14"O gün bîr sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir. O gün kalbler titrer. Gözler yere dikilir. Derler ki: «Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? çürümüş kemiklere döndükten sonra mı? O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur.» Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in Ali vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O gün bir sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir. O gün kalbler titrer" âyetlerini açıklarken: "O gün Sur'a birinci defa üfürülür. Ardından ikinci defa üfürülür. Öylesi bir günde gözler korku içinde yere dikilir" demiştir. "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz..." âyetini açıklarken: "Yeniden hayata mı döndürüleceğiz, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd ve Beyhakî'nin el-Ba's'da bildirdiğine göre Mücâhid: "O gün bir sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "O gün bir depremle yer ile dağlar sarsılır. Peşinden bir sarsıntıyla daha her yer dümdüz olur." Ahmed, Abd b. Humeyd, Tirmizî, İbnu'l-Münzir, Hâkim, ibn Merdûye ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Ubey b. Ka'b'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) gecenin dörtte biri geçtiği zaman: "Ey insanlar! Allah'ı zikredin! Allah'ı zikredin! Sur'a üfürülme zamanı geldi. Ardından ikincisi de gelecek. Her türlü halleriyle ölüm de geliyor" buyururdu. Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Deylemî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Zamanı geldiğinde yeryüzü sarsılır ve üzerindekilerle birlikte sallanır. Yüce Allah'ın: «O gün bir sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir» buyruğunda ifade ettiği de budur. O günü yeryüzü denizdeki gemi gibi, tavana asılmış bir kandil gibi üzerindekilerle sallanmaya başlar. " Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih: "O gün bir sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir" âyetlerini açıklarken: "O gün Sur'a birinci defa üfürülür. Ardından ikinci defa üfürülür" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "O gün bir sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Bu sarsıntılardan kasıt, yeryüzünü saracak olan çığlıktır. İlk çığlıkta yeryüzünde ne kadar canlı varsa Yüce Allah'ın izniyle ölür. İkinci çığlıkta da Yine Allah'ın izniyle ölenlerin tümü tekrar dirilir." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî)'ye, "O gün bir sarsıntı sarsar. Peşinden bir diğeri gelir" âyetleri sorulunca, Hasan: "Bunlar Sur'a iki defa üfürmedir. Birinci üfürüşte canlıların tümü ölürken, ikinci üfürüşte ölülerin tümü tekrar dirilir" dedi ve: "Sûr'a üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sûr'a bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar" âyetini okudu. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "O gün kalbler titrer" âyetini açıklarken: "O günü kalpler korkudan yerinde duramaz" demiştir. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "O gün kalbler titrer" âyetini açıklarken: "O günü kalpler korku içinde titrer" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "O gün kalbler titrer" âyetini açıklarken: "O günü kalpler korku içinde titrer" demiştir. "Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini açıklarken de: "Kemiklerimiz bile paramparça olup dağıldıktan sonra yeni bir yaratılışla dünyaya geri mi döndürüleceğiz, derler" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "O gün kalbler titrer. Gözler yere dikilir. Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "O günde olanları gören kalpler korkuyla titremeye başlar ve bu korkuyla bakışlar yere dikilir. Kafirler dünyadayken ölümden sonra tekrar dirilmeyi yalanlama adına: "Öldükten ve kemiklerimiz çürüyüp gittikten sonra tekrar mı diriltileceğiz?" diyorlardı." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz..." âyetini açıklarken: "Öldükten sonra tekrar mı dirileceğiz, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebû Mâlik: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz..." âyetini açıklarken: "Tekrar hayata mı döneceğiz, anlamındadır" demiştir. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: Bu âyetler nazil olduğunda Kureyş kafirleri: "Öldükten sonra şayet tekrar diriltilirsek ziyana uğrarız" dediler. Bunun üzerine: "O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur" âyeti nazil oldu. Saîd b. Mansûr ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb, "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini: (.....) şeklinde okurdu. