40"İşte o, tasdik etmemiş, namaz da kılmamıştı. Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti. Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti. Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık! İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır... Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "İşte o, tasdik etmemiş, namaz da kılmamıştı. Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti. Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti. Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Bu kişi Ebû Cehil b. Hişâm'dır. Ebû Cehil Allah'ın Kitab'ını tasdik etmemiş, Allah'a namaz kılmamış, Allah'a itaattan yüz çevirmişti. Kibir içinde kasıla kasıla bir yürüyüşü vardı. Bize bildrilene göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yakasından tutmuş ve: "Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!" âyetlerini kendisine okuyarak Allah'ın ona azap üzerine azab edeceğini bildirmiştir. Buna karşılık Ebû Cehil: "Ne sen, ne de Rabbin bana bir şey yapamazsınız. Zira Mekke'de benden daha üstünü yoktur" demiştir. Yine bize bildirilene göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her ümmetin bir firavunu vardır. Bu ümmetin firavunu da Ebû Cehil'dir" buyurmuştur. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti" âyetini açıklarken: "Böbürlenerek ailesi ile yakınlarının yanına giden bu kişi Ebû Cehil'dir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) ifadesini: "Kasılmak" şeklinde açıklamıştır. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî ve İbn Merdûye, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: İbn Abbâs'a: "Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!" âyetlerini Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Cehil'e kendi yanından mı yoksa Yüce Allah'ın emriyle mi söyledi?" dediğimde, İbn Abbâs: "Önce kendi yanından söyledi, ancak sonradan Yüce Allah bunları âyet olarak indirdi" karşılığını verdi. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Başıboş, kendi haline bırakılacağını mı sanıyor" şeklinde açıklamıştır. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır" âyetini açıklarken: "Kendisine emirler ve yasaklar konulmadan öylesine kendi haline bırakılacağını mı sanıyor" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini: "Başıboş, kendi haline bırakılacağını mı sanıyor" şeklinde açıklamıştır. "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyetini açıklarken de şöyle demiştir: "Bize bildirilene göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyeti okuduğu zaman: "O'nu tenzih ederim. Elbette buna gücü yeter" buyururdu. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Enbârî Mesâhif de Sâlih Ebu'l-Halîl'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyetini okuduğu zaman: "Allahım! Seni tenzih ederim. Elbette buna gücün yeter" buyururdu. İbn Merdûye, Berâ b. Âzib'den bildirir: "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyeti nazil olduğu zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Rabbiml Seni tenzih ederim. Elbette buna gücün yeter" buyurdu. İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyetini okuduğu zaman: "Seni tenzih ederim. Elbette buna gücün yeter" buyururdu. İbnu'n-Neccâr Târih'de Ebû Umâme'den bildirir: Veda haccından sonra Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında namaz kıldım. Namazlarında Kıyamet Sûresi'ni çokça okurdu. "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyetini okuduğu zaman da: "Elbette buna gücün yeteri Ben de buna şahitlerden biriyim" buyururdu. Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud ve Beyhakî Sünen'de Mûsa b. Ebî Âişe'den bildirir: Adamın biri evinin damında namaz kılıyordu. "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyetini okuduğu zaman da: "Seni tenzih ederim. Elbette buna gücün yeter" diyordu. Neden böyle dediği kendisine sorulunca: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) de böyle dediğini işittim" karşılığını verdi. Ahmed, Ebû Dâvud, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Sünen'de Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Biriniz Ttn Sûresi'ni okurken «Allah, hüküm verenlerin en üstünü değil midir?» âyetine ulaştığı zaman: «Elbette en üstünüdür. Ben de buna şahitlerden biriyim» desin. Biriniz Kıyâmet Sûresi'ni okurken "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?"âyetine ulaşınca: "Elbette buna gücün yeter" desin. Biriniz Mürselât Sûresi'ni okurken «Onlar artık bundan sonra hangi söze inanacaklar» âyetine ulaştığı zaman: «Allah'a iman ederiz» desin." İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kıyâmet Sûresi'ni okurken «Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?» âyetine ulaşınca: «Elbette buna gücün yeter» de." İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, Kur'ân okurken, "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?"âyetine ulaşınca: "Allahım! Seni tesbih ederim. Elbette buna gücün yeter" dedi. Abd b. Humeyd ve İbnu'd-Durays, İbn Abbâs'tan bildirir: "Yüce Rabbinin adını tesbih et" âyetini okuduğun zaman: "Yüce Rabbimi tesbih ederim" de. "Peki, bunları yapanın ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" âyetini okuduğun zaman da: "Seni tesbih ederim. Elbette buna gücün yeter" de. |
﴾ 40 ﴿