3

"Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih eder. O, mutlak güç sahihidir, hüküm ve hikmet sahihidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir."

Ebû Abdillah el-Hâkim'e kıraatimle bana şöyle bildirdi: Ebû İshâk et- Tenûhî, Ahmed b. Ebî Tâlib'den, o da Ebu'l-Muneccâ b. el-Lettî'den, o da Ebu'l-Vakt es-Siczî'den, o da Ebu'l-Hasan ed-Dâvudî'den, o da Ebû Muhammed es-Serhasî'den, o da Ebû İmrân es-Semerkandî'den, o da Ebû Muhammed ed-Dârimî'nin Müsned'inden, o da Muhammed b. Kesîr'den, o da Evzaî'den, o da Yahya'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Abdullah b. Selâm'dan bildirir: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbından bir grupla oturmuş müzakere ederken: "Hangi amelin bizi Allah'a daha fazla yaklaştıracağını bilseydik o ameli işlerdik" dedik. Bunun üzerine Allah: "Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?'" âyetlerini indirdi.

Abdullah b. Selâm: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti bize bu şekilde okudu" dedi. Ebû Seleme: "İbn Selâm bu âyeti bize bu şekilde okudu" dedi. Yahya: "Ebû Seleme bu âyeti bize okudu" dedi. Evzaî: "Yahya bu âyeti bize okudu" dedi. Muhammed b. Kesîr: "Evzaî bu âyeti bize okudu" dedi. Dârimî: "Muhammed b. Kesîr bu âyeti bize okudu" dedi. Semerkandî: "Dârimî bu âyeti bize okudu" dedi. Serahsî: "Semerkandî bu âyeti bize okudu" dedi. Dâvudî: "Serhasî bu âyeti bize okudu" dedi. Ebu'l-Vakt: "Dâvudî bu âyeti bize okudu" dedi. Ebu'l-Muneccâ: "Ebu'l-Vakt bu âyeti bize okudu" dedi. Ahmed b. Ebî Tâlib: "Ebu'l-Muneccâ bu âyeti bize okudu" dedi. et-Tenûhî: "Ahmed b. Ebî Tâlib bu âyeti bize okudu" dedi. Ebû Abdillah el-Hâkim: "et-Tenûhî bu âyeti bize okudu" dedi.

Ben de (Suyûtî) derim ki: "Ebû Abdillah el-Hâkim bu âyeti bize bu şekilde okudu. Sahîh ve âlî bir hadistir. Tirmizî bu hadisi Dârimî'den rivayet etmiştir ki bu rivayet bizimkinden iki derece daha âlî'dir."

Ahmed, İbn Ebî Hâtim ve Hâkim -Buhârî ve Müslim'in şartlarına göre sahîh olduğunu söylemiştir- ve İbn Merdûye aynısını bildirir.

İbnu'l-Münzir müselsel olarak ve Şuabu'l-înıân ile Sünen'de Beyhakî müselsel olarak aynısını bildirir.

İbn Hacer der ki: "Bu hadis rivayet edilen müselsel hadislerin en sahîhlerindendir. Uluvv (Âlî hadis) bakımından aynı derecede rivayet edilmiş müselsel hadisler azdır."

İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Cihad farz kılınmadan önce Müslümanlardan bazı kişiler: "Allah'ın bize en iyi amelin ne olduğunu bildirmiş olmasını ve onunla amel etmeyi isterdik" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah, Peygamberine, şüphe taşımadan Allah'a iman etmenin ve imana karşı gelip onu kabul etmeyenlere karşı cihad etmenin en iyi ameller olduğunu bildirdi. Cihad âyeti indiği zaman müminlerden bazı kişiler bundan hoşlanmadı ve bu durum onlara ağır geldi. Bu sebeple de Allah: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?" âyetini indirdi.

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük öfke gerektiren bir iştir" âyetini açıklarken: "Bu âyet özel olarak savaş hakkında inmiştir. Kişi yapmadığı halde «Kılıcımla şöyle savaştım, şöyle vurdum» diyordu. Bunun üzerine bu âyet indi" dedi.

İbn Ebî Hâtim, İbn Merdûye ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Abdurrahman b. Sâbit der ki: Abdullah b. Revâha arkadaşlarını elinden tutar ve: "Gelin, Allah'ı zikredelim de imanımız artsın. Gelin itaat üzere Allah'ı zikredelim, umulur ki Allah da bizi zikreder" derdi. Topluluk zikirde gevşeyip zikir kendilerine ağır gelince: "Allahım! En çok hangi amelden hoşlandığını bilseydik onunla amel ederdik" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. Şüphesiz Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever" âyetlerini indirdi. Abdullah b. Revâha Mu'te savaşında idi. Öleceği gün kavmi arasında nida ederek: "Ey Rabbine söz veren meclis ahalisi! Siz: «Allahım! En çok hangi amelden hoşlandığını bilseydik onunla amel ederdik» demiştiniz" diye seslendi. Sonra öne çıktı ve öldürülünceye kadar savaştı.