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd, "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini: (.....) lafzıyla, (.....) ile okurdu. Taberânî'nin bildirdiğine göre ibn Ömer, "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini: (.....) lafzıyla okurdu. Saîd b. Mansûr ve Abd b. Humeyd, Mücâhid'den bildirir: İbnu'z-Zübeyr'in, "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini: (.....) lafzıyla okuduğu işittim. Bunu İbn Abbâs'a zikrettiğimde, bana: "Niye öyle değil mi?" dedi. Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, Nâzi'ât Sûresi'ndeki "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyeti: (.....) lafzıyla okur ve: "Çürüyüp dağılmış" şeklinde açıklardı. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî, İkrime ve İbrâhim en-Nehaî, "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini: (.....) lafzıyla, Elif ile okurlardı. Ferrâ'nın bildirdiğine göre İbnu'z-Zübeyr minberde şöyle demiştir: "Bazı çocuklara ne oluyor ki "Çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" âyetini (.....) lafzıyla okuyorlar? Doğrusu (.....) şeklinde olmalıdır." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk bu âyeti: (.....) lafzıyla okumuş ve: "Çürümüş kemikler" şeklinde açıklamıştır. İbn Ebî Hâtim, Mücâhid'den bildirir: "Nâhire (.....) içine rüzgar girecek şekilde çürüyüp bozulmuş kemiktir." İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur, derler. Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Kafirler, şayet öldükten sonra bir daha yaratılıp hayata döndürülürsek büyük bir hüsrana uğrayacağız, derler. Oysa böylesi bir dönüşe geçmeleri için bir çığlık yeterli olacaktır." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler" âyetlerini açıklarken: "Seslenmeden kasıt çığlıktır. Sâhire (mahşer) ifadesi de geniş ve düz olan yer, mekan anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur, derler" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Kafirler, öldükten sonra yeniden diriltilip hayata döndürülürsek bu bizim için hüsranlı bir dönüş olacaktır, dediler. Ölümden sonra dirilmeyi uzak görmeleri üzerine de Yüce Allah: "Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler" buyurdu. Bu şekilde yerin altında iken bir çığlık, bir sayha ile kendilerini yerin üzerinde bulurlar." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler" âyetini açıklarken: "Yerin altında iken birdenbire kendilerini yerin üzerinde bulurlar" demiştir. Abd b. Humeyd, Hasan ile Şa'bî'den bunun aynısını bildirir. Ebû Ubeyd Fadâil'de, İbnu'l-Enbârî el-Vakfu ve'l-İbtidâ'da, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs'a: (.....) âyeti sorulunca: "Sâhire, yerin yüzeyidir" dedi. Başka bir lafızda: "Yeryüzünün tümüdür" şeklinde geçer. İbn Abbâs bu konuda yine şöyîe demiştir: "Umeyye b. Ebi's-Salt bir şiirinde: "Orada hara ve deniz avları vardır" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini açıklarken: "Sâhire, yerin yüzeyi demektir" demiştir. Başka bir lafızda: "Yeryüzünün tümü Sâhire'dir" şeklinde geçer. Şairin: "Orada kara ve deniz avları vardır" dediğini işitmez misin?" İbn Ebî Şeybe ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Şa'bî: (.....) âyetini açıklarken: "Bir anda kendilerini yerin üzerinde bulurlar, anlamındadır" demiş ve Umeyye b. Ebi's-Salt'ın: "Orada kara ve deniz avlan vardır istedikleri her şey de ehedi olarak kendilerine verilecektir" şiirini okudu. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: (.....) âyetini açıklarken: "Sâhire, yeryüzü demektir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini açıklarken: "Yerin altındayken bir anda kendilerini yerin üzerinde bulurlar, anlamındadır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Sâhire arazi parçasıdır ki Araplar: «Bu, filan oğullarının sâhiresi'dir» ifadesini kullanırlar." İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Sehl b. Sa'd es-Sâidî: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Sâhire, beyaz undan yapılmış ekmek gibi dümdüz ve beyaz topraklı arazi anlamındadır." Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Vehb b. Münebbih: "Sâhire, Beytu'l-Makdis'in yakınlarında bulunan bir dağdır" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini açıklarken: "Sâhire, Cehennemdir. Bir anda kendilerini Cehennemde bulurlar, anlamındadır" demiştir. |
﴾ 14 ﴿