7

"Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler. Bu, Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri ve fışkırtıp akıttıkları bîr pınardır. Onlar adaklarını yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar."

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler" âyetini açıklarken: "İyiler, içine kafur katılmış bir içecek içerler" demiştir. "Bu, Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri ve fışkırtıp akıttıkları bir pınardır" âyetini açıklarken de: "Onlar bu pınarları diledikleri yöne çevirip diledikleri yere götürebileceklerdir" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler" âyetini açıklarken: "İçine kafur katılan ve misk ile kokulandırılan bir içeceği içerler" demiştir. "Bu, Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri ve fışkırtıp akıttıkları bir pınardır" âyetini açıklarken de: "Bu pınarların suyu onların emrine verilir. Bundan dolayı diledikleri yerde bu pınarları çıkartabilirler" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini açıklarken: "Mizâc ifadesinden kasıt, içeceğin tadıdır" demiştir. (.....) âyetini açıklerken de: "Bunlar nehirlerdir ve diledikleri yerde onları çıkarıp akıtırlar" demiştir.

Abd b. Humeyd, Ebû İshâk'tan bildirir: Abdullah'ın kıraatinde "Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler" âyeti: (.....) (...Kafur katılmış sarı bir tastan...)" şeklindedir.

Abdullah b. Ahmed'in Zühd'e zevâidinde bildirdiğine göre İbn Şevzeb: "Bu, Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri ve fışkırtıp akıttıkları bir pınardır" âyetini açıklarken: "Ellerinde altından iki değnek vardır ve bu değneklerle pınarları çıkartıp fışkırtırlar. Su onların bu değneklerini takip eder" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Onlar adaklarını yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Namaz, zekat, hac, umre ve Allah'a itaat konusunda diğer farzları hakkıyla ifa ederler. Bundan dolayı da Yüce Allah onları "Ebrâr (iyiler)" şeklinde isimlendirmiş, fenalığı her yeri kaplayan bir günün korkusuyla verdikleri sözleri yerine getirdiklerini ifade etmiştir. Vallahi bu günün fenalığı da gökler ile yeri doldurmuştur."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Onlar adaklarını yerine getirirler..." âyetini açıklarken: "Bir adakta bulundukları zaman Allah'ın haklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirirler" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: "Onlar adaklarını yerine getirirler..." âyetini açıklarken: "Allah'a şükür mahiyetinde adakta bulundukları zaman bunu yerine getirirler" demiştir.

Abdurrezzâk Musannef’te ve Taberânî, İbn Abbâs'tan bildirir: Adamın biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: "Kendimi kurban etmeyi adadım" dedi. Ancak Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) başka bir şeyle meşgul olunca adam oradan ayrıldı. Adam kendini kurban etmek üzere bulununca Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ümmetimin içinde, fenalığı her yeri saran bir günün korkusuyla adaklarını yerine getiren kimseleri kıldığı için Allah'a hamdolsun" dedi ve adama: "Bu adağım yüz deve kurban ederek yerine getir" buyurdu.

İbn Asâkir, Mücâhid'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir savaşında elde edilen müşrik esirlerle birlikte Medine'ye döndüğü zaman Muhacirlerden Ebû Bekr, Ömer, Ali, Zübeyr, Abdurrahman, Sa'd ve Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh olmak üzere yedi kişi bu esirlere infakta bulundular.

Ensar: "Allah ve Resûlü için biz onlarla savaşmışken siz onlara infakta mı bulunuyorsunuz?" dediklerinde, Yüce Allah: "Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler... Orada bir pınardandır ki adına Selsebil denir" âyetlerini indirdi.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "...Fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar" âyetini açıklarken: "Kötülüğü her yeri kaplayan bir günden korkarlar" demiştir.

7 ﴿