3

"O, Evvel ve Ahîr'dir. Zâhı'r ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir."

Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, Azame'de Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Ebû Hureyre der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashâbıyla beraber oturmakta iken üzerlerine bir bulut geldi ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunun ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem).' "Bu bir buluttur. Bu bulutlar yeryüzünün sulayıcısıdır. Allah onları kendisine şükretmeyen ve kendisine dua etmeyen kullarına bile göndermektedir" buyurdu. Sonra da: "Üzerinizde ne var biliyor musunuz?" diye sorunca, ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu semadır, o korunmuş tavan ve geri çevrilmiş bir dalgadır" buyurdu. Sonra da: "Bu sema ile sizin aranızdaki mesafenin ne kadar olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" deyince: "Sizinle onun arasındaki mesafe beş yüz yıllık bir mesafedir" buyurdu. Sonra: "Onun üstünde neler olduğunu biliyor musunuz?" diye sorunca, ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onun üzerinde iki sema daha vardır. Bu iki semanın arasındaki mesafede beş yüz yıllık bir mesafedir" buyurdu ve yedi kat semayı sayıp her birinin arasındaki mesafenin yeryüzü ve birinci sema arasındaki mesafe kadar olduğunu söyledi. Sonra: "Onları da üzerinde ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" deyince: "Onların üzerinde de Arş vardır. Arş ile son semanın arasındaki mesafe iki sema arasındaki mesafe kadardır" buyurdu.

Sonra: "Altınızda neler olduğunu biliyor musunuz?" diye sorunca, ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Altınızdaki yeryüzüdür" buyurup: "Onun da altında neler olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashâb: "Allah ve Resûlü en iyi bilir" deyince: "Onun altında da başka bir yer vardır ki ikisinin arasındaki mesafe beş yüz yıllık bir mesafedir" buyurdu ve yedi kat yeri sayarak her birinin arasındaki mesafenin beş yüz yıllık bir mesafe olduğunu söyledi. Sonra da: "Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki, siz, sizden birini bir iple yedi kat yerin dibine sarkıtmış olsaydınız bu kişi Allah'ın indine inerdi" buyurup: "O, Evvel ve Ahir'dir. Zâhir ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir" âyetini okudu.

Tirmizî: "Bazı ilim ahalisi bu hadisi(n son bölümünü): "Bu kişi Allah'ın ilmi, kudreti ve saltanatı üzerine inerdi" şeklinde açıklamıştır.

İbn Merdûye'nin Abbâs b. Abdilmuttalib'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki, siz, sizden birini bir iple yedi kat yerin dibine sarkıtmış olsaydınız bu kişi Allah'ın indine inerdi" buyurup: "O, Evvel ve Ahir'dir. Zâhir ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir" âyetini okudu.

Beyhakî'nin el-Esmâ ve's-Sıfât'ta Ümmü Seleme'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sen Evvel'sen; senden önce hiçbir şey yoktur ve sen en sonsun, senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır. Perçemi elinde olan canlının şerrinden, günah işlemekten, tembellikten, kabir azabından, Cehennem azabından, zenginliğin ve fakirliğin fitnesinden günah işlemekten ve borç altına girmekten sana sığınırım" şeklinde dua ederdi.

İbn Ebî Şeybe, Müslim, Tirmizî ve Beyhaki, Ebû Hureyre'den bildirir: Hazret-i Fâtıma bir hizmetçi istemek için Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona şöyle dua et buyurdu: "Yedi kat göklerin Rabbi ve büyük Arş'ın sahibi Allahım! Ey Rabbimiz ve ey her şeyin Rabbi! Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'ân'ı indiren, ey taneyi ve çekirdeği yaran Rabbim! Perçemi elinde olan her şeyin şerrinden sana sığınırım. Sen Evvelsin, senden önce hiçbir şey yoktur ve sen en Ahir'sin, senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır. Sen Zahir'sin ve senin üstünde hiçbir şey yoktur. Sen Bâtın'sın ve senden başka hiçbir varlık yoktur. Borçlarımızı öde ve bizi yoksulluktan kurtar."'