Abd b. Humeyd ve İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Müminler: "Eğer Allah'ın en çok sevdiği amelin ne olduğunu bilseydik onunla amel ederdik" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Şüphesiz Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever" âyetini indirerek istemiş oldukları şeyi onlara haber verdi. Onlar da bundan hoşlanmayınca, Allah: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir"' âyetlerini indirdi.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre ibn Abbâs der ki: Müminler: "Eğer Allah'ın en çok sevdiği amelin ne olduğunu bilseydik onunla amel ederdik" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. Şüphesiz Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever" âyetlerini indirdi ve en çok sevdiği amelleri onlara bildirdi.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Ebû Hureyre der ki: Müminler: "Eğer Allah'ın en çok sevdiği amelin ne olduğunu bilseydik!" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Ey Mü’minler! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi? Allah'a ve Peygamberine inanırsınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihat edersiniz..." âyetlerini indirdi. Onlar bundan hoşlanmayınca da: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. Şüphesiz Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever" âyetleri indi.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. Şüphesiz Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever" âyetlerini açıklarken şöyle dedi: "Bu âyetler, aralarında Abdullah b. Revâha'nın da bulunduğu Ensâr'dan bir grup hakkında inmiştir. Onlar meclislerinde: "Eğer Allah'ın en çok sevdiği amelin ne olduğunu bilseydik onunla ölünceye kadar amel ederdik" dediler. Bunun üzerine Allah bu âyeti haklarında indirdi. İbn Revâha: "Ben ölünceye kadar Allah yolunda tutuklu kalacağım" dedi. Sonunda da şehit olarak öldürüldü.

Mâlik'in Tefsîr'de bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem der ki: "Bu âyet, aralarında Abdullah b. Revâha'nın da bulunduğu Ensâr'dan bir grup hakkında inmiştir. Onlar bir mecliste: "Eğer Allah'ın en çok sevdiği amelin ne olduğunu bilseydik onunla ölünceye kadar amel ederdik" dediler. Bunun üzerine Allah bu âyeti haklarında indirdi. İbn Revâha: "Ben şehit olarak ölünceye kadar Allah yolunda tutuklu kalacağım" dedi.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mukâtil der ki: Müminler: "Eğer Allah'ın en çok sevdiği amelin ne olduğunu bilseydik onunla amel ederdik" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah en çok sevdiği ameli haber vererek: "Şüphesiz Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever" âyetini indirdi ve bunu onlara bildirdi. Ancak onlar Uhud gününde sınandılar ve Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) bırakarak gerisin geri kaçtılar. Bu olay üzerine de Allah: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?" âyetini indirdi.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih der ki: Müslümanlar: "Bir şeyle emrolunsak ve onu yapsak" deyince: "Ey Mü’minler! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi?" âyeti indi. Onlar bunda ağır davranınca da: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?" âyeti indi.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?" âyetini açıklarken: "Bana bildirildiğine göre bu âyet cihad hakkında inmiştir. Kişi yapmadığı halde «Savaştım ve şöyle yaptım» derdi. Bu konuda da Allah onlara büyük bir öğüt verdi" dedi.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir askeri bölüğü bir yere gönderir ve geri geldiklerinde yaptıkları şeylerden fazlasını anlatarak: "Biz şöyle savaştık ve şöyle yaptık" derlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah bu âyeti indirdi.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Meymûn b. Mihrân: "Kıssa anlatan kişi gazabı beklesin" dedi. Ona: "Allah'ın «Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir»' kelâmını gördün mü? Burada kendi nefsini överek: "Ben şöyle şöyle hayırlı şeyler yaptım diyen kişi mi, yoksa kendisinde eksiklik olsa bile iyiliği emredip kötülükten nehyeden kişi mi kastedilmektedir?" denilince, o: "İkisi için de gazap vardır" dedi.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebû Hâlid el-Vâlibî der ki: Habbâb'ın yanında oturmuştuk ve o sessiz kalmıştı. Ona: "Bize bir şey anlatmayacak mısın, biz bunun için yanında oturduk" dedik. Bunun üzerine o: "Benden yapmadığım şeyleri anlatmamı mı istiyorsunuz?" dedi.

3 ﴿