10

"Ey İnsanlar! Allah'a ve Peygamberine İnanın; sîzi varis kıldığı şeylerden sarf edin; aranızdan, İnanıp da sarfeden kimselere büyük ecir vardır. Peygamber sizi, Rabbinize inanmaya çağırdığı halde, Allah'a niçin inanmazsınız? Hem o, sizden söz almıştı, inanmışlar iseniz; bu çağrıya koşun. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna, apaçık âyetler indiren odur. Şüphesiz Allah size karşı şefkatlidir, merhametlidir. Göklerin ve yerin mirasçısı Allah olduğu halde, Allah yolunda siz niçin sarf etmiyorsunuz? İçinizden Mekke'nin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir değildirler, öncekiler daha üstün derecededirler. Allah, hepsine cenneti vadetmiştir. Allah, işlediklerinizden haberdardır."

Firyabî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "...Sizi varis kıldığı şeylerden sarfedin..." kelâmını açıklarken: "Burada elinizde bulunan rızık kastedilmektedir" dedi. "...Hem o, sizden söz almıştı..." kelâmı hakkında ise: "Siz daha Âdem'in (aleyhisselam) sulbünde iken Allah, sizden söz almıştır, mânâsındadır" dedi. "...Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için..." kelâmını da: "Sapıklıktan hidayete erdirmek için" şeklinde açıkladı.

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "İçinizden Mekke'nin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir değildirler, öncekiler daha üstün derecededirler. Allah, hepsine cenneti vadetmiştir..." kelâmını: "Mekke fethinden önce Müslüman olanlar daha sonra Müslüman olanlardan daha üstündür. Hicret eden hicret etmeyen gibi değildir. Allah, hepsi içinde Cenneti vadetmiştir" şeklinde açıkladı.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "içinizden Mekke'nin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarf edip savaşan kimselerle bir değildirler, öncekiler daha üstün derecededirler. Allah, hepsine cenneti vadetmiştir. Allah, işlediklerinizden haberdardır" kelâmını açıklarken: "Biri diğerinden daha üstün olan iki savaş vardır. Yine biri diğerinden daha üstün olan iki nafaka vardır. Mekke fethinden önceki yapılan savaş ve verilen nafaka, daha sonraki yapılan savaş ve verilen nafakadan daha üstündür. "Allah, hepsine cenneti vadetmiştir..." dedi.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime der ki: "İçinizden Mekke'nin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarf edip savaşan kimselerle bir değildirler..." âyeti nâzil olduğu zaman Ebu'd-Dehdâh: "Vallahi bu gün, kendisiyle daha öncekilerini yetişeceği ve daha sonra hiç kimsenin kendisiyle beni geçemeyeceği bir nafaka vereceğim" dedikten sonra: "Allahım! Ebu'd-Dehdâh'ın sahip olduğu malın yarısı Allah yolundadır" dedi. Hatta ayakabısının bir tekini vererek: "Bu da" dedi.

Saîd b. Mansûr'un Zeyd b. Eslem'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Yemen'e doğru işaret ederek: "İşte şuradan amellerinizi onların amellerine göre küçümseyeceğiniz bir kavim gelecektir" buyurdu. Ashâb: "Biz mi daha hayırlıyız, yoksa onlar mı?" diye sorunca, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hayır siz daha hayırlısınız. Eğer onlardan bir kişi Uhud dağı kadar altın infak edecek olsa bile sizin verdiğiniz bir müd kadar, hatta yarışınca gelmez. Allah'ın: «İçinizden Mekke'nin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir değildirler, öncekiler daha üstün derecededirler»' kelâmı bizimle (diğer) insanların arasını ayırdı."

İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve Delâil'de Ebû Nuaym'ın Zeyd b. Eşlem vasıtasıyla Atâ b. Yesâr'dan bildirdiğine göre Ebû Saîd el-Hudrî der ki: Hudeybiye yılı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber çıkmıştık. Usfân denilen Cidde ve Medine arasındaki bir vadide iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kendi amellerinizi onların amellerine göre küçümseyeceğiniz bir kavmin gelmesi yakındır" buyurdu. Biz: "Bunlar da kimdir ya Resûlüllah! Yoksa Kureyşliler midir?" deyince: "Hayır değil, onlar Yemen ahalisidir. Onlar gönülleri en yumuşak ve kalpleri en ince olanlardır" buyurdu. Biz: "Ya Resûlallah! Onlar bizden daha mı hayırlıdır?" dediğimizde ise, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Eğer onlardan birinin, altından bir dağı olsa ve onu Allah yolunda infak etse sizin verdiğiniz bir müd kadar, hatta yarışınca gelmez. Allah'ın: «İçinizden Mekke'nin fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir değildirler, öncekiler daha üstün derecededirler» kelâmı bizimle insanların arasını ayırandır. "

Ahmed'in bildirdiğine göre Enes der ki: Hâlid b. el-Velîd ve Abdurrahman b. Avf arasında bazı sözler vardı. Hâlid, Abdurrahman b. Avf'a: "Siz önceki günlerinizle kendinizi bizden daha üstün görmektesiniz" dedi. Bu sırada Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: "Ashâbımı rahat bırakın. Canım elinde olana yemin olsun ki, eğer Uhud dağı kadar infakta bulunsanız veya dağlar kadar altın infak etseniz onların amellerine yetişemezsiniz" buyurdu.

Ahmed'in bildirdiğine göre Yusuf b. Abdillah b. Selâm der ki: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biz mi daha hayırlıyız, yoksa bizden sonrakiler mi?" diye sorulunca, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Eğer sizden sonrakilerden bir kişi Uhud dağı kadar altın infak etse sizin verdiğiniz bir müd kadar hatta yarışınca gelmez" buyurdu.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim Ebû Dâvud ve Tirmizî'nin Ebû Saîd'den bildirdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ashabıma sövmeyin. Canım elinde olana yemin olsun ki, eğer sizden bir kişi Uhud dağı kadar altın infak etse onların verdiği bir müd kadar hatta yarışınca gelmez" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre İbn Ömer: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına sövmeyin. Onlardan birinin bir saat işlediği amel, sizden birinin ömür boyu işlediği amelden daha hayırlıdır" dedi.

10 ﴿