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Müslim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyuyacağı zaman şöyle dua ederdi: "Yedi kat göklerin Rabbi ve büyük Arş'ın sahibi Allahım! Ey Rabbimiz ve ey her şeyin Rabbi! Tevrat'ı, İncîl'i ve Kur'ân'ı indiren, ey taneyi ve çekirdeği yaran Rabbim! Senden başka ilah yoktur. Perçemi elinde olan her şeyin şerrinden sana sığınırım. Sen Evvel'sin, senden önce hiçbir şey yoktur ve sen Ahir'sin, senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır. Sen Zâhir'sin ve senin üstünde hiçbir şey yoktur. Sen Bâtın'sın ve senden başka hiçbir varlık yoktur. Borçlarımızı öde ve bizi yoksulluktan kurtar. "

Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Ömer der ki: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) dualarından biri de şöyleydi: "Hiçbir şey var olmadan önce var olan ve her şeyi var eden (Rabbim!). Sonradan var olan da hiçbir şeydir. Senin koruyan, bağışlayan, kabul eden ve kurtaran bakışlarından bir bakış istiyorum."

İbn Ebi'd-Dünyâ ve Beyhakî'nin Muhammed b. Ali'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Ali'ye üzüntülü anında etmesi için:

"Hiçbir şey var olmadan önce var olan, her şeyi var eden ve her şeyden sonra yine var olacak (Rabbim!) Bana şunu şunu yap/ver" duasını öğretmişti. Ali de bunu çocuğuna öğretmekteydi.

Beyhakî'nin el-Esmâ ve's-Sıfât'ta bildirdiğine göre Mukâtil b. Hayyân der ki: Bize bildirildiğine göre, Yüce Allah'ın: "O, Evvel ve Ahir'dir. Zâhir ve Bâtın'dır... O, her şeyi hakkıyla bilendir. O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'ın üzerine istivâ edendir. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, o sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür" âyetlerinin açıklaması: "O, her şeyden önce var olan, her şeyin yok olmasından sonra yine var olacak olan, her şeyin üstünde olan, ilmiyle, kudretiyle her şeye her şeyden daha yakın olan, Arş'ın üzerinde bulunan ve her şeyi bilendir. Altı günün her bir günü bin yıllık bir süredir. O, yeryüzüne giren yağmur suyunu, yerden çıkan bitkileri, gökyüzünden inen yağmuru, gökyüzüne çıkan melekleri bilen, kudretiyle, saltanatıyla ve ilmiyle nerede olsanız sizinle beraber olandır. "Allah yaptıklarınızı görür" şeklindedir.

Ebu'ş-Şeyh'in Azame'de İbn Ömer ve Ebû Saîd'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar sürekli olarak her şey hakkında sorular soracaktır. Hatta: «Bu, Allah her şeyden öncedir. O zaman Allah'dan önce ne vardı?» diyeceklerdir. Eğer size öyle bir şey derlerse: «O, ilktir (Evvel) ve her şeyden önce olandır. O, en sonuncudur (Ahir) ve ondan sonra hiçbir şey olmayacaktır. O, Zâhir'dir ve üstünde bir şey yoktur. O, Bâtın'dır ve ondan başka hiçbir varlık yoktur. O, her şeyi bilendir» karşılığını verin. "

Ebû Dâvud'un bildirdiğine göre Zumeyl der ki: İbn Abbâs'a: "İçimde hissettiğim bu duygu da neyin nesidir?" dediğimde: "Ne hissediyorsun?" dedi. Bunun üzerine ona: "Vallahi bu konuda konuşmayacağım" deyince, İbn Abbâs: "Şüphe konusunda bir şey mi?" dedi ve gülerek şöyle devam etti: "Yüce Allah: «Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor...» âyetini indirine kadar hiç kimse bu düşüncelerden kurtulamamıştır, içinde öyle bir şey hissedersen: «O, Evvel ve Ahir'dir. Zahir ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir» de."

3 ﴿