara nazar eder ve müşrik veya kindar olan kişiler dışında herkesi bağışlar. "

Beyhaki, Ebû Mûsa el-Eş'arî vasıtasıyla Peygamberimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) aynısını bildirir.

Beyhaki, Hazret-i Âişe'den bildirir: Bir gece Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza durdu. Ancak secdede o kadar uzun kaldı ki ruhunu teslim ettiğini düşündüm. Bunu görünce yanına gittim ve ayak başparmağına dokundum. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) parmağını hareket ettirince geri yerime döndüm. Secdeden kalkıp namazını da bitirdiği zaman: "Ey Âişe! Peygamberin sana haksızlık edeceğini mi düşündün?" diye sordu. "Hayır! Ama secden uzun sürünce ruhunu teslim ettiğini düşündüm" karşılığını verdim. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun?" diye sorunca, ben: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu gece Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Yüce Allah, Şaban ayının onbeşinci gecesinde kullarına nazar eder. Bağışlanma dileyenleri bağışlar, merhamet isteyenlere merhamet eder. Kindar olanları ise öylece bırakır. "

Beyhaki, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma girdi. Cübbesini çıkardı, ancak henüz yeni çıkarmışken kalkıp tekrar giydi ve çıktı. Kendi sıramda kumalarımdan birine gittiğini düşündüğüm için beni bir kıskançlık sardı. Bunun üzerine peşinden çıktım. Bakî' (Bakîu'l-Ğarkad) mezarlığında kendisine yetiştiğimde mümin erkek ile kadınlara ve şehitlere bağışlanma dilediğini gördüm. Kendi kendime: "Anam babam sana feda olsun! Sen Rabbinin isteğinin uğraşı içindeyken ben dünyalık bir işin peşine düşmüşüm" dedim ve aceleyle evime geri döndüm. Eve geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma geldiğinde: "Ey Âişe! Neden nefes nefesesin?" diye sordu. "Anam babam sana feda olsun. Yanımda geldiğinde cübbeni çıkardın, ancak çok zaman geçmedi ki kalkıp geri giydin ve çıktın. Benim sıramda kumalarımdan birine gittiğini düşündüğüm için beni bir kıskançlık sardı. Bunun üzerine peşinden çıktım. Ancak Bakî' mezarlığında ne yaptığını gördüm" dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ey Âişe! Allah ile Resûlünün sana haksızlık yapacaklarını mı düşünmüştün? Oysa yanıma Cebrail geldi ve şöyle dedi: «Bu gece Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Yüce Allah da bu gecede Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri kadar kişiyi Cehennem ateşinden azat eder. Ancak bu gecede müşrik, kindar, akrabalık bağını koparmış, kibirli, anne babasına asi veya içki müptelası olanların yüzüne bakmaz.»"

Daha sonra cübbesini çıkardı ve: "Ey Âişe! Bu geceyi ibadetle geçirmeme müsaade eder misin?" diye sordu. "Anam babam sana feda olsun, tabi ki!" karşılığını verdim. Kalkıp namaza durdu. Ancak secdeye gittiğinde o kadar uzun bir süre durdu ki ruhunu teslim ettiğini düşündüm. Yanına kalkıp elimle ayağının altına dokundum. Ayağını hareket ettirince sevindim. Secdede iken de: "Cezandan affına sığınıyorum. Öfkenden rızana sığınıyorum. Senden yine sana sığınıyorum. Şanın pek yücedir. Seni ne kadar övmeye çalışsam da bunu yeteri kadar yapamam. Zira sen kendini övdüğün gibisin" şeklinde dua ettiğini işittim. Sabah olunca ettiği duayı kendisine hatırlattım. Bana: "Bu duayı öğrendin mi?" diye sorunca, ben: "Evet!" dedim. Bunun üzerine: "Bu duayı öğren ve başkalarına da öğret. Zira bu duayı Cebrail bana öğretti ve secdelerimde bunu tekrarlamamı söyledi" buyurdu.

Beyhaki, Hazret-i Âişe'den bildirir: Şaban ayının onbeşinci gecesi benim sıramdı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yanımdaydı. Ancak gece vakti onun yanımda olmadığını fark ettim. Diğer insanlar gibi beni de bir kıskançlık sardı ve örtümü alıp diğer eşlerinin odalarını dolaştım. Ancak onu bulamayınca odama geri döndüm. Döndüğümde de odada onu yere atılmış eski bir giysi gibi secde ederken gördüm. Secdede iken: "Karartım da, hayalim de sana secdeye kapandı. Kalbim sana iman etti. İşte ellerim ve onlarla kendime yaptığım haksızlıklarım. Sen ki büyük olan her şeyin kendisinden istendiği büyüksün. Ey büyük olan Alahım! Büyük günahlarımı bağışla. Yüzüm kendisini yaratanın önünde secdeye gitti. İşitmesini de, bakışlarını da ona yöneltti" diye dua etti. Başını secdeden kaldırdıktan sonra bir daha secdeye gitti. Secdede iken de: "Öfkenden rızana sığınıyorum. Cezandan affına sığınıyorum. Senden yine sana sığınıyorum. Sen ki kendini övdüğün gibisin. Ben de kardeşim Davud'un dediği gibi: «Efendim için yüzümü toprağa sürüyorum ki efendim kendisine secde edilmesini hakediyor» diyorum" diye dua etti.

Sonra başını secdeden kaldırdı ve: "Allahım! Bana her türlü kötülükten arınmış, katı ve bedbaht olmayan tertemiz bir kalp ihsan et" diye dua etti. Daha sonra gelip yanıma çarşafın altına girdi. Benim nefes nefese kaldığımı görünce: "Ey Humeyrâ! Neden nefes nefesesin?" diye sordu. Yaptığımı ona anlattığımda elleriyle dizlerimi silerken: "Yazık! Şaban ayının onbeşinci gecesinde bu dizler neler çekmiş! Yüce Allah böylesi bir gecede dünya semasına iner ve müşrik ile kindar olanların dışında bütün kullarını bağışlar" buyurdu.

Beyhakî'nin Osmân b. Ebi'l-Âs'tan bildirdiğine göre Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının onbeşinci gecesinde gökten bir münadi: «Yok mu bağışlanma dileyen onu bağışlayayım! Yok mu bir şey isteyen ona istediğini vereyim!» diye seslenir. Müşrik biri ile zina eden kadın dışında bu gecede kim bir şey isterse istediği kendisine verilir."

Beyhaki, Hazret-i Ali'den bildirir: Şaban ayının onbeşinci gecesinde Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza kalktığını gördüm. On dört rekat kıldıktan sonra oturdu. Oturunca on dört defa Fatiha Sûresi'ni, on dört defa İhlâs Sûresi'ni, on dört defa Felak Sûresi'ni, on dört defa Nâs Sûresi'ni, bir defa Âyetu'l-Kürsî'yi ve "Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir" âyetini okudu. Bu şekilde namazını bitirince ona bu yaptıklarını sordum. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şu karşılığı verdi: "Bu yaptıklarımı yapan kişiye kabul görmüş yirmi hac sevabı ile yine kabul edilmiş yirmi yıllık oruç sevabı verilir. Şayet bunu yaptığı gecenin sabahında da oruç tutarsa biri geçen yılın, biri de gelecek yılın yerine olmak üzere iki yıl oruç tutmuş gibi sevap alır." Beyhakî der ki: "Uydurma bir hadise benzemekte olup münkerdir. İsnadında da durumu meçhul olan raviler vardır."

4 ﴿